Dr. İbrahim KARAER

Isparta ili Senirkent ilçesi Uluğbey köyünde bulunan Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişinlerinden Mehmet Takiyüddin Efendi, Uluğbey köyünün yetiştirdiği önemli bir şahsiyettir. Takiyüddin Efendi, 1843 yılında Uluğbey köyünde doğmuş, babası Veli Baba Postnişini Musa Kazım Efendi, annesi Habibe, eşi Mevhibe Hanımdır. İlköğrenimini Uluğbey köyünde tamamlamış, kendi memleketinde Kur’an dersine devam ederek hafız olmuştur. Eğitimine İstan­bul’da devam eden Mehmet Takiyüddin Efendi, müderris olmuş, bilimsel çalışmaları ve kişiliği yönünden Sarayın dikkatini çekerek 1904 yılında II. Abdülhamid’in Huzur Hocalığına atanmış, 1913 yılında din bilginleri sınıfında önemli bir basamak olan “Mahreç Payesi” ile ödüllendirilmiş; 1918 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Takiyüddin Efendinin Mevhibe Hanım ile olan evliliğinden üç oğlu olmuştur. Oğullarından biri müderris olmuş; diğer iki oğlu medresede öğrenci iken biri Çanakkale’de, diğeri Kafkas cephesinde şehit düşmüştür (Kıyıcı, 102-104). 

Menakıpnameye göre; Takiyüddin Efendinin babası Musa Kazım Çelebi’nin uhdesine 5 Ekim 1871’de, Osmanlı Arşivindeki başka bir belgeye göre 16 Ekim 1870 tarihinde tevliyet ve zaviyedarlık cihetleri tevcih edilmiş ve iki adet berat-ı alişan ita ve ihsan olunmuştur (Veli Baba Menakıbnamesi, 2021: 391;  BEO 396-29682-3). Mehmet Takiyüddin Efendi, babası Musa Kazım Efendinin sağlığında onun uhdesinde bulunan Veli Baba Dergahı tevliyet ve zaviyedarlığına talip olmuştur. Takiyüddin Efendi, 8 Ocak 1894 tarihinde padişah makamına “es-Seyyid Mehmet Takiyüddin ibnu’s-Seyyid Musa Kazım” imzasıyla sunduğu dilekçede; Veli Baba Vakfına ait mallara Maliye Nezareti tarafından el konulduğunu ve bunun karşılığında vakfa hiçbir şey verilmediğini belirterek, Evkaf-ı Hümayun veya Maliye Hazinesinden yeterli miktarda ta’amiyenin tahsis ve ihsanını; vakfın tevliyet ve zaviyadarlığının kendisine tevcih buyrulmasını talep etmiştir (COA İ.ML 9-53-4).

Sadaret makamı ve Maliye Nezareti arasında yapılan yazışmalar sonucu Veli Baba Dergahına 500 guruş ta’amiye tahsis olunmuştur. İncelediğimiz belgelerde Veli Baba Zaviyesine ta’amiyenin hangi tarihte tahsis olunduğu açık değildir. Ancak, Veli Baba Menakıpnamesinden ta’miyenin 12 Nisan 1310 (24 Nisan 1894) tarihinde tahsis olunduğunu öğreniyoruz (Veli Baba Menakıbnamesi 2021: 395). Bu kararın hemen sonrasında Veli Baba Dergahı Şeyhi Musa Kazım Efendi vefat etmiştir.

Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Musa Kazım Efendinin ölümü üzerine tevliyet ve zaviyadarlığın Mehmet Takiyüddin Efendiye tevcihi hakkında Evkaf-ı Hümayun Nazırı imzasıyla Sadaret Makamına sunulan 1 Mayıs 1894 tarih ve 65 numaralı yazıda; Veli Baba Dergahı Şeyhi Musa Kazım Efendinin vefatı üzerine yapılan inceleme sonunda Veli Baba Dergahı tevliyet ve zaviyedarlığının 16 Ekim 1870 tarihinde Musa Kazım Efendiye tevcih olunduğunun anlaşıldığı, adı geçenin vefatıyla mezkur cihetlerin oğlu Mehmet Takiyüddin Efendinin uhdesine tevcihi hakkında mahallinde kayıt bulunamadığı ve bu konudaki incelemenin devam ettiği; adı geçen zaviyeye ta’amiye tahsisinin padişah emri olmasından dolayı, Maliye Nezaretince ifası arz edilmiştir (Belge-1 BEO 396-29682-3). Padişah desteğini alan Takiyüddin Efendiye tevliyet ve zaviyedarlık beratlarının tevcihi ve ta’amiyenin tahsisi için Osmanlı bürokrasisinin aceleci davrandığı görülmektedir (Karaer, 17.02.2022).

Mehmet Takiyüddin Efendiye 20 Muharrem 1312 (24 Temmuz 1894) mazbata ve ilamı, 5 Rebiul-evvel 1312 (6 Eylül 1894) tarihinde Evkaf-ı Hümayundan tevliyet ve zaviyedarlık beratları ve aynı tarihte Maliye Nezaretinden beş yüz guruş ma’aşın sened-i resmisi verilmiştir (Veli Baba Menakıbnamesi, 2021: 393-397).

