Dr. İbrahim KARAER

 

Giriş

Bu yazımızda, Isparta ili Senirkent ilçesi Gençali köyündeki Koyungözü Baba Zaviyesi Vakfını değerlendireceğiz. Tekke ve zaviyeler; gelip geçen yolcuların barındığı, yemek ihtiyaçlarının ücretsiz karşılandığı, insanların eğitildiği, dini zikirlerin yapıldığı, yolcuların ve ticaret erbabının birbirleriyle tanıştığı önemli kurumlardı. Anadolu’nun fethi sırasında ve Türkleşmesinde önemli görevler üstlenmişlerdi. Senirkent ilçesindeki cami, mescit, zaviye ve türbe­lere ait yazılı belgesi olan en eski vakıf eseri; Gençali köyündeki Koyungözü Baba Zaviyesidir. Bazı belgelerde bu vakfın adı; “Koyungözü Baba Mezraası Vakfı” olarak geçmekte; Koyungözü Babadan “Koyungözlü Şeyh” olarak da söz edilmekte­dir. Gençali köyündeki Polat Dede Türbesinde medfun bulunan zatın Koyungözü Baba olduğu konusunda yaygın bir görüş vardır. Türbenin yanında gelip geçenlere yemek ikram edilen yemekhane, dinlenme ve zikir yapılan mekanlar mevcuttu. Koyungözü Babanın, Yassıören köyündeki Kargın Baba ve Uluğbey köyündeki Uzuner ile çağdaş oldukları rivayet edilmektedir. Ayrıca Koyungözü Babanın, II. Haçlı seferinde Senirkent civarında şehit düşen Emir Polat Bey olduğuna dair rivayet de mevcuttur (Şekercioğlu, 1989: 61-62).

Koyungözü Baba Zaviyesi / Mezraası Vakfı

Gençali köyündeki Koyungözü Baba Zaviyesi Vakfının adı bazı belgelerde “Koyungözü Mezraası Vakfı” olarak geçmektedir. Mezraa; ekilecek ziraat yapılacak yer, tarla ve arazi anlamlarına gelmektedir. Bu gibi yerler tekke, zaviye, medrese gibi kurumlara gelir olmaları sebebiyle vakıf yapılmış yerlerdir. Buralar bir vakıftı ve bünyelerinde mütevelli, zaviyedar ve mezraadar gibi görevliler barındırıyordu (Akdemir, 2005:127-128).

Koyungözü Baba Zaviyesinin vakfiyesi H. 701 (M.1301) tarihli olup Isparta Halkevi Mecmuası Ün’ün Temmuz 1935 tarihli 16. sayısında yayımlanmış­tır. Vakfiyenin aslının, mütevelli sülalesinden Uluborlulu Senirkent’te oturan dokuz yaşında Topalakçı oğlu Ali Rıza’nın annesi Satıa’nın elinde olduğu belirtilmiştir (Erdem, Temmuz 1935: 223-225). Mesud Koman, “Hamid Beyin Adı Geçen Mühim Bir Vakfiye” adlı makalesinde; Koyungözü Baba Zaviyesi Vakfiyesinin tarihini H.701 olduğunu belirtmiştir (Koman, Nisan-Mayıs 1942: 1340).  Bu vakfiyeden anlaşıldığına göre; Ali Çelebi oğlu Hüsrev Çelebi adında bir kişi, güneyden Hoyran gölü, doğudan Taşkestik, kuzeyden Bozdurmuş dağı, batıdan Kırlangıç çayı ile çevrilen bir arazi parçasını bütün müştemilatıyla birlikte (Koyungözü Baba)’ya vakfetmek ve vakıf da sahih olmak üzere mülkiyet hakkını 112 kırmızı altın karşılığında Sultan Hamid’den (Hamidoğlu Beyliğinin kurucusu) satın almıştır. Koyungözü Baba Vakfını Uluborlu Kadısı Esseyid Muhammed ve dört kişi mühürleri ile tasdik etmiş; beş kişi de şahit gösterilmiş­tir (Erdem, Temmuz 1935: 225).

