Dr. İbrahim KARAER

ÖZET

Bu bölümde incelediğimiz belgelerde; Hacı Hüseyin Efendinin suçluların yakalanması ve gasp edilen para ve eşyanın açığa çıkarılması için ısrarla Sadarete yazdığı görülmektedir. Hacı Kibar Hüseyin Efendinin Karahisar’da idam edilen Abak Kara Mehmet’in has adamı Karahisar sancağı Arslanlı köyünden Bozoğlan oğlu Hacı Osman’ın ve fahişe güruhundan Ayşe’nin Isparta’ya getirilerek sorgulanmalarını talep ettiği dilekçe ile Hamid ve Karahisar kaymakamlıklarına suçluların yakalanması ve gasp edilen para ve eşyanın açığa çıkarılması hakkındaki dilekçeleri bürokrasiyi harekete geçirmiş ve suçlulara ulaşılmıştır. Bu bölümde, Hacı Hüseyin Efendinin dilekçeleri ve yakalanan suçluların filim senaryolarını aratmayan anlatımlarına yer verilmiştir. 

***

Elimizdeki belgelerden aradan yaklaşık üç yıl geçmesine rağmen Hacı Kibar Hüseyin Efendinin Senirkent’teki hanesinden gasp edilen para ve eşyanın bulunamadığı ve suçluların ortaya çıkarılamadığı anlaşılmaktadır.

Tortopzade Hacı Hüseyin Efendinin Sadaret makamına yazdığını tahmin ettiğimiz 7 Şaban 1278 (7 Şubat 1862) tarihli dilekçesinde; Deli Mehmet’in müttefiki, kısa bir süre önce idam edilen Karahisarlı Kara Mehmet’in kız kardeşi Cennet hatunun elinde gasp edilen eşyalardan bir kısmının bulunduğu ve kendisine teslim edildiğini; Kara Mehmet’in yakın adamı eşkıya Hacı Osman’ın bu olayla ilgili olabileceğini; Isparta’ya getirilerek sorgulanmasını talep etmiştir. Hacı Hüseyin Efendinin gasp edilen eşyasının bulunması konusunda en küçük ipucunu bile değerlendirmeye çalıştığı görülüyor. Hacı Hüseyin Efendi, söz konusu dilekçesinde; gasp edilen para ve eşyanın bulunması ve olayın faillerinden olan veya olaydan haberdar olan Deli Mehmet ve adamlarının yakalanması için defalarca Sadaret makamına yazdığını; bu konuda Hamid Kaymakamı Necip Beye emirname buyrulduğunu, adı geçen kaymakamın Karesi/Balıkesir sancağında Deli Mehmet’i derdest edip Isparta’ya getirdiği ve adı geçen hakkında tahkikat ve soruşturma yapılmış ise de inkarda bulunduğundan hakkında işlem yapılamadığı; Deli Mehmet’in beraber olduğu meşhur eşkıyadan geçenlerde idam olunan Abak Kara Mehmet ile avanelerinden bu konuda bilgi alınamamış, ancak adı geçenin kız kardeşi Cennet Hatun elinde gasp edilen bazı eşya bulunduğu gerekçesiyle tutuklanıp Isparta’ya getirilmiş, eşyaları arasında bulunan ve kendisine ait olduğu anlaşılan eşyalardan bir kısmının teslim edildiğini; Abak Kara Mehmet’in has adamı olan Karahisar sancağına tabi Arslan köyünden Bozoğlan oğlu Hacı Osman’ın tutuklanarak Isparta’ya getirilmesi için Hamid kaymakamı tarafından Karahisar kaymakamına defalarca yazı yazılmasına rağmen tutuklanıp Isparta’ya gönderilmediği, Hacı Osman ve fahişe güruhundan Ayşe hatunun Isparta’ya gönderilerek muhakemesi ve gasp edilen para ve eşyamın bulunması için Hamid Kaymakamlığı ve Karahisar Kaymakamlığına emir verilmesini talep etmiştir (COA MVL 385-8-2).

