Dr. İbrahim KARAER

 

ÖZET

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi ve Öztoprak Ailesi Arşivinde Veli Baba Dergahı ile ilgili yaptığımız araştırmalarda İlegüb köyü ve Tatarlı köylüleri arasındaki sınır anlaşmazlığı ile ilgili belgeler dikkatimizi çekmişti. Söz konusu belgelerde; Uluborlu kazasına bağlı İlegüb köyü ile Sandıklı kazasına bağlı Tatarlı köyü sınırında bulunan Arızoğlu arazisinin Tatarlı köylüleri tarafından tecavüze uğradığı, Uluğbey köyünden bir kişinin öldüğü ve çok kişinin yaralandığı; suçluların kürek cezasına çarptırıldıkları; Uluborlu ve Sandıklı kazası kaymakamlıklarının olaya el koyduğu, anlaşmazlığın giderilmesi için iki kaza heyetlerinin keşif ve incelemeler yaptıklarını; ayrıca bu olaya Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Seyyid Mehmet Takiyüddin Efendinin avukatı vasıtasıyla ve bizzat yetkili makamlara dilekçe ile müracaat ederek müdahil olduğunu gördük.

****

Bir numaralı belge; Arızoğlu arazisinde öldürülen İlegüb köyünden Paşa Ahmet’in annesinin ifadesidir. Yazının üzerinde tarih ve imza yoktur. Ahmet’in annesi ifadesinde; köyün dışından gelen 70-80 kişinin Ahmet’e silahla ateş ederek öldürdüklerini; öldürenlerin isimleri ve şahsiyetleriyle ilgili dava vekili Osmanzade Nuri Efendi vasıtasıyla yazdıkları dilekçelerde belirttiğini; ayrıca Uluğbey, Senirkent, Uluborlu ve Dereköy’den olaya şahit olanların isimlerini saymıştır. Söz konusu ifadenin müsvedde olduğunu düşünüyoruz. Belge görüntüsü net olmadığı için bazı kelimeler okunamadı. Uluğbeyli Paşa Ahmet’in hangi tarihte öldürüldüğüne dair elimizde bilgi mevcut değil. Ancak diğer belgelerden Ahmet Efendinin 1905 yılında öldürülmüş olduğunu tahmin ediyoruz (Belge-1 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.150).

İki numaralı belgenin, Dava Vekili Alişahzade (Nuri Efendi) tarafından Takiyüddin Efendiye yazılan bir mektup olduğunu düşünüyoruz. Alişahzade (Nuri Efendi), 21 Temmuz 1321 (3 Ağustos 1905) tarihli mektubunda; Arızoğlu arazisi ile ilgili Uluborlu kaymakamlığına dilekçe verdiğini, bu dilekçede Tatarlı halkının Arızoğlu mevkiindeki hasılatı silahla gasp ettikleri, Uluğbeyli bir kişiyi öldürdükleri ve birden fazla kişiyi yaraladıkları, yeni cinayet işlemeğe meyilli oldukları, bunun için zabıta tedbirlerinin artırılmasını istediğini; ancak zabıta memuru Eşref Beyin işi yavaştan aldığı için vilayete şikayet ettiğini; ayrıca bazı şahitlerin düzgün ifade vermediğini, Tatarlılar lehine hava oluşmaya başladığını belirtmiştir (Belge-2 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.698).

Arızoğlu arazisi hakkında 27 Temmuz 1321 (9 Ağustos 1905) tarihli yazının kime yazıldığı ve yazanın kim olduğu açık değildir. Ancak yazının içeriğinden Takiyüddin Efendiye vekili tarafından yazılmış mektup olabileceğini düşündük. Alişahzade, söz konusu mektubunda, Uluborlu kazası yetkililerine verdiği dilekçenin önce kabul edilmek istenmediğini, daha sonra kabul edildiğini; kaymakamın kendini çağırıp Arızoğlu mevkisine keşfe gidileceğini, bunun için beş lira ödemelerini söylediğini; Türkmenlerin Tatarlı’ya 1693/1694’de yerleştiğini, ellerindeki mahkeme kararının 1635 tarihli olduğunu, tartışmalı arazide Tatarlıların haklı olduğunu gösteren hiç bir belge bulunmadığını, keşif bedeli olan beş liranın gönderilmesini talep etmiştir (Belge-3 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.663-664).

21 Ağustos 1905 tarihli Alişahzade imzalı Takiyüddin Efendiye yazıldığını tahmin ettiğimiz mektupta; Karahisar Mutasarrıfı ve Sandıklı Kaymakamının mahkeme neticeleninceye kadar Arızlı arazisindeki ekinlerin yed-i emine verilmesini istedikleri ve vilayet tarafından bu isteğin kabul edildiği; ekinlerin bir memur gözetiminde yoldurulacağı bildirilmiş; Uluborlu halkının istinafa müracaatı engellediğini, iş takibi için birlikte Konya’ya gitmeyi teklif etmiştir.  (Belge-4 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.678).