Mehmet Takiyüddin Efendi, 29 Ekim 1894 tarihli Dahiliye Nezaretinden Isparta Sancağı Mutasarrıflığına hitaben bir yazı almıştır. Söz konusu yazıda, Veli Baba Dergahı Vakfı mallarının tesviyesi için vakıf mütevellisi Mehmet Takiyüddin Efendiye yardımcı olunması istenmiştir (Belge-2 COA DH.MKT 301-9-2). Söz konusu yazının altında “Bab-ı Ali İdaresi Müdürü saadetlü Baki Efendi rica ediyor” notu, zamanın yöneticilerinin Takiyüddin Efendiye arka çıktıklarını göstermektedir. Takiyüddin Efendi, arkasındaki bu gücü iyi kullanmış, o tarihe kadar sahipsiz kaldığı anlaşılan ve çeşitli sebeplerle elden çıkan vakıf mallarını geri almak için çetin bir mücadele başlatmıştır. Bu mücadele sırasında rakiplerine ağır suçlamalarda bulunmuş, rakipleri de Takiyüddin Efendi hakkında çeşitli iddialarda bulunmuşlardır. Bu çekişmelerin yanı sıra, Uluğbey köyünden birileri tevliyet ve zaviyedarlık iddiasında bulunduğu gibi, Takiyüddin Efendi de tevliyet ve zaviyedarlık hukukunun korunması için resmi makamlara müracaat etmiştir. Bu yazımızda, Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinden tespit ettiğimiz bu konudaki belgeleri değerlendireceğiz.

Takiyüddin Efendinin Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini olarak görevlendirilmesinden yaklaşık bir yıl sonra, Uluğbey köyü halkından Safi Ramazan oğlu Şeyh Hasan bin Mustafa adlı şahıs Maliye Nezaretine 15 Temmuz 1895 tarihinde dilekçe ile müracaat ederek Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini olan babası Mustafa bin Ramazan Efendinin vefatıyla adı geçen dergahın tevliyet ve zaviyedarlığının kendisine tevcih edilmesini talep etmiştir. Adı geçen dilekçesinde, Takiyüddin Efendinin Ilgın muhacirlerinden olup Uluğbey köyüne sonradan iskan edildiğini, kendi elindeki dergaha ait berat ve saire evrakı hile ve desise ile ele geçirip kendi adına berat aldığını, bu konudaki davanın mahallinde devam ettiğini; Hamid Sancağı Mal Sandığından her ay aldığı 500 guruş ta’amiye bedelini kendi eğlencesi için harcadığını, bundan dolayı mahkeme neticeleninceye kadar bu ücretin sandıkta tutulmasını talep etmiştir (Belge-3 COA EV.MKT 2125).

Maliye Nazırı imzası ile Evkaf-ı Hümayun Nezaretine yazılan 7 Ağustos 1895 tarih ve 115 numaralı yazıda; 3 Eylül 1894 tarihli tezkire ile Veli Baba Zaviyesi tevliyet ve zaviyedarlığına atanan Takiyüddin Efendi’nin hile ve desise ile bu görevi uhdesine intikal ettirdiği ve bunun mahallinde dava konusu olduğu, dava sonuçlanıncaya kadar kendisine tahsis edilen ta’amiyenin kesilmesi talebi ile ilgili Uluğbey köyü halkından Safi bin Ramazan oğlu Şeyh Hasan bin Mustafa imzasıyla verilen dilekçenin ekte gönderildiği ve gereğinin yapılması istenmiştir (Belge-4 COA EV.MKT 2125).

Maliye Nezaretinin yazısı, 15 Ağustos 1895 tarihinde Evkaf-ı Hümayun Umumi Meclisinde görüşülerek, dilekçenin içeriğinden dolayı gerekli işlemin Cihat İdaresiyle Mahkeme-i Teftiş tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. 24 Ağustos 1895 tarihinde konu yeniden görüşülmüş; Veli Baba Zaviyesi Vakfı tevliyet ve zaviyedarlığının 1 Mayıs 1794 tarihinde Seyyid Nebi Babaya, 15 Ocak 1812 tarihinde Hüseyin Babaya, 16 Ekim 1870 tarihinde Musa Kazım Efendiye, 18 Ağustos 1894 tarihinde 500 guruş ta’amiye ile Mehmet Takiyüddin Efendiye tevcih kılındığı beratlardan anlaşıldığı belirtilmiştir. Veli Baba Dergahı tevliyet ve zaviyedarlığının Şeyh Hasan bin Mustafa bin Ramazan Efendiye tevcih olunduğuna dair herhangi bir kayıt bulunamadığı; dilekçe sahibinin bu konudaki iddiasının anlamsız olduğu görülmesine rağmen, bir kere de Mahkeme-i Teftiş-i Evkaftan sorulmasına karar verilmiştir (Belge-5 COA EV.MKT 2125).

Takiyüddin Efendi, 24 Ağustos 1895 tarihinde Evkaf-ı Hümayun Nezaretine verdiği “es-Seyyid Mehmet Takiyüddin bin Musa Kazım ibni Hüseyin Sünbül ibni Hüseyin ibni Nebi ibni Mehmet” imzalı dilekçesinde; kendisinin Veli Baba Dergahı evlad-ı evlad postnişini ve mütevellisi olduğu halde, Uluğbey köyünden Safi oğlu Hüseyin bin Hasan Mustafa bin Ramazan bin Köse Halil bin Safi adlı şahsın boş yere dava ettiğini söylemiştir. Uhdesine tevliyet ve zaviyedarlık tevcih olunmadan ilgili kurumların hakkında araştırma yaptığını, Veli Baba evladından olduğunun mahkeme kararları ve beratlarla sabit olduğunu; adı geçen şahsın geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da hakkında şikayetçi olduğunu, bu müdahalelerin önlenmesi için, dilekçesinin Mahkeme-i Teftişe havale buyrulmasını talep etmiştir (Belge-6 COA EV.MKT 2125).

2 Ekim 1895 tarihli Mahkeme-i Teftiş’e ait olduğunu tahmin ettiğimiz kararda; Mehmet Takiyüddin Efendi ve Safi oğlu Hüseyin tarafından verilen dilekçelerin incelendiği, 1280 yılından tarihinden icra kılınan tevcihatın Mustafa Ramazan Efendiye geçmediğinin anlaşıldığı; Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendiye ödenen ta’amiyenin durdurulmasının caiz olmadığı, durumun Maliye Nezaretine bir yazı ile bildirilmesi kararlaştırılmıştır (Belge 7 COA EV.MKT 2125). Elimizdeki mevcut belgelere göre, Takiyüddin Efendinin tevliyet ve zaviyedarlığı konusu, 1909 yılına kadar gündeme gelmemiştir.

