Dr. İbrahim KARAER 

Hamid sancağında bulunan madenler ve bu madenlerin işletilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde yaptığımız araştırmada, sınırlı sayıda belgeye ulaşabildik. Bu belgeler; Hamid sancağı sınırları içinde bulunan cıva madeni ve karışımı ile Afşar kazası sınırları dahilinde bulunan lületaşı madenine işletme ruhsatı verilmesi; Hamid ve Burdur sancakları dahilinde bulunan arsenik madeni ile Keçiborlu kasabası civarında bulunan kükürt madeninin işletmesi hakkındadır. Osmanlı döneminde Hamid / Hamidabad sancağında düşük yoğunlukta madencilik faaliyeti görülüyor.

Bu yazımızda, Hamid sancağındaki madencilik faaliyetini kronolojik sırada değerlendireceğiz. Ele alacağımız ilk belge, Afşar kazasında bulunan lületaşı madeni hakkındadır. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivindeki Maliye Nezaretine yazılan 27 Şaban 1279 (17 Şubat 1863) tarihli belgeye göre; Hamid sancağı meclis azası Karabet adlı bir şahıs, Afşar kazasında lületaşı madeni bulmuş, bu madeni işletmek için ruhsat almak istemiş ve Hamid sancağı meclisi kendisine bu madeni çıkarma ruhsatı vermiştir. Ancak Muhasebe Meclisinde, Karabet’in meclis üyesi olmasından dolayı, maden Hacı Serkez’e ihale edilmiştir. Yukarıda sözünü ettiğimiz Maliye Nezaretine yazılan yazıda; Meclis azası olan Karabet’in bu görevinden dolayı lületaşı madenini işletmesi yasak ise de; adı geçenin bu medeni bulmak için bir takım masraflar yaptığı, kendi bulmuş olduğu madenin işletme hakkının başkasına verilmiş olmasından dolayı kırgınlık yaratacağı ve maden keşfine ilgi duyanların heveslerinin kırılacağı; aynı şartlarda madenin Karabet’e ihalesinin uygun olacağı; konunun bu açıdan değerlendirilmesi talep edilmiştir. Maliye Nezaretinin 17 Ramazan 1279 (18 Mart 1863) tarihli cevabi yazısında; Karabet’in Hamid sancağı meclisi üyesi olmasından dolayı “işçiye noksan ücret ödemek, meccanen işletmek” gibi bazı olumsuzluklara meydan verilmemesi için, madenin Serkez’e ihale edildiği; Karabet’ten bu tür olumsuzluklara meydan vermeyeceğine dair senet ve bir kefil alınması halinde, madenin kendisine ihale edilebileceği belirtilmiştir (Belge-1 COA İ.MVL 484-21951-1). Isparta tarihi konusunda araştırmalar yapan ve Gelendost ilçesi Madenli (Kötürnek) köyünden Ramazan Topraklı ile yaptığım görüşmede; lületaşı madeninin Madenli köyünde olduğunu ve Osmanlı döneminde işletildiğini söyledi. Topraklı, üniversite yıllarında babası ile birlikte lületaşı çıkarılan ocakların bulunduğu yerde, lületaşı kalıntıları bulduğunu, bunlardan bazı örnekleri İTÜ’de hocasına takdim ettiğini anlattı (Topraklı, 12.02.2024). MTA Genel Müdürlüğünün Isparta ilinde tespit ettiği maden ve enerji kaynakları arasında lületaşı madeninin adı geçmemektedir. Bu durum, resmi kayıtlara geçecek miktarda Isparta ilinde lületaşı rezervinin mevcut olmadığını göstermektedir.

