Dr. İbrahim KARAER

Özet: XVI. yüzyılda Uluborlu kazasında otuz adet cami, mescid, muallimhane, medrese, zaviye vb. vakıf bulunuyordu. Bunların yarısı zaviye vakfı idi. Uluborlu kazasının en büyük köyü olan Yassıviran köyünde “Kargın Baba” ve “Zekeriya Dede” adlı iki zaviye vakfı vardı. Zaviyeler/Tekeler Anadolu’nun fethinde ve Türkleşmesinde, insanların eğitiminde, sosyalleşmesinde, ticaretin gelişmesinde, gelip geçen yolcuların güvenliği ve ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli roller üstlenmişlerdir. Kargın Baba Zaviyesi, Hamid sancağının önemli zaviyelerinden biri idi. Bu yazımızda Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinden tespit ettiğimiz belgeler ışığında Kargın Baba Zaviyesini değerlendireceğiz.  

Kargın Baba/Dede Kimdir?

Karkın Dede’nin 1220’li yıllarda Horasan’dan Anadolu’ya gelerek Maraş / Elbistan bölgesine yerleştiği, daha sonra Mardin / Bireyyecik bölgesine gittiği ve burada vefat ettiği, mezarının da burada olduğu söylenmektedir. “Taşkın ve doyurucu” anlamına gelen Karkın / Kargınlar yirmi dört Oğuz boyundan biridir. XII. ve XIV. yüzyılda Anadolu’ya gelen Kargınlar, Anadolu’nun fethinde ve iskanında önemli rol oynamışlardır.

Dede Kargın, Hacı Bektaş Veliden önce ve ondan ayrı bir şekilde Anadolu’da irşat faaliyetlerine başlamış olmasına rağmen, zamanla Alevi-Bektaşi geleneği içinde yer almıştır. Vefai Şeyhi olan Dede Kargın, dini ve siyasi kişiliği ile Kargınlar ve Türkmenler arasında önemli bir yer edinmiştir. Dede Kargın, Babailer isyanının önderleri Baba İlyas ve Baba İshak’ın piridir (Şahin, 2020). Velayetnameye göre; Dede Karkın Güneydoğu Anadolu’da yaşamış bir Türkmen Babası olup, ona tabi olan kişiler geyik derisinden yapılmış bir çeşit tac giymekteydiler.

Şeyh Baba Kargın’ın hem Yesevi, hem de Vefai dervişi olduğu söylenmektedir. Kendi hayatını ve kerametlerini anlatan menakıpnamesi kaybolmuştur (Çelikönmez, 2002: 17). Kargın kelimesi geçmişte ve günümüzde Karkın, Garkın ve Kargın şeklinde yazılmıştır.  

Sadullah Gülten “Dede Karkın” konulu araştırmasında; XVI. yüzyılda Maraş sancağı Göksun’da Karkın Dede adında bir zaviye ve Mardin sancağında Beriyyecik nahiyesi ve Mardin kazasına bağlı iki köy olduğunu, Beriyyecik nahiyesine bağlı köyde Karkın Dede Zaviyesi ve onun adına bir türbenin bulunduğunu, bu köyün isminin zamanla Dedeköy olarak değiştiğini belirtmiştir. Dede Karkın’ın hayatına dair bir takım bilgiler veren Ednai, Dede Karkın’ın Mardin bölgesinde yaşamış bir evliya olduğunu söylemiştir. Maraş ve Mardin bölgesinde bulunan zaviyelerden başka XVI. yüzyılda Hamid sancağı Uluborlu kazası Yassıviran köyünde de bir Karkın Dede/Baba Zaviyesi bulunmakta idi. Ayrıca Hamid sancağında Karkın adıyla biri mezra, üçü köy olmak üzere dört adet yer ismi, bir de konar-göçer Karkın cemaati vardı. Yassıviran köyündeki Karkın Baba Zaviyesinin zaviyedarı olan Derviş Sinan’ın da tıpkı Maraş’taki Dede Karkın Zaviyesinin zaviyedarı gibi “Dede Karkın evladı” olarak belirtilmiş olması, aralarındaki ilişkiyi tartışmaya yer bırakmayacak şekilde göstermektedir. Özellikle Şah Kulu isyanından sonra, Yassıören köyünde yaşayanların Kızılbaş oldukları için İran’a gitmiş olmaları, Dede Karkın gibi heterodoks anlayışa sahip oldukları anlamına gelmektedir (Gülten, “Anadolu’da Bir Vefai Şeyhi: Tahrir Defterleri Işığında Dede Karkın Hakkında Bazı Değerlendirmeler”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Dergisi, sayı: 59, 150-154).

