Dr. İbrahim KARAER

Not: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Isparta ili Senirkent ilçesi Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tahsisi hakkındaki belgeleri yorumlamaya devam ediyoruz. 2. Bölüm

Maliye Nezaretinden Maliye Nazırı imzasıyla Sadaret (Başbakanlık) makamına yazılan 6 Şubat 1910 tarih ve 3261/165 numaralı yazıda; 1227 (1812) yılında sadır olan emr-i alinin Defter-i Hakaniye kayıt edilmediği, Uluğbey köyü eskiden beri kılıç tımarı olduğu için vakfiyetin geçerli olmadığı; Mahkeme-i Teftişin kararına göre yeni bir irade-i seniye sadır olmadıkça adı geçen köyün gelirlerinin hazinece tahsil edilmesi gerektiği; 7 Eylül sene 1324 (20 Eylül 1908) tarihli buyruldu üzerine Uluborlu kasabası ve Uluğbey köyü ahalisinin Meclis-i Mebusan Başkanlığına ve Hazineye çektikleri telgraflarla Veli Baba Dergahı Mütevellisi ve Postnişini Takiyüddin Efendiyi şikayet ettikleri; bu şikayetler üzerine Hazinece yapılan inceleme neticesinde; Tetkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonunun Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tahsisi ile ilgili hiçbir hukuki bağın mevcut olmadığına karar verdiği belirtilmiştir (Belge-13 COA ŞD 450-23-21). Uluborlu kasabası ve Uluğbey halkının Veli Baba Zaviyesi Mütevellisi Mehmet Takiyüddin Efendiden şikayetçi olmalarının sebebi açık olarak yazılmamıştır. Ancak, yazının içeriğinden halktan bazı kişilerin Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tahsisine karşı çıktıkları söylenebilir.

Veli Baba Zaviyesi Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendi 17 Şubat 1910 tarihinde Şurayı Devlet Başkanlığına bir dilekçe vermiştir. Takiyüddin Efendi bu dilekçesinde “Ed-dai Dergah-ı Şerif-i Mezkur Mütevelli ve Postnişini oğlu Sünbülzade” unvanını kullanmış, kendi ismini yazmamıştır. Takiyüddin Efendi Veli Baba Zaviyesine vakıf olarak tahsis edilen Uluğbey köyü gelirlerinin tarihi süreçte iki defa geri alınarak büyük hata yapıldığından söz etmiştir. Takiyüddin Efendiye göre birinci hata; İlegüb köyü arazisi, miri arazi zannıyla 1647 yılında tımar erbabından Ali adlı kişiye berat ittirilmiş, daha sonra bu işlemin dalgınlık sonucu olduğu anlaşılarak zaviyeye geri iade edilmiştir. Takiyüddin Efendi başka bir dilekçesinde, bu işlemin hile ve desise ile gerçekleştirildiğini söylemiştir. İkinci hata ise, İlegüb köyü arazisinin eskiden beri kılıç tımarı olmasından dolayı, vakıf olmasının meşru olmadığı gerekçesiyle 1658 yılında zaviyeden geri alınıp, asaker-i mensure süvarilerinden İsmail veled takaüd Mustafa ve ortaklarına tımar olarak verilmesidir. 1227 (1812) tarihli ferman-ı ali ile kuyud-ı kadime ve hakanisi mucebince Veli Baba Zaviyesine mahsus vakıf olduğu ve asla müdahale olunmaması icap ettiği açıkça ifade edilmiştir. Ancak bu ferman-ı ali her nasılsa Defter-i Hakaniye işlenmemiştir. Maliye Nezareti Tetkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonu, İlegüb köyünün Veli Baba Zaviyesine vakıf olması için yeni bir padişah emri gerektiğini mütalaasında bulunmuştur. Takiyüddin Efendi, Veli Baba Zaviyesine tahsis edilen Uluğbey köyü gelirlerinin, haksız olarak iki defa geri alındığını, bunun düzeltilmesinin ancak üç yüz yıl sonra mümkün olabildiğini, yapılacak üçüncü bir fahiş hatanın ebediyen düzeltilmesinin mümkün olamayacağını belirterek Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayun kararının uygulanmasını; bu konuda gerekirse Meşihat makamından görüş alınmasını talep etmiştir (Belge-14 COA ŞD 450-23-23).

Şurayı Devlet Başkanlığından Meşihat makamına yazılan 7 Mart 1910 tarihli yazının özetinde, 2 Mart 1910 tarihli mazbata gereğince Meşihat makamına yazılan te’kid yazısı olduğu belirtilmiştir. Şurayı Devletin İlegüb köyü a’şarının kuyud-ı hakaniyece vakfiyet üzere Veli Baba Zaviyesine tahsisi hakkında önceden aldığı karara; Maliye Nezaretinin 6 Şubat 1910 tarihli itiraz yazısı ve Veli Baba Zaviyesi Mütevellisi Mehmet Takiyüddin Efendinin dilekçesi ile birleştirilerek Meşihat Makamının görüşüne sunulmuştur (Belge-15 COA ŞD 443-28-1).

28 Mart 1910 tarihli belge, Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayun kararıdır. Bin guruş ve andan yukarı miktarı havi olan ilamat-ı şer’iye evrakına mahsus ederi on guruş olan kıymetli kağıda yazılmıştır. Söz konusu kararın altına yapıştırılan pulun üstünde, tarih ve özetlenmiş anlamında muhrec yazılıdır. Evkafı Hümayun Mahkemesi kararında, Uluborlu kazasına tabi İlegüb köyünde bulunan Veli Baba Zaviyesinin mevcut ve mamur olduğu; tekkenin “bir tarik ayini icra olunur tekke olmayıp”, vakıf mallarından elde edilen gelir ile gelip geçenlere yemek ikram edilen bir misafirhane kabilinden olduğu vurgulanmıştır. Söz konusu yazıda; Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tahsisi ile ilgili tarihi süreç anlatılmış, 27 Nisan 1906 tarihli Mahkeme-i Teftiş kararına atıf yapılarak, bu işlemin gerçekleşebilmesi için yeni bir emr-i aliye ihtiyaç olduğu belirtilmiştir (Belge-16 COA ŞD 450-23-25).

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan ŞD 450-23 numaralı dosyada 25. sıradaki mahkeme kararından sonra 27.sırada Sadaret’ten Uluborlu Naibine gönderilen evahir-i Şaban sene 1227 (Ağustos/Eylül 1812) tarihli emr-i ali sureti yer almıştır (Belge-17 COA ŞD 450-23-27). Söz konusu emr-i ali suretini önceki yazımızda değerlendirdiğimiz için, burada tekrar yorumlamadık.

Bab-ı Fetva Meşihat-i İslamiye Dairesinden Şurayı Devlet Başkanlığına gönderilen 13 Nisan 1910 tarih ve 2 numaralı cevabi yazıda; İlegüb köyü a’şarının Veli Baba Zaviyesine tahsisi hakkında kuyud-ı hakaniye ve fermanlara istinaden 6 Mayıs 1906 tarihli Evkafı Hümayun Mahkemesinin verdiği kararın uygulanabilmesi için, Mülkiye Dairesinin kararıyla ilgili Meclis Tetkikat-ı Şer’iyenin görüşünün ekte sunulduğu belirtilmiştir (Belge-18 COA ŞD 450-23-31).