Dahiliye Nezaretine ait pusulada; Uluborlu kazası İlegüb köyünde bulunan Veli Baba Dergahı mütevelli ve zaviyedarı Mehmet Takiyüddin Efendinin tevliyet ve zaviyedarlığının uhdesinden alınmaya çalışıldığından bahisle hukukunun muhafazasına dair verdiği dilekçenin tahkik olunarak gereğinin yapılması için 25 Temmuz 1909 tarihinde Konya vilayetine yazıldığı belirtilmiştir. Aynı pusulada, bu kere mahdumu Hakkı Efendi (iki kelime okunamadı) 27 Haziran ara boşluktan sonra 21 Temmuz sene 325 (3 Ağustos 1909) Uluborlu Niyabetine notu düşülmüştür (Belge-8 DH.MKT 2883-86-1).

Dahiliye Nezaretinden Konya vilayetine yazılan 25 Temmuz 1909 tarih ve 2239/8 numaralı yazıda; Veli Baba Dergahı mütevelli ve postnişini Mehmet Takiyüddin Efendi tarafından Nezarete verilen dilekçede; uhdesinde bulunan tevliyet ve zaviyedarlığın niza ile başkalarına verilmek için bazıları tarafından harekete geçildiğinden bahisle hukukunun korunmasının talep edildiği; konunun incelenerek gereğinin yapılması istenmiştir (Belge-9 DH.MKT 2883-86-3).

Dahiliye Nezaretinden Konya Vilayetine yazılan 10 Ağustos 1909 tarih ve 28 numaralı ek yazıdan; Mehmet Takiyüdin Efendi uhdesinde bulunan tevliyet ve zaviyedarlığın nizadan (kavgadan) dolayı alındığı anlaşılmaktadır. Mehmet Takiyüddin Efendinin kiminle kavga ettiği açık değildir. Söz konusu yazıda, Takiyüddin Efendinin hukukunun korunmasını talep ettiği, oğlunun tutuklandığı, tevliyet meselesi hakkında Meşihatten Uluborlu Niyabetine yazı yazıldığı ifade edilerek hakikatin bildirilmesi istenmiştir (Belge-10 MKT 2896-46-2).

Takiyüddin Efendi, 15 Ağustos 1909 tarihinde “Irgat Pazarında Sinan Paşa Medresesinde Huzur-ı Hümayun Ders-i Şerifi Muvazıblarından Takiyüddin” imzası ile Dahiliye Nezaretine bir dilekçe vermiştir. Takiyüddin Efendi bu dilekçesinde; Uluborlu idare azasından Senirkentli Çerçi oğlu Hacı Ali ve Başyiğit oğlu Süleyman ve Mehmet Ali oğulları Mustafa ve Ali ve Mehmet Efendiler ile aralarında Veli Baba Vakfına ait değirmen ve arazi hududu konusunda anlaşmazlıkların olduğunu; müderris olarak görev yaptığı Irgat Pazarında Sinan Paşa Medresesinde sandukasından yüz kırk altı Osmanlı lirasını çalan Güliş? oğlu Hacı Süleyman ve biraderi İsmail ve Kelercioğlu Ali adlı kişilerin kendisine iftira ettiklerini ve Uluğbey köyünden tedarik ittikleri Safi oğlu Mehmet’in eniştelerini ve emmilerini ve kötüleme yoldaşlarını gizlice kazaya çağırıp onlara da bir takım iftira ettirmekte olduklarını oğlu Hakkı Efendiden öğrendiğini belirtmiştir. Adı geçenlerin müdahalelerinin önlenmesini; Uluğbey köyü İhtiyar Heyeti ve tarafsız komşulardan yapılacak bir inceleme ile Veli Baba evladından olduğunun anlaşılacağını; atalarının evladı vakıftan olduğu cihet idaresinde kayıtlı olduğunu, bununla ilgili elinde belgeler bulunduğundan söz ederek durumun araştırılmasını talep etmiştir (Belge-11 COA DH.MKT 2902-49-1).

Mehmet Takiyüddin Efendinin vakıf değirmeni ve vakıf arazisi hududundan dolayı aralarında anlaşmazlık olduğunu söylediği Başyiğit oğlu Süleyman Efendi, Takiyüddin Efendi gibi müderris olup, Senirkent’in önder kişilerindendir. Senirkent Rüştiye Mektebinin açılışının gecikmesini protesto etmek amacıyla 25 Ağustos 1909 tarihinde Senirkent meydanında 3.000 kişinin iştiraki ile bir miting düzenlenmiş ve mitinge katılanların hislerine tercüman olmak üzere Başyiğit oğlu Süleyman Efendi dahil altı kişi tarafından imzalanan telgraflar Maarif, Dahiliye ve Maliye Bakanlıklarına gönderilmiştir. Bakanlıklara gönderilen telgraflarda; ceddi İran muhacirlerinden olup, İlegüb köyünde yerleşmiş İstanbul’da Irgat Pazarı Sinan Paşa Medresesinde mukim Veli Baba Dergahı tevliyet beratını sahtelikle ele geçiren, Veli Baba Dergahını ve misafirhanesini gasp eden, bir ferde bile su vermeyen Takiyüddin Efendiye ta’ammiye için hazineden her ay beş yüz guruş ödenerek eski devir israfının devam ettiği, Senirkent Rüştiye Mektebine beş yüz guruş maaşlı öğretmen gönderilmediği; çevresi ile birlikte yirmi beş bin nüfuslu nahiye evlatlarının eğitim nimetinden mahrum bırakıldıkları belirtilmiştir (Karaer, 25.02.2021).