Dede Karkın’ın çevresinde bulunup, daha sonra Anadolu’ya yayılan Karkınların gittikleri her yerde, Dede Karkın’a nispet edilen bir türbe ve mezar bulunmaktadır. Göksun, Hısnımansur, Malatya ve Konya’ya bağlı Çumra ilçesindeki Karkın köyü ile Malatya’ya bağlı Bimare / Beymare köyünde Karkın’a ait olduğu söylenen türbeler vardır.  Isparta / Senirkent / Yassıören köyünde günümüzde halen ziyaret edilen “Şeyh Kargın Baba Türbesi” mevcuttur.

Gelendost Tarihi kitabının yazarı Hüseyin Şekercioğlu, Kargın Dedenin Yassıören köyünde türbesinin bulunmasını kaynak göstermeden şöyle açıklamıştır: 1270 tarihlerinde hayatta olduğu anlaşılan Hacı Bektaşi Veli hazretleri Konya’nın Çumra ilçesi köylerinde oturan Karkınlıların reisi Şeyh Baba Karkın’a nasihat ederek, oğlu Şeyh Ahmet Karkın idaresinde 10.000 kişilik bir Karkınlı aşireti kuvvetini Karamanoğlu Mehmet Bey emrinde hizmet için Dosteli sancağına göndermesini istedi. İki kola ayrılan Karkınlı aşiretleri, Mihail (Yeşilköy) köyü ile Sarıidris kasabası arasındaki Eğirdir gölünün doğu sahillerindeki Karkın köyüne ve Gelende (Gelendost) ve Mihail (Yeşilköy)’e yerleştiler. Babakarkınlı oğlu Şeyh Ahmet, Karamanlıların çok kalabalık oturduğu Senirkent (Sınırkent) kazasına kalabalık bir Karkınlı aşireti ile giderek, Yassıviran köyüne yerleşmiş ve orada vefat edince adına bir türbe yapılmıştır (Şekercioğlu, 1995: 447-448). İsmet Baş, Şeyh Baba Kargın’ın 1280-1362 yıllarında yaşadığını ve Yassıören köyündeki türbenin ünlü Bektaşi Babası Hüseyin Karkın’a ait olduğunu belirtmiştir (Baş, Eylül 2002: 6).

Yassıören köyündeki türbede medfun bulunan zat 1200’lerde yaşayan Kargın Dede midir? Yoksa İsmet Baş’ın belirttiği 1280-1362 yıllarında yaşayan Hüseyin Kargın Baba mıdır? Kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak, 1200’lerde yaşayan Karkın Dede’nin Mardin’in Dedeköy’de vefat ettiği ve oradaki türbede medfun bulunduğu genel kabul görmüştür. Yassıören köyündeki Kargın Babanın, Karkın Dedenin çevresinde yetişmiş Karkın boyu reislerinden ve dini liderlerinden biri olma ihtimali kuvvetlidir. Kargın Babanın 1200’lü yıllarda aşireti ile birlikte Yassıören köyüne gelip yerleştiğini ve vefatından sonra buraya defnedildiğini; kendi sağlığında veya daha sonra kendi boy adı ile anılan zaviyeyi / tekkeyi burada kurduğunu; bundan dolayı Yassıören köyünün kurucusu olarak nitelendirildiğini düşünüyoruz.

Yassıören köyü ve çevresinde Baba Kargın’ın ermiş bir kişi olduğuna inanılır. Hakkında anlatılan rivayetlerden biri şöyledir: Baba Kargın ile oğlu bir gün nehirden geçmek isterler. Babası “Destur” diyerek suyun içine yürür. Yürümesi ile birlikte oğlu “Baba gark oluyorsun” diye bağırır. Babası hiçbir şey olmadan nehirden geçer. Baba Kargın adının bu rivayetten kaynak­landığı söylenir (Yıldırım, 2006:192). Baba Kargın ile Gençali köyündeki Koyungözü Baba (Bolat Dede) ve Uluğbey köyündeki Uzun Er’in çağdaş oldukları söylenmektedir.  