Hamid sancağındaki madenlerle ilgili ikinci belge; Keçiborlu kasabası civarında bulunan kükürt madeni hakkındadır. Keçiborlu kasabasındaki kükürt madeni, birkaç yıldır halk tarafından çıkarılmakta iken, 1863 yılının Mart ayında 101 dönümlük maden sahasında kimseye zarar ziyan vermemek, arazi sahibinin rızasını almak, idareye yıllık bin guruş vermek ve amele yevmiyesini ödemek şartıyla beş yıllığına Antalyalı Ali Muhlis Efendizade Mehmet Muhlis Efendiye ihale edildiğini öğreniyoruz. Ancak Mehmet Muhlis Efendinin, Keçiborlu civarındaki kükürt madeni işletme hakkını, Antalyalı Halil Ağaya devrettiği anlaşılıyor. Aynı belgede, kükürt madeninin yıllık üç bin guruş bedelle Antalyalı Halil Ağaya ihale edildiği bununla ilgili belgelerin bakanlığa gönderildiği belirtilmiştir (Belge-2: COA İ.MVL 512-23112-6)

Hamid sancağındaki madenlerle ilgili üçüncü belge, Mısırlı Kölemenzade Hasan Halil Efendinin Sadaret makamına yazdığı 29 Temmuz 1308 (10 Ağustos 1892) tarihli, cıva madeni hakkındaki arzuhaldir. Bu belgeden, Mısırlı Kölemenzade Hasan Halil Efendinin, Burdur Belediye Tabipliğinde görevli İstevraki ve ortaklarıyla Gölbaşı ve Eşek Uçan Tepe adlı dağlar ve Sarı Dere içme suyu ve Çerçin ve Isparta yolu ve göl caddesi ve Kılıç köyü sınırlarıyla çevrili alanda önceden keşfetmiş olduğu cıva madeni ve karışımının işletme ruhsatı konusunda anlaşmazlığa düştükleri anlaşılıyor. Kölemenzade Hasan Halil Efendi, Sadaret makamına verdiği dilekçede; Konya vilayeti Hamidabad sancağına tabi Gölbaşı ve Eşek Uçan Tepe adlı dağlar ve Sarı Dere içme suyu ve Çerçin ve Isparta yolu ve göl caddesi ve Kılıç köyü sınırlarıyla çevrili alanda önceden cıva ve benzeri karışımı keşfetmiş olduğunu; söz konusu maden sahası ruhsatnamesinin Konya Vilayetine ait olduğu, işletme ruhsatı için iki yüz lirası peşin olmak üzere toplam dört yüz lira ödediğini;  23 Temmuz 1307 (4 Ağustos 1891) tarihli kontrat ile aslen Mekri kazasının Kaya karyesinden olup Burdur Sancağının Belediye Tabipliğinde görevli İstevraki ve ortakları İtalya uyruklu tüccarlardan İzmirli Mösyö Gaytanubiyanki ve Mösyö Tomas Daniye ve Yunan uyruklu İlyaparadis efendilere hakkını devrettiğini; ancak bu kişilerin adı geçen maden ruhsatı işlemlerini şimdiye kadar tamamlayamadıkları gibi, bu madeni kendileri keşfetmiş gibi teşebbüslerde bulundukları, kanuna aykırı bu teşebbüsler ve belirlenen süre içerisinde ruhsat almadıklarından dolayı adı geçen madenin işletme hakkının kendisine iade edilmesini talep etmiştir (Belge-3: COA BEO 57-4270-3). Kölemenzade Hasan Halil Efendinin Sadaret makamına verdiği dilekçe, gereği için 2 Safer 1310 (26 Ağustos 1892) tarihinde Maliye Nezaretine gönderilmiştir (Belge-4: COA BEO 57-4270-2). Maliye Nazırı imzalı 5 Rabiul-evvel 1310 (27 Eylül 1892) tarihli cevap yazısında; adı geçen Hasan Halil Efendinin ait olduğu mahkemeye müracaat edebileceği belirtilmiştir (Belge-5: COA BEO 57-4270-5). Mısırlı Kölemenzade Hasan Halil Efendinin, kendisinin keşfettiği ve ruhsatının kendine ait olduğunu iddia ettiği, yukarıda sınırları belirtilen cıva madeninin işletildiğine dair elimizde belge ve bilgi yok. MTA Genel Müdürlüğünün Isparta ve Burdur illerinde tespit ettiği maden ve enerji kaynakları arasında cıva madeni adı geçmemektedir. Bu durum Kölemenzade Hasan Halil Efendinin cıva madeni keşfinde yanıldığını veya kayıt altına alınacak yeterli rezervin olmadığını gösterir.