“Hamid Kaymakamına ba-Tedkik Karahisar Kaymakamlığına” başlıklı 17 Ramazan 1278 (18 Mart 1862) tarihli yazıda; Tortopzade Hacı Hüseyin Efendinin yukarıdaki dilekçesine atıf yapılarak Karahisar sancağı Arslan köyünden idam edilen Abak Kara Mehmet’in adamı ve Deli Mehmet’in rüfekasından Bozoğlan oğlu Hacı Osman ve fahişe güruhundan Ayşe hatunun muhakeme edilmek üzere Hamid sancağına gönderilmesi talep edilmiştir (COA A.MKT.UM 548-70-1).

Isparta Kaymakamına yazılan 15 Şevval 1278 (15 Nisan 1862) tarihli yazıda; Uluborlu kazası hanedanından Hacı Molla Efendiye gerekli hürmetin gösterilmesi emredilmiştir. Söz konusu emirnamede Hacı Molla’nın saygı gösterilmesi gereken zevattan olduğu ve bu gibiler hakkında güzel muamele yapılması tavsiye edilmiştir (COA A.MKT.UM 554-85-1). Birinci bölümde, Hacı Kibar Hüseyin Efendinin Senirkent köyündeki evinden para ve eşyaları gasp edenlerin yakalanarak yargılanmaları konusunda Uluborlu Kazası Müdürü Hacı Molla Efendinin ihmali olduğu, kayın biraderi eşkıyadan Deli Mehmet’i koruduğu ve firarına göz yumduğu iddiasıyla Konya’da yargılandığına dair belgeleri görmüştük. Bu emirname ile Hacı Molla Efendiye iade-i itibar yapıldığını düşünüyoruz.

Hacı Hüseyin Efendi 9 Zilkade 1278 (8 Mayıs 1862) tarihli Sadaret makamına yazdığı dilekçesinde; üç yıl önce Senirkent köyündeki hanesinden çalınan doksan bin guruşdan fazla para ve eşyanın bulunamadığı ve faillerinin yakalanıp cezalandırılmadığından bahisle; adı geçen zanlıların yakalanarak cezalandırılmaları ve çalınan paranın bulunması için Isparta Kaymakamı ve Afyonkarahisar Kaymakamına emirname gönderilmesini talep etmiştir (COA A.MKT.UM 563-78-1). Hacı Hüseyin Efendi dilekçesinde zanlılarla ilgili şu bilgileri vermiştir: “şimdi kaymakam bulunan zatın himmetiyle eşkıya-i merkum derdest ve hapse idhal olunarak icra-i istintaklarında (sorgulamalarında) eşkıya-i merkumdan Milli Aşiretinden Milli Beşenin oğlu Mehmet’in alınan takririnde rüfekaları bulunan silkintiden Hacı İbrahim ve Lüleci Aşiretinden Küçük Veli ve Uşaklı Kalaycı Kör İbrahim ve İlegüb karyesinden Sarı Ahmet oğlu Kazım Hocanın oğlu Mehmet ve Beşenin oğlu Nebi ve Ömer ve Maktul Apağın Mehmet karındaşı Hasan ve Türkmen kazasından (..) Nasreddin oğlu ile Afyonkarahisar’ına tabi Arya Arslan karyeli Bozoğlan oğlu Hacı Osman naman eşkıyalar silkinden İbrahim hanesine cem ve bi’l-müşavere hane-i acizanemize duhul sirkatleri ve numayan olarak bir miktar eşyamız şer’an tebeyyün yedd-i aciziye ita olunmuş ise de merkumun dahi zahire icrasıyla beraber Afyonkarahisarına tabi olan Arslan karyeli Bozoğlan oğlu Hacı Osman ahz ve girifti için Karahisar Kaymakamına hitaben bir kıta emirname-i sami mesrukanın dahi dikkat ile zahire ihracı ve itası için kezalik Isparta Kaymakamına diğer bir kıta emirname-i sami-i tastir ve ihsanı babında ve herhalde emr ü ferman hazreti menlehül emrindir

