Dr. İbrahim KARAER

 

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan Senirkent ilçesi Uluğbey köyündeki Veli Baba Dergahı ile ilgili belgelerin okumasını genel olarak tamamladık. 1870-1915 yıllarına ait bu belgelerin, dergaha mütevelli ve zaviyedar atanması, ta’amiye tahsisi, İlegüb köyü a’şarının zaviyeye tahsis edilmesi, vakfa ait değirmene yapılan müdahalenin önlenmesi gibi konulara ait olduğunu gördük. Bu yazımızda, Takiyüddin Efendinin torunlarından Emekli Öğretmen Haşim Öztoprak’ın özel arşivinde bulunan belgeleri okumaya ve değerlendirmeye çalışacağız.

28 Kasım 1903 tarihinde Meşihat Makamına yazılan yazıda; türbe ve dergahı şerifin müsakafat-ı mevkufesi vaki bulunan taarruz ve müdahale üzerine cereyan eden muhakeme ve murafa’adan bahisle Bayazid Cami-i Şerifi dersiam muciz hocalarından dergah mütevellisi Mehmet Takiyüddin imzasıyla verilen dilekçenin gereği için ekte gönderildiği belirtilmiştir (Belge-1 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3027). Belgede dikkati çeken bir husus, türbe ve dergahı şerif isimlerinin yan yana kullanılmış olmasıdır. Veli Baba Dergahının tamiri ile ilgili 1894 yılında hazırlanan keşif raporunda da dergah, türbe ve bitişiğindeki camiden birlikte söz edilmiştir (COA EV.MKT 2129).

Çerçizade tarafından Takiyüddin Efendiye yazıldığını tahmin ettiğimiz 14 Şubat 1905 tarihli belgeden; Veli Baba Değirmeninin 1905 yılında vakıf adına işletildiğini görüyoruz “Değirmen Bozuğu Tamiri İçün Para ve Guruş” başlığı altında iki sayfalık belgede, yaklaşık 40 kalemde değirmenin tamir-bakımı ve diğer giderlerin dökümü yapılmıştır. Giderler arasında Çerçi Hasana verilen usta parası 185, değirmen kapısı için 69, bilye demiri için 6, Takiyüddin Efendinin oğlu Hakkı’ya teslim edilen 100, vergi içün verilen 31 ölçek zahire ve listenin sonunda Çerçizade’nin şu notu yer almıştır: “İşbu değirmen hesabatı bi’r-rüye mütebaki borçlar tediye olunduktan sonra kırk sekiz buçuk ölçek zahirenin kaldığı ve şayet borçlar içün satılan yetmiş altı olmayıb kabul olduğu halde borcunuz görünen dört yüz elli altı guruş gönderilirse mezkur zahirenin kafesi gönderilmek üzere yük hayvanı gönderilmesinin icab edeceği ve şu halde görülen hesabat matlubu muvafık görülmüş ise de yine icrayı icabı rey’i fazılaneleridir ol-babda irade efendim hazretlerinindir” (Belge-2 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3024-3025). Veli Baba Dergahı vakfına ait değirmenin gelir ve giderlerine bakıldığında; değirmenin karlı bir yatırım olduğu, vakıfa gelir sağladığı görülmektedir.

Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendinin 1906 yılında Osmani ve Mecidi Nişanı Zişanları ile ödüllendirildiğini biliyoruz. Haşim Öztoprak Özel Arşivinde bulunan 1902 tarihli iki belgenin, Takiyüddin Efendinin ödüllendirilmesiyle ilgili teklif yazıları olduğunu düşünüyoruz. Kazasker İsmet Efendiye yazılan yazıda; “Yusuf Efendi Medresesi Müderrisi kudvetü’l-ulama’il-muhakkikin Isparta Mehmet Takiyüddin Efendi zide, ilmuha mukil ve müstahak olmakla bilfiil Şeyhulislam ve Müfti-i enam olmak murassa Osmani ve Mecidi Nişanı Zişanlarını haiz ve hamil olan Halid Efendizade devletlü semahatlü Mehmet Celaleddin Efendi hazretlerinin tertibleri üzere ba-hareket-i hariç tevcih” olunduğu belirtilmiştir (Belge-3 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3028).