Hamid sancağındaki madenlerle ilgili üçüncü belge, Hamidabad ve Burdur sancakları dahilinde bulunan bir kıta arsenik madeninin, padişah yaverlerinden Mülazım-ı evvel Mehmet Reşit ve biraderi Mehmet Ali Bey uhdesine ihale edildiği hakkındadır. Orman ve Maden Nezareti Nazırı Selim imzalı 10 Şevval 1316 (21 Şubat 1899) tarihli yazıda; Hamidabad ve Burdur sancakları dahilinde bulunan arsenik madeninin padişahın yaverlerinden Mülazım-ı evvel Mehmet Reşit ve biraderi Mehmet Ali Beye ihale edildiği; maden işletmesiyle ilgili mazbata, şartname ve sözleşme ekleri ile maden haritasının takdim kılındığı; madenin ihracatından alınacak gümrük vergileri ve Darülacezeye ayrılacak pay belirtilmiştir (Belge 6: COA ŞD 526-22-3). MTA Genel Müdürlüğünün Isparta ve Burdur illerinde tespit ettiği maden ve enerji kaynakları arasında arsenik madeninin adı geçmemektedir. Bu durum, Osmanlı döneminde madenin ömrünü tamamladığı veya kalan rezervin kayıt altına alınacak miktarda olmadığını gösterir.

Hamidabad ve Burdur sancaklarında bulunan arsenik madeni hakkında Osmanlı arşivindeki belgelerin tamamını okumadık. Yazımızda, bu maden ile ilgili arşiv kataloglarında yer alan özet bilgileri vermekle yetineceğiz. H.16 Cemazeyil-evvel 1318 (11 Eylül 1900) tarihli belgede; Konya vilayeti Hamidabad ve Burdur sancaklarında bulunan arsenik madeninin Müşir Fuat Paşazade Mehmet Reşit ve İsa beylerin uhdelerine açık eksiltmeyle ihale edildiği, sözleşme eklerinin gönderildiği belirtilmiştir (COA BEO 1525-114301). H.16 Cemazeyil-evvel sene 1318 (11 Eylül 1900) tarihli başka bir belgede; Hamidabad ve Burdur sancaklarından ihraç edilen arsenik madeninden alınacak altınlardan Darüşşafaka, Darülaceze ve Darüleytam adına taksim olunacak miktarın yönetimi, dönüşümlü olarak yaverandan Mehmet Reşit ve Ali Beylere verildiği yazılıdır (COA MF.MKT 525-64). H.25 Cemazeyil-ahir 1318 (20 Ekim 1900) tarihli Orman, Maadin ve Ziraat Nezaretine yazılan yazı: İmtiyazı Müşir Fuat Paşazade Mehmet Reşit ve Ali Beye verilen Hamidabad ve Burdur’daki arsenik madeni hasılatından Darülaceze, Darüleytam ve Darüşşifaya pay ayrılması hakkındadır (COA DH.MKT 2416-127). H.17 Zilkade1336 (24 Ağustos 1918) tarihli belge; Hamidabad sancağının Keçiborlu nahiyesine bağlı Gölbaşı karyesinde arsenik madeni hakkında 1/5000 ölçekli haritadır (COA HRT.h 1156). H.02 Cemazeyil-ahir 1327 (21 Haziran 1909) tarihli belge; Isparta ve Burdur sancaklarında Gölbaşı mevkiinde bulunan fermanla Müşir Fuat Paşa zade Mehmet Ali ve Mehmet Reşid’e verilmiş arsenik madeninin yine kendilerine teslim edileceği hakkındadır (COA MV 129-5).