Uluborlu Mahkemesine verilen 7 Eylül 1905 tarihli dilekçeden, İlegüb ve Tatarlı köylüleri arasında 26 Ağustos 1905 tarihinde yeni bir olayın yaşandığını öğreniyoruz. 26 Ağustos 1905 tarihinde Uluğbey köyü halkından bazıları Arız oğlu mevkiinde tarlalarında çalışırken, Tatarlı köyünden kadın ve erkeklerden oluşan yirmi kişilik bir grubun saldırısına uğramışlar; ellerindeki zirai ürünleri saldırgan grup zorla almıştır. Saldırgan gruptan Hatice isimli bir kadın yanında bulunan çocuğu “yere çarpıp, bunu öldürür, sizi öldürdü diye şikayetçi olurum” demiş. Araya giren Senirkent halkından bazıları olayın daha fazla büyümesini önlemişlerdir. Tatarlı köyünden kalabalık bir grup ertesi günü 27 Ağustos 1905 tarihinde mahkemeye gelerek darp edildikleri gerekçesiyle davacı olmuşlardır. Dört gün sonra yanlarında getirdikleri bir çocuk cenazesinin, olay günü darp edilerek öldüğünü iddia etmişlerdir. Bir kısmı da Sandıklı mahkemesinde Uluğbey köylüleri hakkında dava açmışlardır. Uluborlu kazası mahkemesine verilen söz konusu dilekçede, daha önce Uluğbey köyünden bir kişiyi öldüren ve bazılarını yaralayan Tatarlı köyü ileri gelenlerinden bazılarının tutuklandıkları da belirtilmiştir. Dilekçede, dava konusu olayın Uluborlu kazası sınırları dahilinde meydana geldiği için, Sandıklı mahkemesinde dava açılmasının yanlış olduğu, mahkemenin Uluborlu kazasında görülmesi talep edilmiştir (Belge-5 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.91,95).

İlegüb ve Tatarlı köyleri arasındaki arazi anlaşmazlığıyla ilgili Uluğbey halkı adına Konya vilayetine yazılan üzerinde tarih bulunmayan dilekçede; Arızoğlu mevkisindeki arazi anlaşmazlığından dolayı Tatarlı halkının saldırılarına maruz kaldıkları, ölüm ve yaralama hadiseleri yaşandığı, cebren hasılata el konulduğu, zabıta memurunun işi yavaştan aldığı; Uluğbey halkı için önemli olan Arızoğlu hasılatının elden çıkması halinde köyün dağılacağı ifade edilmiştir (Belge-6 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.699).

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivindeki belgelerden İlegüb ve Tatarlı köyleri arasındaki arazi anlaşmazlığının 1907 ve 1908 yıllarında da devam ettiği anlaşılıyor. Uluğbey köyü namına on altı mühür basılarak 14 Haziran 1907 tarihinde Sadaret makamına gönderilen dilekçede; Uluğbey köyüne ait olan Arızoğlu Yaylasının Sandıklı kazasının Tatarlı köyü halkı tarafından

birkaç yıldan beri tecavüze uğradığı, iki yıl önce meydana gelen olayda Uluğbey köyünden Bağrıaçık oğlu Paşa Ahmet Mollanın öldürüldüğü; Paşa Ahmet’i öldürenlerden birinin 15 yıl, diğerlerinin üçer yıl kürek cezasına çarptırıldıkları belirtilmiştir. Sandıklı ve Uluborlu kazası heyetlerinin keşif ve incelemesi sonunda Arızoğlu Yaylasının Uluğbey köyüne ait olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen Tatarlı halkının kendi arazilerinde ziraat ettikleri, bunun önlenmesi talep edilmiştir (Belge-7 COA BEO 3341-250527-3).

Veli Baba Dergahı Mütevellisi Mehmet Takiyüddin Efendi 4 Temmuz 1907 tarihinde Sadaret Makamına verdiği dilekçede; Tatarlı köyü halkının Arızoğlu yaylasına tecavüzlerinin devam ettiğini, müdahalenin önlenmesini talep etmiştir. Takiyüddin Efendi söz konusu dilekçesinde; Tatarlı köylülerinin Arızoğlu yaylasında ziraat etmeleri yasaklanmış olmasına rağmen, kanuna aykırı olarak ziraat etmeye devam ettiklerini, bunun kaza heyetinin müsamahasından ileri geldiğini; ekili arazinin hayvanlara yem olarak yedirilmesi için Isparta Mutasarrıflığına emir verilmesini talep etmiştir (Belge-8 COA BEO 3094-232026/3).

Takiyüddin Efendinin dilekçesi üzerine, Sadaret makamından Konya vilayetine aynı tarihte (4 Temmuz 1907) çekilen telgrafta; İlegüb köyü dahilinde Arızoğlu vakıf yaylasına, Tatarlı köylülerinin tecavüz ve kıyam yaptıklarına dair vakıf mütevellisi Takiyyüddin Efendi tarafından bildirilen müdahalenin araştırılması ve gereğinin yapılması istenmiştir (Belge-9 COA BEO 3094-232026/1)

Sadaret makamından Konya vilayetine çekilen 27 Temmuz 1907 tarihli telgrafta; Vakıf mütevellisinin Uluğbey köyü sınırları dahilindeki vakıf yaylaya, Tatarlı köyü halkının tecavüzlerinin devam ettiğine dair dilekçesine atıf yapılarak, bu konuda yapılmış olması gereken araştırmanın sonucunun bildirilmesi ve gereğinin ifası istenmiştir (Belge-10 COA BEO 3110-233188/1).

Konya vilayetine çekilen telgrafta, Veli Baba Tekkesi vakıf arazisine müdahalenin devam ettiğinin bildirilmesinden dolayı 27 Temmuz 1907 tarihinde tekrar hatırlatma yazısı yazılmasına dair bilgi notu (Belge-11 COA BEO 3110-233188/5).