On dokuz numaralı belge; Maliye Nezareti Muhasebe-i Umumiye Müdüriyeti Hesabat-ı Atika Kaleminden çıkan ve büyük bir ihtimalle Şurayı Devlete gönderilen “Kura ve Mezari’-i Mevkufe Tedkik Komisyonunun 4 Teşrin-i Evvel 326 (17 Kasım 1910) Tarihli Derkenar Suretidir. Komisyon raporunda, Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tahsisi ile ilgili Evkaf Nezareti ve Maliye Nezaretinin görüşleri ile Veli Baba Zaviyesi Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendinin dilekçesi ve Mülkiye Dairesinin kararının okunduğu; Takiyüddin Efendinin kasaba ve Uluğbey köyü halkı tarafından Meclis-i Mebusan Başkanlığına ve Hazineye telgraf ve yazı ile şikayet edilmesi üzerine başlatılan inceleme sonunda; Uluğbey köyünün 1643 yılında Veli Baba Zaviyesine tahsis edilmesi ile başlayan süreç baştan sona anlatılmış; İlgüb köyü gibi hak sahibi olanların mahkemeye müracaat etmeleri halinde, mahkemelerin yükünün artacağı ve iddia sahipleri davayı kazandıkları taktirde hazinenin büyük zarara uğrayacağından söz edilmiştir (Belge-19 ŞD 450-23-45 ve 47).

Maliye Nezaretinden Maliye Nazırı adına Müsteşar imzasıyla Sadaret makamına sunulan 5 Aralık 1910 tarihli yazıda; Uluğbey köyü gelirlerinin Veli Baba Zaviyesine tashihi hakkında 26 Mayıs 1910 tarih ve 521 numaralı mazbata hakkında Tedkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonunca ortaya konulan görüş neticesinde, Şurayı Devlet Mülkiye Dairesi kararının uygulanmasında tereddüde düşüldüğü belirtilerek bu konuda Sadaretten görüş sorulmuştur (Belge-20 COA ŞD 450-23-43).

Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendi, 2 Ocak 1911 tarihinde Şurayı Devlet Başkanlığına müracaat ederek Mülkiye Dairesi kararının onaylı bir suretini talep etmiştir (Belge-21 COA ŞD 450-23-41). Söz konusu kararın onaylı kopyası Takiyüddin Efendiye 7 Ocak 1911 tarihinde verilmiştir (COA ŞD 450-23-42).

Şurayı Devlet Mülkiye Dairesinin Uluğbey köyü a’şarının vakfiyet üzere Veli Baba Zaviyesine tahsis edilmesine dair 13 Mayıs 326 (26 Mayıs 1910) tarihli mazbatası gereğince yayımlanan tebliğe; Maliye Nezaretinin 4 Aralık 1910 tarih ve 8771/ 185 numaralı tezkire ile yaptığı itiraz değerlendirilmiş ve bu konudaki görüşün 3 Ocak 1911 tarih ve 1672 numaralı yazı ile Maliye Nezaretine bildirilmesi kararlaştırılmıştır (Belge-22 COA ŞD 449-23-1 ve 3).

(Devam edecek)

 

BELGELER

Belge 13

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-21

Maliye Nezareti Hesabat-ı Atika Kalemi

Numara: 3261/ 1645

Tarih: 25 Muharrem sene 1328 / 24 Kanun-ı Sani sene 1325 (6 Şubat 1910)

Huzur-ı Sami-i Sadaret-penahiye

Hülasa: Uluborlu kazası muzafatından İlegüb karyesine dair

Maruz-ı Çaker-i kemineleridir

Uluborlu kazası muzafatından İlegüb karyesi 1227 (1812) tarihinde Veli Baba Zaviyesine tahsis ve ihsan buyrulmuş ise de zaviye mezkure vakıfnamesiyle zikr olunan karyenin sebt-i Defter-i Hakani kılınmamış olduğu vuku’ bulan istida üzerine zikr olunan mezkur karyenin ber-muceb emr-i ali zaviye-i mezkureye tahsisiyle sebt-i Defter-i Hakani kılınması lüzumu Daire-i Evkaf-ı Hümayun Nezaretinden vuku’ bulan iş’ar üzerine karye-i mezkure arazisinin kılıç tımarı olduğu Mahkeme-i Teftişin evkafdan sair olan ilamda münderiç bulunmasına göre bunun vakfiyeti na-meşru’ bulunduğu ve bu gibi timar ba’de’t-Tanzimattan hazinece bedel-i rabıt olunarak araz-i miriye meyanına ithal edildiği ve karye-i mezkure arazisinin Veli Baba Zaviyesi ile alaka ve irtibatı kalmadığı Şurayı Devlet Maliye Dairesinden tanzim kılınan mazbatada gösterilmiş ise de karye-i mezkure Veli Baba Zaviyesi tarafından zapt olunması emr-i ali iktizasından olub halbuki kuyud-ı hakanice vakfiyet üzere kaydı tashih edilmediği ve ol-vechile tashih kaydı muamelesi irade-i seniye icra edilmedikçe karye-i mezkure hasılat-ı öşriyesinin hazine-i celileden ta’şir ve cibayetle devam olunması tabii bulunduğundan bu cihetle cihat-ı saire Mahkeme-i Teftişçe ariza ve amik tetkik olundukta mezkur karye-i mezkurenin ber-muceb emr-i ali zaviye-i mezkureye tashihiyle sebt-i Defter-i Hakani kılınmasına ilam sadır olduğu anlaşılmasına binaen Evkaf Nezaretinin takririnde gösterildiği veçhile mezkure aşarının vakfiyet üzere tashihi hususuna dair Şurayı Devlet mezkur Mülkiye Dairesinden tanzim kılınan mazbata üzerine bi’l-istizan mucebince irade-i seniye cenab-ı hilafet-penahi şerefsusdur buyrulduğu keyfiyet Evkaf-ı Hümayun ve Defter-i Hakani Nezaretine tebliğ olmakla hazinece icrayı icabına himmet buyururlarsa bu şerefvarid olan 7 Eylül sene 1324 (20 Eylül 1908) tarihli buyruldu-ı samide emr ü iş’ar buyrularak icab eden mahallere tebliğ keyfiyet kılındığı kayden tebeyyün etmiş ise de muahharan kasaba-i mezkure ile karye-i mezkure ahalisi tarafından Meclis-i Mebusan Riyaset-i celilesine keşide kılınıp ba-tezkire hazine-i celileye irsal kılınan telgrafname ile ahali-i merkume tarafından başkaca hazine-i celileye verilen arzuhalde Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Takiyüddin Efendi hakkında vaki olan şikayat üzerine hazinece icra edilen tetkikat neticesinde karye-i mezkure hin-i tahrirde tımar dahilinde arazi-i miriyeden iken 1053 (1643) tarihinde ba-hat tevki’-i vakfa tahsis kılındığı ve muahharan erbab-ı tımardan Ali nam kimesne uhdesine berat ita olunduğu ve 1057 (1647) tarihinde Şeyh Veli Baba Zaviyesine tashih kılındığı karye-i mezkure kılıç tımarı olduğu tebeyyün etmekle vakf olması na-meşru olduğuna 1068 (1658) tarihinde tekrar ba-hat tevki’-i tımar olarak tashih kılınarak 1248 (1832/1833) senesinde asaker-i mensure süvarilerinden İsmail veled tekaüd Mustafa ile beraber emr-i alişan sair müşterekleri uhdesinde mukayyed iken bilcümle tımar sahiplerine bedel itasıyla tımar dahilinde bulunan kuranın maliye hazinesinden zapt olunması hakkında hükümetçe ittihaz olunan karar mucebince mezkur tımar dahi zapt olunarak mutasarrıflarına bedel-i nakdiye olunmuş iken merkum İsmail’in vuku’-ı vefatıyla bedel-i mezkur hazineye mande kılınmış ve karye-i mezkure araz-i miriye devrolunarak canib-i miriye ait olup canib-i vakfa bir gune taalluk ve irtibatı olmadığı halde 1068 (1658) tarihinde canib-i miriye rücu’ ettiğine dair olan tashih kaydının her nasılsa ketm ve ahz olunduğu anlaşıldığından ferman-ı ali mezkurun yanlış bir esas olarak sudur-ı derkar bulunduğu kuyud-ı hakani kılınmadan yazılan derkenarda gösterilmiş olduğundan ve bu kere Mahkeme-i Teftişten hasm-ı şer’i muvacehesinde olmayarak sadır olan muktezi ilamı ve ona müsteniden Şurayı Devlet Mülkiye Dairesince ita kılınan karar ile mukarrerat-ı aliyyenin hulasa-i mufadı mecelle-i celilenin kitab’ül bünyatında beyan olunduğu üzere her veçhile mutemed ve mamulün-bih olan (yürürlükte olan) kuyud-ı hakaniye muhalif bulunduğu cihetle ma bihi’il-ictima olamayacağına vakf-ı mezkur mütevelli ve postnişiniliği iddiasında bulunan Takiyüddin Efendinin bu babdaki iddiasının reddine ve Tanzimat-ı Hayriyede bedel-i mukarrer mukabilinde merkum İsmail mahlulünden 1273 (1856/1857) tarihinde bila-bedel hazine-i celileye zapt olunarak arazi-i miriyeden olmak üzere vakf oluna gelen karye-i mezkurenin Veli Baba Dergahına bir gune alaka ve merbutiyeti olmadığına binaen kemakan canib-i miriyeden cibayet ve taşiri lazım geleceği Tetkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonunca ba-tezekkür karar verilmiş olmasıyla ber-muceb karar vakf-ı mezkur mütevelli ve postnişinliğiyle mezkur İlegüb karyesi a’şarı hakkında ol-vechile muamele olunmak iktiza eder ise de karye-i mezkure a’şarının vakf-ı mezkure tashihi evvelce Şurayı Devlet Mülkiye Dairesi kararıyla irade-i seniye iktiran etmiş olmakla ber-minval-i muharrer komisyon mezkur kararının icrasına irade-i seniyenin istihsaline mütevakkıf bulunduğunun ol-vechile iktizası ifası hususunun arzına müsaberet kılındı ol-babda emr ü ferman hazreti veliyül emrindir fi 25 Muharrem sene 1328 / fi 24 Kanun-ı Sani sene 1325 (6 Şubat 1910)