SONUÇ

Hamid sancağı dahilindeki madenler hakkında Osmanlı Arşivinde yaptığımız araştırmada; arsenik, cıva, kükürt ve lületaşı madenleriyle ilgili belgelere ulaştık. Bunlardan ikisi ruhsat alımı sırasında yaşanan sorunlarla, diğer ikisi maden işletme ihaleleri hakkındadır. Osmanlı madenleri uzun süre devlet tarafından işletilmiştir. İlk maden nizamnamesi 1861 yılında uygulamaya konulmuştur. Osmanlı Devleti sınırları dahilinde bulunan madenler, XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı haline gelmiştir. Hamid sancağındaki madenlerle ilgili yaptığımız araştırmada, bu durum gözlenmektedir. Madenler, yabancıların iştahını kabarttığı gibi, iktidar sahibi güçlerin de dikkatini çekmiştir. Hamid ve Burdur sancakları dahilindeki arsenik madeni, 1899 yılında padişahın yaverlerinden mülazım-ı evvel Mehmet Reşit ve biraderi Mehmet Ali Beylere ihale edilmiştir. Arsenik madeniyle ilgili belgelerden, Mehmet Reşit ve Mehmet Ali kardeşlere maden işletmesinin fermanla verildiği, bu iki kardeşin Müşir Fuat Paşa’nın oğulları olduğu ve bu madenin 1909 yılına kadar aynı şahıslara ihale edildiği anlaşılıyor. Müşir Fuat Paşanın oğlu ve padişaha yaver olmanın birilerine menfaat sağladığı çok net olarak görülüyor. Hamid ve Burdur sancakları sınırları içinde bulunan arsenik madeni işletmesinden geriye kalan en güzel hatıra; elde edilen gelirden Darülaceze, Darüleytam ve Darüşşafaka gibi hayır kurumlarına pay ayrılmış olmasıdır. 

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: COA İ.MVL 484-21951-1

Özet: Hamid Meclisi azasından Karabet’in Afşar kazasında bulmuş olduğu Lületaşı Madeni hakkında

Tarih: 27 Şaban sene 1279 / 4 Şubat sene 1278 (17 Şubat 1863)

Maliye Nezareti Celilesine

547

Devletli Efendim Hazretleri

Hamid sancağı meclis azasından Karabet nam kimesnenin Afşar kazasında bulmuş olduğu lületaşı madeninin şeraiti malume ile ihraç eylemesine ruhsat itası liva-i mezkure meclisinden ba-mazbata inha kılınmış ise de merkum Karabet azadan olup bu misillü memuriyetin dahi varidat deruhte eylemeleri memnu olduğundan zikr olunan şerait ile buraca talibi olan Hacı Serkez’e ihalesi hakkında meclis-i muhasebenin makam-ı nezaret-i celilelerinden zeyl ve tasdik buyrulmuş olan mazbatası Meclis-i Valayı Ahkam-ı Adliyeye ita buyrulmakla lede’l-mütalaa gerçi memuriyetin varidat deruhte eylemeleri nizamen memnu ise de merkum Karabel’in bulmuş olduğu maden a’şar vesair varidat gibi olmayıp hususiyle merkum bunu taharri ve tecrübe ederek bu yolda bazı mesarif dahi etmiş olacağı ve şimdi böyle bulmuş olduğu madenin ahere verilmesi halinde hem kendisinin füturunu ve hem de sair hüsnan olanların bu misillü maden taharrisine adem-i rağbetlerini müeddi olacağı mütalaasına göre şerait-i mezkureye tevfikan mezkur madenin yine Karabet’e ihalesi münasip olacağından ba’de icrayı icabı zımnında bir kere de bu babda olan re’y ü mütala’a-i aliyye-i nezaret-penahilerinin istişari tezekkür olunarak mezkur mazbata leffen iade kılınmakla iktizasının iş’ar buyrulması babında emr ü ferman hazret-i menlehü’l emrindir fi 27 Şaban sene 1279 / 4 Şubat sene 1278 (17 Şubat 1863)

