Dr. İbrahim KARAER

Özet: Uluborlu kazasının önemli vakıflarından biri olan Zekeriya Dede Zaviyesi, bazı belgelerde Zekeriya Baba Zaviyesi ve Ayazmana Tekkesi olarak geçmektedir. XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Arşiv belgelerinde adı geçen bu zaviye ile ilgili günümüzde herhangi bir kalıntı mevcut değildir. Ayazmana su kaynağının hemen yakınında “Zekeriya Sultan Türbesi” bulunmaktadır. Zekeriya Dede Zaviyesinin bu türbenin yerinde veya yakınında olma ihtimali kuvvetlidir. Zekeriya Dede Zaviyesi ve Türbesinin bulunduğu Ayazmana, ilk çağlarda ve Hıristiyanlık döneminde kutsal bir yer olarak tanınmış ve ziyaret edilmiştir. Ayazmana, Türklerin eline geçtikten sonra da önemini korumuş, XX. yüzyılın ortalarına kadar yerleşim yeri olarak varlığını sürdürmüştür. Ayazmana su kaynağı ve çevresi günümüzde mesire yeri olarak kullanılmakta ve buradaki Zekeriya Sultan Türbesi halen ziyaret edilmektedir.

Zekeriya Dede Kimdir?

Zekeriya Dede’nin hayatı, şahsiyeti ve hangi devirde yaşadığına dair elimizde bilgi mevcut değil. Böcüzade Süleyman Sami’ye göre; Zekeriya Dede, köyün değirmenlerine dağdan suyun gelmesini sağladığı için kendisine mucizevi özellikler atfedilen, keramet sahibi ve köylüler tarafından saygı duyulan bir zattır.Yassıviran köyünde Zekeriya Efendi namında bir zat dahi türbe-i mahsusu içinde medfun olup köyün değirmenlerine cari suyu karyenin cenub cihetinde dağın kıblesine gelen Ağros (Atabey) kasabası suyundan kerameten tefrik ve inba eylediği itikadından dolayı köy ahalisince ve civar mahallerince zahir’ül kerame nüfus-ı zekiye erbabından ve e’izzeden ma’duddur. Her murad için merkadini ziyaret-i mebruk ve geceleri ikad-ı kanadil maruftur. (Böcüzade, 2012: 316-317.) Zekeriya Dede, bazı kaynaklarda “Ayazmana Dede” olarak adlandırılmıştır (Isparta, 2014: 163).

Zekeriya Dede, Ayazmana mesirelik alanında bulunan “Zekeriya Sultan” olarak anılan türbede medfundur. Zekeriya Sultanla ilgili şöyle bir rivayet anlatılır: Zekeriya Sultan, Hacı Bektaş Veli, Mevlana ve Osmanlı Padişahı II. Murat döneminde yaşamış, Hacı Bektaş Veli’nin halifelerindendir. Bektaşilik tarikatını yaymak için görevlendirilmiştir. Zamanın padişahı II. Murat buraya uğradığı zaman, o bölgenin tapusunu orduya yardım ettiği için Zekeriya Sultan’a vermiştir. Burada Zekeriya Sultan soyundan gelenlere ait mülkler bulunmaktadır (Yıldırım, 2000: 166). Rivayette, Zekeriya Sultan’ın Mevlana (1207-1273), Hacı Bektaş Veli (1209-1271) ve Sultan II. Murat (1404-1451) döneminde yaşadığının zikredilmesi; rivayetin değerini düşürmektedir. Zira Zekeriya Sultan’ın hem Sultan II. Murat ile hem de Mevlana ve Hacı Bektaş Veli ile çağdaş olması mümkün değildir. Ancak bu rivayet, Zekeriya Dedenin XIII. yüzyılda yaşadığına dair ipucu vermektedir. 