Maliye Nazırı

İmza

 

Belge 14

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-23

Tarih: 4 Şubat? Sene 1325 (17 Şubat 1910)

Şurayı Devlet Riyaset-i Canib-i Aliyyesine

Maruz-ı Dai-kemineleridir

Sadat-ı azam e’izze-i kiramdan ceddim kutub’ül-refik Hazreti Veli Baba ibn-i Seyyid Hüseyin Gazinin medfun bulunduğu Uluborlu kazası muzafatından İlegüb ve nam-ı diğer Uluköy arazisi 1047 (1637/1638) tarihli vakfiyesi ve 1045 (1635/1636) tarihli hudut name hücceti ve 1053 (1643) tarihli hatt-ı tevki’ ve kuyud-ı hakani ile merhum müşarünileyh tekke ve zaviyesine vakıf ve tahsis buyrulmuş ve bilahare araz-i mezkure arazi-i miriyeden zannıyla erbab-ı tımardan Ali nam kimesneye berat ita kılınmış ise de bunun berat-ı zühul olduğu anlaşılarak karye-i mezkure 1055 (1645/1646)  tarihinde tekrar zaviye-i mezkureye tahsis icra kılındıktan sonra 1068 (1658) tarihinde ikinci bir hata olarak karye-i mezkure arazi-i emiriyeden olmak üzere asaker-i mensure süvarilerinden İsmail veled-takaüd Mustafa şürekasına ba-berat-alişan ita ve ahiren mumaileyhin bilaveled vefatına canib-i miriyeden zapt olunmuş ve işbu hatayı şayanın tashihi zımnında sadır-ı evrak miyanında mevcut 1227 (1812) tarihli ferman-ı aliyenin karye-i mezkurenin ol-babdaki kuyud-ı kadime ve hakanisi mucebince zaviye-i mezkureye mahsus vakıf olduğu ve asla müdahale olunmaması icap ettiği zikr ve tasrih buyrulmuş ve bu hususun bigane tetkikine ve iktizasının ba-ilam beyanına selahiyattar olan Mahkeme-i Evkaf tarafından dahi bu babdaki kaffe-i kuyud ve evrakın tetkikiyle karye-i mezkure kaydının ba-hat tevki’-i tashihi ile icmal-i hakaninin itası fi 3 Rebiul-evvel sene 1324 (27 Nisan 1906) tarihli bir kıta ilam-ı şer’i ile ifade kılınmış ise de Maliye Nezareti celilesinin teşekkülü Tetkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonu mezkur 1227 (1812) tarihli fermanın mezkur 1068 (1658) tarihli canib-i miriyeden hata-i zapt olunmuş olduğu hakkındaki kaydın ketm ve ahz olunmuş olmasından yanlış bir esas müsteniden sudurunu iddia etmekte ise de ferman-ı mezkur bir tafsil-i maruz tarih-i mezkurede ikinci defa olarak vuku’ bulmuş bir hatanın tashihinden ve karye-i mezkurenin kuyud-ı hakaniyesine nazaran zaviye-i mezkureye tahsis olunmuş olduğunun teyidi ve tasdikinden ibaret ve bi’l-farz karye-i mezkurenin zaviye-i mezkureye tahsis olunduğu hakkında ilk kayıt hakani olmamış olsa bile karye-i mezkurenin zaviye-i mezkureye tahsisine ferman-ı ahire mezkurun dahi ma’ ziyade kifayeti müstağni-i arz ve izahı bulunmuş olduğu halde mezkur komisyonun kuyud-ı kadime-i atika ve tetkikat-ı amike mükkemeliye istinaden ve yeniden emr ve izni sultani virilüb men-i müdahalesine dair olan ferman-ı mezkur ile karye-i mezkurenin arazi-i miriyeden zannıyla zaptı hakkındaki kayıt hata olarak tashihi lazime-i kanuniyeden bulunmuş olunmasına karşın şimdiye değin tashih olunmayışına teessüf-i havayi olması lazım geliyor iken mezkur komisyon bilakis ber-müstenid ve ber-muceb sahih kanunisi olmayan mezkur kayd-ı hata alır ise işbu ferman-ı alişan hükmünün ıskatına kıyam ile üçüncü bir hata zemini ihzar ve tesyir eylemiş olup bu ise azim teessüf ve tevehhüfe seza bulunduğundan kuyud-ı defteri hakaniye muhalif olarak devr-i cehalet-i istibdadda başka başka irtikab olunan mezkur iki hata ancak üç yüz seneye garib bir zamanda güç hal ile tashih olunabilmiş olduğu halde işbu devr-i meşrutiyet adalette vuzuh u mezkure-i mütebeyyineye karşı vuku’ bulacak ve ihtiyar edilecek üçüncü bir hatanın ebediyen tashihi kabil olunamayacağından bu misüllü bir hatayı fahiş vuku’una meydan verilmemek üzere tetkikat-ı amikayı havi olan mezkur Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayun ilamının icra buyrulmasını ve ledel-hace husus mezkure hakkında Makam-ı ali Meşihattan dahi istifsar ve mütalaa olunmasını istirham ederim. Ol-babda ferman hazreti menlehül emrindir

Pul

fi 4 Şubat? sene 1325 (17 Şubat 1910)

Ed-dai Dergah-ı Şerif-i Mezkur Mütevelli ve Postnişini

oğlu Sünbülzade

Mühür

 

Belge 15

Belge yer numarası: COA ŞD 443-28-1

Şurayı Devlete Mahsus Müsvedde Varakası

Tarih:  24 Safer sene 1328 / 21 Şubat sene 1325 (7 Mart 1910)