Bir başka rivayete göre; Baba Kargın, Veli Baba’nın Değirmen Derede bulunan değirmeninde görevli değirmencisidir (Isparta: 2014: 161). Baba Kargın’ın yaşadığı dönem dikkate alınırsa, (1533-1648) yıllarında yaşayan Veli Baba’nın değirmencisi olduğuna dair rivayetin gerçekçi olmadığı anlaşılır. 

Şeyh Baba Kargın Zaviyesiyle İlgili Belgeler

Yassıören köyünde Şeyh Baba Kargın Zaviyesinden günümüze intikal eden herhangi bir kalıntı yoktur. Yassıören’in kuzeyinde “Tekkeönü” denilen yerde Şeyh Baba Kargın Türbesi bulunmaktadır. Şeyh Baba Kargın Zaviyesinin, bu türbenin bulunduğu yerde veya yakınında olması ihtimal dahilindedir. Türbenin bulunduğu yerin “Tekkeönü” olarak adlandırılmış olması, bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.

Şeyh Baba Kargın Zaviyesinin kuruluş tarihini gösteren elimizde herhangi bir bilgi ve belge mevcut değil. Bu zaviyenin, 1280-1362 yıllarında yaşadığı tahmin edilen Şeyh Baba Kargın tarafından kurulduğu rivayet edilmek­tedir. Şeyh Baba Kargın Zaviyesinin adı, bazı belgelerde “Kargın Dede Zaviyesi” olarak geçmektedir. 1924 yılında Yassıören köyünü ziyaret eden Kenan Hakkı Tunç, köyde medfun kuruculardan Baba Kargın’ın şeceresini gösteren bir yazı ile I. Bayezid tarafından verilen beratı okuduğunu belirtmiştir (Tunç, 17 Temmuz 1954). Bu bilgiden, Şeyh Baba Kargın Zaviyesinin XIV. yüzyılın sonlarında faal olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bu berat sonradan kaybolmuştur.

Behset Karaca, bu zaviye ile ilgili şu bilgileri vermektedir: Kargın Dede Zaviyesi, XVI. asırda, II. Bayezid dönemi vakıf defterinde, 1530 tarihinde ve 1570-71’de kaydedilmiş olup, Yassıviran köyündedir. II. Bayezid dönemindeki defterde “meşihateş be-mektub kadı der tasarruf-ı Derviş Sinan’da an evladı Kargın Dede” şeklinde kayıt vardır. Bu kayıttan defterin yazıldığı tarihte zaviyenin Kargın Dede evladından Derviş Sinan’ın tasarrufunda olduğunu öğrenmekteyiz. Bu zaviyenin Yassıviran köyünde 40 dönüm yeri, 2 dönüm harımı, bağçesi, Ayazmana sınırında 4 dönüm harap bağı, 3 dönüm harımı ve Yuvalar sınırında 20 dönüm yeri vardır. 1530 ve 1570-71 tarihli kayıtlarda zaviyede 2 nefer kayıtlı olup, geliri 250 akçedir (Karaca, 2012: 114).

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde tespit ettiğimiz 19 Muharrem sene 1234 (18 Kasım 1818) tarihli şahsiyet kaydında; Seyfeddin kızı Şerife Emine Yassıviran köyündeki Şeyh Baba Kargın zaviyesine zaviyedar atanmıştır. Adı geçenin vefatıyla boşalan bu görev, gerekli araştırma yapıldıktan sonra 4 Temmuz sene 1331 (17 Temmuz 1915) tarihinde Hüseyin Efendiye verilmiştir (Belge-1 VGA 151-168-724). Bu bilgiden, Şerife Emine’nin ölümünden sonra Şeyh Baba Kargın Zaviyesi zaviyedarlığının uzun süre boş kaldığı anlaşılmaktadır.  

15 Cemaziyel-evvel 1264 (19 Nisan 1848) tarihli evkaf defterinde; bu zaviye “Zaviye-i Şeyh Baba Kargın der karye-i Yassıviran tabi Uluborlu” şeklinde kaydedilmiş olup, 1839-1844 yıllarına ait altı yıllık geliri 1.474 kuruştur. Bu gelir, zaviyedar korumasında olup muhasebe harcı, misafirhane, gelip geçene yemek yedirmek için harcanmıştır (Belge-2 COA EV.d 10248).