Zekeriya Dede Zaviyesi İle ilgili Belgeler

Zekeriya Dede Zaviyesi Vakfının vakıf senedi mevcut olmadığı için, vakfın kim tarafından, hangi tarihte kurulduğuna dair elimizde bilgi mevcut değil. Bu zaviye, Zekeriya Dede tarafından veya daha sonraki bir tarihte onun adına kurulmuş olmalıdır. Zekeriya Dede Zaviyesinin kuruluşu ile ilgili rivayet de bu görüşümüzü doğrular niteliktedir. Bir rivayete göre; Zekeriya Dede Ayazmana’daki su pınarı yakınında tekkesini kurmuş ve buradan gelip geçen yolculara dil, din, ırk ayrımı yapmadan hizmet etmiştir. Kendisi veya evlatlarından birisi Zekeriya Dede Zaviyesi Vakfını kurmuş ve akrabası Veyis Dedenin evlatları ile birlikte çalışarak Ayazmana’da altı yüzyıl hizmet etmişlerdir (Ölgün, Mart 2000: 3).

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayınlarından 1530 tarihli “438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937 /1530) I”de bu zaviyenin adı “Yatağan Zekeriya Zaviyesi” olarak geçmektedir (1993: 68). Karaca, bu zaviyeden “Yakan Zekerya Zaviyesi” olarak söz etmiştir. Bu zaviye, Ayazmana’da bulunmakta idi. Ayazmana, 1478 tarihinde mezra olup gelirleri “mensuh-ı evkaf” olmuş ve tımara verilmiştir. Daha sonraki tarihlerde köy olarak geçmektedir. Bu zaviyenin adı, ilk kez 1530 tarihli defterde geçmektedir. 1530 tarihli deftere göre; Ayazmana köyünde 16 nefer, 7 hane, 9 mücerred (Bekar) olup geliri 946 akçedir. 1570-71 tarihli defterde ise, “defter-i köhnede mukayyed meşihas der tasarruf-ı Şemseddin ba-berat-ı hümayun” diye belirtilmiştir. Bu köyde 7 nefer, 7 mücerred ve 13 bennak bulunmakta olup geliri 1.120 akçedir. Gelirleri resm-i çift, nim çift ve bennak, arpa, buğday, bağ, kovan, soğan ve afyon öşrü ile resm-i ağnam (koyun/keçi vergisi) ve bad-ı hevadan meydana gelmektedir. Bu köyün gelirleri 1530 ve 1568 tarihlerinde vakıflara ayrılmış ve tımardan çıkarılmıştır (Karaca, 2012: 117-118).

1501 tarihli defterde Uluborlu kazasında 26 adet vakıf kayıtlıdır. Bu vakıflardan 13 tanesi zaviye vakfıdır (Bula Hatun, Kargın Dede, Şeyh Köpek, Evliya Paşa, Alemdar, Ahi Ömer, Şeyh Kamarı, Sinle Şeyhi, Ahi Hüseyin, Mahmud veledi Ahi Ali). 1530 tarihinde vakıf sayısı 30’a çıkmıştır. 1501 tarihli defterde adı geçmeyen Zekeriya Dede Zaviyesi Vakfı 1530 tarihli defterde yazılıdır. Ayazmana köyü 1478’de mezra iken 1530 tarihinde köy haline gelmiştir (Karaca ve Karaboğa, 11-15 Ekim 2019). Karaca ve Karaboğa’nın verdiği bilgiler Zekeriya Dede Zaviyesi Vakfının 1530 yılında kurulduğuna işaret etmektedir. Ancak biz, bölgenin fethinde ve Türkleşmesinde gazi dervişlerin kurdukları tekkelerin rolü göz önüne alındığında, “Zekeriya Dede”nin tekkesini burada daha önceki bir tarihte kurmuş olabileceğini düşünüyoruz. Zekeriya Dede Zaviyesinin konumu buna işaret etmektedir.