Devletlü Efendim Hazretleri

Müfad-ı iş’ar-ı vala-yı riyaset-penahileri malum-ı acizi olarak keyfiyet meclis-i muhasebeye lede’l-havale maden-i mezburun merkum Karabel uhdesine alınan madenin sarf-ı nazarla Serkez’e ihalesi suretinin tercihi kendisinin ber-minval muharrer azadan bulunması cihetiyle bunun hin-i ihracında istihdam edeceği ameleye hadd-i nisabdan noksan ücret vermek ve meccanen işletmek gibi bazı mahazirin vuku’una sebep verilmemesi maksadına mübteni olup mazbata-i merkumda gösterildiği veçhile şerait-i malume derciyle kendisinden sened-i muvakkat ve kefil-i muteber ahz olunduğu dahi işaret-i mahalliyeden müsteban olması ve mamafih maden-i mezburun tensip buyrulduğu veçhile merkum Karabel’e ihalesi menut-ı rey-i valayı hidivileri bulunması idüğü meclis-i mezkurun ifade mazbata-i mezbure iade kılınmağın ol-babda emr ü ferman hazret-i menlehü’l emrindir fi 17 Ramazan sene 1279 / 27 Şubat sene 1278 (18 Mart 1863)

Belge 2

Belge yer numarası: COA İ.MVL 512-23112-6

Özet: Hamid sancağı dahilindeki kükürt madeninin Halil Efendi uhdesi ihalesine dair

Tarih: 23 Muharrem sene 1281 (29 Haziran 1864)

Huzur-ı sami-i cenab-ı vekalet-penahiye

Hamid sancağında Keçiborlu kasabası civarında bulunup birkaç seneden beri ahali tarafından harf ve imal olunmakta olan kükürt madeninin senevi biner guruş bedel ile beş seneliğin uhdesine ihalesi hakkında Antalyalı Halil Ağanın ba-arzuhal vaki olan istidası üzerine keyfiye mahallinden lede’l-istilam maden-i mezkur için canib-i idareye senevi üç bin guruş vermek ve bir gune zarar ve ziyan iddia olunmak ve tanzim kılınan haritasında tayin ve tahsis olunan yüz bir dönüm araziden kullanacağı mahal için arazi sahibini irza (razı) etmek ve mahallinde mevcut olan bir senelik cevherin amele yevmiyesi verilerek kendine terk ve ita kılınmak şartı ve şerait-i sairede ve yetmiş dokuz senesi Mart (1863 Mart/Nisan)’ından itibaren beş sene müddetle ve hayriye tüccarından Antalyalı Ali Muhlis Efendizade Mehmet Muhlis Efendi müteahhidiyle maden-i mezkurun mumaileyh Halil Ağa uhdesine ihalesi kararlaştırıldığına dair maden-i hümayun meclisinden tanzim olunan mazbata-i ihale ve şürutnamelerin beraber birer nüshasıyla leffen taktim kılınmış olmakla bu suret nezd-i aliyye-i vekalet-penahilerine dahi tasvip olduğu halde maden-i mezkurun beyan olunan şerait ile mültezim-i mumaileyh marifetiyle imaline ruhsatı havi bir kıta ferman-ı alinin ısdarı babında ve herhalde emr ü ferman hazret-i veliyü’l-emrindir fi 23 Muharrem ssene 1281 / 16 Haziran sene 1280 (29 Haziran 1864)

Belge 3

Belge yer numarası COA BEO 57-4270-3

Özet: Mısırlı Kölemenzadelerden Hasan Halil’in Konya vilayeti dahilinde Hamidabad sancağında hakk-ı taharrisi kendisine ait olan cıva madenine yapılan müdahalenin men’ine dair

Tarih: 29 Temmuz sene 1308 (10 Ağustos 1892)