Bende

Hacı Hüseyin

Hamid ve Karahisar Kaymakamına 12 Zilkade 1278 (11 Mayıs 1862) tarihinde birer yazı yazılmıştır. Yazıların hangi makamdan yazıldığı belli değildir. Hamid Kaymakamına yazılan yazıda; Hacı Hüseyin Efendinin Senirkent köyündeki evinden gasp edilen para ve eşyanın üç yıldır bulunamadığı ve suçluların yakalanamadığı; bu kere Milli Aşiretinden Milli Beşe oğlu Mehmet ile adamlarının yakalanarak sorgulanmaları ve gasp edilen para ve eşyanın açığa çıkarılması istenmiştir. Karahisar Kaymakamına yazılan yazıda da; Hacı Hüseyin Efendinin evinden para ve eşyanın gasp edilmesi olayına adı karışan Karahisar’a tabi Arya Arslan köylü Bozoğlan oğlu Hacı Osman adlı kişinin yakalanarak sorgulanması ve gasp edilen para ve eşyanın açığa çıkarılması istenmiştir (COA A.MKT.UM 563-78-3).

Hamid Kaymakamına yazılana 15 Zilkade 1278 (14 Mayıs 1862) tarihli yazıda; Hacı Hüseyin Efendinin evinden para ve eşyasını gasp edenlerin isimlerinin belirlendiği anlaşılıyor. Meclis-i Valayı Ahkamı Adliyede görülen mahkemede, Senirkent köyü halkından eski muhtar Hacı Ali ve Hacı İbrahim ağalar ile Abdül-nebi ve kalaycı Kör İbrahim ve Milli Aşiretinden Abak Mehmet nam şahısların Hacı Hüseyin Efendinin Senirkent köyündeki evine geceleyin girip para ve eşyasını gasp ettikleri belirtilerek, adı geçenlerin gasp ettikleri eşyayı aynen veya bedelini ödemeleri kararlaştırılmıştır. Söz konusu kararda hırsızların çaldıkları eşya bedeli olarak bir yük karşılığı 22.000 guruş tespit edilmiştir (Belge-7 COA A.MKT.UM 564-92-1).

Karahisar Livası Kaymakamının Sadaret makamına yazdığı 24 Zilkade 1278 (23 Mayıs 1862) tarihli yazıda; Hacı Hüseyin Efendinin Senirkent köyündeki evinden para ve eşyasını gasp edenlerden Milli Aşiretinden Milli Beşenin oğlu Mehmet ve Karahisar sancağına bağlı Arya Arslan köylü Bozoğlan oğlu Hacı Osman’ın yakalanıp sorgulanmaları için emirname yazılmasına rağmen, bugüne kadar yakalanamadıkları belirtilmiştir (COA MVL 631-1-1).

Hamid Livası Kaymakamlığı tarafından Sadaret makamına yazılan 27 Zilhicce 1278 (25 Haziran 1862) tarihli mazbatada; Hacı Kibar Hüseyin Efendinin Senirkent köyündeki evinden gasp edilen emval ve eşyasının açığa çıkarılması veya bedelinin gasıplardan Hacı Ali ve Hacı İbrahim ağalar ile bunların arkadaşlarından olan Milli Beşenin oğlu Mehmet ve Beşe oğlu Abdül-Nebi ve Kör İbrahim ve Kazım Hocanın oğlu diğer Mehmet adlı kişilerden tahsili ve firarda olanların yakalanmaları talep edilmiştir (COA MVL 631-1-3).