Hülasa: 19 Safer sene 328 (2 Mart 1910) tarihli mazbata mucebince Makam-ı Meşihate te’kid

Uluborlu kazasına tabi İlegüb karyesi a’şarının Veli Baba Zaviyesine kuyud-ı hakaniyece vakfiyet üzere tahsisi hakkında mukaddema ittihaz kılınan karara itirazla bazı ifadeye havi Maliye Nezareti aliyyesine bit-takdim Şurayı Devlete havale buyrulan 25 Muharrem sene 1328 (6 Şubat 1910) tarihli tezkere ve dergah-ı mezkur mütevelli ve postnişini Mehmet Takiyüddin Efendi tarafından verilen arzuhal bu işe müteallik olarak esas ile birleştirilerek Mülkiye Dairesinde ledel-kırae karar-ı vaki Mahkeme-i Teftişin ilamı müstenid olub vakıf olan cihet karye-i mezkurenin a’şarından ibaret bulunmasına evrak mucebince mazbataya nazaran bu babdaki ifade edilmiş ve evrak-ı mezkure iade buyrulmak üzere leffen takdim ve irsal kılınmış olmakla icra-yı icabına ma’delet’i aliye-i cihet-i meşihat penahileri sezavar buyrulmak babında

 

Belge 16

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-25

Tarih: 16 Rebiul-evvel sene 1328  (28 Mart 1910)

(Not: Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayun kararıdır).