Çakeri Sami-i Hazret-i Sadaret-penahiye

Maruz-ı çaker-i kemineleridir

Konya vilayeti celilesine muzaf Hamidabad sancağına tabi Gölbaşı ve Eşek Uçan Tepe nam cibal ve Sarı Dere içme suyu ve Çerçin ve Isparta tariki ve göl caddesi ve Kılıç karyesi hudutlarıyla mahdut ve mukaddema vücudunu keşfetmiş olduğum cıva ve vesaire ile mahlut madenin mukavele mucebince müddet-i muayenesi zarfında taharri ve ihraç ruhsatnamesinin Konya vilayeti celilesi visatat-ı aliyyesiyle ait olduğu makam-ı aliyye istihsal eylediklerinin peşinen iki yüz ve maden-i mezkur malik oldukları nezd-i hükümet-i seniyece tasdik ve ferman-ı aliyesi istihsalinde dahi iki yüz lirası cem’an dört yüz lira Osmani vermek ve sair müddet-i madeni ve kanuniyesi zarfında maden-i mezkurenin ruhsat ve muamelat-ı sairesini istihsal edemedikleri surette kemafissabık çakerlerine terk ve iade edilmek üzere Burdur sancağı mukavelatı muharrer iken musaddak fi 23 Temmuz sene 1307 (4 Ağustos 1891) tarihli konturato ve mukavelename hükmünce an-asıl Mekri kazasının Kaya karyesinde olup liva-i mezkur belediye tababetinde müstahdem İstevraki ve şerikleri İtalya devleti tabiyesi ve hayriye tüccarlarından İzmirli Mösyö Gaytanubiyanki ve Mösyö Tomas Daniye ve Yunan devleti tabiyesinde İlyaparadis efendilere terk-i hukuk etmiş olduğum maden-i mezkurenin şimdiye kadar ruhsat-ı resmiye ve hususat-ı sairesini istihsal edemediklerinden başka esasen taraflarından keşfedilmişçesine bir de diğeriyle iştirak etmek teşebbüslerinde bulundukları mevsukan istihbar kılınmış olduğuna ve böyle hariç nizam-ı muameleye cür’etleri nazar-ı kanunda mecruh bulunduğuna ve ber-muceb mukaleve-i sahih ve resmiye-i müddet-i madeni zarfında ruhsat almaya muvaffak olamadıklarından dolayı maden-i mezkurenin taraf-ı çakeraneme iade edilmiş nazarıyla bakılacağı hükm-i kanun ve mukavele icabından bulunduğuna binaen ber-muceb konturato muamele edilmek mumaileyha istihsal-i müsaadat-ı hakkındaki teşebbüsat vakalarının ke’enlemyekun hükmünde tutulması hususlarının makamat-ı aidesine irade-i katiyye hazreti sadaret-penahilerini niyaz ve istirham eylerim ol-babda ve katibe-i ahvalde emr ü ferman hazret-i veliy’ül-emrindir fi 29 Temmuz sene 1308 (10 Ağustos 1892)

Teba-ı Devlet-i aliyyeden Mısırlı Kölemenzade Hasan Halil

Pul ve mühür

 

Belge 4

Belge yer numarası COA BEO 57-4270-2

Tarih:  2 Safer sene 1310 (26 Ağustos 1892)

Maliye Nezareti celilesine

Konya vilayeti dahilinde Hamidabad Sancağında vaki olup hakk-ı taharrisi kendisine ait olan malum’ül-hudud cıva madeni hakkında livayı mezkur belediye tababetinde müstahdem İstevraki ve şürekası muharrer’ül esma kesan ile akd eylediği konturato hükmüne muhalif (..) merkumunun maden-i mezkur imtiyazı kendi namlarına istihsale teşebbüs eylediklerinden bahisle ber-muceb mukavale-i muamele edilmek üzere is’af-ı istidalarına müsaade olunması istidasına dair Kölemenzade Hasan Halil mühür ve imzasıyla varid olan arzuhal leffen irsal kılınmış olmakla mealine nazaran bi’t-tahkik iktizasının ifasına himmet olunması

 

Belge 5

Belge yer numarası COA BEO 57-4270-5

Tarih: 5 Rabiul-evvel sene 1310 / 14 Eylül sene 1308 (27 Eylül 1892)