Medrese-i Dersiyye Şeyhul-İslam Mustafa Efendiye hitaben yazılan başka bir yazıda; Hüseyin Paşazade Mehmet Bey der-cami-i Ayasofya-i Kebir Medresesi Müderrisi Kudvet’ül-ulema’il-muhakkikin Ispartalı Mehmet Takiyüddin Efendi zide ilmuhu mukil ve müstahak olmakla bilfiil Şeyhul-islam ve Müfti-i enam olub imtiyaz nişan-ı hümayunla murassa Osmani ve Mecidi Nişan-ı Zişanlarını haiz ve hamil olan Halid Efendi zade devletlü semahatlü Cemaleddin Efendi hazretlerinin tertibleri üzere ba-hareket-i dahil tevcih” olunduğu belirtilmiştir (Belge-4 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3030).

İlgüb halkından yirmi altı kişi tarafından altına mühür basılan 15 Nisan 1911 tarihli belgede; Veli Baba Dergahının gelip geçenlere açık olduğu, Veli Baba evladından Seyyid Takiyüddin Efendinin oğlu Hakkı Efendi tarafından her gün sabah-akşam itam-ı ta’am verildiği; Takiyüddin Efendi ile aralarında hudud anlaşmazlığı olan Senirkent ve Uluborlu halkından bazıları tarafından gasp edilen değirmenin dört yıldır vakıf adına çalıştığı; meşrutiyetin ilanından sonra hükümetin gözü önünde tekrar gasp edildiği, Takiyüddin Efendinin fuzuli yere divan-ı örfide yargılanıp berat ettiği, “tekke kapalıdır, gelip gidene itam-ı taam etmiyorlar” diye şikayet edildiği için, haksız yere ta’amiyenin kesildiği; gelip gidenlerin yedirilip içirilmekle meşhur olduklarını; durumun Evkaf-ı Hümayun Nezaretine arz edilmek üzere işbu ilm ü haberin Mehmet Takiyüddi Efendiye verildiği belirtilmiştir (Belge-5 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3022).

Altı numaralı belgeden, Takiyüddin Efendinin değirmen satışı için fetva makamına başvurduğu anlaşılıyor (Belge-6 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3033). Fetvanın kimin, hangi değirmen için istendiği ve tarihi açık değildir. Ancak elimizdeki belgeler Takiyüddin Efendi dönemine ait belgeler olduğu için, fetvanın Veli Baba Vakfına ait değirmenle ilgili olduğunu tahmin ediyoruz. Bu fetvadan sonra değirmenin satılıp satılmadığı hakkında şimdilik elimizde bilgi mevcut değil.

Takiyüddin Efendi, 20 Ağustos 1917 tarihinde oğlu İbrahim Hakkı Efendiye vakıfla ilgili işlerin takibi için vekalet vermiştir. Takiyüddin Efendinin bu tarihte İstanbul’da Çarşu Kapusu civarında Hüseyin Ağa Mahallesinde Cami-i Şerif sokağında sekiz numaralı hanede ikamet ettiği ve Bayazid Cami-i Şerifinde dersiam olarak görev yaptığı anlaşılıyor (Belge-7 Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3038).

SONUÇ

Bu yazımızda Veli Baba Zaviyesi Vakfına ait değirmenin gelir ve giderleri, değirmene yapılan müdahale ve değirmenin satışı hakkında alınan fetva hakkında belgeler ile Veli Baba Zaviyesi Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendinin “Osmani ve Mecidi Nişan-ı Zişanları” ile ödüllendirilmesi ile ilgili iki belge ve Takiyüddin Efendinin İlegüb köyünde ikamet eden oğlu İbrahim Hakkı Efendiye verdiği vekaletnameyi değerlendirdik. Ele aldığımız belgeler arasında yer alan Evkaf-ı Hümayun Nezaretine takdim edilmek üzere “Veli Baba dergahının kapalı olduğu, gelip geçenlere yemek ikram edilmediği” şeklindeki iddiaları red eden İlegüb köyü halkından yirmi altı kişinin mühür bastığı belgenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu belgeden, Takiyüddin Efendinin hakkındaki şikayetlerden dolayı yargılandığını ve berat ettiğini öğreniyoruz. Söz konusu belgede; “Meşrutiyetin ilanından sonra Hükümetin gözü önünde Veli Baba Değirmeninin bazı kişiler tarafında gasp edilmiş” olduğunun ifade edilmiş olmasını da önemsiyoruz.