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan İ.MVL 468-21238 numaralı ve 16 Muharrem 1279 (14 Temmuz 1862) tarihli dosyada sanıkların ifadeleri yer almıştır. Milli Beşenin oğlu Mehmet’in ifadesi dizilere konu olacak niteliktedir. Soygunun planlanması, değişik şehir ve köylerde yaşayan çete üyelerinin aralarında haberleşmeleri ve kararlaştırılan gün ve saatte Senirkent’te toplanmaları, Tortop oğlunun evine baskınları; baskın sonrası gasp ettikleri eşya ve parayı bölüşmeleri çok ilginçtir (Belge-8 COA İ.MVL 468-21238-1).

İlegüb köyünden Kazım Hocanın oğlu Mehmet’in ifadesi kısa ve nettir. Mehmet, Tortop oğlunun kapısında nöbet tuttuğunu, arkadaşlarının içeride ne yaptıklarını bilmediğini söylemiştir (Belge-9 COA İ.MVL 468-21238-1).

Sanıklardan Uşaklı Kör İbrahim, Tortop oğlu Hacı Hüseyin’in evine gasp için gidenlerin on iki kişi olduğunu; bunlardan beş kişinin evin içine girdiklerini, geri kalanların dışarıda beklediklerini söylemiştir (Belge-9 COA İ.MVL 468-21238-1).

Beşe oğlu Nebi’nin anlatımından, Senirkentli Hacı İbrahim’in hırsızlık olayını organize ettiği anlaşılıyor. Nebi, Hacı İbrahim’in haber göndermesi üzerine Abak Mehmet ve Bozoğlan oğlu Hacı Osman ve Uşaklı Kör Oğlan ve Milli Beşenin oğlu Mehmet ile birlikte Senirkent’e geldiklerini ve Hacı İbrahim’in evinde sigara içtikten sonra geceleyin Tortopoğlu’nun evine gittiklerini, kapı kapalı olduğu için Abak Mehmet ve Uşaklı Kör oğlanın duvardan atlayıp kapıyı açtıklarını; olaydan sonra İlegüb köyüne geldiğini ve beş gün sonra kendisine bir top kutuni ve on top alaca, beş yazma ve üç fes ve sim bıçak kabzası ve maa etmeklik/ekmeklik? ve iki çift kumaş  kuşak ve bir Trablusi kuşak (..) ve bir bakraç ve iki tencere ve iki çuval ve bir tahta (..) ve bir yorgan ve yirmi adet Osmanlı lirası ve on adet mecidiye on iki adet otuzluk altın verdiklerini anlatmıştır. Beşe oğlu Nebi, olay sırasında üzerinde bir bıçak, bir tabanca ve bir Macar tüfengi olduğunu söylemiştir (Belge-11 COA İ.MVL 468-21238-1).

Kazım Hoca’nın anlatımından, hırsızlık olayına karışmadığı, ancak hırsızlık olayından haberdar olduğu anlaşılıyor. Ancak çalıntı malları aldığı ve sattığı; Kara Mehmet, Hacı Osman ve Milli Beşe’nin oğlu Mehmet’i evinde ağırladığı; dolaysıyla adı geçen eşkıya ile ilişkili olduğu anlaşılıyor (Belge-12 COA İ.MVL 468-21238-1).

Devam edecek

BELGELER

Belge 7

Belge yer numarası: COA A.MKT.UM 564-92

Tarih: 15 Zilkade 1278 (14 Mayıs 1862)