Mehmet Takiyüddin Efendi, Veli Baba Değirmenine çok önceden Maliye Nezareti tarafından el konulduğunu, hatta kaza yönetimi tarafından Senirkentli bir aileye satışının yapıldığını bilmesine rağmen; değirmeni satın aldıklarına dair ellerinde belge olduğunu iddia eden Mehmet Ali ve oğullarına, değirmeni zorla zapt ettikleri hakkında ithamlarda bulunmuş, iki taraf arasında hoş olmayan olaylar yaşanmıştır. Yirmi yıldan fazla süren bu davanın nasıl sonuçlandığı hakkında elimizde belge ve bilgi yok (Karaer, 24.12.2021).

Mehmet Takiyüddin Efendi, Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Dergahına tahsisi için verdiği mücadele sırasında da Meclis-i Mebusan Başkanlığına ve Maliye Nezaretine şikayet edilmiştir. Bu şikayetlerin içeriği hakkında elimizde belge ve bilgi mevcut değil. Ancak bu şikayetlerin Mehmet Takiyüddin Efendinin hukuk mücadelesini engellemeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Bütün zorluklara rağmen Takiyüddin Efendi, Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tahsisini 1914 yılında Şurayı Devlet ve Heyet-i Vükela kararıyla gerçekleştirmeyi başarmıştır (Karaer, 16.01.2022).

Dahiliye Nezaretinden Konya vilayetine yazılan 16 Ağustos 1909 tarihli, 25 Temmuz 1909 tarihli yazıya ek yazıda; Huzur-ı Hümayun-ı Ders-i Şerif Muvazıblarından Takiyüddin Efendi tarafından Veli Baba Dergahının ceddinden intikal eden tevliyet ve zaviyedarlığının uhdesine tevcihi hususunda bazıları tarafından müşkülat çıkarılmakta olduğundan bahisle hukukunun korunması hakkında bir dilekçe verdiği; durumun incelenerek herhangi bir mağduriyete meydan verilmemesi istenmiştir (Belge-12 COA DH.MKT 2902-49-3).

Veli Baba Menakıpnamesinde Mehmet Takiyüddin Efendinin mütevelli ve postnişinliği zamanında tekkenin ve suyollarının ciddi bir bakım onarımdan geçirildiği anlatılmıştır. “Dergahın kuruyan çeşmesinin başı nerede ve nereden gelir kimse bilmez iken, çeşmeden başlayıp Kocaçukur’a varıncaya kadar lağım olan mahallerini buldu. Bir urgan boyu yıkılan lağımı nerdibanlı kuyular yaptırdı. Arka arkaya ameleye taş ve toprağını çektirdi ve lağım olmayan havlusuna duvarlar yapıp üzerini kapakladı ve eski künkleri çıkarıp yeni künkler döşetti ve dergahın etraf duvarlarını yaptı. Bir daha hayvanlar girmez oldu ve dergahın kubbelerinin yarıklarını yaptırdı ve kubbelerini sıvattı”  (Veli Baba Menakıpnamesi, 2021: 393). Menakıpnamede anlatılan bakım ve onarım işlerinin büyük miktarda harcama gerektireceği malumdur. Bu masrafların, 1894 ve 1914 yılında Mehmet Takiyüddin Efendinin çabaları sonucu Veli Baba Zaviyesine tahsis edilen ta’amiye bedeli ve Uluğbey köyü gelirlerinden karşılandığını söyleyebiliriz.

SONUÇ

Mehmet Takiyüddin Efendinin başarılı bir mütevelli ve zaviyedarlık örneği sergilediğini söyleyebiliriz. Azimli, kararlı ve cesur bir şahsiyete sahip olan Takiyüddin Efendi, padişah II. Abdülhamid’in hocası olmanın sağladığı avantajlardan yararlanmayı bilmiş, Veli Baba Dergahını ayağa kaldırmak için çalışmıştır. Belki de gereksiz diyebileceğimiz kişilerle çatışmış, karşılıklı suçlamaların dozu kaçmıştır. Mesela Veli Baba Değirmenini satan Maliye Nezaretine dava açması gerekirken, değirmeni satın alan Senirkentli Mehmet Ali ve oğullarıyla mücadele etmiştir. Veli Baba evladından olmadığına dair iddiaları elindeki belgelerle reddetmiş, bu konuda her türlü incelemeye açık olduğunu ilan etmiştir.

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: COA BEO 396-29682-3

Nezaret-i Evkaf-ı Hümayun Mektub-ı Kalemi

Numara: 65

Tarih: 25 Şevval sene 1311 ve 19 Nisan sene 1310 (1 Mayıs 1894)