Koyungözü Baba Vakfının 722 yıllık bir geçmişi vardır. Tahir Erdem, makalesinde Koyungözü Baba hakkında şöyle bir not düşmüştür:  “Hicri 1313 (M.1895/1896) yılında el yazısı ile yazılmış İlgün (Uluğbey) köyünde bulduğumuz Veli Baba Menakıbında münderiç bulunan Uzun Er namıyla şöhret bulan H.769 (M.1367/1368) tarihinde ölen Ali Babanın yazdığı Arapça bir kasidede Koyungözü Baba (Koyun Gözlü Ali) namı ile anılmaktadır. Ayni kasideden Koyungözü Babanın, Hacı Bektaş ve Baba Hüseyin Kargın ile çağdaş olduğu anla­şılmaktadır. Bugün için yerli halk Koyungözü Babayı Polat Dede (Bolat Dede) namı ile anmaktadır” (Erdem, Temmuz 1935: 223-225).  

MAD 3331 numaralı defterde bu mezraa ile ilgili şöyle bir kayıt mevcuttur: “Mezra-i Derbendağzı Çukur yeri ma’a takaddümden Hamidoğlu zamanın­dan vakf ola gelmiş Koyungözlü Şeyh vakfiyet üzere tasarruf ede gelmiş mezkur Koyungözlü Şeyh fevt olmuş oğlu Şeyh Ali ve oğlu Şemseddin Fakih ve kardeşi Şirin Abdal mutasarrıflardır deyu suret-i defter-i köhnede mukayyed şimdiki halde padişahımız i’zallahu ensara hazretleri mezkur vakfın vakfiyetini kemakan mukarrer dutub Koyungözlü evladından Şeyh Davud ve Şeyh Şemseddin ve ammuları Şirin Abdal’a hükm-i hümayun sadaka ittüğü deftere kayd olunduğuna” dair bir kayıt vardır. 1570-1571 tarihinde ise; “Mezra-i Derbendağzı su yeri Hamidoğlu zamanın­dan beri vakıf olup Koyungözlü Şeyh vakfiyet üzere tasarruf ede geldi deyu defter-i köhnede mestur evladından Şeker Dede tasarruf eder ba-berat” kaydı vardır (Karaca, 2012, 130).

Osmanlı Arşivindeki belge­lerden Koyungözü Baba Zaviyesine atanan zaviyedarlar ve mütevelliler hakkında bilgi sahibi oluyoruz. 20 Zilkade 1188 (22 Ocak 1774) tarihli bir berat yenilemesinde, Koyungözü Mezraası mezraadarlığının yarım hissesinin, H.1177 (M.1763) senesinde Havva Hatun oğlu İbrahim’e, diğer yarım hissesi de kız kardeşleri Ümmü Gülsüm ve Rabia’ya verildiği belirtilmektedir. Daha sonra kardeşler­den Ümmü Gülsüm vefat ettiğinden sahip olduğu dörtte bir hissesinin Rabia’ya intikal ettiği ve kendisine H.1186 (M.1772) tarihinde berat verildiği, bu berat yenilemesinde beyan edilmektedir. Yedi yıl sonra bu hanımlar Uluborlu Kadısına müracaat ederek kendilerinin bir hayli yaşlan­dıklarını ve vakıf işlerini hakkıyla yerine getiremediklerini ve bu vazifeyi Havva Hanımın büyük oğlu Feyzullah Efendiye bırakmak istediklerini söylemişlerdir. Bu hususta Dersaadet’e yazılan arz neticesinde talep edilen atama 24 Şevval 1195 (14 Ekim 1781)’de gerçekleşmiştir (Akdemir, 2005: 128-129). Havva ve Rabia hatunların Koyungözü Baba Mezraadarlığını Feyzullah Efendiye kendi rızaları ile bırakmak istediklerine dair evasıt-ı Cemaziyel-evvel 1195 (9 Mayıs 1781) tarihli dilekçeleri için bir numaralı belgeye bakınız (Belge-1 COA C.EV.190-9460-1).

H.1213 (M.1798)’de Feyzullah Efendi vefat ettiğinden Uluborlu Naibi Mustafa Efendinin arzı neticesinde yerine büyük oğlu Şeyh Abdullah Efendi atanmıştır. Abdullah Efendi vakıftan mütevelli görevi karşılığında bir akçe, vakıf nazırlığı karşılığında da yarım akçe ücret almıştır. Abdullah Efendi’den sonra Şeyh Mehmet Feyzullah Efendi, sonra onun oğlu Abdullah ve sonra Hüseyin oğlu Hasan 1860 yılına kadar vakıf mütevellisi olarak görev yapmışlardır (Akdemir, 2005: 128-129). 29 Zilhicce 1276 (18 Temmuz 1860) tarihli belge; “Uluborlu kazasının Gençali köyündeki Koyungözü Mezraası Vakfı mezraadarlığının yarım hissesinin Abdullah b. Mehmet Fevzullah’a tevcihi hakkındadır (COA A.DVN-153-100-1).