XIX. yüzyıl belgelerinde bu zaviyenin adı Zekeriya Dede Zaviyesi, Zekeriya Baba Zaviyesi ve Ayazmana Tekkesi olarak geçmektedir. 15 Cemaziyel-evvel 1264 (19 Nisan 1848) tarihli evkaf defterinde; bu zaviye “Zekeriya Dede Zaviyesi Vakfı” olarak yazılmıştır. Yassıviran köyündeki Zekeriya Dede Zaviyesi, 1839-1844 yıllarında altı yılda 1.080,5 guruş gelir elde etmiş, bunun 270 guruşu maaş ve muhasebe harcına, geriye kalan 810,5 guruş ise zaviyadarın korumasında gelip geçene yemek yedirmek için harcanmıştır (Belge-1 COA EV.d 10248).

H.1262-1266 (1846-1850) tarihli evkaf defterinde, bu zaviyenin adı Zekeriya Dede Zaviyesi ve buğday/arpa a’şarından oluşan beş yıllık geliri 824 guruş olarak yazılmıştır. 1262 (1846) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 144 guruş, şa’ir 36 guruş, toplam 180 guruş; 1263 (1847) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 135 guruş, şa’ir 50 guruş, toplam 185 guruş; 1264 (1848) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 112 guruş, şa’ir 24 guruş, toplam 136 guruş; 1265 (1849) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 102 guruş, şa’ir 27 guruş, toplam 129 guruş; 1266 (1850) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 154 guruş, şa’ir 40 guruş, toplam 194 guruştur ( Belge-2 COA EV.d 12970).

H.1269-1271 (1852-1854) tarihli evkaf defterinde; Yassıviran köyündeki bu zaviye, “Zekeriya Baba Zaviyesi” olarak yazılmıştır. Zekeriya Baba Zaviyesinin zaviyedarları Mustafa ve Veli ile görülen hesapta; vakfın 430 guruş gelir elde ettiği, masraflar için 87 guruş, maaş ve muhasebe harcı için 40 guruş harcandığı ve vakfın kasasında 303 guruşun  mevcut olduğu belirtilmiştir (Belge-3 COA EV.d 15150).

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde H. 8 Şevval sene 1269 (15 Temmuz 1853) tarihli Zekeriya Dede Zaviyesine zaviyedar atanması ile ilgili kayıtta; Zekeriya Dedenin e’izze-i kiramdan olduğu ve Yassıviran köyündeki zaviyesinin “Ayazmana Tekkesi” olarak tanındığı belirtilmiştir. Söz konusu kayıtta Zekeriya Dede Zaviyesi zaviyedarlığının yarım hissesinin 15 Temmuz 1853 tarihinde Mehmet Kasım’a verildiği, adı geçenin vefatıyla boşalan zaviyedarlık hissesinin 12 Cemaziyel-evvel 1306 (14 Ocak 1889) tarihinde oğlu Ali Efendiye; onun da ölümüyle boşalan zaviyedarlık hissesi 17 Recep sene 1322 (27 Eylül 1904) tarihinde oğlu Tahsin Efendiye tevcih olunduğu yazılıdır (Belge-4/1 VGA 149-308-4233). Zekeriya Dede Zaviyesinin diğer yarım hissesi 15 Temmuz 1853 tarihinde Hüseyin bin Mustafa’ya, onun vefatıyla 4 Rabiul-ahir sene 1320 (11 Temmuz 1902) tarihinde büyük oğlu Şeyh İsmail Efendiye tevcih olunmuştur (Belge-4/2 VGA 149-308-4234).

1863 yılında Zekeriya Dede Zaviyesinin mütevellisi Kasım Efendi, zaviyenin geliri 903 kuruş, gideri ise 301 kuruş 20 paradır (Akdemir, 2005: 134).

1853 yılından beri Zekeriya Dede Zaviyesi zaviyedarlığının yarım hissesine sahip olan Mehmet Kasım Halifenin beratı, Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması münasebetiyle H. 4 Recep sene 1280 (12 Şubat 1864) tarihinde yenilenmiştir (Belge-5 COA EV. BRT 186-12). 

Vakıfların, taşınmazların işletmeci / kiracılar arasında el değiştirmesi işlemlerinden gelir elde ettikleri anlaşılmaktadır. H.24 Rabiul-ahir 1288 – 25 Cemaziyel-evvel 1288 tarihli evkaf defterinde, bu vakfın adı “Zekeriya Zaviyesi Vakfı” olarak geçmektedir. Zekeriya Zaviyesi Vakfı, taşınmazların işletmeci / kiracılar arasında el değiştirmesi işlemlerinden 70 kuruş gelir elde etmiştir (COA EV.d. 22020).