Sadaret Makamına yazılan 10 Ağustos 1907 tarihli telgrafta: Sandıklı kaymakamlığından yazılan yazıda kuyud-ı hakani kayıtlarına göre Arızoğlu yaylasının vakıf olmadığı belirtilmiş; bu meselenin halli için Sandıklı ve Uluborlu kazası heyetlerinin birlikte mahallinde inceleme yapmaları ve Sandıklı heyetinin masraflarının Hüdavendigar vilayeti tarafından karşılanmasının kararlaştırıldığı bildirilmiştir (Belge-12 COA BEO 3110-233188/3).

Sadaret makamından Konya vilayetine yazılan 24 Mayıs 1908 tarihli yazıda; padişahın huzur hocalarından Takiyüddin Efendi tarafından verilen dilekçede Tatarlı köyü halkından Aynagöz İbrahim ve Cincioğlu Molla Mustafa hempalarının İlegüb köyü sınırları dahilindeki Arızoğlu ve Çalyalı (Çalbalı) yaylalarına cebren ziraat ettiklerinden bahisle gereğinin yapılması istenmiştir (Belge-13 COA BEO 3318-248815).

24 Mayıs 1908 tarihli yazıyla ilgili Sadaret Makamından Konya vilayetine 23 Haziran 1908 tarihinde ek yazı gönderilmiştir. Söz konusu ek yazıda; Sandıklı kazasının Tatarlı köyünden Aynagöz İbrahim ve Cincioğlu Mustafa’nın İlegüb köyündeki yaylalara tecavüzlerinin devam ettiğine dair mahallinden alınan yazının ekte gönderildiği belirtilerek gereğinin yapılması istenmiştir (Belge-14 COA BEO 3341-250527-1).

SONUÇ

Kardeşler, akrabalar komşular, köyler, ilçeler arasındaki sınır anlaşmazlıkları bugün olduğu gibi dün de vardı. Günümüzde Senirkent ilçesi Uluğbey köyü sınırları dahilinde bulunan Arızoğlu Yaylasının geçmişte Tatarlı ve Uluğbey köyleri arasında anlaşmazlık konusu olduğunu gördük. 1905-1908 yıllarına ait arşiv belgelerinden Tatarlı halkından bazılarının Arızlı arazisinde zorla tarım yaptıkları, buna karşı çıkan Uluğbey köylülerine saldırdıkları, ölüm ve yaralama hadiseleri yaşandığı; suçluların kürek cezasına çarptırıldıklarını öğrendik. Arızoğlu Yaylası anlaşmazlığında dikkat çeken bir husus; Veli Baba Dergahı Mütevelli ve Postnişini Mehmet Takiyüddin Efendinin dava vekili vasıtasıyla ve bizzat kendisinin müdahil olmasıdır. Takiyüddin Efendinin, bu anlaşmazlıkta müdahil olmasının sebebi, Uluğbey köyü arazisinin dergahın vakfı olmasıdır. Yani Arızoğlu Yaylası Veli Baba Dergahı vakıf arazisinin bir parçasıdır. 1905’li yıllarda İlegüb köyü a’şarı Veli Baba Dergahına henüz tahsis edilmemiş iken, Takiyüddin Efendinin bu müdahalesi düşündürücüdür. Takiyüddin Efendinin bu tavrı, vakıf mallarına sahip çıkma konusunda ne kadar hassas ve ileri görüşlü olduğunu göstermektedir.

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: Öztoprak Ailesi Arşivi nu.150

Tarih: –

İlegüblü merhum ve maktul Paşa Ahmet Efendinin Validesi ve Haremi Ali Çavuş ve kerimesi Ayşe ve eytamları

İzzetlü Efendim

Biz İlegüb köyü hududu dahilinde Arızoğlu namlı mahalde bulunuyor köyde iken merhum oğlumuz Ahmet Efendi katleden bir haydut katl kasdıyla silah endaht eden ba-husus başka köy ahalisidir kendimiz bulunsa idik bilir şahıslarımızı tanıyamayız ahiren aldığımız malumat üzerine silah atanların ve oğlumuzu katledenlerin isim ve şahsiyetleri vekilimiz Osmanzade Nuri Efendi marifetiyle verdiğimiz yedi sekiz adet arz-ı hallerde beyan ettik nazar-ı insafla bakılırken şahıslarını bilmeğe ve tanımaya evvel hususiyemiz manidir hangi bir kadın na-mahrem olan ba-husus güya ve birbiri ayrı bulunan erkekleri tanır ve tayin edebilir tekrar ederim ki ve işittiğimiz adamlar ve şahitlerimiz salifül-arz Alişahzade Nuri Efendi vekaletiyle verdiğimiz arz-ı hallerimizde mezkurdur kuramızdan Kedici?oğlu Kazım bin İbrahim ve Sarı İsmail ve Musa ve Sarı İbrahimoğlu İsmail ve Rüzgaroğlu Ali ve biraderi vekili Molla Hasan ve Dericioğlu Yusuf ve Karadioğlu Molla İbrahim ve Senirkentli (yazı silik) ve Veli ve Hocaoğlu Musa ve Dereköy’den Hacı Alinin Ali Onbaşı ve Atıcıoğlu Mestan ve Şabanoğlu Halil ve Kuşçu aşiretinden Kara Yusufoğlu Ali ve Saçı Karalı aşiretinden  Hacı Hasanoğlu (..) ve Türkmen ve Karasımın? Hacı bu üç kimse bir gün yaylamıza gelip badehu doru bir attan Bisse üzerine gidip (..) hali bize haber verdiler ve Bisse karyesinden Arızoğlu ziraat edilirken çift (..) Ali oğlu rüfekası ve (..) Kara Musa ve Borlu’dan Mercekcioğlu Hakkı Hafız ve Hacı (..) damadı Süleyman Efendi ve Koca Hatice ve hemşiresi Kezban’ın benim oğluma katl kastıyla (..) silah endaht eyleyen yetmiş seksen (..) olup benim oğlum (..) düşmanın (..) ölüm döşeğinde yatarken (..) ve bizlere beni Kartlak vurdu dedi ve ah Kartlak Emine kerimemi gelin edeyim de beni öyle öldür deyi can verdi. Malumatım şimdilik bundan ibarettir bundan sonra malumat aldığımı haber veririm (Belge-1 Öztoprak Ailesi Arşivi nu.698).