Uluborlu muzafatından İlegüb nam karyede medfun kutbu’l-defin hazreti Veli Baba bin Hüseyin Gazi Vakfının vakfiyesiyle hudut namesinin suret-i musaddakalarının sıyaneti kaydıyla mezkur vakıf ve hudut namesinin yedine iadesi vakf-ı mezkur mütevelisi Mehmet Takiyüddin imza ve mührüyle verilen işbu arzuhalde istida olunmuş ve tetkikat kaydı ledel-icra Uluborlu kazasının Uluköy karyesinde medfun sadat-ı azamdan Veli Baba Hazretlerinin tekkesine taamiye olarak beş yüz guruş tahsis buyruldu-ı ali tebliğ buyrulmasına irade-i seniye cenab-ı hilafet-penahi iktizayı celileden bulunmuş ve mezkur tekkenin meşihat-i aziz-i müşarünileyhin evladından Musa Kazım Efendi uhdesinde olup bu kere vefat eylediği ve dersaadette bulunan mahdumu Mehmet Takiyüddin Efendinin ifade-i şifahiyesinden anlaşılmış olduğundan taamiye-i mezkurenin tahsis muamelesi badehu icra olunmak üzere meşihat cihetle hakkında lazım gelen muamelenin icrası Maliye Nezareti celilesinden varid olan tezkirede Uluborlu kazasının İlegüb karyesinde vaki e’izze-i kiramdan Veli Baba Zaviyesi Vakfının ber-vechi meşrut tevliyetiyle zaviye-i mezkurenin zaviyedarlığı mutasarrıfı Musa Kazım Efendi ibn-i Hüseyin Babanın kebir oğlu Mehmet Takiyyüddin Efendiye terk ederek vukuatından tekke-i mezkure elyevm mevcut ve mamur olarak derununda ayende ve revendeye itam ve taam olunmakta idüğü ve vakf-ı müşarünileyh vakfiyesiyle hudut namesinin suret-i musaddakalarının irsal olunduğu beyanıyla ciheteyn-i mezkur tekkenin mütevellisi mumaileyh mahlulünden oğlu Seyyid Takiyüddin Efendiye tevcih dahi mahallinden varid olan ilam ve mazbata ve beyan ve iş’ar olunmasına ve e’izze-i müşarünileyh hazretlerinin karye-i mezkurede vaki her biri malumul hudut ve’l-müştemilat menzil ve eşcar-ı müsmire ve gayr-i müsmireyi havi iki kıta bağ ve misafirhane ve değirmen ve evani-i nuhasiyye-i (bakır kap kacak) vakıflarının kayıt ve ihticaca layıkı olan derdest bir kıta suret vakfiyesinden vakf-ı mezkurun tasarrufunu nefsine ve sonra oğlu Hüseyin Çelebiye sonra evlad evladı ve evlad-ı zükuruna batnenba’debatnın (kuşaktan kuşağa) neslen ve ba’de nesli sonrada evlad ve inasına ve ba’del-inkırazi rey-i hakim beldeye tefviz (havale etme) ve şürut u mezkur değirmen ve bağlar el-hasılı olan icare gıllesini (vakıf geliri) dahi misafirhane-i mezkurda ayende ve revendeye itam-ı taam-ı baha olarak tahsis ve evani-i taamiye içün istimalini tayin eylediği musarrah ve mezkur hudut name karye-i mezkur hududunu beyandan ibaret olduğu gibi Maliye Nezareti celilesinin tezkiresinde tekke ve meşihat mukayyed  olunmuş ise de zaviye-i mezkur bir tarik ayini icra olunur tekke olmayub ayende ve revendeye itam-ı taam olunur misafirhane kabilinden idüğünden suret-i vakfiye-i mezkurenin ba-berat kılınmak kaydıyla sahibi yedinde ifası ciheteyn-i mezkur tekkenin müteveffa mumaileyh Musa Kazım Efendinin mahlulünden oğlu evladı evlad evlad-ı zekur vakıfdan mumaileyh Mehmet Takiyüddin Efendiye meşrutiyet üzerine tevcih ve ta’amiye olarak tahsis buyrulan beş yüz guruşun ita kılınacak berat derci ve keyfiyet malum olmak üzere nezaret-i müşarünileyden malumat itası hususunun yazılan takrir-i nezaret-penahi mucebince 1312 senesi Saferinin on beşinci günü (18 Ağustos 1894) tarihinde irade-i aliyesi şerefsudur ederek kaydı tesvir ve beratı ita kılındığı ve suret-i vakfiyenin ol-vakit her nasıl ise kaleme kaydı icra kılınmadığı kayden anlaşıldığı cihat idaresinden Uluborlu kazasına tabi Uluköy karyesi tımar dahilinde araz-i miriyeden olarak mukayyed olup Veli Baba Vakfına Zaviyesine dair bir gune kayıt bulunamamış ve yedde olup ibraz olunan ve cihat kaleminin balayı derkenarında gösterilen vakfiyesinin karye-i mezkurede mülkün eşcar-ı müsmire ve gayr-i müsmireye havi iki kıta bağ ve misafirhane ve değirmen ve evani-i nühasiyesi vakf eyledikleri muharrer olup karye-i mezkureye taalluku olmadığı kuyud-ı hakanide yazılan derkenarda gösterilmeyerek müsted’inin ibraz ettiği 1227 senesi evahir-i şaban (Ağustos/ Eylül 1812) tarihli ferman-ı ali suretinden dahi karye-i mezkur ba-hat tevki’-i Şeyh Veli Baba Zaviyesi Vakfına tashih olunarak ol-vechile defter-i hakaniye mukayyed olduğu anlaşıldığından Divan-ı Hümayun Kaleminden ledel-istifsar (sormak) Uluborlu kazası muzafatından Uluköy ve hasılı tahtında rüsum-ı penc ve bennak ve mücerred ve hınta ve şair ve öşr-i bağ yekun ma’ gayrehu dört bin seksen dört akçe yazı ile defter-i mufassalada muharrer kılınmasıyla tahrir ve karye-i merkume defter-i icmalde tashih olunduğu Veli Baba Zaviyesi Vakfı iken erbab-ı tımardan Ali nam kimesne bir tarik ile berat ettirmekle 1057 (1647) senesi tarihinde ba-hat tevki’-i Şeyh Veli Baba Zaviyesine tashih olunduğu Defter-i Hakanide mukayyed olduğu beyanıyla vakf-ı mezkur hakkında bazı ahkamı havi 1227 (1812) senesi evahir-i tarihiyle ısdar buyrulmuş olan emr-i alinin suret-i musaddakası ve buna irsal kılındığı ve emr-i alide münderiç Kuyud-ı Defterhane idaresi tarafından verilmiş olan malumat ve izahata müstenid olmak lazım geldiği halde karye-i mezkure hakkında kuyud-ı hakani kılınmadığına Uluköy tımar dahilinde arazi-i miriyeden olarak mukayyed olup Veli Baba Vakfiyesine ve zaviyesine dair bir gune kayıt bulunamadığının zikr ve beyan edilmesi calib-i tereddüt iştibah olacağı tabii olmakla önce verilmeyen malumat-ı kuyudiye üzerine tasdir buyrulmuş olan ma’rü’l-zikr emr-i ali ahkam-ı münifesine göre tahriyat-ı kuyudiye icrası ile istihsal olunacak malumatın tebliği Divan-ı Hümayun kaleminden ve Uluköy karyesi hin-i tahrirde tımar dahilinde arazi-i miriyeden olarak tahrir ve sebt-i Defter-i Hakani kılınmış iken karye-i merkume kıdvetü’l suleha Veli Babanın kendi sakin olduğu köy olmakla tekkesine vakıf olmak üzere 1053 senesi Şevvallinin on dokuzuncu günü (31 Aralık 1643) tarihiyle ba-hat tevki’-i kayd-ı mahal tashih olunmuş ve muahharan erbab-ı tımardan Ali nam kimesne bir tarikle berat ettirmekle tekrar Şeyh Veli Baba Zaviyesine 1057 senesinin Rebiul-ahirin evasıtı (Mayıs 1647) tarihinde mukarrer ve tashih kılınmış ise de karye-i merkume kadim-i kılıç tımarı olmakla vakıf olmak na-meşru olduğundan şerefsadır olan emr-i alişan mucebince 1068 senesi Şabanu’l-muazzamanın on üçüncü günü (16 Mayıs 1658) tarihinde ba-kalem tevki’-i geri tımar olmak üzere tashih kılınarak ol-vechile kayıttan kayıda geçerek 1248 (1832/1833) senesi tarihiyle asaker-i mensur süvarilerinden İsmail veled takaüd Mustafa ile ba-berat alişan ile ve sair müşterekleri uhdesinde mukayyed ve ba’det-tanzimat bilcümle tımarat ashabına bedelat itasıyla tımarat-ı mezkur dahilinde bulunan kura (köyler) Maliye Nezareti celilesi canibinden idare olunmakta bulunmuş ve merkum İsmail’in mahlulünden tımar-ı mezkur içün merkume verilen bedel 1273 senesi Martından (Mart/Nisan 1857) itibaren hazine-i müşarünileyden zapt olunmuş ve bu suretle karye-i mezkur arazi-i miriye olarak canib-i miriye ait olub vakfa taalluk olmadığı ahiren kuyud-ı hakaniden yazılan derkenarlara Hamid sancağı Uluborlu nahiyesine tabi neferat ile karye-i Uluköy ve hasılı tahtında resm-i spenc ve bennak ve mücerret ve hınta ve şair ve öşr-i bağ yekun ma’gayrehu dört bin seksen dört akçe yazı ile defter-i mufassalada muharrer kalemiyle tahrir ve karye-i merkume defter-i icmalde tashih olunduğu üzere Veli Baba Zaviyesi Vakfı iken erbab-ı tımardan Ali nam kimesne bir tarikle berat ettirmekle 1057 (1647) senesinde ba-hat tevki’-i tekrar Şeyh Veli Baba Zaviyesine tashih olduğu Defter-i Hakanide mukayyed olmakla Veli Baba Zaviyesi Vakfının evladiyet-i meşrutiyet üzerine tevliyet zaviyedarlığı askeri ruznamçesinden verilen berat-ı şerifimle mumaileyh es-Seyyid Şeyh Hüseyin’in üzerinde olmakla karye-i merkumeye ber-muceb Defter-i Hakani mümtaz ve muayyen hududu dahilinde kadimden öşr ve resm-i zaviye-i mezbur vakfı tarafından alına gelen yerler ile zaviye-i mezbure vakfı tarafından zapt ve vaki olunan mahsul ve rüsumunu kanun ve defter mucebince ahz ve kabz etmek murad eyledikte aherden dahl ve taaruz olunmak icap etmez iken ecanibden bazı kimesneler zaptına ve vaki olan mahsul ve rüsumunun ahz ve kabzına hilaf Defter-i Hakani ve mugayir-i kanuna fuzuli müdahale ve zaviye-i mezburenin harabına bais ve dervişan fukarasının perişaniyetlerine badi olduklarının hususu mezbur zımnında canib-i şer’iden hüccet-i şer’iye ve fetvayı şerife verildiğini bildirip karye-i merkume ber-muceb Defter-i Hakani mümtaz ve muayyen hududu dahilinde kadimden öşr ve resm-i zaviye-i mezbur vakfı tarafından alına gelen yerler ile zaviye-i mezbure vakfı tarafından zapt ve vaki olan mahsul ve rüsumu kanun ve defter mucebince ahz ve kabz ettirilip ecanibden olan kimesnelerin hilafı Defter-i Hakani ve mugayir-i kanun ve dahl ve taaruz ettirilmeyüb men’i vaki olunmak babında emr-i şerifim suduru istida etmekten naşi Defter-i Hakani-i Amirede mahfuz defter-i mufassala müracaat olundukta mukayyed hakani esasen Veli Baba Zaviyesine tahsis buyrulduğu halde 1053 (1643) tarihinde erbab-ı tımardan Ali nam kimesneye verilip 1057 (1647) senesi tarihinde ba-hat tevki’-i Veli Baba Zaviyesine ita ve tashih ve 1068 (1658) tarihinde İsmail veled takaüd Mustafa’ya tevcih ve sebt-i Defter-i Hakani kılınıp sonra da ma’rü’l-zikr 1227 (1812) senesi tarihli ısdar buyrulan emr-i ali mantuk-i münifince zaviye-i mezkureye tahsis ve ihsan kılınmış ise de sebt-i Defter-i Hakani kılınmadığı cihetle Defter-i Hakani idaresince hükmü bilinen alişan olduğu tahakkuk etmiş olmakla bu suretin lede’l-arz ber-muceb emr-i ali ahir karye-i mezkurenin zaviye-i mezkureye tahsisine ve sebt-i Defter-i Hakani kılınmasına irade-i seniye-i hazreti hilafet-penahi şerefsadır buyrulduğu taktirde Divan-ı Hümayun Kaleminden bir kıta ferman-ı ali ısdarıyla karye-i mezkurenin Defter-i Hakanide olan kuyud-ı mahalleri ba-hat tevki’-i karye-i mezkurenin zaviye-i mezkureye tashih olunarak icmal-i hakaniyesinin itası iktiza eylediği Mahkeme-i Teftişten ilam olundu deyu 1324 senesi şehri rebiü’l-evvelinin üçüncü günü (27 Nisan 1906) tarihiyle müverrah verilen ilam kaydı ol-tarihte Evkaf-ı Hümayun Müfettişi bulunan devletlü sehavetlü Hüseyin Hüsnü Efendi Hazretlerinin ilamat-ı sicilinde mestur ve mukayyed bulunmağın bi-aynihi ihraç ve Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayundan ilam olundu fi’l-yevmi’s-sadis min şehri rabiul-evvel li-sene seman ve işrin ve selase miete ve elf fi16 Rebiul-evvel sene 1328  (28 Mart 1910)