Hamid Sancağı dahilinde kain evkaf-ı şeriflerinde doksan senesi kanun-ı evvel iptidasından Şubat nihayetine kadar üç mah (1 Aralık 1874 – 12 Mart 1875) zarfında vuku’bulan harç, ferağ ve intikalat-ı müstagallat ve varaka baha ve kalemiyenin miktarını mübeyyin defterde; Zekeriya Dede Zaviyesi Vakfında sadece bir adet ferağ işlemi yapılmış ve bunun karşılığında 23 guruş gelir elde edilmiştir (COA EV.d 23408).

Bu kayıtlardan XIX. yüzyılda Yassıören Köyünde, gelip geçen yolcuların ağırlandığı Zekeriya Dede Zaviyesi, diğer adıyla Ayazmana Tekkesinin faal olduğu görülmektedir. S. Sterrett, 1880 yılında bölgeye yaptığı seyahati esnasında Güreme (Ortayazı)’den Ayazmana’ya gittiğini, Ayazmana’yı dağın eteğinde, ağaçlar ve bahçeler arasında güzel bir tekkesi olan köy olduğunu söylemiştir (Sterret, 1888: 406). Sterrett’in bu tespitinden Ayazmana Tekkesinin 1880’li yıllarda da işlevini sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Zekeriya Dede Türbesi

Zekeriya Dede Türbesi, Yassıören köyü Ayazmana mesireliğinde bulunan su kaynağının kuzeyinde kare planlı, üstü kubbeli, yeşil badanalı betonarme bir yapıdır. Türbenin içinde iki sanduka bulunmakta olup, bunlardan birinin Zekeriya Dede’ye ait olduğu söylenmektedir. Diğer sandukanun Zekeriya Dede’nin eşine mi, yoksa Veyis Dede’ye mi ait olduğu bilinmemektedir. Yaygın olan görüşe göre; türbede yatan Veyis Dede, Zekeriya Sultan’ın akrabası ve Ocağı sürdüren kişidir (Isparta, 2014: 163).

Türbenin yanında yaşı hesaplanamayan, adı efsanelere karışmış bir anıt ağaç, “pinar meşesi” vardır. Pinar ağacının, Gelincik Ana Efsa­nesinde geçen Gelincik Dağından atılan yanık odun parçalarından biri olduğu rivayet edilmektedir (Ünsal, Haziran 2002: 7). Zekeriya Sultan türbesi, çevredeki halk tarafından halen ziyaret edilmekte, adaklar adanmakta, onun adına kurbanlar kesilmekte, yemek ikram edilmektedir. Türbeyi özellikle iş arayanların ve hastaların ziyaret ettiği söylenmektedir. Türbeyi ziyaret edip dilekleri kabul olanlar mevlit okutmakta, genel olarak pilav ve irmik helvası dağıtmaktadırlar.

Sonuç

Zekeriya Dede Zaviyesinden günümüze intikal eden herhangi bir kalıntı yoktur. Ayazmana su kaynağının hemen yakınında “Zekeriya Sultan Türbesi” bulunmaktadır. Zekeriya Dede Zaviyesinin, türbenin bulunduğu yerde veya yakınında olması ihtimali kuvvetlidir. Tarihe mal olmuş muhterem bir zat olan Zekeriya Dedeyi, yeni nesillere anlatmak ve onun hatırasına sahip çıkmak hepimizin görevi olması gerekirken, son zamanlarda bazı işgüzarlar Ayazmana su kaynağından türbeye sağlanan suyu kesmiştir. Bu sorumsuz davranış, Yassıören köyü ve Senirkent ilçesinin önemli bir kültür varlığına yapılan büyük bir saygısızlıktır, bir an önce bu yanlış uygulamaya son verilmelidir.