XVIII. yüzyılın sonunda ve XIX. yüzyılın başında Koyungözü Baba Vakfının zarara uğratıldığı hakkında yazışmalar mevcuttur. 29 Cemaziyel-ahir 1214 (27 Kasım 1799) ve H.29 Rabiul-ahir 1218 (18 Ağustos 1803) tarihli belgeler; Genceli köyündeki Koyungözü Mezraası Vakfına yapılan müdahalenin önlenmesi hakkındadır.  1799 tarihli belgede Genceli köyünün adı; “Uluborlu kazasına tabi Derbentağzı çukuru mezraası” olarak geçmektedir (C.EV.507-25601-1). Vakfın adı, 1803 tarihli belgede; “Koyungözlü Şeyh Vakfı” olarak yazılmıştır (COA C.EV 507-25601-1). Koyungözü Baba Vakfının mütevelli ve mezraadarı Şeyh Abdullah Efendi, mezranın belli hududu dahilinde halkın öşür, bağ ve bahçe vergisi, otlak vergisi, yaylak ve kışlak vergilerini Koyungözü Mezraası Vakfına vermekle yükümlü oldukları halde, bazılarının kanuna aykırı olarak bu yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden bahisle, vakfa müdahalenin önlenmesini talep etmiştir (COA C.EV 523-26410-1, C.EV. 507-25601-1).

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan H.1252 M.1 – 1264 Ca.15 (M.18 Nisan 1836- 19 Nisan 1848) tarihli EV.d 10248 numaralı evkaf defterinde bu vakfın adı “Zaviye-i ve Mezra-ı Koyungözü der karye-i Genceli tabi Uluborlu” şeklinde yazılmıştır. Vakfın 1256 yılında 1.020 guruş, 1257 yılında 3.127 guruş olmak üzere toplam 4.147 guruş gelir elde ettiği; ancak 1.037 guruş maaş ve muhasebe harcının vakıf mutasarrıflarından Abdullah ve Seyyid Hasan’ın vefatı sebebiyle varislerinden tahsil edilemediği; 3.110 guruşu zaviyedarın taksim eylediği belirtilmiştir. Koyungözü Mezraası Vakfının 1258 yılında 2.073,5 guruş, 1259 yılında 5.330 guruş, 1260 yılında 649,5 guruş olmak üzere toplam 8.053 guruş geliri olduğu; 293 guruş nakliye masrafı, 1.940 guruş maaş, 388 guruş muhasebe harcı ödendiği ve 5.820 guruş beratları mucebince mezraadarlara taksim edildiği belirtilmiştir. Genceli (gençali) köyündeki Koyungözü Baba Vakfı, H.1255-1256 (1840-1841) yıllarında 4.147 guruş; H.1258-1260 (1842-1844) yıllarında 8.053 guruş olmak üzere, toplam beş yılda 12.200 guruş gelir elde etmiştir (Belge-2 COA EV.d 10248).

H. 5 Cemaziyel-evvel 1263 (21 Nisan 1847) tarihli Hamid Muhassılına gönderilen şukkada; Uluborlu kazasına tabi Genceli karyesinde bulunan Koyungözü Baba Mezraasında dörtte bir hissesi olan İstanbul’da Murat Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin birkaç senelik hasılatının büyük bir kısmı Hacı Ali Ağa tarafından zapt olunduğundan bahisle geri ödenmesi istenmiştir. Söz konusu yazıda, yıllık beş yüz guruş gelir karşılığında 1258, 1259 ve 1260 (1842-1844) yılları için 1.500 guruş gönderildiği, ancak 1261, 1262 ve 1263 (1845-1847) yılları için 400 guruş gönderilerek savuşturulmak istendiği, eksik kalan 1.100 guruşun Hacı Ali Ağadan tahsil edilerek gönderilmesi talep edilmiştir (Belge-3  COA A.MKT 77-94-3).