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3027

Tarihi: 8 Ramazan 1321 (28 Kasım 1903)

Taraf-ı Ula-i Meşihat-penahiye

Maruz-ı bende- dirineleridir ki

Uluborlu kazasında İlegüb karyesinde medfun Veli Baba türbe ve dergah-ı şerifinin müsakafat-ı mevkufesi vaki bulunan taarruz ve müdahale üzerine cereyan eyleyen muhakeme ve murafa’adan bahisle bazı ifade ve istidayı havi Bayazid Cami-i Şerifi dersiam muciz hacelerinden dergah-ı şerif mezkur mütevellisi Mehmet Takiyüddin imzasıyla verilen arz-ı hal leffen savb-ali meşihat-penahilerine irsal kılınmakla ol-babda

8 Ramazan 1321 (28 Kasım 1903)

 

Belge 2

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3024-3025

“Değirmen Bozuğu Tamiri İçün Para ve Guruş” başlığı altında iki sayfalık, yaklaşık 40 kalemde değirmenin tamir-bakımı ve diğer giderlerin dökümü yapılmıştır. Giderler arasında Çerçi Hasana verilen usta parası 185, değirmen kapısı için 69, bilye demiri için 6, Takiyüddin Efendinin oğlu Hakkı’ya teslim edilen 100, vergi içün verilen 31 ölçek zahire ve listenin sonunda Çerçizade’nin aşağıdaki notu yer almıştır.

Fehametlü Efendim Hazretleri

İşbu değirmen hesabatı bi’r-rüye mütebaki borçlar tediye olunduktan sonra kırk sekiz buçuk ölçek zahirenin kaldığı ve şayet borçlar içün satılan yetmiş altı olmayıb kabul olduğu halde borcunuz görünen dört yüz elli altı guruş gönderilirse mezkur zahirenin kafesi gönderilmek üzere mekkare gönderilmek icab edeceği ve şu halde görülen hesabat matlubu muvafık görülmüş ise de yine icrayı icabı rey’i fazılaneleridir ol-babda irade efendim hazretlerinindir.

Fi 1 Şubat sene 1320 (14 Şubat 1905)

Çerçizade

 

Belge 3

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3028

Kazasker İsmet Efendi

Medrese-i hümayun ibtida hariç ile şarih-i menar Yusuf Efendi Medresesi Müderrisi kudvetü’l-ulama’il-muhakkikin Isparta Mehmet Takiyüddin Efendi zide, ilmuha mukil ve müstahak olmakla bilfiil Şeyhulislam ve Müfti-i enam olmak murassa Osmani ve Mecidi Nişanı Zişanlarını haiz ve hamil olan Halid Efendizade devletlü semahatlü Mehmet Celaleddin Efendi hazretlerinin tertibleri üzere ba-hareket-i hariç tevcih olundu

23 Safer 1320 (1 Haziran 1902)

 

Belge 4

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3030

Medrese-i Dersiyye Şeyhul-İslam Mustafa Efendi

Mederese-i mezbure ibtida dahil ile saniye Hüseyin Paşazade Mehmet Bey der-cami-i Ayasofya-i Kebir Medresesi Müderrisi Kudvet’ül-ulema’il-muhakkikin Ispartalı Mehmet Takiyüddin Efendi zide ilmuhu mukil ve müstahak olmakla bilfiil Şeyhul-islam ve Müfti-i enam olub imtiyaz nişan-ı hümayunla murassa Osmani ve Mecidi nişan-ı Zişanlarını haiz ve hamil olan Halid Efendi zade devletlü semahatlü Cemaleddin Efendi hazretlerinin tertibleri üzere ba-hareket-i dahil tevcih olunmak