Huzur-ı Ma’al-i Mevfur Cenab-ı Sadaret Penahiye

Maruz-ı Çakerkemineleridir ki

Isparta sancağı dahilinde Uluborlu kazasının Uluköy karyesinde medfun sadat-ı a’zamdan Veli Baba Hazretleri Tekkesinin ta’amiye olarak beş yüz guruş tahsisi ba-buyruldu-ı ali tebliğ buyrulan irade-i seniye-i cenab-ı hilafet penahiye iktizayı celileden bulunmuş dergah-ı mezkur meşayih-i e’izze müşarünileyh evladından Seyyid Musa Kazım Efendi uhdesinde olub mumaileyhin bu kere vefat eylediği dersaadette bulunan dersiamm’dan mahdumu Seyyid Mehmet Takiyüddin Efendinin ifade-i şifahiyesinden anlaşılmış olduğundan ta’amiye-i mezkurenin tahsisi muamelesi bade icra kılınmak üzere şahsiyet ciheti hakkında lazım gelen muamelenin icrasına dair Maliye Nezareti celilesinden varid olan 14 Nisan 1310 (24 Nisan 1894) tarihli ve yirmi yedi numaralı tezkere üzerine tedikat-ı lazime ledel-icra zaviye-i mezkura vakfına tevliyetiyle zaviyedarlığı 20 Recep 1287 (16 Ekim 1870) tarihinde Musa Kazım Efendi bin Hüseyin Babaya tevcih olunduğu anlaşılıp vakfiyesinin ve mumaileyhin vefatıyla mezkur cihetlerin mahdumu uhdesine tevcihi hakkında mahallinden iş’ar vuku’una dair kayıt bulunamamış olduğundan mezkur tevliyet tevcihi hakkında usul ve nizamı dairesinde iktiza ise de ilam ve mazbatanın ve mahallince elde mevcut veya sicilatta mukayyed vakfiyesi var ise aslının veya musaddık suretleri leffen irsali hususu Konya vilayet adliyesiyle evkaf meclis-i celilesine iş’ar kılınmış ve bu babdaki irade-i seniye-i hazreti padişahi dahi mezkur tekyeye (tekkeye) taamiye tahsisi merkezinde olup taamiye-i mezkurenin tahsisi ve sarfı hakkında lazım gelen muamelenin Maliye hazinesince ifası muktezi olarak keyfiyetin nezaret-i müşarünileyhe iş’ar olunmuş olmakla bu babdaki taraf-ı sami-i cenabı sadaret penahiden de nezaret-i müşarünileyhe tebligat-ı samiye icra buyrulması hususunda huzur-ı sami-i sadaret penahilerine arz-ı cihet kaleminden ifade olunmağın ol-babda emr ü ferman hezreti menlehül emrindir. Fi 25 Şevval sene 1311 ve 19 Nisan sene 1310 (1 Mayıs 1894)

Nazır-ı Evkaf-ı Hümayun

Bende Ali

Belge 2

Belge yer numarası: COA DH.MKT 301-9-2

Dahiliye Mektub-ı Kalemi

Tarih: 28 Rabiulahir 1312 / 17 Teşrin-i evvel 1310 (29 Ekim 1894)

Isparta Sancağı Mutasarrıflığına

Uluborlu kazasında defin-i hal ıtırnak olan sadat-ı a’zamdan Veli Baba Dergahı Şerifi Postnişini Seyyid Mehmet Takiyüddin Efendinin yedinde bulunan berat-ı aliye musarrah (açıkça belirtilmiş) evkaf hasılatının tesviyesine emrine muavenet-i lazimenin icrası istida olunmakla Efendi mumaileyhin muvafık-ı nizam vuku’bulacak müracaatının tesviyenin muktezasının ifası babında

Bab-ı Ali idaresi Müdürü saadetlü Baki Efendi rica ediyor

 

Belge 3

Belge yer numarası: COA EV.MKT 2125

Tarih: 22 Muharrem 1313 / 3 Temmuz 1311 (15 Temmuz 1895)

Maliye Nezareti Celilesine

Maruz-ı Çaker-kemineleridir ki

Tevellüden Konya vilayetinin Hamid sancağı dahilinde Uluborlu kazasına merbut İlegüb karyesinde defin-i hak-ı ıtırnak olan Veli Baba Hazretleri suver-i? karye-i mezburede vaki mezkur tekkenin ba-berat alişan zaviyedar ve mütevellisi olan pederim Mustafa bin Ramazan Efendinin vuku-ı vefatına mebni cihet-i mezkurenin ber-muceb şürut-ı vakf-ı acizleri namına tevcihi ve va’d (mükafat vermek) ve vai’dleri (ceza vadetmek) ve enva-ı hayl desayis istimaliyle zikr olunan berat ve evrak-ı saireyi yed-i kemteranemden bilahare dersaadete gelmiş olan ve an-asl Ilgın muhacirlerinden olub karye-i mezkureye iskan edilen Paşa oğlu Takiyüddin Efendi keyfiyet gayri sahih li-sahih şekline vaz ve cihet-i mezkureyi namına tevcih ile berat-ı alişan istihsaline muvaffak olmuş ise de bunların marru’l-maruz mücaseret ittiği sahtekarlığından bahisle kaza-i mezkur mahkeme-i şer’iyesine mukaddema ikame-i dava olunarak husus-ı mezkurun el haletü hazihi istinafen derdesti rü’yet bulunmasına ve mumaileyh Takiyüddin Efendinin tekke-i mezkurede ayende ve revendeye itaam-ı taamiye olunmak üzere Hamid sancağı mal sandığından ahz idegeldiği şehri beş yüz guruş hilaf-ı şürut-ı vakıf cib irtikabına ilka ve sarf sefahatine sarf ve imha itmekte olmasına binaen mahkeme-i (yazı silik bir kelime okunamadı) neticesine değin mahsusat-ı mezkurenin mumaileyhe verilmeyerek mevkuf-ı sanduk tutulması hususunda bir kıta emirname-i aliyye nezaret-i penahilerinin şeref-tasdir ve ihsan buyrulması (iki kelime silik) emr ü ferman hazreti menlehül emrindir.

Pul

22 Muharrem 1313 / 3 Temmuz 1311 (15 Temmuz 1895)

Hamid sancağı dahilinde Uluborlu merbut İlegüb karye

Ahalisinden Safi Ramazan oğlu Şeyh Hasan bin Mustafa

 

Belge 4

Belge yer numarası: COA EV.MKT 2125

Nezaret-i Umur-ı Maliye

Aded 155

Tarih: 15 Safer 1313 / 25 Temmuz 311 (7 Ağustos 1895)