Muhrec (Özetlenmiş)

Mühür

 

Belge 17

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-27

Sadaret Divan-ı Hümayun

Uluborlu Kazası Naibine

Sadat-ı kiramdan es-Seyyid Şeyh Hüseyin Baba Zeyd hulasa gelüb Hamid sancağında Uluborlu nahiyesine tabi neferat ile karye-i Uluköy ve hasılı tahtında resm-i penc ve bennak ve mücerred ve hınta ve şair ve öşr-i bağ yekun ma’gayrehu dört bin seksen dört akçe yazı ile defter-i mufassalada muharrer kalemiyle tahrir ve karye-i merkume defter-i icmalde tashih olduğu üzere Veli Baba Zaviyesi Vakfı iken erbab-ı tımardan Ali nam kimesne bi’l-müracaa berat ettirmekle 1057 (1647) tarihinde ba-hat tevki’-i Şeyh Veli Baba Zaviyesine tashih olduğu Defter-i Hakanide mukayyed olmakla Veli Baba Zaviyesi Vakfının evladiyet ve meşrutiyet üzere tevliyet ve zaviyedarlığı askeri ruznamçesinden verilen berat-ı şerefimle mumaileyh Es-Seyyid Şeyh Hüseyin üzerinde olmakla karye-i merkumeyi ber-muceb Defter-i Hakani mümtaz ve muayyen hududu dahilinde kadimden öşr ve resmi zaviye-i mezkure vakfı tarafından alına gelen yerler ile zaviye-i mezbure vakfı tarafından zapt ve vaki olan mahsul ve rüsumunu kanun ve defter mucebince ahz ve kabz etmek murad eyledikde ahiren dahl ve taarruz olunmak icab etmez iken ecanibden bazı kimesneler zaptına ve vaki olan mahsul ve rüsumunun ahz ve kabzına hilaf Defter-i Hakani ve mugayir-i kanun ve fuzuli müdahale zaviye-i mezburenin harabına bais ve dervişan-ı fukarasının perişaniyetlerine badi oldukları husus mezbur zımnında canib-i şer’den ve cihet-i şer’iye ve fetvayı şerif verildiğin bildirüb karye-i merkume ber-muceb Defter-i Hakani mümtaz ve muayyen hududu dahilinde kadimden öşür ve resmi zaviye-i mezbure vakfı tarafından alına gelen yerler ile zaviye-i mezbure vakfı tarafından zapt vaki olan mahsul ve rüsum kanun ve defter mucebince ahz ve kabz ettirilip ecanibden olan kimesneleri hilaf Defter-i Hakani ve mugayir-i kanuna dahl ve taarruz ettirilmeyüb men’ ve def’ olunmak babında emr ü şerifim sudurunu istida etmekten naşi Defter-i Hakan-i Amirede mahfuz defter-i mufassala müracaat olundukta vech-i meşru’ üzere olduğu mestur ve mukayyed olunmağın Defter-i Hakani mucebince kanun üzere amel olunmak beyanında fi Evahir-i Şaban sene 1227 (Ağustos/Eylül 1812)

kaydına mutabıkdır

Mühür

 

Belge 18

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-31

Bab-ı Fetva

Daire-i Meşihat-i İslamiye Tahrirat Kalemi

Adet: 2

Tarih: 2 Rabiul-ahir sene 1328 / 30 Mart sene 1326 (13 Nisan 1910)

Şurayı Devlet Riyaset-i Celilesine

Hülasa: Uluborlu kazasına mülhak İlegüb karyesi a’şarının Veli Baba Zaviyesine tahsis kaydı hakkında

Semahatlü Efendim Hazretleri

25 Safer sene 1327 (18 Mart 1909) tarihli ve 38 adedli tezkire-i aliyyeleri cevaptır. Uluborlu kazasına tabi İlegüb karyesi a’şarının Veli Baba Zaviyesine kuyud-ı hakaniyece vakfiyet üzere tashihi hakkında feramin-i sabıka ve kuyud-ı atika hakaniye istinaden Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayundan verilüb suret-i musaddakası celb ve matviyyen tesyar kılınan 12 Rabiul-evvel sene 1324 (6 Mayıs 1906) tarihli muktezi ilam üzerine Mülkiye Dairesi kararıyla irade-i seniye şerefsudur buyrulmuş olmasına nazaran ol-vechile ifayı muamele olunması muktezi bulunduğunun savb-ı semuhilerine izbarı Meclis Tetkikat-ı Şer’iyeden ifade ve melfufat-ı varide matviyyen iade kılınmıştır efendim fi 2 Rabiul-ahir sene 1328 / fi 30 Mart sene 1326 (13 Nisan 1910)

İmza

 

Belge 19

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-45 ve 47

Maliye Nezareti Muhasebe-i Umumiye Müdüriyet-i Umumiyesi

Hesabat-ı Atika Kalemi

Tarih: Teşrin-i sani sene 1326 (Kasım / Aralık 1910)

Hülasa: Uluborlu kazası dahilinde İlegüb karyesinde Veli Baba Dergahına dair Kura ve Mezari’-i Mevkufe Tedkik Komisyonunun 4 Teşrin-i Evvel sene 1326 Tarihli Derkenar Suretidir