Hamid Kaymakamına

Hamid sancağı mülhakatından Uluborlu kazasına tabi Senirkent karyesi mahallatından Şeyhler Mahallesinde sakin Hacı Kibar Hüseyin Efendi nam kimesnenin takdim eylediği arz-ı halde karye-i mezkure ahalisinden muhtar-ı sabık Hacı Ali ve Hacı İbrahim ağalar ile Abdül-nebi ve kalaycı Kör İbrahim ve Milli Aşiretinden Abak Mehmet nam şahıslar leylen hanesine girip bir yük yirmi iki bin yedi yüz üç guruşluk eşyasını gasp ile beynlerinde taksim eyledikleri Isparta Meclisinde icra kılınan muhakemelerinde sabit olarak hapis ve tevkif kılınmış oldukları beyanıyla eşyayı mesrukanın aynen veyahut bedelen merkumlardan tahsili ve mümkün olmadığı surette bunlardan merkuman Hacı Ali ve Hacı İbrahim’in ashab-ı efradından olmaları cihetiyle emval ve Emlakları füruht olunarak emval-i mesruka bedeli olan nasıf’ül-beyan bir yük yirmi iki bin yedi yüz üç guruşun tesviyesi istida kılınmasıyla keyfiyet Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliyede lede’l-ita eşhas-ı merkumenin leylen mumaileyhin hanesine girip bir yük yirmi iki bin bu kadar guruşluk eşyasını gasp eyledikleri tebeyyün ederek ilamı rapt olunmuş ise eşyayı mezkurenin aynen yahut bedelen ahz ve tahsil olunarak mumaileyhe ita ve merkumlar hakkında lazım gelen muamele-i cezaiye tahrir olunmak üzere derecat-ı cinayetlerinin ba-mazbata inha kılınması hususunun tarafınıza bildirilmesi tezekkür olunmuş olmakla iktizasının icra ve inhasına himem eylemeniz siyakında şukka

 

Belge 8

Belge yer numarası: COA İ.MVL 468-21238-1

Tarih. 16 Muharrem 1279 (14 Temmuz 1862)

Milli Beşenin oğlu Mehmet’in Takriri

Abak Kara Mehmet ve Hacı Osman ve Kör oğlan Türkmen’de idik. Silkinti Hacı İbrahim Milli Beşeoğlu Abdülnebi’yi bize gönderdi. Hacı abi İbrahim beni size gönderdi kalkın gidelim dedi. Püskül alacak idik. Püskülü ne yapacaksınız, ben püsküle yer bulurum dedi. Oradan kalkıp gece Hacı İbrahim’in evine geldik İbrahim’in evinde dört saat otuz dakikadan sonra Kocaoğlu dahi zengin ise de onun akçesi İzmir’e kendi Hacı Ali Ağanın eşya ve akçesi yeni geldi oraya gidelim diyerek Hacı İbrahim söyledi sonra kalkıp Kör oğlan ve Abak Kara Mehmet ve Sarı Ahmet oğlu Ali ve Kazım Hocanın oğlu Mehmet ve Biligvan oğlu Abdülnebi ve Beşeoğlu Nebi ve Silkinti Hacı İbrahim ve Hacı Halil oğlu Hacı Ali ve bir de hep beraber olduğumuz surette benim üzerimde bir bıçak bulunduğu halde Tortop oğlu Hacı Ali Ağanın büyük kapısı kapalı olduğundan refiklerimizden Abak ve Hacı Osman duvardan aştılar ve gelip bize kapıyı açtılar ve Sarı Ahmet oğlu ve Uşaklı kör oğlan dahi içeri girdiler ben ve refiklerimiz kapıda bekledik dört heybe eşya alıp dışarıya geldiler mezarlıktan dolaşıp Hacı ibrahim’in evine geldik heybenin ikisini Hacı İbrahim’in evine bıraktık. Heybenin ikisini alıp Bademli dağına çıktıktan ve yanımızdaki heybeleri Hacı İbrahim gelmedikçe açmadık. Beş gün sonra Hacı İbrahim geldi. Mezkur iki heybeyi açtık. Eşyalar ve akçeler meydana koyduk. Beşe oğlu Nebi’ye ve bana ve Mehmet’e ve Sarı Ahmet’in oğluna ve Uşaklı kör oğlana dörder bin guruş verdiler. Beyaz mecidiye ve altın karışık idi. Küsurunu Abak Kara Mehmet ve Hacı Osman ve Hacı İbrahim aldılar. Ne kadar aldıklarını bilemiyorum. Mezkur iki heybeden çıkan eşyalardan iki Şam-alacası, bir Trablusi ve bir dirhem yazması ben aldım. Ve Sarı Ahmet oğluna sekiz Şam-alacası on beş yazma ve yedi fes ve iki kumaş kuşak ve bir (..) kuşak; Kazım Hocanın oğlu Mehmet’e sekiz top alaca ve sekiz mecidiye çınari ve yirmi iki yazma ve bir Trablusi ve iki (..)  ve Uşaklı kör oğlana iki kutuni iki yazma ve Nebi’ye dokuz top Şam-alacası ve dört top mecidiye çınarisi ve otuz yazma ve dört Trablusi ve iki kuşak ve küsur eşyaları Hacı Osman ve Abak Mehmet ve Silkinti Hacı İbrahim’in yedinde kaldı ve iki heybe eşya Hacı İbrahim’in hanesinde kaldı ve oradan kalkıp Oynağan’a Mehmet Ağanın yanına gidip bekledim.