Evkaf-ı Hümayun Nezareti Celilesine

Devletlü Efendim Hazretleri

Hamid sancağı Uluborlu kazasına merbut İlegüb karyesinde defin-i hak-ı ıtırnak olan Veli Baba Hazretleri Tekkesinin zaviyedarlık ve tevliyet cihetinin pederi mahlulünden ber-muceb şürut-ı vakıf uhdesine intikali lazım gelürken Ilgın muhacirlerinden Takiyüddin Efendi birtakım hayl ve desayis (hile, oyun, düzen) ile kendi uhdesine intikal ettirmiş ise de, mahallince ikame-i dava ile muhakeme lede’l-icra kılınmakta olduğundan bahisle hatime kadar dergah-ı mezkure ta’amiyesinin mevkuf tutulmasını müstedi’ karye-i mezbure ahalisinden Safi bin Ramazan oğlu Şeyh Hasan bin Mustafa imzasıyla verilen arzuhal meclis-i umumiye-i maliye ifadesiyle leffen irsal kılınıb cihet-i mezkurenin Mehmet Takiyüddin Efendiye tevcih kılındığı 22 Ağustos 1310 (3 Eylül 1894) tarihli tezkire-i aliyye-i asafanelerinin iş’ar buyrulması üzerine hazinece kayd-ı tesviye kılınmış olmasına ve müfad istidaya nazaran icabının icrası babında emr ü ferman hazreti menlehül emrindir. Fi 15 Safer 1313 / 25 Temmuz 1311 (7 Ağustos 1895)

Mali Nazırı

Bende

İmza

 

Belge 5

Belge yer numarası: COA EV.MKT 2125

Meclis-i Umumiyeye 3 Ağustos 1311 (15 Ağustos 1895)

Evrak 1237/3

Maliye Nezareti celilesinin merbut tezkiresiyle melfufu bulunan arzuhal münderecatına nazaran icab eden muamelenin Cihat İdaresiyle Mahkeme-i Teftişden ifası lazım gelür 22 Safer 1313 / 3 Ağustos 1311 (15 Ağustos 1895)

Mühür

İmza

 

Evkaf-ı mülhakattan Uluborlu kazasına tabi İlegüb karyesinde vaki azam-ı kiramdan Veli Baba Zaviyesi Vakfının ber-vechi şürut tevliyet zaviyedarlığı selh-i Ramazan (Ramazan ayının son günü) sene 1208 (1 Mayıs 1794) tarihli ekber ve erşed ve eslah evlad-i vakıfdan Seyyid Nebi Baba uhdesinde iken vefatıyla selh-i Zilhicce (Zilhicce son günü) sene 1226 (15 Ocak 1812) tarihli Hüseyin Babaya ve onun vefatıyla mahlulen 20 Receb 1287 (16 Ekim 1870) tarihinde Musa Kazım Efendi bin Hüseyin Babaya onun dahi vefatıyla mahlulen 15 Safer sene 1312 (18 Ağustos 1894) tarihinde Maliye Nezaretinin mahsus-ı şehrisine beş yüz guruş ta’amiye ile Mehmet Takiyüddin ibni Musa Kazım Efendiye tevcih kılındığı mübeyyin beratların verildiği anlaşılub mezkur cihetlerin işbu arzuhalde muharrer olacağı veçhile Mustafa Efendi bin Ramazan Efendiye tevcih olunduğuna dair kayıt bulunamamış olduğundan müstedi’nin bu babdaki iddia ve ifadesi vahi (anlamsız) görüldüğünün müstedi’ye tefhimi (anlatılması)  lazımeden gibi görünmekte ise de bir kere de icab-ı şer’iyenin Mahkeme-i Teftiş-i Evkaftan beyan olunması lazım gelür 12 Ağustos 1311 (24 Ağustos 1895)

Mühür

İmza

 

Belge 6

Belge yer numarası: COA EV.MKT 2125

Tarih: 12 Ağustos 1311 (24 Ağustos 1895)

Evkaf-ı Hümayun Nezareti Celilesine

Devletlü Efendim Hazretleri

Daileri Hamidabad sancağına tabi Uluborlu kazasına muzaf Senirkent nahiyesinden Uluköy karyesinde hak-ı ıtırnak  olan ceddim sadat-ı kiramdan Veli Baba Hazretleri Dergahının eba an ced evlad-ı evlad-ı evlad postnişini ve mütevellisi bulunduğum halde karye-i mezkurdan Safi oğlu Hüseyin bin Hasan Mustafa bin Ramazan bin Köse Halil bin Safi nam kimesne fuzuli merkumun nasb ve ciheti dava itmiş bu sene Adliye ve Maliye Nezareti celilelerinin vermiş olduğu berat-ı alilerin ba-tezkire nezareti celilelerine bildirilmiş ve nezareti celilelerinde dahi kuyuda lede’l-havale cihet kılınmadan edilen tedkikat üzerine cihet-i mezkurun pederim  Seyyid Musa Kazım ibni Hüseyin Sünbül ibni Nebi ibni Buruci Mehmet üzerinde olduğu tezahür idüb merkum Hüseyin salifüzzikr eba (bir kelime silik) dair bir kayıt bulunamadığından davayı mezkurede hilaf-ı hakikat olduğu anlaşılmış olmakla Mahkeme-i Teftişin canib-i aliyyesinden cevap verilmiş ise de taanüdlüğünden bu sene yine  makamatı tasdi ve taciz ittiği gibi bundan böyle dahi sene be sene fuzuli ve dailerini mutazarrır itmekten geri durmayacağı malum devletleri buyruldukta ba’dema Dergahı Şerifin tevliyet-i zaviyedarlık cihetlerine ve her hususuna ecnebiden olan merkum Hüseyin ve gayrilerinin müdahalesi ve gayr-i layıklarının men’i içün bir kıta ilam-ı şer’iyenin ita ve ihsan buyrulması hususunda işbu istida-i acizanemin Mahkeme-i Teftiş canib-i aliyyesine havale buyrulmasını istirham ederim olbabda emr ü ferman hazreti menlehül emrindir.