BELGELER

 

Belge 1

Belge yer numarası: EV.d 10248

Tarih: H. 1 Muharrem 1252 – 18 Cemaziyel-evvel 1264 (18 Nisan 1836- 18 Nisan 1848)

Zaviye-i Zekeriya Dede karye-i Yassıviran tabi Uluborlu

Sene                            Hasılat

1255                           140

1256                           211

1257                           196

1258                           223

1259                           117

1260                           193

Toplam                       1.080,5

Harç-ı muhasebe         270

810,5 guruşu Mütevelli ahz edip ayende ve ravendeye itaam-ıtaam ettirdiği

Belge 2

Belge yer numarası: COA EV.d 12970

Tarih: H.1262-1266 (1846-1850)

Belge özeti: Yassıviran karyesindeki Zekeriya Dede Zaviyesi hasılatı

Yassıviran karyesinde vaki Zekeriya Dede zaviyesi hasılatı

1262 (1846) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 144 guruş, şa’ir 36 guruş, toplam 180 guruş

1263 (1847) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 135 guruş, şa’ir 50 guruş, toplam 185 guruş

1264 (1848) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 112 guruş, şa’ir 24 guruş, toplam 136 guruş

1265 (1849) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 102 guruş, şa’ir 27 guruş, toplam 129 guruş

1266 (1850) yılında tahıl a’şarı hasılatı: hınta 154 guruş, şa’ir 40 guruş, toplam 194 guruş

Beş yıllık toplam buğday ve arpa a’şarından elde edilen hasılat toplamı 824 guruştur.

 

Belge 3

Belge yer numarası: COA EV.d 15150

Tarih: H.1269-1271 (1852-1854)

Yassıviran karyesinde Zekeriya Baba Zaviyesi zaviyedarı Mustafa ve Veli ile rüyet olunan muhasebesi

Sene                            Hasılat

1269                           110

1270                           180

1271                           140

Toplam                       430

Mesarifat                    87

Maaş ve harç muhasebesi 40

Kasada                       303

 

Belge 4/1

Belge yer numarası: VGA 149-308-4233

Nev’i cihat: Zaviyedar hisse-i nısfı

Vezaif-i muhassasat esami-i mutasarrifat: Mehmet Kasım

Tevcih Tarihi: 8 Şevval sene 1269 (15 Temmuz 1853)

Vakfı ismiyle hayrat-ı müberranın mahal ve mevki’i: E’izze-i kiramdan Ayazmana Tekkesi demekle maruf Zekeriya Dede’nin Uluborlu kazasına tabi Yassıviran karyesinde kain zaviyesi vakfı

Atik Esas Defteri: Askeri (..) 600

Vukuat ve mülahazat: Mumaileyhin vuku-ı vefatıyla mahlulünden oğlu Ali Efendiye ba-irade-i aliyye tevcih fi 12 Cemaziyel-evvel 1306 (14 Ocak 1889

Hülasa 981

Mumaileyhin fevtiyle mahlulünden oğlu Hüseyin Tahsin Efendiye ba-irade-i aliyye tevcihi fi 17 Recep sene 1322 (27 Eylül 1904)

Hülasa: 1449

Belge 4/2

Belge yer numarası: VGA 149-308-4234

Nev’i cihat: Zaviyedar hisse-i nısfı

Vezaif-i muhassasat esami-i mutasarrifat: Hüseyin bin Mustafa

Tevcih Tarihi: 8 Şevval sene 1269 (15 Temmuz 1853)

Vakfı ismiyle hayrat-ı müberranın mahal ve mevki’i: E’izze-i kiramdan Ayazmana Tekkesi demekle maruf Zekeriya Dede’nin Uluborlu kazasına tabi Yassıviran karyesinde kain zaviyesi vakfı

Atik Esas Defteri: Askeri (..) 600

Vukuat ve mülahazat: Mumaileyhin vuku-ı vefatıyla mahlulünden kebir oğlu Şeyh İsmail Efendiye ba-irade-i aliyye tevcih fi 4 Rabiul-ahir sene 1320 (11 Temmuz 1902)