H.17 Zilkade 1263 (27 Ekim 1847) tarihli Hamid Muhassılına yazılan; Uluborlu kazası Genceli karyesinin Koyungözü mezrasının dörtte bir hissesine sahip Dersadette Murat Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin, yıllık gelirinin yapılan araştırma sonunda beş yüz guruş olduğu anlaşıldığından 1258 ve 1259 (1842-1843) gelirlerini eksik bildiren Ispartalı Hacı Ali Ağadan tamamının tahsili ve en kısa zamanda İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir (Belge-4 COA A.MKT 99-87-1).

Rıfatlu Ağaya yazılan 18 Zilkade 1263 (28 Ekim 1847) tarihli yazıda; Koyungözü Baba mezrası gelirinin dörtte bir hissesine sahip olan İstanbul’daki Murad Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin yıllık hissesine düşen 500 guruşun Ispartalı Hacı Ali Ağa tarafından zapt edildiğinin anlaşıldığı; 1842 ve 1843 yıllarına ait bedelin Ağadan tahsil edilerek İstanbul’a acil olarak gönderilmesi hususunda yardımcı olması talep edilmiştir  (Belge-5 COA A.MKT 77-94-3)

Hamid Kaymakamlığına yazılan H.19 Şevval 1265 (7 Eylül 1849) tarihli yazıda; Dersaadette tarikatı Nakşibendiyeden Murat Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin vefatıyla ber-vech-i evladiyet mutasarrıf olduğu dörtte bir hisse Koyungözü Baba Zaviyesi mezraadarlığı oğlu adı geçen Hankah Postnişini Seyyid Mehmet Arif Efendiye intikal ettiğinden bahisle; mezraadarlığa ait dörtte bir hisse hasılatı her yıl Hamid livası kaymakamı marifetiyle gönderilmekte iken, 1848 ve 1849 yıllarına ait iki yıllık hasılatın gönderilmediği belirtilerek söz konusu hasılatın gönderilmesi talep edilmiştir (Belge-6 COA A.MKT 222-90-2). Hangi makama yazıldığı belli olmayan aynı tarihli başka bir yazıda; İstanbul’daki Nakşibendiye tarikatı Murat Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin vefatıyla uhdesinde bulunan Genceli köyündeki Koyungözü Baba Mezraası Vakfı gelirinin dörtte birlik hissesinin oğlu Murat Molla Hankahı Postnişini Mehmet Arif Efendiye intikal ettiği; eskiden olduğu gibi mezraadarlığa ait dörtte birlik hisse hasılatının İstanbul’a gönderilmesi talep edilmiştir (Belge-7 COA A.MKT 222-90-1).

Hicri 1269-1271 (1852-1855) yıllarını kapsayan EV.d 15150 numaralı Hamid Sancağı Evkaf defterinde; Koyungözü Baba Zaviyesinin bulunduğu Genceli köyü zikredilmeden, “Kaza-i mezkurede Koyungözü Baba Zaviyesinin Zaviyedarı Arif ve Molla Hasan ve Şeyh Mehmet ile rü’yet olunan muhasebesidir” kaydından sonra, vakfın 1269-1271 yıllarına ait üç yıllık geliri ve harcama kalemleri ve elde mevcut miktar yazılmıştır. Koyungözü Zaviyesi Vakfı 1269 yılında 800 guruş, 1270 yılında 500 guruş ve 1271 yılında 900 guruş olmak üzere toplam üç yılda 2.200 guruş gelir elde etmiştir. Bu paradan maaş ve muhasebe harcı için 400 guruş, zaviyenin masrafları için 600 guruş harcanmış: zaviyedarın elinde 1.200 guruş kalmıştır. Elde mevcut 1.200 guruşun akibeti hakkında herhangi bir kayıt yoktur.

Vakıf gelirleri İstanbul’daki şeyhlere tahsis edilen Koyungözü Baba Zaviyesi 1900’lü yılların başında metruk ve harap bir haldedir. Böcüzade Süleyman Sami, 1800’lere kadar vakıf şartına uyularak yönetilen zaviyenin, bu tarihten itibaren gerilediğini şöyle anlatmıştır: “Genceli köyünde kenar-ı karyede kain medfen-i mahsusunda türbesi ve ayende ve ravendeye ait taamhanesi bulunan Koyungözü Baba, Hamid ili kıtasının Hamidoğulları zamanında I. Hamid Beyden H.702 (M.1302) senesinde dört bin küsur florin-i ahmere iştira eylediği vakfiyesinde mezkur’ul hudut arazisini tekkesine vakfederek bir asır evvele gelinceye kadar vakıf şartına riayet olunmuş ve marrin ve abirinden (gelip geçenler) nice zi-füyuz zevat müddet-i medide (uzun müddet) tekkede aramgüzin (rahat eden, dinlenen) olarak zikir ve teşbihle ruh-ı vakıf tatyib kılınmış ise de mahza varidatını yemek için zaviyedarlığın İstanbul meşayihinden bazı zevat ve taraftarlarına tevcihinden mahallinde tayin ettikleri vekiller hakkıyla vazife ifa edememeleri sebebiyle tekke ve zaviye metruk ve harap hale gelmiştir” (Böcüzade, 2012: 317-318).