Numara 1

İşbu müzekkere ile buyruldu-ı sami-i ve evrak-ı esasiye komisyonunda tekrar mütalaa olundu mezkur buyruldu-ı samiye Uluborlu kazası muzafatından İlegüb karyesi a’şarının Evkaf Nezaretinin iş’arı veçhile kuyud-ı hakanice vakfiyet üzere tashih kaydı hakkında eski Mülkiye Dairesinden takdim kılınan mazbata üzerine sadır olan irade-i seniye mucebince sebt eden tebliğ sami-i cevaben Maliye Nezaretinin Şurayı Devlete muhavvel tezkiresiyle Veli Baba Dergahı Postnişini Mehmet Takiyüddin mührüyle verilen arzuhal Mülkiye Dairesinde kıraat olunmakla mezkur tezkire mealinde kasaba ve karye-i mezkure ahalisi tarafından ahiren Meclis-i Mebusan Riyasetine keşide veya tezkire hazineye irsal olunan telgrafname ile hazinece başkaca verilen arzuhalde Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Takiyüddin Efendi hakkında şikayet edilmiş olmasına mebni icra kılınan tedkikat neticesinde karye-i mezkure hin-i tahrirde tımar dahilinde arazi-i miriyeden iken 1053 (1643) tarihinde mahaza tevki’-i vakfa tashih kılındığı halde bir aralık erbab-ı tımardan Ali nam kimesne uhdesine berat ita ve 1057 (1647) tarihinde de tekrar Şeyh Veli Baba Zaviyesine iade kılındığı ve fakat 1068 (1658) tarihinde karye-i mezkure kılıç tımarı olduğu tebeyyün etmekle vakf olması na-meşru olduğundan tekrar ba-mazbata tevki’-i tımara tashih kılınarak 1248 (1832/1833) tarihinde tımarlar hakkında ittihaz olunan karar mucebince zapt ile mutasarrıflarına bedel tahsis olunmuş iken mutasarrıflardan birinin vefatıyla bedel-i mahsus hazineye mande edildiği karye-i mezkure arazi-i miriyeden olarak canib-i vakfa bir gune taalluk ve irtibatı olmadığı halde salifüzzikr 1068 (1658) tarihinde canib-i miriye rücu’ ettiğine dair olan tashih kaydının her nasılsa ketm ve ahz olunduğu ve ferman-ı ali mezkurun da bu suretle yanlış bir esasa müsteniden sudur etmiş bulunduğu kuyud-ı hakani kılınmadan yazılan derkenardan anlaşıldığından postnişinin iddiasında bulunan Takiyüddin Efendinin iddiasının reddi ve karye-i mezkure a’şarı ve müteferriatı hakkında ol-vechile muamele icrası iş’ar ve mumaileyh Takiyyüddin Efendinin arzuhalinde Nezaretçe icra olunan tedkikatın nakıs olduğundan ve 1068 (1658) tarihinden sonra 1227 (1812) tarihinde karye-i mezkure arazisi ferman-ı ali yine zaviye-i mezkureye tahsis kılınmış ve bu husus Mahkeme-i Teftişçe arazi-i amik tedkik edilmiş bulunduğundan bahisle hukukunun muhafazası istida olunmuş ve bil-muhabere makam-ı meşihat-ı celileden varid olan tezkire-i aliyede karye-i mezkure aşarının Veli Baba Zaviyesine kuyud-ı hakaniye cer ve vakfiyet üzere tashihi hakkında feramin-i sabıka ve kuyud-ı atika ve hakaniyeye istinaden Mahkeme-i Evkaf-ı Hümayundan verilüb suret-i musaddakası matviyyen irsal kılınan mukteza ilamı mucebince Şurayı Devlet Mülkiye Dairesi kararı ile irade-i seniye iktiran edildiğinden ol-vechile ifayı muamele olunması icab edeceği Meclis Tedkikat-ı Şer’iye ifadesiyle izbar buyrulmasıyla icab-ı lede’t-teemmül zikr olunan Mahkeme-i Teftiş evkaf ilamına nazaran karye-i merkume Veli Baba Zaviyesine mahsusu bulunduğu halde evvela 1053 (1643) tarihinde erbab-ı tımardan Ali nam kimesneye ita ve badehu 1057 (1647) tarihinde ba-hat tevki’-i Şeyh Veli Baba Zaviyesine iade tashih olunarak 1068 (1658) tarihinde de süvari İsmail veled Mustafaya tevcih ve sebt-i Defter-i Hakani kılınmış ise de bilahare 1227 (1812) tarihiyle ısdar buyrulan emr-i ali ile yine zaviye-i mezkureye tahsis ve ihsan olunub fakat her ne nasılsa sebt-i Defter-i Hakani olunmamasından kuyud-ı hakani idaresince hükm-i meçhul kaldığı mahkeme-i mezkurece icra kılınan tedkikat neticesinde usulen tahkik eylemiş ve ilam ve mezkur ilam mucebince emr-i ali hükmünün muhafazasıyla karye-i mezkurenin zaviye-i mezkureye tahsisine ve sebt-i Defter-i Hakani kılınmasına bi’l-istizan irade-i seniye-i şerefsadır olduğu halde muktezasının ifası hakkında Şurayı Devlet Mülkiye Dairesinde tanzim ve takdim kılınan mazbata üzerine irade-i seniye sadır olarak devvar-ı müteallikesine tebliğ buyrulmuş olduğuna ve mesele-i mebhus-ı anhiye dair icra-i tedkikat ve ita ve hükm-i salahiyettar olan bir mahkemeden sudur eden mukteza ilamı üzerine Şurayı Devletçe ittihaz ve ba-mazbata arz-ı irtibat olan karar ve buna müsteniden sudur eden irade-i seniye ile müsted’inin iddia edebileceği hakkı müktesebinin yeniden mukarrerat-ı idariye ile ıskatı kaideten ve alenen muvafık ve caiz olamayacağına ve hazine namına ikame ve takip dava ile hukuka müracaatın istihsali emrinin tarik-i kanuniye müracaatta mümkünattan bulunduğuna mebni karar-ı sabıkanın tağyir ve tadiline mahal olmadığının Maliye Nezaretine iş’arı beyan olunur. Şurayı Devlet Mülkiye Dairesince mesele-i mebhus-ı anhaya dair salahiyettar olan bir mahkemeden sadır olan mukteza ilamı üzerine Şurayı Devletçe ittihaz ve ba-mazbata arz edilmiş olan karar ve buna müsteniden sudur eden irade-i seniye ile müsted’inin iddia edebileceği hakkı müktesebinin yeniden mukarrerat-ı idariye ile ıskatı kaideten ve alenen muvafık ve caiz olamayacağı ve hazine namına ikame-i dava ile hukuka müracaatın istihsali dahi mümkünattan bulunduğu cihetle karar-ı sabıkanın tağyir ve tadiline mahal olmadığına karar verilmiş ise de evvela mahkeme-i şer’iyeden mukteza şeklinde sudur eden alamat-ı lazime-i tenfiz bir hüküm ve kararı havi olmayıp beyan-ı mütalaadan ibaret bulunmasına mütalaat-ı vaki kılıç tımarın vakıf olunması na-meşru olduğuna dair olan kaide-i kuyud-ı hakaniye muhalif bulunduğuna mebni adem-i tenfizi icab edeceği derkar olmakla beraber 1248 (1832/1833) tarihinde bilcümle tımarların devletçe zaptı sırasında tımar-ı mezkur dahi canib-i hükümetten zapt olunarak mutasarrıfı olan askar-i mensure süvarilerinden İsmail veled takaüd Mustafa ile diğer şeriklerine alelusul bedelat-ı lazime tayin ve tahsis ile mutasarrıfların vefatına kadar mezkur bedeller hazineye ita oluna gelmiş mezkur mütalaa namede ma bihi’l-istinad ittihaz olunan 1227 (1812) tarihli emr-i ali hükmünü cerh ve iptaline kafidir saniyen hazinenin istihsal-i hukuk zımnında mahkemeye müracaat olunması lüzumu ihtar olunur ise de mesele-i mebhusun anhada hazinenin mevki’i mer’ilik mevki’ olmadığı gibi hazine tarafından ikame-i dava olunacak olsa mehakimin hali hazırına nazaran

Numara 2

Dava neticeleninceye kadar müruru zaruri olan sinin-i müteaddide zarfında karye-i mezkure a’şarının bila-sebeb kanuni müsted’iye itasında devam edilmek lazım geleceği ve davayı mezkurenin bir hükm-i kat’i rabtına kadar haylice ehemmiyet meblağıya iktisab edecek olan a’şarı mezkure bedelinin hiçbir veçhile kabil-i tazmin olamayacağı derkar olmakla beraber müsted’iler tarafından mahkemeye müracaat olunduğu taktirde farz-ı muhal olarak neticede haklı çıkarlar ise kendilerinin ve kanunen kabil-i tazmin olan bilcümle zarar ve ziyanlarının hükümetçe baliğen ma belağa tazmin olunabileceği cihetle mahkemeye onlar tarafından müracaat edilmesi lüzumu kanunisi bi-hakkın teyid etmekte olduğundan Bab-ı Ali canib-i samiyesine arz ve inbası içün keyfiyetin Muhasebe-i Umumiye Müdüriyeti Umumiyesine havale buyrulması babında emr ü ferman hazreti menlehül emrindir

Aslına mutabıkdır  / fi Teşrin-i sani sene 1326 (Kasım / Aralık 1910)

Hesabat-ı Atika Kalemi Mümeyyizi

Mühür

 

Belge 20

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-43

Maliye Nezareti Atika Kalemi

Numara: 8771/185

Tarih: 2 Zilhicce sene 1328 / 21 Teşrin-i sani sene 1326 (5 Aralık 1910)

Huzur-ı Sami-i Sadaret-penahiye

Hülasa: Uluborlu kazasında Veli Baba Dergahına Meşrutiyeti iddia olunan İlegüb karyesine dair

