List Layout

  1. Makale
  Dr. İbrahim KARAER   Giriş Türk Ocakları, başlangıçtan itibaren benimsediği hedefler doğrultusunda çalışmalarına devam etmiş; yaptığı yayın faaliyetleriyle de Türklük bilincini geliştirmek ve bütün Türkler arasında dil ve kültür birliğini sağlamak için çalışmıştır. Bu yazımızda Cumhuriyete giden yolda önemli bir kilometre taşı olan Türk Ocaklarının 111 yıllık tarihinde yayın faaliyetini değerlendireceğiz. Türk Ocakları 1912’den […]
  1. Makale
 Dr. İbrahim KARAER   TÜRK OCAKLARININ ÜÇÜNCÜ FAALİYET DÖNEMİ (1949-1980) Türk Ocakları, Hamdullah Suphi Tanrıöver’in İstanbul Horhor’daki Suphi Paşa Konağında 10 Mayıs 1949 tarihinde üçüncü defa açılmış; 1954 yılında Aksaray’daki binaya taşınmış, 17 Mayıs 1959 tarihinde toplanan Türk Ocakları Kurultayında alınan karar gereğince, genel merkez Ankara’ya nakledilmiş ve faaliyetlerini Ankara’daki tarihi binasında sürdürmüştür. Türk Ocakları […]
  1. Makale
  Dr. İbrahim KARAER   Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 9 Eylül 1922’de Büyük Zaferin kazanılmasından sonra Türk Ocakları yeniden faaliyete geçer. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti önderleri ve kurumları tarafından desteklenen Türk Ocakları, yurdun dört bir köşesinde süratle açılır. Atatürk yurt gezilerinde Türk Ocaklarını ziyaret ederek hatıra defterlerine düşüncelerini yazar, Ocaklılarla sohbet eder; aydınların ve […]
  1. Makale
Dr. İbrahim KARAER   MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE TÜRK OCAKLARI (1912-1920) Meşrutiyet döneminde Osmanlı Devleti sınırları dahilinde, Azerbaycan’da ve Türkistan’da aynı nizamname üzerine 35 kadar Türk Ocağı açılmıştır. 1912-1920 yıllarında açılan Türk Ocaklarının her biri diğerinden bağımsız bir dernek olarak faaliyet göstermiştir. Belli bir merkez etrafında örgütlenme söz konusu değildir. Ancak, İstanbul dışında açılan Ocakların, İstanbul Türk […]
  1. Makale
Dr. İbrahim KARAER Giriş Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıla gelindiğinde eski gücünü kaybetmiş; İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya’nın üstü örtülü tahakkümü altına girmişti. Devletin kurucusu ve asli unsuru Türkler görmezden geliniyor; Arnavut, Ermeni, Sırp, Rum gibi unsurlara yeni haklar veriliyordu. Vatanı için can veren Türkler, her geçen gün erimekte, ekonomik yönden sefalete itilmekte idi. Devletin birliği, […]
  1. Makale
    Dr. İbrahim KARAER      Veli Baba Menakıbına Göre Uluborlu’nun Fethi     Veli Baba Menakıpnamesinde Uluborlu ve çevresinin fethinde Veli Babanın atalarının verdikleri mücadeleye de yer verilmiştir. Menakıpnamede, Uluborlu’nun Abbasi Halifesi Müstezi bi Emrillah zamanında H.566-575 (M.1170-1179) fetholunduğu; bu bölgenin bir müddet sonra Rumların eline geçtiği ve H.593 (M.1196) yılında yeniden fethedildiği; […]
  1. Makale
Dr. İbrahim KARAER     ÖZET: Isparta ili Senirkent ilçesine bağlı Uluğbey köyü hakkında elimizde zengin bir arşiv malzemesi mevcut. Veli Baba Menakıpnamesi, Uluğbey köyü adına önemli bir değer. Ayrıca Uluğbey köyünde bulunan Veli Baba Zaviyesi Vakfı, Veli Baba’nın Kara Haydaroğlu Mehmet tarafından şehit edilişi ve Veli Baba Türbesi hakkında elimizde birçok belge ve bilgi […]
  1. Makale
  Dr. İbrahim KARAER   7. Senirkent’in Şehit ve Gazileri Birinci Dünya Savaşı ve İstiklâl Harbi’ne Senirkent’ten kaç kişinin iştirak ettiğine dair maalesef elimizde bilgi mevcut değil. Savaşa iştirak edenlerden kaçı şehit oldu, kaçı sağ döndü, bu konuda da yeterli bilgi yok. Mesela annemin ağabeyi Koçhasanlardan Hasan Ali, Birinci Dünya Harbinde askere alınmıştır. Ancak, Hasan […]
  1. Makale
     Dr. İbrahim KARAER     Cephede Senirkentli Bir Subay Bekir Sıtkı Efendi   Isparta Heyet-i Milliyesinden 7 Nisan 1336 (1920) tarihinde Senirkent Nahiyesi Heyet-i Milliyesine çekilen telgrafta; İhtiyat Zabit Vekili olup Senirkent nahiyesinden cepheye sevk edilen Bekir Sıtkı Efendinin ailesinin geçimini sağlamakta zorlandığından bahisle adı geçenin Isparta Heyetine bir mektup gönderdiği belirtilerek, cephede […]
  1. Makale
          Dr. İbrahim KARAER   “Senirkent Tarihi” adlı dizi yazımızın bu bölümünde, Senirkent halkının Milli Mücadele Döneminde düşman işgaline ve memleketin huzurunu bozan çetelere karşı verdiği mücadeleyi anlatacağız. 16 Ekim 1918 – 22 Aralık 1920 tarihleri arasında Senirkent’te Nahiye Müdürü olarak görev yapan Ahmet İhsan Kılıç ve Isparta Kuvayı Milliye Reisi […]
  1. Makale
    Dr. İbrahim KARAER       Isparta ili Senirkent ilçesine bağlı “Büyükkabaca Kasabası Tarihi” ile ilgili yazımızın dördüncü ve son bölümünde; kasabanın ekonomi tarihi ile ilgili belge ve bilgileri değerlendireceğiz.   Büyükkabaca Kasabasının Ekonomik Yapısı   Arazi Varlığı ve Kullanılışı   Büyükkabaca köyünün 1478 tarihinde 2.400 dönüm, 1501 tarihinde 2.300 dönüm, 1522 tarihinde […]
  1. Makale
  Dr. İbrahim KARAER       Isparta ili Senirkent ilçesine bağlı Büyükkabaca kasabası tarihini ele aldığımız yazı dizisinin üçüncü bölümünde; Büyükkabaca kasabasının nüfus gelişimi, sosyal ve etnik yapısını değerlendireceğimiz.    Büyükkabaca Kasabasının Sosyal ve Etnik yapısı   Yörükkabacalu köyünü kuranlar, 1220-1230 tarihlerinde büyük göç dalgası ile Horasan bölgesinden gelen Oğuz boylarından Yıva boyuna bağlı […]

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.