 

Belge 2

Belge yer numarası: Öztoprak Ailesi Arşivi nu.698

Tarih: 21 Temmuz 1321 (3 Ağustos 1905)

Huzur-ı Ali-i Fazılanelerine

Faziletlü Efendim Hazretleri

20 Temmuz 1321 (2 Ağustos 1905) tarihli lutf-namelerini aldım. Derhal bir istida tanzim ile kaymakamlığa takdim eyledim anında Sanduklı kaymakamlığına mufassal bir telgrafname keşide edildi. Telgrafın hülasa-i meali İlegüb karyesi ahalisinin Arızoğlu mevkiinin hasılatını Tatarlı ahalisi müsellahan ve cebren ahz ve gasb etmekte olduğu ve bundan mukaddem ifa edilen cinayet misallü diğer bir cinayetin icrası maznun idüğünden mezkur karye ahalisinin hemen men-i müdahaleleriyle kifayet-i miktar orada zabıta bulundurulmasından ibaret olduğu bura zabıta memurluğundan iki üç zabıtanın Arızoğlu mevki’ine irsaliyle İlegüb karyesi hasılatına müdahale eden Tatarlı ahalisinin men’i ve bir daha cinayet ifasına meydan verilmemesi emir ba-hususus olunmuş ise de zabıta memuru Eşref Efendi talel/talil eylediği için vilayete telgraf keşide edilmiştir. Cevap vürudunda yine iğmaz-ı ayn edilecek olursa diğer türlü şikayete hazırım Kaymakamlığa taktim edilen istida mufassal ve dehşetli idi işim çok olduğundan suretini alamadım vilayete keşide edilen telgrafname sureti takdim olunuyor

2.sayfa

Mütalaa buyrulursa istidanın ne derece mufassal ve dehşetli olduğu anlaşılır. (..) Kel Hüseyin ile gönderildiği iş’ar olunan şukkanızı görmedim. Bunlar bir mektuba dahil olmamıştır münderecatı ne ise iş’ar buyurunuz Kadılardan Ali Pehlivan bugün burada ifade verdiğini ve adem-i malumat beyan eylediğini Talat Efendi haber verdi. Kahrolsun öyle heriflere katiyen emniyet olunmaz. Siz münasebetli şahitleri adam-ı mahsusuyla tarafıma gönderip kimse zihinlerini ihlal ve iğfal etmeksizin ifadelerini aldırayım başka çare olmayacak Tatarlıların yazıkçısı çoğalmağa başladı hatta kaymakam bana dahi bir takım kabahatli kabahatsiz adamları hissettirmiyorsanız diye yorum söyledi canım sıkıldı ve birkaç laf söylenildi ise çıktım, şu lafı Eşref Efendinin söylemesi üzerine olduğu birkaç delil ile hissettim. Hatta Eşref Efendinin iftarı bile başka türlüdür. Fakat elinden bir şey gelmez. Başka diyeceğim yoktur. Teveccühat-ı kalbiyelerini ricadan ibarettir. Baki irade efendim hazretlerinindir fi 21 Temmuz sene 1321(3 Ağustos 1905)

Alişahzade

ed-Dai

İmza

On liradan mütebaki üç mecidiyeye yakın meblağı gönderebilirseniz memnun olurum efendim

 

Belge 3

Belge yer numarası: Öztoprak Ailesi Arşivi nu.663-664

Tarih: 27 Temmuz 1321 (9 Ağustos 1905)

Huzur-ı Ali-i Fazılanelerine

Fazılane-menab Efendim Hazretlerine

27 Temmuz 1327 (9 Ağustos 1905) tarihli emirlerini şimdi aldım derhal istida ile ilam suretini müstashaben kaymakama giderek zat-ı fazılanelerinden kabul edilmeyen istida ve ilam suretini bi’t-takdim yine kabul edilmez ise kimler yanında kabul edilmediğinin iş’arı halinde doğruca vilayete gidileceği bi’t-tahrirat beyan ve iş’ar edilmiş olduğunu bade’t-tefhim ayak üzerinde durdum, yanında hakim efendi ve Sipahizade Nuri Efendi ve Nuhzade Mehmet Efendi varlar imiş kabul etmeyeceğini söylemesi üzerine Sipahizade Nuri Efendi bu bab yanlış hareket ettiğini sonra mesele fena netice vereceğini beyan etmiş ve davanızı hiçbir makam istida kabul etmekten imtina ettiği görülmediğini iddia etmesi üzerine oturmaklığımı emr ettiler hakim efendi birkaç söz söyledi ise de kabul olunmadığına hiddet ederek ferreten yefirru emrini çekti bade Nuri efendi ile aşağıdan yukarıdan haylice laf söyledikten sonra kemal-i hiddetle veriniz şu istidayı da meclise havale olduğunu ve vilayetten olunan suallere