(Tarih okunamadı)

 

Belge 5

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3022

Badi İlm ü Haber Oldur ki

Karyemiz bulunan Uluborlu muzafatından İlegüb karyesinde medfun e’izze-i kiramdan Veli Baba Hazretlerinin Dergahı ayende ve revendeye açık olub mürur ü ubure evlad-ı müşarünileyden Seyyid Takiyüddin Efendinin mahdumu Hakkı Efendi tarafından akşam sabah itam-ı ta’aam olunmakta bulunduğu izhar-ı mine’ş-şems iken böyle hakk-ı nümayanı setr ve inkara kıyam eden Uluborlu ve Senirkent nahiyesi ile mütevelli es-seyyid Takiyüddin Efendinin miyanelerinde mütekevvin  hudud münazaası ve gasb ettikleri icradan bi’l-hakim taraf-ı vakfa teslim olunan değirmen dört sene mütevaliyen vakıf canibine deveran ettikten sonra ilan-ı meşrutiyet ser-rişte ederek hükümetin gözü önünde zabt ettikleri ve efendi mumaileyh bir zaman fuzuli divanı harbi örfiye iştikadattan berat ettikten sonra musallad değildir deyu aleyhinde tekrar tekrar mazbata yapılıp evkaf-ı hümayunca musallad olmadığı kayden tahakkuk etmekle dergahın ta’amiyesini verilmez deyu maliyeden vürud eden emir üzerine tekke kapalıdır  gelip gidene itam-ı taam  etmiyorlar deyu ba-mazbata livaya bildirilüb taamiye-i dergaha verilmediği ma-haza dergahın iki buçuk sene akdem ta’amiyesini alırken nasıl bakılur ise kel evvel bilakusur bakıldığı değil yevm gelip gidene yedirilüb içirilmekte oldukları meşhurumuz olmakla işbu ilm ü haber evkafı hümayun nezaretine takdim etmek üzere mütevellisi olan müşarünileyhden Seyyid Mehmet Takiyüddin Efendiye irsal kılındı

Pul

2 Nisan 1327   (15 Nisan 1911)                      Pul

İlegüb Karyesinden                  (..) oğlu Mehmet                                  Bağrıaçık zade Mehmet

Sünbül oğlu

Bayraktar zade Mehmet           Bağrıaçık zade Ali                               Bayraktar zade Hasan Ali?

Güher zade Ahmed                  Molla Mehmet zade Mehmet               Haydar zade Halil       

Sarı Musa zade Ali?                 Sünbül zade Ali                                   Öksüz zade Hacı Mustafa

Mamud zade Hasan                 Haydar zade Hacı Mehmet?                Sefer oğlu Mustafa

Öksüz oğlu Mehmet                 Abdülkadir oğlu Kadir Baba                Fidan oğlu İsmail Baba Öksüz zade İbrahim                 Fidan oğlu Ağa                        Irza oğlu Mehmet Çavuş Kel Ali zade İsmail                Haydar zade Hüseyin                           Haydar zade Musa      

Musa İbrahim zade Ali Rüzgar oğlu Mehmet

 

Belge 6

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3033

Mine’t-tevfik bu mesele beyanında eimme-i hanefiyede cevap ne vechiledir

Zeyd-i Mütevellisi olduğum vakf-ı değirmeni dayini amr ve şu kadar akça dayini mukabelesinde vefa-i bey teslim edüb amr ve dahi bir müddet zabt ve tasarruf ettikten sonra zeyd-i fevt olub yerine Bekir mütevelli olsa Bekir değirmeni amr ve deyn aldıkta değirmeni müddet-i mezburede tasarruf içün amr u dan ecr-i misil almağa kadir olur mu?  Beyan buyrula