Maruz-ı Çaker-i kemineleridir

Uluborlu kazasında Veli Baba Dergahı İlegüb karyesinin meşrutiyetine dair Şurayı Devlet Mülkiye Dairesinden bi’t-tanzim buyruldu-ı samiye-i cenab-ı sadaret penahileri varid olan 13 Mayıs sene 1326 (26 Mayıs 1910) tarih ve beş yüz yirmi bir numaralı mazbata üzerine Tedkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonunca serd edilen esbab-ı mütalaata nazaran karar-ı mezkurun icrasında tereddüt edilmiş ve komisyonun mütalaatı havi derkenar sureti leffen takdim kılınmış olmakla ol-babda emr ü ferman hazreti veliyül emrindir. Fi 2 Zilhicce sene 1328 / fi 21 Teşrin-i sani sene 1326 (5 Aralık 1910)

Maliye Nazırı Namına Müsteşar

 

Belge 21

Belge yer numarası: COA ŞD 450-23-41

Tarih: 20 Kanun-ı evvel sene 1326 (2 Ocak 1911)

Şurayı Devlet Riyaseti Celilesine

Semahatlü Efendim Hazretleri

Uluborlu kazasında İlegüb karyesinde defin-i hak ıtırnak olan sadat-ı azam ve e’izze kiramdam Veli Baba Dergahına mevkuf İlegüb karyesi hakkında Mülkiye Dairesince verilen kararın bir suret-i musaddakasının itasına müsaade-i aliyye-i riyaset-penahileri şayan buyrulmak babında ferman hazreti veliyül emrindir fi 20 Kanun-ı evvel sene 1326 (2 Ocak 1911)

Ed-dai Dergah-ı Şerif-i Mezkur Postnişini ve

Mütevellisi Takiyüddin

 

Belge 22

Belge yer numarası: COA ŞD 449-23-1 ve 3

Şurayı Devlete Mahsus Müsvedde Varakası

Tarih: 2 Muharrem sene 1329 / 21 Kanun-ı evvel sene 1326 (3 Ocak 1911)

Numara: 1672

Mazbata

Uluborlu kazası muzafatından İlegüb karyesi a’şarının vakfiyet üzere kaydının tashihi lüzumuna dair takdim kılınan 13 Mayıs sene 1326 (26 Mayıs 1910) tarihli mazbata mucebince sebk eden tebliğ-i sabıka cevaben Maliye Nezaretinden bit’takdim Şurayı Devlete havale buyrulan 21 Teşrin-i sani sene 1326 (4 Aralk 1910) tarihli 8771/185 numaralı tezkeresi melfufuyla beraber Mülkiye Dairesinde kıraat olundu

Tedkik-i Arazi-i Mevkufe Komisyonunda mezkur tezkireye melfuf derkenar suretinin mehakim-i şer’iyeden muktezi şeklinde sudur eden alamat-ı lazimü’t-tenfiz bir hüküm ve kararı havi olmayıp beyan-ı mütala’adan ibaret vücut bulmasına ve bu muktezi kılıç timarının vakıf olunması na-meşru’ olduğuna dair olan kaide-i kadime-i hakaniyeye muhalif olmasına mebni adem-i tenfizi icab edecek derkar olmakla beraber 1248 (1832/1833) tarihinde bilcümle timarların devletçe zabtı sırasında mezkure-i tımar dahi canib-i hükümetten zapt olunarak o vakit mutasarrıfı bulunanlar Asakir-i Mansure süvarilerinden İsmail ve lede’t -tekaüd Mustafa ile diğer şeriklerine alelhusus bedelat-ı lazime tayin ve tahsis ve mutasarrıfların vefatına kadar mezkur bedelleri hazineden ita olunması mezkur muktezi ilamından ma-bihi’l-istinat olan 1227 (1812/1813) tarihli emr-i ali hükmünü cerh ve iptale kafi olduğu ve hazinenin istihsal hukuku zımnında mahkemeye müracaat olunması lüzum-ı ahar olunur ise de mesele muhasebe-i aliye-i hazinenin mevki’ olmadığı gibi hazine tarafının ikame’i dava olunacak olsa mehakimin hali hazineye nazaran dava neticeleninceye kadar mürurı zaruri olan sinin-i müteaddide zarfında karye-i mezkura a’şarının bila sebeb-i kanunu müşarünileyh Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Seyyid Mehmet Takiyüddin Efendiye itasına devam edilmek lazım geleceği ve davanın bir hüküm kılmak iktizasına kadar haylice meblağı ihtiva edecek olan a’şar-ı mezkura bedelinin hiç bir vechile kabil-i tazmin olmayıp müsted’ileri tarafından mahkemeye müracaat olunduğu takdirde farz-ı muhal olarak neticede haklı çıkarlar ise kendilerinin kanunen kabil-i tazmin olan bil-cümle zarar ve ziyanlarının hükümetçe belagan ma-belag tazmin olunabileceği cihetle mahkemeye onlar tarafından müracaat edilmesi lüzum-ı kanunisi bi-hakkın te’yid edildiği beyan edilmiştir. 

2.sayfa

İcabı lede’t temmül salifüzzikr mazbatada dahi tafsil ve beyan edildiği veçhile Mahkeme-i Teftişin evkafın ol babdaki ilamına nazaran İlegüb karyesi Veli Baba Zaviyesinin mahsus bulunduğu halde evvela 1053 (1643) tarihinde erbab-ı tımardan Ali nam kimesneye ita badehu 1057 (1647) tarihinde ba-hatt-ı tevki’i Şeyh Veli Baba Zaviyesi iade ve tashih olunarak 1068 (1658) tarihinde de Süvari İsmail ve lede’t-tekaüd Mustafa’ya tevcih ve sebt-i Defter-i Hakani kılınmış ise de bilahare 1227 (1812) tarihiyle ısdar buyrulan emr-i ali ile yine zaviye-i mezkureye tahsis olunup fakat her nasılsa Defter-i Hakani olunmasından dolayı kuyud-ı hakani idaresince hükmü meçhul kaldığı mezkure-i mahkemece icra kılınan tedkikat neticesinde usulen tahakkuk eylemiş tetkik içün ve mezkur ilam mucebince emr-i ali hükmünün muhafazasıyla karye-i mezburenin zaviye-i mezkureye ve sebt-i Defter-i Hakani kılınmasına bi’l-istizan irade-i seniyye- şerefsadır olduğu halde muktezasının ifası hakkında daireden tanzim ve takdim kılınan 26 Teşrin-i evvel sene 1325 (8 Kasım 1909) tarihli mazbata üzerine lede’l-arz irade-i seniye dahi sadır olarak devair-i müteallikasının tebliğ buyrulmuş olmakla mebhusun anhaya dair icrayı tetkikat ve itayı hükme salahiyattar bir mahkemeden sudur eden ve tenfiz hükümleri mebni Meclis-i Tedkikat-ı Şer’iyenin ifadesine atfen Makam-ı ali Meşihattan beyan olunan muktezi ilamı üzerine Şurayı Devletçe esmane veya ba-mazbata arz edilmiş olan karar ve buna müsteniden sudur eden irade-i seniye ile müsted’inin iddia edebileceği hak-ı müktesebinin yeniden mukarrerat-ı idare ile ıskatı kaideten ve adlen muvafık ve caiz olamayacağına ve hazine namına ikame ve takib-i dava ile hukuk-i müddea bihin (dava konusu) istihsali emrinde tarik-i kanunca müracaat dahi mümkün bulunduğuna mebni karar-ı sabıkın tadili tağyirine mahal olacağından Maliye Nezaretine iş’arı tezekkür kılındı.

İmza                İmza                İmza                İmza                İmza                İmza

  

KAYNAKLAR

COA ŞD 449-23-1 ve 2

COA ŞD 450-23-21,23,25,27,28,31,41,43,45,47

 

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: ULUĞBEY KÖYÜ GELİRLERİNİN VELİ BABA ZAVİYESiNE TAHSİSİ HAKKINDA BELGELER (1643-1915) – 2 –

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.