2.sayfa

Cevap verileceğini ifade etmekle çarşıya gelerek şu arizemi yazarken acele bir mazbata ile çağrıldım. Hemen süratle vardığımda meclis idare heyeti kaymakam kendisinin de beraber olduğu halde Arızoğluna keşfe gideceğinden ücret-i kademiye olmak üzere beş adet lira Osmaniyenin süratle getirtilmesi için yazmaklığımı kaymakam mumaileyh emir buyurdular beş lira yarın behemahal gelmeli başka laf istemez dediler meclis idaresi sözünü tasdik etti. İşte efendiciğim mesele bundan ibarettir. Bu beş lira vermekle hasıl olacak menfaat ne olmak lazım geleceğini kendim mektup yazarken mülahaza eyledim madema heyet-i idareye verecek acaba taksim defteri filan yapılabiliyor mu mamafih elde bulunan ilam mucebince Tatarlı karyesinin hakkı olmadığından bir mazbata alınabiliyor mu buralarının mülahazasıyla derhal beş liranın irsali lazımdır. Kaymakama çok şeyler anlattım ilam tarihinin 1045 (1635/1636) olduğunu ve Türkmenin iskanı 1105 (1693/1694) idüğünden Tatarlı ahalisinin münazaunfih mevkiinde asla hakkı bulunmadığını ve Tatarlılar elinde parmak kadar münazaun-fih araziye dair bir varaka olmadığını ve ol-babda

3.sayfa

Sarfı haksız olarak Sanduklı’da Karahisar’da bazı zevata istinaden hareket eylediklerini anlattığım gibi daha pek çok şeyler söyledim. Mir-i mumaileyh kanuni mesuliyetten ve zat-ı fazılanelerinin takip edeceği noktadan adeta tahvif eyledim. Sonradan ne düşünüldü bilemem yarın için beş lira talep olunuyor bir de var ki ağız yerse yüz utanır daiyenize kalırsa göndermek muvafıktır yine iyisini siz bilirsiniz. Gerçi istida kabul olunmuş idi. Ağamla filan müşavere etmeksizin zat-ı fazılanelerinin doğru netice Konya’ya gitmesini ve istidayı mezkur ile ilamı bi’t-takdim kaymakam aleyhinde şikayet edilmesini tefekkür etmiş idim madema işin buraya müncer oldu yarın bu babdaki mütalaanızla beş lira irsali müceddiden fazılaneleriyle geri komşularımızın rey’ine mütevakıfdır. Başkaca bir vukuat yoktur. Baki bikai teveccühat-ı fazılaneleri mütemennadır efendim 27 Temmuz sene 1321 (9 Ağustos 1905)

ed-Dai

imza

 

Belge 4

Belge yer numarası: Öztoprak Ailesi Arşivi nu.678

Tarih: 8 Ağustos sene 1321 (21 Ağustos 1905)

Huzur-ı Fazılanelerine

Faziletli Efendim Hazretleri

6 Ağustos 1321 (21 Ağustos 1905) tarihiyle müzeyyen lutf-namelerini Hatib Efendi ve sadık mirlerinden aldım. Layık olmadığım halde tesadüf eylediğim şetm mucib-i teessüftür. Her ne ise bunlar biraz hazımsız olurlar. Ondan geçelim gönderilmesi emir buyrulan benim bindiğim hayvanı götürmeye gelen adam ile gönderilmiştir ondan alırsınız. Gelelim meseleye Isparta’ya keşide kılınan telgrafa zuhur eden netice yine eski neticedir gerek Karahisar Mutasarrıfı ve gerek Sanduklı Kaymakamı bizim valiye ve mutasarrıfa müracaat etmişler mir-i arazi hasılatın netice-i mahkemeye değin yed-i emine tevdi’i telgrafla istirham etmişler onun için yekdiğerini müteakib bu defaki tahkikatınızda hangi tarafın zira’ eylediği anlaşılırsa o taraf marifetiyle yoldurmak hasılatın devr-i keyl edilerek yed-i emine tevdi’i emr olunuyor bunlara karşı kaymakam bey tekrar yazdı hudud-name ahkamınca Arızoğlu mevkiindeki arazi Tatarlıların hakkı olmadığı ve hasılat-ı mezrua İlegüblüler tarafından zira’ edildiği şühud ile sabit olduğu ve şer’an tohum-ı zira edenin olacağı arz olundu ise de

2.sayfa

İş’arı merbut dairesinde muamele icrası ve meclis-i idare tarafına olunan keşif hükm-i kuvvetini haiz olmadığı emr olunmakla bugün sabahleyin kaymakamın daiyenizi celb ile keyfiyeti tefhim eylemiş idi. Ve şu cevaplara zat-ı fazılanelerinin buraya gelmediğine ve Isparta’ya veyahut Konya’ya gitmediğine canı gayetle sıkıldı, zaruri memur-ı mahsus tayiniyle mahsulatın yoldurulmasına yed-i emine tevdi’ine karar verildi memur-ı zabtiye mülazımı Eşref Efendidir. Yevmiye ücreti otuz guruşdur. Yolunan hasılatın ücretini alacaktır. Şimdiye değin yazdığınız maznunlardan kimse vürud etmemiş ve gösterilen şahitlere talimat gitmemiştir. Talimatın neticesinde haber alınırsa bildirilir, buraca başkaca havadis yoktur. Bizim bu (..) meselesinden dolayı Uluborlu ahalisi tarafından istinafa dava ikame etmek üzere daiyenizi Konya’ya göndermiyorlar yarın teşrif buyurunuz da bir suretle meclis idaresinden karar suretini alalım, hudud-name ile beraber getirip valiye takdim edeyim de siz de Çallı Efendiye yazar elbette bir netice alınır arzu buyrulsun sizle beraberce Konya’ya gideriz, istemez iseniz ivazsız bilirsiniz baki irade efendim hazretlerinindir