Allahü teala alem El-cevap Olur

Ketebehül-fakr Halid Efendizade

Mehmet Cemaleddin

Ufiye anhüma

 

Belge 7

Belge yer numarası: Haşim Öztoprak Özel Arşivi 3038

Tarih: 2 Zilkade 1335 (20 Ağustos 1917)

Mahmiye-i İstanbul’da Çarşu Kapusu civarında Hüseyin Ağa Mahallesinde Cami-i Şerif sokağında sekiz numaralı hanede sakin zat-ı zeyl-i vesikada muharrerü’l-esami müslimin tarifleriyle maruf Uluborlu kazasına tabi Ulegüb karyesinde vaki e’izze-i kiramdan Veli Baba Zaviyesi ba-berat mütevelli ve zaviyedarı Bayazid Cami-i Şerifi dersiamlarından Uluborlulu Mehmet Takiyüddin Efendi ibn-i Musa Kazım Efendi meclis-i şer’ide takrir ve kelam idüb yedimde olub işbu Meclis-i şer’ide ibraz eylediğim kaza-i mahkeme halini mükteseb  ilam-ı şer’i ile ve vakfa taalluk olduğu üzere vakf-ı merhum mumaileyhin karye-i mezkurede vaki zaviyesine meşrut  Veli Baba Değirmeni namıyla maruf değirmeni ile levmi laimeli (lulay-ı halta) ve’c-ciran iki kıta bağ ve emval-i mevkufe-i sairesini taraf-ı vakfa teslim hükm-i şer’iye iktiran etmiş olduğu halde ber-muceb ilam-ı mezkure hala canib-i vakfa teslim edilmemiş olduğundan zikri sebkat eden değirmeni ile iki kıta bağ ve derun-i ilam-ı mezkurda muharrer emvali mevkufe sairenin her birini mahallinde daire-i icra vasıtasıyla vakıf içün teslim ve bundan naşi muhakeme ve muhasame zuhur eder ise icab edenler ile müdafaa ve mürafaya ve vakf-ı mezkurun leh ve aleyhinde zuhur etmiş ve edecek vuku’a gelmiş ve gelecek kaffe-i (…) hakkında bidayeten ve istinafen ve iadeten ve temyizen ve tashihan taleb ve dava ve muhakeme ve muhasame müdafaa ve mürafaya ve hacz-ı vaz’ ve fekkine protesto ve keşide ve cevab itasına ve zaviye-i mezkureye mevkuf aşar bedeli ile mahsusu ta’amiyeden üç yüz otuz üç senesi maliyesine ait olan mebaliğ ile sinin-i atiye de tahsil edecek mebaliğim mahall-i mezkure vüruduma değin ahz u kabza vakfiye ve huşu-ı mezkurun mütevakkıf olduğu umurun küllisini ifaya merraten ba’de uhra aharı tevkil ve teşrik ve azle me’zun olmak üzere tarafımdan elyevm sabıku’z-zikr Ulegüb karyesinde mütemekkin sulbi kebir oğlum İbrahim Hakkı Efendiyi gıyabında kabulüne mevkufe vekalet-i mutlaka-i sahiha- şer’iyye ile vekil nasb ve tayin eyledim demekliğini ma-vaka’a bit-taleb ketb olundu. Fil-yevmis-sani min şehr-i zilkadeti’ş-şerife li-sene hams ve selasin mie ve elf 2 Zilkade 1335 (20 Ağustos 1917)

Şahidler:

Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayun Hademesinden Yusuf Ağa ibn-i (..) Ağa

Evkaf-ı Hümayun Müşaviri Odacısı Hüseyin Hüsnü Efendi ibn-i Bekir Ağa

Pul

El-emru kema zükire fihi nemakahu’l-fakir ileyhi teala azze (şanuhu) Aksekili Mahmud Hamid Efendizade Ahmet Kemaleddin el-müşavir bi-mahkeme-i Evkaf gufıra lehuma fi 2 Zilhicce sene 1335

Mühür

 NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

[email protected]

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: VELİ BABA DERGAHI İLE İLGİLİ BELGELER – 1

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.