Pul 12 Ağustos 1311 (24 ağustos 1895)

Es-Seyyid Mehmet Takiyüddin bin Musa Kazım

ibni Hüseyin Sünbül ibni Hüseyin ibni Nebi ibni Mehmet

 

Belge 7

Belge yer numarası: COA EV.MKT 2125

Tarihi: 12 Rabiul-ahir 1313 (2 Ekim 1895)

İşbu merbut iki kıta arzuhal Maliye Nezareti celilesinin tezkire-i lede’l-mütalaa evkaf-ı mülhaktan Uluborlu kazasına tabi İlegüb karyesinde vaki e’izze-i kiramdan Veli Baba Zaviyesi Vakfının ber-vechi meşrut tevliyet ve zaviyedarlık cihetlerinin pederi Mustafa Ramazan’ın mahlulünden ber-muceb şürut-ı vakf uhdesine intikali lazım gelür iken Ilgın muhacirlerinden Takiyüddin bir takım hile ve desise ile kendi uhdesine intikal ettirmiş ise de mahallince ikame-i dava ile muhakemelerin icra kılınmakta olduğundan bahisle hatimine kadar dergah-ı mezkur ta’amiyesinin mevkuf tutulmasını müstedi’ karye-i mezkur ahalisinden Safi Ramazan oğlu Şeyh Hasan bin Mustafa imzasıyla verilen arzuhal Muhasebe-i Umumiye-i Maliye ifadesiyle leffen irsal kılınmış ve cihet-i mezkurenin Mehmet Takiyüddin Efendiye tevcih kılındığı 310 senesi Ağustosun yirmi ikinci günü (22 Ağustos 1310 / 3 Eylül 1894) tarihli tezkire-i aliyye nezaret-i penahilerinden iş’ar buyrularak hazinece kayıt ve tesviye kılınmış olmakla müfad-ı istidaya nazaran icabının icrası Maliye Nezareti celilesinin tezkire-i aliyyesiyle iş’ar buyrulmuş ve ciheteyn ve mezkureteyn eben an cedd intikal ile geldiğinden ve kendisi evlad-ı vakıfdan bulunduğundan akdemce mahallinden mevrud mazbata ve ilam-ı şer’iye müsteniden uhdesine tevcih olunmuş ise de Safi oğlu Hüseyin nam kimesne bi-gayrı hakkın müdahale eylemek olduğundan bahisle men içün  ilam-ı şer’i itası Seyyid Mehmet Takiyüddin imzasıyla verilen merbut arzuhal istida kılınmış ciheteyn mezkureteynin Musa Kazım Efendi ibni Hüseyin Babanın vefatıyla mahlulünden üçyüz on iki senesi Safer’ül-hayrinin on beşinci günü (15 Safer 1312 / 18 Ağustos 1894) tarihli Maliye Hazinesinden mahsus şehri beş yüz guruş ta’amiye ile Mehmet Takiyüddin ibni Musa Kazım Efendiye tevcih olunarak beratı virilüb Mustafa Efendi ibni Ramazan Efendiye tevcih olunduğuna dair kayıt bulunamadığı cihet idaresinin mahreç derkenarında gösterilmiş ve ber-muceb kayıt cihetiyle mezkureteynin elyevm mumaileyh Mehmet Takiyüddin uhdesinde olub 1280 senesi tarihinden beri icra kılınan tevcihatın Mustafa Ramazan Efendiye tevcih-i sebkat itmediği anlaşılmış olmakla bu suretle müstedi’ mumaileyh Şeyh Hasan Efendinin istida-i mücerredi üzerine ta’amiye-i mezkurenin tevkifi caiz olmayacağından kema-kan mumaileyh Mehmet Takiyüddin Efendiye itası hususunun Maliye Nezareti celilesine tezkire-i aliyye-i nezaret-penahilerinin tastiri iktiza eder fi 12 Rabiul-ahir 1313 (2 Ekim 1895)

Mühür

İmza

 

Belge 8

Belge yer numarası: DH.MKT 2883-86-1

Uluborlu kazası İlegüb karyesinde kain Veli Baba Dergahının tevliyet ve zaviyedarlığının uhdesinden niza’a kıyam olunduğundan hukukunun muhafazasına dair Mehmet Takiyüddin mührüyle verilen arzuhalin leffiyle

12 Temmuz sene 1325 (25 Temmuz 1909) tarihinde Konya vilayetine yazılmıştır

Bu kerre mahdumu Hakkı Efendi (iki kelime okunamadı)

 27 Haziran boşluktan sonra 21 Temmuz sene 1325 (3 Ağustos 1909) Uluborlu Niyabetine

 

Belge 9

Belge yer numarası: DH.MKT 2883-86-3

Dahiliye Mektub-ı Kalemi

Numara: 2239/9

Tarih: 12 Temmuz 1325 / 7 Recep 1327 (25 Temmuz 1909)

Konya Vilayeti Celilesine

Uluborlu kazasına tabi İlegüb karyesinde kain Veli Baba Dergahının tevliyet ve zaviyedarlığının uhdesinden niza’ ile ahara (başkalarına )tevcihi içün bazıları tarafından taarruzi teşebbüsat vuku’bulmakta olduğundan bahisle hukukunun muhafazası istidasına dair Mehmet Takiyüddin mührüyle verilen arzuhal leffen savb-ı saadetlerine irsal kılınmakla münderecatının bit-tahkik tebeyyün edecek hale nazaran muktezayı ma’ddelet  ifasına himmet buyrulması babında

 

Belge 10

Belege yer numarası: COA MKT 2896-46-2

Dahiliye Mektub-ı Kalemi Telgraf Kısmı

Numara: 28

Tarih: 28 Temmuz 1325 (10 Ağustos 1909)

Konya Vilayetine

Zeyl-i tahrirat 14 Temmuz 1325 (27 Temmuz 1909) Veli Baba Dergahının tevliyet ve zaviyedarlığının uhdesinden nizadan dolayı muhafaza-i hukuk istidasında bulunan Mehmet Takiyüddin Efendinin oğlu Hakkı Efendinin ahiran bila-hüküm tevkif edildiği ve mezkur tevliyet meselesi hakkında Makam-ı Meşihatten Uluborlu niyabetine tahrirat yazıldığı ifade olunmakla hakikat-i halin inbası mütemennadır.

