Dr. İbrahim KARAER

ÖZET

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan EV.d. 12970 numaralı, H.1262-1266 (1845- 1850) tarihli evkaf defterinde Uluborlu kazasında 20 vakıf kayıtlıdır. Bu vakıflardan 8 tanesi kaza merkezinde, 12 tanesi ise köylerde bulunmaktaydı. Bu yazımızda, bu defterde kayıtlı vakıfların adları ve beş yıllık gelirleri hakkında bilgi vereceğiz.

***

Uluborlu Kaza Merkezindeki Vakıflar ve Beş yıllık Gelirleri:

1- Bahçe Cami-i Şerifi Evkaf hasılatı: 1.879 guruş (Soğan ve iskelen a’şarı 250 guruş)

2- İshak Fakih Paşa Zaviyesi hasılatı: 1.844 guruş (Soğan ve iskelen a’şarı 397 guruş)

3- Bülbül Cami-i Şerifine Meşrut Alemdar Zaviyesi hasılatı: 3.395 guruş (soğan ve iskelen a’şarı (217 guruş)

4- Sultan Alaeddin Cami-i Şerifin Evkaf hasılatı: 2.600 guruş (soğan ve iskelen a’şarı 355 guruş)

5- Emrem Cami-i Şerifin Evkaf hasılatı: 1.020 guruş (soğan ve iskelen a’şarı 183 guruş)

6- Efendi Sultan Evkaf hasılatı: 577 guruş (soğan ve iskelen a’şarı 139 guruş)

7- Evliya Paşa Zaviyesinin hasılatı: 893 guruş (soğan ve iskelen a’şarı 216 guruş)

8- Hacı Hoca Ahmed Mescid-i Şerifin Evkaf hasılatı: 294 guruş (soğan ve iskelen a’şarı 110 guruş)

Uluborlu Kazasına Bağlı Köylerdeki Vakıflar ve Beş Yıllık Gelirleri:

1- Senirkent karyesinde Elperekzade Cami-i Şerifin Evkaf hasılatı: 1.579 guruş

2- Senirkent karyesinde Şeyh Ahmed Zaviyesi hasılatı: 822 guruş

3- Senirkent karyesinde Ahi Hüseyin Zaviyesi hasılatı: 855 guruş

4- Senirkent karyesinde Kabal Mescidi Şerifin hasılatı: 398 guruş

5- Yassıviran karyesinde Zekeriya Dede Zaviyesi hasılatı: 824 guruş

6- Yassıviran karyesinde Cami-i Şerifin Evkaf hasılatı: 3.197 guruş

7- Yassıviran karyesinde Baba Gargın Zaviyesi hasılatı: 3.221 guruş

8- Yassıviran karyesinde İmam Hasan Hüseyin Şerifin Evkaf hasılatı: 636 guruş

9- Garip karyesinde Gargula Zaviyesi hasılatı: 5.592,5 guruş (soğan ve iskelen a’şarı 234 guruş)

10- Kabaca-i Kebir’de Çaylak Kuyusu Evkaf hasılatı: 3.513 guruş

11- Bisse karyesinde Bula Hatun Zaviyesi hasılatı: 4.785 guruş

12- Kabaca-i Sagir’de Cami-i Şerifin hasılatı: 625 guruş (soğan a’şarı 223 guruş)

Uluborlu kazası vakıflarının gelirleri genel olarak arpa ve buğday öşründen oluşmaktadır. Kaza merkezi ile Garip ve Kabaca-i Sagir (Küçükkabaca) köylerindeki vakıf gelirleri arasında soğan ve iskelen öşrü de yazılmıştır. Bu yıllarda Uluborlu kazasında önemli miktarda soğan yetiştirildiği anlaşılıyor.

Defterde, Yassıviran (Yassıören) köyünde yazılan İmam Hasan Hüseyin Şerif Vakfı dikkat çekicidir. Bu vakıf adına ilk defa bu defterde rastladık. Ayrıca Garip köyündeki Gargula Zaviyesi ile Senirkent köyündeki Kabal Mescidi Vakfıyla ilgili yazım hatası olduğunu düşünüyoruz. Çünkü diğer vakıf defterlerinde, bu iki vakıfla ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Uluborlu şehrinde Kargu Lala Medresesi Vakfı mevcut olup, Garip köyü gelirleri bu vakfın gelirleri arasında sayılmıştır. Uluborlu şehrinde Kabal Mahallesi ve bu mahallede Kabal Mescidi Vakfı bulunmakta idi. Dolayısıyla 12970 numaralı evkaf defterinde Senirkent ve Garip köylerinde yazılan bu iki vakfın, Uluborlu kaza merkezinde bulunduğunu söyleyebiliriz.

SONUÇ

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan EV.d 10248 numaralı ve (M.18 Nisan 1836- 19 Nisan 1848) tarihli vakıf defterinde Uluborlu kazasında 35 vakıf kayıtlı olmasına rağmen, H.1262-1266 (1845-1850) tarihli EV.d. 12970 numaralı evkaf defterinde 20 vakıf kayıtlıdır. Vakıf sayısındaki bu düşüşün sebebi hakkında herhangi bir şey söylemek zordur.

KAYNAKLAR

-Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi yer nu. EV.d. 12970

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

Not: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: ULUBORLU KAZASI VAKIFLARI H.1262-1266 (M.1845-1850)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.