Milli Beşe oğlu Mehmet

Mühür

 

Belge 9

Belge yer numarası: COA İ.MVL 468-21238-1

Tarih: 16 Muharrem 1279 (14 Temmuz 1862)

Kazım Hocanın oğlu Mehmet’in Takriri

Abak Mehmet ve Milli Beşenin oğlu geldiler. Tortop oğlunun evine gideceğiz kalk gidelim dediler. Ben de kalkıp Senirkent’e Silkinti Hacı İbrahim’in evine vardık. Bir iki saat durduk, kalkıp Tortop oğlunun kapısının önüne geldik. Ben orada durdum, sonra ne yaptılar bilmem.

Kazım oğlu Mehmet

Mühür

Belge 10

Belge yer numarası: COA İ.MVL 468-21238-1

Tarih: 16 Muharrem 1279 (14 Temmuz 1862)

Kör İbrahim’in Takriri

Malını sirkat etmek kasdıyla leylen Tortop oğlunun hanesine vardığımızda on iki kişi idik ben ve Hacı Osman ve Abak ve Sarı Ahmet oğlu Ali ve Hacı İbrahim ve Milli Beşe oğlu ve Hacı Halil oğlu Hacı Ali ve Kazım Hocanın oğlu Mehmet olup küsurların isimlerini bilmem. Bana iki kişiden Hacı Osman ve Abak ve Bilgvan oğlu Abdülnebi ve Hacı İbrahim ve Ali Tortop oğlunun hanesinin içine girdiler, küsurumuz dışarıda durduk. Malları alıp gittiler. Silkinti Hacı İbrahim’in hanesine götürdük. Mallar merkum ile Hacı Ali’nin yanında kaldı.

Kör İbrahim

Mühür

Belge 11

Belge yer numarası: COA İ.MVL 468-21238-1

Tarih: 16 Muharrem 1279 (14 Temmuz 1862)

Beşe oğlu Nebi’nin Takriri

Benim üzerimde bir bıçak ve bir tabanca ve bir Macar tüfengi olduğu halde Abak Mehmet ve Bozoğlan oğlu Hacı Osman ve Uşaklı Kör Oğlan ve Milli Beşenin oğlu Mehmet ile akşamdan sonra Senirkent’e varıp Silkinti Hacı İbrahim’in evine vardık. Biraz sigara içerek şurada bir yere varalım dediler. Gece Tortop oğlunun evine gittik. Kapı kapalı idi. Abak ile Uşaklı oğlan duvardan aştılar gelip kapıyı açtılar. Hacı Osman ve Abak ve Uşaklı oğlan içeriye girdiler, malları aldılar ve çıktılar. Onlar Hacı Abdullah’ın önüne gittiler. Ben bırakıp İlegüb’e gittim. Bu mallardan hususi beş gün sonra Abak ve Milli Beşe oğlunu gönderdiler bana bir top kutuni ve on top alaca beş yazma ve üç fes ve sim bıçak kabzası ve maa etmeklik/ekmeklik? ve iki çift kumaş  kuşak ve bir Trablusi kuşak (..) ve bir bakraç ve tencere ve iki çuval ve bir tahta (..) ve bir yorgan ve yirmi adet Osmanlı lirası ve on adet mecidiye on iki adet otuzluk altın verdiler. Bunları aldım ve ziyade başka bir şey almadım ve bunlardan başka hususlarda merkum Abak Mehmet’e refakat ettim. Abağı iki üç gün önce gördüm, sana Hacı İbrahim kısrak gönderecek gönderdiği zaman gel beni de Arya Arslan’dan çağır dedi. İki gün sonra Hacı İbrahim, “Arya Arslan’da Hacı Osman ve Abak ve sair arkadaşlarını çağırınız” diyerek bana haber gönderdi. Kalkıp Hacı Osman’ın evine gittim. Merkum orada buldum, aldım geldim. Benim evde azıcık eğlendik. Oradan Senirkent’e gittik ve Tortop oğlunun evini açtıktan sonra merkumun bir kaçı dahi evime gelip gittiler