 

Belge 11

Belge yer numarası: COA DH.MKT 2902-49-1

Tarih: 2 Ağustos 1325 (15 Ağustos 1909)

Konya Vilayetinde Uluborlu Kazasında İlegüb Karyesinde

Daileri ceddim Veli Baba Dergahı havlusunda medfun Seyyid Nebi Dede ibni Seyyid Mehmet Buruci uhdesine 1280 tarihinde dergahın tevliyet ve zaviyedarlığı tevcih olunduğunu müş’ir yedine berat-ı ali verilmiş olduğu Evkaf-ı Hümayun Nezareti Celilesinin cihet-i idaresinde mestur ve mukayyed olduğu halde ve bu ana kadar aradan yüz beş sene mürur eylediği halde Uluborlu idare azasından Senirkentli Çerçi oğlu Hacı Ali ve Başyiğit oğlu Süleyman ve Mehmet Ali oğulları Mustafa ve Ali ve Mehmet Efendiler ile miyanemizde vaki vakf-ı değirmen ve vakf-ı arazi hududu münaza’alarının hususiyetlerine binaen Maliye Nezaretine olunan isti’lam-ı şahid müderris Irgat Pazarında Sinan Paşa Medresesinde sandukumdan yüz kırk altı lirayı Osmaniye sirkatle maznun Güliş? oğlu Hacı Süleyman ve biraderi İsmail ve Kelercioğlu Ali nam şahısları getirmişler ve aleyhimde bir takım iftira ittirmişler ve karyemizden de tedarik ittikleri Safi oğlu Mehmet’in eniştelerini ve emmilerini ve kadh (kötüleme) yoldaşlarını gizlice kazaya çağırub onlara da bir takım iftira ittirmekte olduğu mahdumum Seyyid Hakkı Efendi tarafından bildirilmiş olmakla saliffüzzikr aza ve sair Senirkentlinin olunan isti’lam-ı müdahalelerinin men’i ve karyemiz bulunan İlegüb karyesinin heyet-i ihtiyariye ve bi-taraf komşularından tahkik ve merhum ceddim Nebi Dede bin Mehmet Buruci evlad-ı vakıfdan olduğu cihet idaresinde mukayyed olduğu halde dailerinin dahi evladlarından olduğum yedimde bulunan pederim mahlulünden ita olunmuş olan berat-ı ali ile kayıt olunduğu karyemizden keyfiyetin bihakkın tedkik ve tahkik ittirilmesini taleb ve istirham ederim fi 2 Ağustos 1325 (15 Ağustos 1909)

Ed-Dai

Irgat Pazarında Sinan Paşa Medresesinde

Huzur-ı Hümayun Ders-i Şerifi Muvazıblarından

Takiyüddin

 

Belge 12

Belge yer numarası: COA DH.MKT 2902-49-3

Dahiliye Nezareti

Tarih: 29 Receb 1327 / 3 Ağustos 1325 (16 Ağustos 1909)

Konya Vilayeti Celilesine

12 Temmuz 1325 (25 Temmuz 1909) tarihli tahrirat-ı senaveriye zeyldir. Uluborlu kazasının İlegüb karyesinde kain Veli Baba Dergahının ceddinden müntakil tevliyet ve zaviyedarlığının uhdesine tevcihi hususunda orada bazıları tarafından müşkülat ika’ edilmekte olduğundan bahis ile hukukunun muhafazası Huzur-ı Hümayun-ı Ders-i Şerif Muvazıblarından Takiyüddin Efendi tarafından bu defa istida olunmakla veçhile bi’t-tahkik tebdil idecek hale nazaran iktizasının ifasıyla mugayir hak ve ma’delet ve mucib-i mağduriyet ahval-i vuku’una meydan verilmemesi hususuna himem

 

KAYNAKLAR

– Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (COA) Belgeler:

BEO 396-29682-3

DH-MKT 2883-86-1,3

DH-MKT 2902-49-1,3

DH-MKT 301-9-2

EV-MKT 2125

MKT 2896-46-2

– Karaer, İbrahim 25.02.2021, https://www.edebiyatdefteri.com/202284-senirkent-rustiye-mektebi-hakkinda-belgeler-1908-1913/

– Karaer, İbrahim 24.12.2021, https://www.edebiyatdefteri.com/210170-veli-baba-degirmeni-ile-ilgili-belgeler-1894-1915/

– Karaer, İbrahim 25.01.2022, https://www.edebiyatdefteri.com/210943-ulugbey-koyu-gelirlerinin-veli-baba-zaviyesine-tahsisi-hakkinda-belgel/

– Karaer, İbrahim 17.02.2022, https://www.edebiyatdefteri.com/211519-veli-baba-zaviyesine-ta-amiye-odenmesi-ile-ilgili-belgeler-1893-1915/

– Kıyıcı, Mahmut, Ispartalı ve Isparta’ya Hizmet Etmiş Büyük Adamlar, Isparta: Göltaş Yayınları

 

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorumları okumak veya yorum yazmak için
Konu: VELİ BABA DERGAHI MÜTEVELLİ VE POSTNİŞİNİ MEHMET TAKİYÜDDİN EFENDİ HAKKINDA BELGELER (1894-1909)
  • 25 Şubat 2022

    İyi güler İbrahim hocam çok güzel bir belge okudum. Belgeleri ile anlatılmış iyi bir metin olmuş kalemine sağlık sizede sağlıklı ve huzurlu günler dilerim. Selamlar

    Cevapla
  • 25 Şubat 2022

    Veli Baba Sultan ve atalarinin sevdalısı olarak çok teşekkür ederim Ibrahim abi. Yazılarınızı takip ediyorum. Yazılarınız yöre ve Genel tarihe büyük katkı sağlayacağını umut ediyorum. Elinize gönlünüze ve güçlü kaleminize teşekkür ediyorum. Sağol canım hemşerim.

    Cevapla

Yorumunuz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.