Böcüzade Süleyman Sami’nin verdiği bilgiden; Genceli köyünün kenarında Koyungözü Babanın medfun bulunduğu türbenin yanında; Koyungözü Zaviyesi Vakfına ait gelip geçenlere yemek ikram edilen bir yemekhanenin mevcut olduğunu; gelip geçenlerden nice feyiz sahibi kişilerin uzun müddet tekkede zikir yaparak dinlendiğini öğreniyoruz. 

Koyungözü Baba Zaviyesinin 1700’lerden tekke ve zaviyelerin kapatıldığı 1925 yılına kadar geçirdiği süreç şöyledir: “Koyungözü Baba Tekkesinin şeyhleri ve tekke merkezi (idaresi) 1800’lerden sonra İstanbul’a taşınmış ve bu araziden elde edilen gelirler İstanbul’a gönderilmiştir. Bu durum Cumhuriyet’e kadar devam etmiş, 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra bu araziler hazine arazisi olmuştur. Gençali köyündeki tekkeye ait araziler, bu arazileri işleyen köylülere verilmiştir. Büyükkabaca sınırları içerisinde kalan arazilerin bir kısmı köylülere verilmiş, bir kısmı da mübadele ile gelen göçmenlere dağıtılmıştır” (Karacan, 2012: 27).

Koyungözü Baba Polat Dede Türbesi

Polat Dede Türbesi, halk arasında çok bilinen ve ünü il dışına taşmış ziyaret mekanlarından biridir. Bilhassa çocuğu olmayan evli çiftler tarafından ziyaret edilmektedir. Polat Dede Türbesi, Gençali köyünün mezarlığında bulunmaktadır. Türbe dikdörtgen planlı, üstü kiremit çatı ile kapanmış bir yapıdır. Türbenin önünde dört tarafı açık, üstü kiremit çatı ile kapanmış, yemek ikramı için kullanı­lan bir alan vardır. Türbede iki sanduka bulunmakta olup, mezar taşı büyük olan sanduka Polat Dede’ye, diğeri ise eşi Ayşe Dudu’ya aittir. Sandukaların boyu, normalden daha uzundur. Polat Dede Türbesi, Kur’an ve mevlit okutmak, yemek dökmek, adak adamak, namaz kılmak ve her türlü dilekte bulunmak için günümüzde de sıkça ziyaret edilmektedir. Türbe ziyaretinden sonra çocuk sahibi olan aileler, türbeyi tekrar ziyaret ederek adadıkları hayvanı kurban edip, çevredekilere ikram etmektedir. Türbeye adanarak çocuk sahibi olan aileler; erkek çocuğu olursa “Polat”, kız çocuğu olursa “Şehri”, “Selver” veya “Ayşe Dudu” isimlerini vermektedirler. Ayrıca Bolat Dede’nin mezarındaki toprakla temasın şifalı olduğuna inanılmaktadır. Bunun için kimi ziyaretçiler toprağa ayağını değdirmekte, kimileri toprağı üzerlerine sürmekte, kimileri yanlarında götürmektedirler (Isparta, 2014: 150-152).

Sonuç

Gençali köyünde 1301 yılından 1900’lü yılların başına kadar gelip geçenlerin misafir edildiği Koyungözü Baba Zaviyesi, Senirkent ilçesinin önemli bir kültür varlığıdır. 722 yıllık geçmişi olan bu zaviye ile ilgili günümüzde herhangi bir kalıntı mevcut değildir. Koyungözü Baba, Gençali köyünde bulunan Polat (Bolat) Dede olarak anılan türbede medfundur. Böcüzade Süleyman Sami’den öğrendiğimize göre; geçmişte türbenin yanında gelip geçenlere yemek ikram edilen yemekhane, dinlenme ve zikir mekanları mevcuttu. Yeni yetişen kuşaklara Koyungözü Baba ve zaviyesini tanıtmak hepimizin görevi olmalıdır.