H.1262-1266 (1846-1850) tarihli evkaf defterinde de bu zaviye “Baba Kargın Zaviyesi” olarak kayıtlı olup, buğday ve arpa a’şarından oluşan 1846-1850 yıllarına ait beş yıllık geliri 3.220,5 guruş olarak yazılmıştır. 1262 (1846) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 480 guruş, şa’ir 180 guruş, toplam 660 guruş; 1263 (1847) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 135 guruş, şa’ir 110 guruş, toplam 245 guruş; 1264 (1848) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 462 guruş, şa’ir 237 guruş, toplam 699 guruş; 1265 (1849) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 584 guruş, şa’ir 192 guruş, toplam 776 guruş; 1266 (1850) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 570,5 guruş, şa’ir 240 guruş, toplam 810,5 guruştur (Belge-2 COA EV.d 12970)

H.1269-1271 (1853-1855) tarihli evkaf defterine göre; Yassıviran köyündeki Baba Kargın Zaviyesi 1853 yılında 120, 1854 yılında 100 ve 1855 yılında 150 guruş olmak üzere toplam 370 guruş gelir sağlamıştır. Bu gelirden 219 guruş genel masraflar, 30 guruş maaş ve harç muhasebesi düşüldükten sonra kasada 101 guruş kaldığı belirtilmiştir (Belge-4 COA EV.d 15150

1863 yılında Baba Kargın Zaviyesinin mütevellisi Şerife Hanım, zaviyenin geliri 1.082 kuruş, gideri ise 360 kuruştur (Akdemir, 2005: 134). Bu bilgiden Şerife hanımın 45 yıldan fazla Kargın Baba Zaviyesinin zayidarlığını yaptığı anlaşılmaktadır.

Vakıfların, taşınmazların işletmeci / kiracılar arasında el değiştirmesi işlemlerinden gelir elde ettikleri anlaşılmaktadır. H.24 Rabiul-ahir 1288 – 25 Cemaziyel-evvel 1288 (13 Temmuz 1871 – 12 Ağustos 1871) tarihli evkaf defterinde, Baba Kargın Zaviyesinin taşınmazların işletmeci / kiracılar arasında el değiştirmesi işlemlerinden 44 kuruş gelir elde ettiği görülmektedir (COA EV.d. 22020).

Şeyh Baba Kargın Zaviyesinin, tekke ve zaviyelerin kapatıldığı 1925 yılına kadar faaliyetine devam edip etmediği hakkında elimizde bilgi yok.

Şeyh Baba Kargın Türbesi

Şeyh Baba Kargın Türbesi, Yassıören’in kuzeyinde Tekkeönü denilen yerde bulunmaktadır. İsmet Baş’a göre bu türbe, ünlü Bektaşi Babası Hüseyin Karkın’a aittir. Türbe, İskender Paşa Camisinin bitişiğindedir. Türbede, Baba Kargın ile yakınlarının mezarları bulunmaktadır. 1950 yılında Uluğbey’den gelen ustalar Baba Kargın Türbesini onarmışlar ve bugünkü durumuna getirmişlerdir (Baş, Eylül 2002: 17). Kargın Baba Türbesi, günümüzde halen ziyaret edilmektedir.

Sonuç

Yassıören köyündeki Şeyh Baba Kargın Zaviyesi, Yassıören köyü ve Senirkent ilçesinin önemli kültür varlıklarından biridir. En azından 800 yıllık geçmişi olan Şeyh Baba Kargın Zaviyesi hatırasına layık olduğu değer verilmelidir. 

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: VGA 151-168-724

Tarih: 19 Muharrem sene 1234 (18 Kasım 1818)

Nev’i cihat: ber-vechi meşrut zaviyedar

Vezaif-i muhassasat esami-i mutasarrifat: Şerife Emine binti Seyyid Veliyüddin (Seyfeddin)

Tevcih Tarihi: 19 Muharrem sene 1234 (18 Kasım 1818)

Vakfı ismiyle hayrat-ı müberranın mahal ve mevki’i: Evkaf-ı mülhaktan Uluborlu muzafatından Yassıviran karyesinde kain Şeyh Baba Karkın Zaviyesi