Fi 8 Ağustos sene 1321

Alişahzade

ed-Dai

İmza

 

Belge 5

Belge yer numarası: Öztoprak Ailesi Arşivi nu.91,95

Tarih: 25 Ağustos sene 1321 (7 Eylül 1905)

Uluborlu

Mehabetlü Efendim Hazretleri

Ba-hudud namı eba an ceddin mutasarrıf olduğumuz Uluborlu kazasına tabi karyemiz İlegüb karyesi hududu dahilinde vaki Arız oğlu demekle maruf nam mahaldeki arazimize zira’ etmiş olduğu hasılattan dolayı Sanduklı kazası kuralarından Tatarlı karyesi ahalisi ile karyemiz sükkanı miyanlarında aralıkla münaza’a takip eylediği gibi geçenlerde yani Ağustos on üçüncü tarihinde dahi karye-i merkumdan beş altı erkek kimse beraberinde taife-i nisvandan bir hayli kadınlar yine mevki-i mezbure-i karyemiz ahalisi üzerine hücum ederek ellerinden cebren hasılatı ahz ve gasbına cesaret eylediği misallü Bölükbaşı yahut Odabaşı oğlu kızı veyahut gelini Hatice isminde birisi nezdinde bulunan kız çocuğunu öldüreceğim de sana iftira edeceğim sözleri ile bir yere bir de merkuma çarpmasıyla orada bulunan Senirkent ahalisinden bir çok kimseler mezkur çocuğu derhal mezkurenin yedinden alarak Zaim oğlu Hasan Ağa çadırına teslim ve münaza’ya meydan vermeyerek bir müddet sonra çocuğu sağ salim olarak mezbureye teslim etmişler ve başkaca münaza’a ve hadiseye meydan vermemişler yevm-i mezkurda yirmiyi mütecaviz erkek ve kadın mahkeme-i aliyyelerine bil-vürud aleyhimizde fi 14 Ağustos 1321 (27 Ağustos 1905) tarihinde darb-ı cerh dava ikame eyledikleri gibi dört gün sonra da bir kız çocuğu cenazesi getirilip yevm-i mezkurda öldüğü iddiasıyla yine aleyhimizde li-garazin iftira ve ikame-i dava ettikleri ve onlardan yine bir kısmı dahi Sanduklı mahkemesine ikame-i davaya gittikleri haber alınmış ve işbu harekat-ı müfsiden ve iftira ve kariye? cüret eylemeleri ise yine mahal-i mezkurun ziraat meselesinden dolayı karye-i mezkure ahalisi karyemizden birini katl ve diğerlerini cerh etmelerinden dolayı karye-i merkumenin ileri gelen ve elde edilenleri burada mevkuf olmakla onların li-garazin tertib ve tasni’lerinden tevellüd ve neşet eylediği tahkikat-ı vakıamızdan anlaşılmakla ol-vechile İbrahim Çavuş imzasıyla bir istida takdim edilerek gerek onlar mezkur İbrahim Çavuş tarafından verilen istidalar münderecatı bura istintak dairesince derdest tahkik bulunmuş ise de salifü’l-arz Sanduklı mahkemesine ikame edilen davanın neticesi olmak üzere cerh ve ahz meselesinden dolayı kaza-i mezkur istintak dairesinden ba-celben maznunen davet olunuyoruz karyemiz hududu dahilinde tahaddüs eden bir münaza’a mahkeme-i aliyyelerine ikame-i dava olunub derdest tahkik iken usul-i muhakemat-ı cezaiye kanununda 58 ve 64. maddelerin hilafına bir de Sanduklı mahkemesine dava olunması ve ba-husus her dava maznun ve müddea aleyhin ikametgahı olan ve cürmün vuku bulduğu mahal mahkemesinde rü’yet ettirilmek ahkam-ı kanuniyeden ve mahal-i şer’i ba-hudud name-i resmi Uluborlu kazası dahilinde ve ikametgahımız İlegüb karyesinde olduğu bedahede iken davayı mezkure Sanduklı bidayet mahkemesince kabul ve bizlerin maznunen dava olunması mugayir-i kanun idüğüne işbu istida-yı acizinin evvela bura müstantikliğine havalesiyle usulen olacak muamele üzerine oradaki evrakın li-ecli’t-tevhid buraya irsali ciheti Sanduklı bidayet mahkemesi aliyyesine işbu istidayı acizinin arz ve takdimi müsterhamdır ol-babda fi 25 Ağustos sene 1321 (7 Eylül 1905)

 

Belge 6

Belge yer numarası: Öztoprak Ailesi Arşivi nu.699

Tarih: –

Konya Vilayetine

Ba-hudut name elli seneden beri ziraatimizde bulunan Arız oğlu yaylasındaki arazimizin ziraatini ikmali sırasında Sanduklı’nın Tatarlı karyesi ahalisi müsellahan hücum birimizi katl diğerlerimizi cerh ettikten sonra derdest tahkik ise de tutulmayan otuzu mütecaviz caniler hisara gelmiş hasılatımızı aşairden asker firarileriyle yine müsellahan hücum ve hasılatımızı ahz-ı gasb edilmekte olduğu tarafımızdan varsa yine katl cerh muhakkak bulunduğu kaymakamlığa arz eylediğimizden miktar-ı kafi zabıta azami müdahalelerinin men’i Sanduklı’ya resmen yazıldığı gibi buradan azami zabıtaya emr olunmuş iken zabıta memuru talil ediyor. Karyemizin yegane maişeti bu hasılatı elden çıkar ise umumen perişan olacak karyemiz dağılacaktır. Adaletin merhametlerine sığınırız ferman