Beşenin oğlu Nebi

Mühür

Belge 12

Belge yer numarası: COA İ.MVL 468-21238-1

Tarih: 16 Muharrem 1279 (14 Temmuz 1862)

Kazım Hocanın takriri

Kutta-i tarik ve hırsız olduklarını bildiğim halde Abak Kara Mehmet ve karındaşı Hasan ve Milli Beşenin oğlu Mehmet ve Hacı Osman kadimden beri benim haneme gelirler ve giderler ve kah hanemde yatarlar idi. Tortopoğlu’nun eşyası çalındıktan sonra iki defa geldiler hanemde yattılar. Tortop oğlunun eşyasından olarak on beş alacayı seksen guruştan bin iki yüz guruşa Abak Mehmet’ten aldım ve sekiz yüz guruşunu verdi ve küsuru kaldı. Çınariilerin? on ikisini Lüleci Mehmet Kalay Süleymanı ve İbrahim ile geldi seksen guruşa verdim, aldı gitti ve daha parasını almadım. Ve yüz yirmi beş guruşa Abak Mehmet’ten iki top kumaş aldım. Karahisar’dan Naci Hüseyin Ebiden bedeli beş yüz altı guruşa siyah bir öküz aldım. Fotinleri yüz yirmi guruşu merkuma verdim. Ödünç olarak Abak’tan altı adet Osmanlı lirası aldım, vermedim, borcumdur. Abak mahbus iken kız karındaşı Cennet geldi, Abağı götürmek için iki yüz guruş verdim, bir püskül de oğlum Hüseyin’e verdi. Parası olan yirmi guruşu yine Cennet’e verdim. Ve yüz elli guruşa bir Trablus kuşak ve altmış guruşa iki kumaş kuşak ve yirmi beş guruşa iki tane fes ve üç guruşa on beş yazma ve yetmiş beş guruşa bir adet gümüş Cibril ve on beş guruşa yollu tabir olunan (..)  dirhem yazması beş adet mecidiye çınaresi? Abak Mehmet’ten aldım. Feslerin birisini oğlum Halil Hocaya ve birisini Hüseyin’e verdim giydiler. Abak Mehmet ile Milli Beşe’nin oğlu Mehmet gece benim evime geldiler Tortop oğlunun evine girip basacağız eşya ve akçesi alacağız dediler. Oğlunu dahi beraber götüreceğiz dediler. Ben de pekiyi götürün dedim, aldılar götürdüler.

Kazım Hoca

KAYNAKLAR

-Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi: A.MKT.UM 548-70-1, A.MKT.UM 554-85-1, A.MKT.UM 563-78-1, A.MKT.UM 564-92-1, İ.MVL 468-21238-1, MVL 385-8-2, MVL 631-1,

NOT. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. 

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

 

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: HACI KİBAR HÜSEYİN EFENDİ İLE İLGİLİ BELGELER (1859-1867 – 3

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.