Atik Esas Defteri: Asker-i sani 216

Şürut-ı Vakıf: –

Vukuat ve mülahazat: Mumaileyhin vefatıyla mahlulünden (..) Hüseyin Efendiye ba-işaret aliyye-i nezaret-penahi tevcih fi 4 Temmuz sene 1331 (17 Temmuz 1915) / 2394

Belge 2

Belge yer numarası: EV.d 10248

Tarih: 15 Cemaziyel-evvel 1264 (19 Nisan 1848)

Zaviye-i Şeyh Baba Kargın der karye-i Yassıviran tabi Uluborlu

Sene                                       Hasılat

1255 (1839)                            120

1256 (1840)                            550

1257 (1841)                            182

1258 (1842)                            365

1259 (1843)                            110

1260 (1844)                            147

Toplam                                   1474

Misafirhane tamiratı               442

Maaş ve harç muhasebesi       223

Kalan 809 guruşu zaviyedar ahz edüp itam-ı taam ettirdiği

Belge 3

Belge yer numarası: 12970

Tarih: H.1262-1266 (1846-1850)

Baba Kargın Zaviyesi hasılatı

1262 (1846) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 480 guruş, şa’ir 180 guruş,

1263 (1847) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 135 guruş, şa’ir 110 guruş,

1264 (1848) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 462 guruş, şa’ir 237 guruş,

1265 (1849) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 584 guruş, şa’ir 192 guruş,

1266 (1850) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 570,5 guruş, şa’ir 240 guruş, guruş; olmak üzere Hasılat toplamı 3.220,5 guruş

Belge 4

Belge yer numarası: EV.d 15150

Tarih: 29.12.1271 (12 Eylül 1855)

H.1269-1271 Yassıviran karyesinde medfun Baba Kargın Zaviyesi zaviyedarı Ali ve Veli ile rü’yet olunan muhasebesi

Sene                                       Hasılat

1269 (1853)                            120

1270 (1854)                            100

1271 (1855)                            150

Toplam                                   370

Mesarifat                                219

Harc muhasebesi                    30

Kalan                                      101

KAYNAKLAR

Arşiv belgeleri

– Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (COA)  EV.d 10248, EV.d 12970, EV.d 15150, EV.d. 22020,

– Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (VGA) 151-168-724

Kitap ve Makaleler

Akdemir, M. Sadık (2005), “Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Uluborlu’daki Vakıf Hizmetleri”, Arayışlar İnsan Bilimleri Araştırmaları, yıl:7, sayı: 1

– Baş, İsmet (Eylül 2002), “Yassıören’deki Dinsel Yapılar”. Yassıören İlköğretim Okulu Dergisi, yıl: 1, sayı: 4

– Çelikdönmez, Necdet (2002), Yassıören Tarihi ve Ayanlık Müessesesi, Isparta:

Işık, Ali (2020), “Dede Garkın/Karkın”, Konya Büyükşehir Ansiklopedisi, Konya:

– Isparta (2014), Isparta ve Çevresinde Türbe ve Ziyaret Yerleri, Isparta: Isparta Valiliği

– Karaca, Behset – Durmuş Volkan Karaboğa, “Osmanlı Medeniyeti, Yerleşmesi ve İskanına Etki Eden En Önemli Kurumlardan Biri Olan Tekke ve Zaviyeler: Hamid Sancağı Örneği”, History Studies, 11-15 Ekim 2019, s.1585-1606

– Karacan, Kadir (2012), Büyükkabaca ve Yöresi Tarihi: İstabul Büyükkabaca Belediyesi

– Şahin, Seyran (2020), “Oğuz Boylarından Karkın/ Kargın”, ywwww.yeniufukdergisi.com/07.12.2022

– Şekercioğlu, Hüseyin (1995), Gelendost İlçesinin Soy Kütüğü, Eskişehir:

– Tunç, kenan Hakkı (17 Temmuz 1954), “Senirkent Köylerinde Bir Gezi (Yassıveren ve Bisse), Hür Senirkent, sayı: 24

– Yıldırım, Elif Ülkü (2006), Senirkent Uluborlu Yöresi Hlk Edebiyatı Mahsulleri Üzerine Bir Araştırma, Isparta: SDÜ Sosyal bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: YASSIÖREN (YASSIVİRAN) KÖYÜNDEKİ ZAVİYE VAKIFLARI 1: ŞEYH BABA KARGIN ZAVİYESİ İLE İLGİLİ BELGELER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.