Hülasa 1252

Belge 5

Belge yer numarası: COA EV. BRT 186-12

Tarih: 4 Recep sene 1280 (12 Şubat 1864) 

1277 senesi Zilhicce-i şerifinin 11.günü (20 Haziran 1861) taht-ı ali-i necip Osmani üzere cülus-ı hümayun-ı meymenet-makrun vuku bulup umumen tecdid-i berevat olunmak kaide-i mer’iyye-i aliye-i saltanat-ı seniyeden olduğuna binaen nezaret-i evkaf-ı hümayun-ı mülükaneme mülhak Uluborlu kazasına tabi Yassıviran karyesinde vaki Zekeriya Dede Zaviyesi vakfına vazife-i muayene ile ber-muceb meşrut nısfı hisse zaviyedarlık ciheti mutasarrıfı olan vakfından işbu rafiden tevki’-i refi’üş-şan-ı hakani  Mehmet Kasım Halifenin yedinde olan atik beratı bi’t-takdim tecdidi rica olunduktan naşi kuyuda müracaat olundukta cihet-i mezkure hisesesi 1269 senesi Zilkadesinin evaili tarihiyle mumaileyhim uhdesinde olduğu tebeyyün eylemiş olduğundan kuyud-ı atik beratı mucebince tecdiden berat-ı şerifim ita olunmak babında sadır olan ferman-ı alişanım veçhile tecdiden bu berat-ı hümayunumu verdim ve buyurdum ki mumaileyhim üslub-ı sabık üzere cihet-i mezkura hissesine vazife-i mezbur mutasarrıf olup edayı hizmet olduktan sonra işbu berat-ı alişanıma mugayir tasarrufuna taraf-ı ahardan müdahale olunmaya şöyle bileler alamet-i şerifime itimad kılalar tahrir fi elyevm rabi min şehr ü Recebü’ş-şerif sene semanine ve mieteyn ve elf / 4 Recep sene 1280 (12 Şubat 1864)

KAYNAKLAR

 

Arşiv Belgeleri

– Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (COA): EV.BRT 186-12, EV.d 10248, EV.d 12970, EV.d 15150, EV.d. 22020, EV.d 23408

– Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (VGA): 149-308-4233, 149-308-4234

Kitaplar / Makaleler

Akdemir, M. Sadık (2005), “Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Uluborlu’daki Vakıf Hizmetleri”, Arayışlar İnsan Bilimleri Araştırmaları, yıl:7, sayı: 1

– Böcüzade Süleyman Sami (2012), Isparta Tarihi. Isparta: Isparta Valiliği

– 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937 / 1530) I, 1993, Ankara: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü

– Isparta ve Çevresinde Türbe ve Ziyaret Yerleri, (2014), Isparta: Isparta Valiliği

Karaca, Behset – Durmuş Volkan Karaboğa (11-15 Ekim 2019), “Osmanlı Medeniyeti, Yerleşmesi ve İskanına Etki Eden En Önemli Kurumlardan Biri Olan Tekke ve Zaviyeler: Hamid Sancağı Örneği”, History Studies

 – Ölgün, Necati (Mart 2000), “Zekeriya Dede Sultan”, Sessiz Çığlık (5)

– Sterret, Stlington (1888), The Wolfe Expedition to Asia Minor vol.3.

– Ünsal, İsa Ruhi (Haziran 2002), “Bir Tarih Hazinesi ve Tabiat Harikası Yassıören Ayazmanası”. Yassıören İlköğretim Okulu Dergisi, yıl: 1, sayı: 2

– Yıldırım, Elif Ülkü (2000), Senirkent-Uluborlu Yöresi Halk Edebiyatı Mahsulleri Üzerine Bir Araştırma, İsparta: SDÜ Yüksek Lisans Tezi

 

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

 

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: YASSIÖREN (YASSIVİRAN) KÖYÜNDEKİ ZAVİYE VAKIFLARI 2: ZEKERİYA DEDE ZAVİYESİ İLE İLGİLİ BELGELER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.