Nezaret-i Maliye-i Umumiye adet: 26

Maruz-ı çaker-i kemineleridir ki

Konya vilayeti dahilinde Hamidabad sancağında vaki hakk-ı taharrisi kendisine ait olan cıva madeni için liva-i mezkurun belediye tababetinde müstahdem İstevraki ve şürekası ile akd eylediği mukavele hükmüne muhalif olarak maden-i mezkur imtiyazını kendi namlarına istihsale teşebbüs eylediklerinden bahisle ber-muceb mukavele-i muamele edilmek üzere bu babda istidalarına müsaade olunmasını müstedi’ Mısırlı Kölemenzade Hasan Halil mühür ve imzasıyla verilen arzuhalin irsal buyrulduğu beyan-ı aliyyesiyle iktizasının icrası 13 Ağustos 1308 (25 Ağustos 1892) tarihli ve bin iki yüz yirmi numaralı tezkere-i seniye-i cenab-ı sadaret-penahilerinin emr ü iş’ar buyrulması ve mahal-i mezkurun maden mütenevvi’a taharrisi için vilayet-i mezkure canibinden ita olunan 8 Temmuz sene 1308 (20 Temmuz 1892) tarihli ruhsatname kaydının mumaileyh Hasan Halil Efendinin ismi mezkur olmasına ve esas mesele hukuk-ı şahsiyeye müteallik deaviden bulunmasına nazaran müstedi’ mumaileyhin bu babda ait olduğu mahkemeye müracaat eylemesi lazım geleceğinin cevaben savb-ı sami-i daver-i efhamilerine arz ve iş’arı Orman ve Ma’adin İdare-i Umumiyesinden ifade ve mezkur arzuhali leffen taktim ve iade kılınmış olmakla ol-babda emr ü ferman hazret-i veliyü’l-emrindir fi 5 Rabiıl-evvel sene 1310 / 14 Eylül sene 1308 (27 Eylül 1892)

Maliye Nazırı

Belge 6

Belge yer numarası COA ŞD 526-22-3

Özet: Konya vilayetinde Hamidabad ve Burdur sancaklarında olup Mülazım-ı evvel Mehmet Reşit ve biraderi Mehmet Ali Bey uhdesine ihalesi kararlaştırılan bir kıta arsenik madeni hakkında olunacak muamele

Tarih: 10 Şevval sene 1316 / 8 Şubat 1314 (21 Şubat 1899)

Orman ve Ma’adin Nezareti

Mektub-ı Kalemi adet: 337

Maruz-ı çaker-kemineleridir ki

Konya vilayetinde Hamidabad ve Burdur sancaklarında kain olup yaveran hazret-i şehriyari mülazım-ı evvel Mehmet Reşit ve biraderi Mehmet Ali Beyler uhdesine münasafeten ihalesi kararlaştırılan bir kıta arsenik madeni hakkında encümen-i nezaret-i acizayece tanzim edilen mazbata ile ol-babdaki mukavele ve şartname layihaları ve madenin harita-i mevkisiyle birlikte leffen arz ve takdim kılınmış ve maden-i mezkurdan ihraç ve imar olunacak bilcümle eşya resm-i gümrüklerinin lağvı halinde gümrüğe ait yüzde bir ihracat resm-i mezkur-ı madenin rüsum-ı nisbiye ve mukarraresinden ve Darülaceze için ita olunacak yüz guruşda beş paradan ve Bab-ı Ali teshilat sandığı hariçlerinden başka olarak nezaret-i kemteri veznesinden te’diye ve teslim kılınacağına dair Üsküdar mukavelat-ı muharrirliğinden musaddak olarak mumaileymadan alınan senet muhasebede hıfz edilmiş olmakla ol-babda emr ü ferman hazret-i veliyü’l emrindir fi 10 Şevval sene 1316 / 8 Şubat sene 1314 (21 Şubat 1899)

Orman ve Ma’adin Ziraat Nazırı

Selim

Bende

KAYNAKLAR

-Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (COA)

– BEO 57-4270-2,3 ve 5

– BEO 1525-114301

– DH.MKT 2416-127

– HRT.h 1156

– İ.MVL 484-21951-1

– İ.MVL 512-23112-6

– MF.MKT 525-64

– MV 129-5

– ŞD 526-22-3

– Burdur İli Maden ve Enerji Kaynakları, www.mta.gov.tr / 12.02.2024

– Isparta İli Maden ve Enerji Kaynakları, www.mta.gov.tr / 12.02.2024

– Topraklı, Ramazan (12.02.2024), Afşar Kazasındaki Lületaşı Madeni Hakkında görüşme

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

Ankara, 12 Şubat 2024

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: HAMİD SANCAĞINDAKİ MADENLER VE MADEN İŞLETMELERİ HAKKINDA BELGELER (1863-1909)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.