 

Belge 7

Belge yer numarası: COA BEO 3341-250527-3

Tarihi: 1 Haziran sene 1323 (14 Haziran 1907)

Makam-ı Valayı Hazreti Sadaret-penahiye

Fehametlü, Devletlü Efendim Hazretleri

Uluborlu kazasına tabi İlegüb karyesi civarında tarafları Çalbalı ve Keçi tepesi ve Taşköprü ile mahdut ve Arızoğlu Yaylası demekle maruf arazi hamili olduğumuz vakfiye-i mu’tena biha mucebince karye-i mezkurede defin-i han ıtırnak olan Veli Baba Tekkesine merbut olduğu ve hak-ı ziraat ve intifa-ı karyemiz ahalisine ait bulunduğu halde mezkur yaylayı Sanduklı kazasının Tatarlı karyesi ahalisi birkaç seneden beri fuzuli ziraat ve müdahaleye kıyam ettiklerinden dolayı iki sene akdem iki karye ahalisi beyni vuku gelen münaza’ada karyemiz ahalisinden Bağrıaçık oğlu Paşa Ahmet Mollayı silah kurşunu ile katl etmeleriyle birisi on beş ve diğerleri üç sene kürek cezasına mahkum edilmiş makamat-ı aliyye sept eden müracaat ve istirham üzerine geçen güz mevsiminde gerek Sandıklı ve gerek kazamız kaymakamlarıyla sair icap edenler marifetiyle suret-i resmide icra edilen keşif ve muayene neticesinde mevki’-i mezkure hududu dahilindeki arazinin ber-muceb vakf-ı karyemize aidiyeti tahakkuk ederek mezkur yaylaya karyesi ahalisine tebliğ ve ihtar edilmişken ısga ve kabul etmeleriyle her iki karyenin vuku-ı gelecek dava ve muhakeme neticesine kadar yayla halinde terk ve men-i ziraat ile ot ve (..) intifa edilmesi heyet-i keşifçe karargir olduğu halde mezkur Tatarlı karye ahalisi hilaf-ı karar yine ziraat etmeleriyle mensub oldukları Sandıklı kazası ve Senirkent nahiyesi hükümet-i seniyesi tarafından yayla-i mezkure izam olunan memurlar bilakis ziraat ve henüz hüccet haline kadar jandarma-i mahsusu tarafından muhafaza ettirilmesi ve bundan başka karyemiz ahalisi namına ahali-i karyeden ve sadat-ı Hüseyniyeden faziletli Takiyüddin Efendi tarafından makam-ı aidine led’el-istida istihsal ve irsal olunmak evamir-i aliyye ahkamını elyevm tenfiz edilmekte bulunmuş ve ahalimizce men’i tasdi olunsa maazallah sabıkı misallü her bir fenalık hudusu kaviyyen me’mul görülmüş olduğundan lütfen ve merhameten o gibi fenalığın önünü almış olmak üzere henüz hüccet hükmünde bulunan mezruatın kali için emr ü irade buyrulmasına karyemiz ahalisi namına arz ve istirham ederiz ol-babda emr ü ferman hazreti menlehü’l-emrindir fi 1 Haziran sene 1323 (14 Haziran 1907)

Yazının altına 16 mühür basılmıştır.

 

Belge 8

Belge yer numarası: COA BEO 3094-232026/3

Tarihi: 23 Cemaziyel-evvel 1325 (4 Temmuz 1907)

Maruz-ı sami-i cenabı Sadaret-penahiye

Maruz-ı dai kemineleridir ki

Karahisar-sahibi Sancağı dahilinde Tatarlı karyesi ahalisinin Isparta dahilinde Uluborlu kazası tevabiinden İlegüb karyesi hududunda vaki ve Arız oğlu nam vakıf yaylaya tecavüz ederek orada ziraat etmeleri üzerine heyet-i ihtiyariye tarafından liva ve kazaya müracaat olunarak verilen emre binaen salifü’z-zikr Tatarlı karyesi ahalisi ziraattan men edilmiş ise de ahali-i merkumun hilaf-ı nizam ve usul-i mezkur yaylaya vaki olan mazruat kal’i olunmadığından (koparılmadığından) halbuki böyle mer’a ve yaylalara züra edilmesi mügayyir-i kanun olup bu da kaza heyetinin müsamahasından ileri geldiğinden mezra-i mezkurenin kal’i veyahut mezruanınn henüz hasada gelmeksizin hayvanata ekl ettirilmesi (yedirilmesi) zımnında Isparta Mutasarrıflığına telgrafla tebligat icrası için Konya vilayeti aliyyesine evamir-i aliyye sadaret-penahilerinin şeref sadır buyrulması müsterhamdır ol-babda emr ü ferman hazret-i veliyyül emrindir fi 23 Cemaziyel-evvel 1325 (4 Temmuz 1907)

Huzur-ı Hümayun Ders-i Şerif Muhatablarından Vakf-ı Karye-i Mezkur Mütevellisi

 

Belge 9

Belge yer numarası: COA BEO 3094-232026/1

Tarihi: 21 Haziran 1323 (4 Temmuz 1907)

Sadareti Uzma Mektub-ı Kalemi

Konya Vilayetine Telgraf

Uluborlu’nun İlegüb karyesi hududu dahilinde vaki Arız oğlu mevki’indeki vakıf yaylası Tatarlı karyesi ahalisi tarafından bi’t-tecavüz zirai kıyam edildiği vakf-ı tevliyet Takiyüddin Efendi canibinden ifade olunmasına nazaran ve müdahale-i vakinin bi’t-tahkik icabının ifa ve inbası

 

Belge 10

Belge yer numarası: COA BEO 3110-233188/1

Tarihi: 14 Temmuz sene 1323 (27 Temmuz 1907)

Sadaret-i Uzma Mektub-ı Kalemi

Konya Vilayetine Telgraf

Zeyl 24 Haziran 1323 (7 Temmuz 1907) Uluborlu’daki vakıf yaylaya Tatarlı karyesinin tecavüzat ve müdahalat mütemadi etmekte bulunduğundan mütevellisi tarafından bu kere de bil-müracaa istida olunmasına ve şimdiye kadar icra edilmiş olması lazım gelen tetkikat neticesine nazaran muktezasının ifa ve inbası

 

Belge 11

Belge yer numarası: COA BEO 3110-233188/5

Tarihi:16 Cemaziyel-ahir 1325 (27 Temmuz 1907)

Uluborlu kazasında bir tekkeye merbut araziye vuku bulan müdahalenin men’ine dair Konya vilayetine yazılan telgrafta müdahalenin devam etmekte olduğundan bahisle te’kidi fi 16 Cemaziyel-ahir 1325 (27 Temmuz 1907)

 

Belge 12

Belge yer numarası: COA BEO 3110-233188/3

Tarihi: 28 Temmuz sene 1323 (10 Ağustos 1907)

Telgraf

Huzur-ı Sami-i Hazreti Sadaret-penahiye

14 Temmuz 1323 (27 Temmuz 1907) Uluborlu’daki Arızoğlu Yaylası hakkında cereyan eden muhabereye ve Tatarlı ahalisinin iblağ eyledikleri kuyud-ı hakani suretine nazaran mezkur yayla vakıf olmayıp umuma mahsus olduğu Sandıklı Kaymakamlığından iş’ar olunmuş ise de gerek bu suretin tetkiki gerek mezkur Tatarlı karyesi ahalisiyle Uluborlu’nun İlegüb karyesi ahalisi meyanında işbu yayladan dolayı zuhur eden ihtilaf ve münaza’anın halli zımnında her iki kaza heyetinin birleşerek mahallinde tetkikat icrasına lüzum görülmesiyle Sanduklı’dan memuriyet-i lazimenin ve yevm-i telafinin? tayini Hüdavendigar vilayetine iş’arı hususunu ve netice-i tahkikatın başkaca arzına müsara’at kılınacağı hususunda fi 28 Temmuz sene 1323 (10 Ağustos 1907)

 

Belge 13

Belge yer numarası: COA 3318-248815

Tarihi: 22 Rabiul-ahir 1326 (24 Mayıs 1908)

Belge özeti: Tatarlı karyesi halkının şikayetleri

Sadaret-i Uzma Mektub-ı Kalemi

Konya vilayeti celilesine

Hüdavendigar vilayetinin Sanduklı kazası mülhakatından Tatarlı karyesi ahalisinden Aynagöz İbrahim ve Cinci oğlu Molla Mustafa hempalarının bu sene dahi Uluborlu kazasının İlegüb karyesine ba-tecavüz karye-i mezkure ahalisine ait Arız oğlu ve Çalyalı yaylalarına cebren ziraat eylediğinden bahisle bazı ifade ve istidaya havi huzur-ı cenabı hilafet-penahi ders-i şerif muhatablarından Takiyüddin Efendi tarafından verilen arz-ı hal leffen savb valalarına irsal kılınmakla mealine vilayet-i celilerince olan malumat ve muamelata nazaran iktizasının ifa ve neticesinin inbasına

 

Belge 14

Belge yer numarası: COA BEO 3341-250527-1

Tarihi: 23 Cemaziyel-evvel 1326 (23 Haziran 1908)

Sadaret-i Uzma Mektub-ı Kalemi

Konya Vilayeti Celilesine

22 Rabiul-ahir sene 1326 (24 Mayıs 1908) tarihli tahrirata zeyldir. Sanduklı kazasının Tatarlı karyesi ahalisinden Ayna Göz İbrahim veCinci oğlu Molla Mustafa ile hempalarının Uluborlu kazasına mülhak İlegüb karyesindeki yaylalara vuku bulan tecavüzattan bahisle ve şikayeti havi mahallinden gelen arz-ı halin sureti dahi leffen savb-ı atufilerine irsal kılınmakla mealine ve iş’ar-ı sabıka nazaran icabının ifa ve neticesinin inbasına himmet

KAYNAKLAR

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi:

COA BEO 3094-232026/1

COA BEO 3094-232026/3

COA BEO 3110-233188/1

COA BEO 3110-233188/3

COA BEO 3110-233188/5

COA BEO 3318-248815

COA BEO 3341-250527-1

Öztoprak Ailesi Arşivi: 91,95,150,663-664,678, 698,699

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. 

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: i-karaer@ Hotmail.com

 

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: İLEGÜB (ULUĞBEY) Ve TATARLI KÖYLERİ ARASINDAKİ SINIR ANLAŞMAZLIĞIYLA İLGİLİ BELGELER (1905-1908)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.