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: COA C.EV 190-9460-1

Tarih: Evasıt-ı cemaziyel-evvel 1195 (9 Mayıs 1781)

Der-i devlet-mekine arz-ı dai kemineleridir ki

Hamid sancağında medine-i Uluborlu kazasına tabi Genceli karyesinde Koyungözü mezra’ası demekle maruf vakf-ı mezra’anın vazife-i muayene ile mezraadarlığı evvela kendü nefsine ba’de vefat evlad-ı evlad evladına nesl-i bade neslen ve batnen ba’de batnın (..) evkafın mamul-ı biha ve mezkur olup ve nısf-ı mezraadar evlad-ı evlad vakıftan Rabia nam hatun ve yine vakf-ı mezkurun nısf-ı mezra’adarı olan Havva nam hatun Meclis-i şer’e gelip yine evlad-ı vakıf ve kendi sulbi kebir oğlu fahr’ül-müderrisinü’l-kiram es-seyyid Feyzullah Efendi mahzarında bi-tav’ı hima bizler piri faniye ve alile olup mezraadarlığı merkumu    idareye iktidarımız olmamakla hüsn-i rızayı ve tıp-ı ihtiyarlarımız ile bervech-i olarak vakf-ı mezburun her birilerimiz nısf-ı mezraadarlığını ba-berat-ı alişan mutasarrıflar olmalarımız ile merkum efendi daileri oğlumuza kasr-ı yed ve feragat eylediklerimizde anlar dahi kasr-ı yedlerimiz badel-kabul takrir ve kasr-ı yedlerimizi taraf-ı devlet-i alilerine mücededdeden yedine berat-ı şerif-i alişan sadaka olunmak ricası babında i’lam ediyor deyu ilhah ve iltimas etmeleriyle fi’l-vaki kaziyye-i minval muharrer üzere olduğu bu hakirin ilm-i muhit olmakla paye-i serir-i a’laya arz ve ilam olundu baki emr ü ferman hazreti menlehül emrindir tahriren fi evsat min şehr-i Cemaziyel-evvel lisene hams (5) ve tisun (90) mieteyn ve elf (Evasıt-ı Cemaziyel- evvel 1195)

El-Hac Mehmet Feyzi el-müvella hilafe bi- medine-i Uluborl

 

Belge 2

Belge yer numarası: COA EV.d. 10248

Zaviye-i ve Mezra-ı Koyun Gözü der karye-i Genceli tabi Uluborlu

1256                1.020

1257                3.127

Toplam            4.147

1.037 maaş harc-ı muhasebe mutasarrıflarından Abdullah ve Seyyid Hasan fevt olmakla varislerinden meblağ-ı mezkurun tahsili mümkün olamadığı

3.110 Zaviyedar taksim eylediği

1258                2.073,5

1259                5.330

1260                   649,5

Toplam            8.053

               293 taşirin nakliye mesarifi

            7.760

1.940=1.552+388 harc-ı muhasebe maaş evkaf müdürü tarafından ahz    olunduğu         

5.820 beratları mucebince mezradarlara taksim eylediği

Belge 3

Belge yer numarası: COA A.MKT 77-94-3

Tarih: 5 Cemaziyel-evvel 1263 (21 Nisan 1847)

Hamid Muhassalına

Uluborlu kazasına tabi Genceli nam karyede vaki Koyungözü Baba mezrasının rub’ hissesine ba-berat-ı ali dersaadette kain olan hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin arz-ı seniye olarak hisse-i mezkur hasılatı seneviyesi beş yüz guruşa baliğ olduğu mahallinde tahkik olunmuş ise de, elli sekiz ve elli okuz senelerinin hasılatı Isparta vücuhundan Hacı Edhem Efendi zade Hacı Ali Ağa tarafından zabt ve ta’şir olunarak cüz’i bedel irae olunmasıyla mukaddemce salifüzzikr canibine vuku’bulan iş’arımız mucebince seneteyn-i mezkureteyn ile altmış senesi hasılatı olmak üzere bin beşyüz guruş tahsil ve irsal kılınmış ise de altmış bir ve iki ve üç senelerinin hasılatı kamilen gönderilmeyüb isbal olunan (gönderilen) yalnız dört yüz guruşla savuşturulmak daiyesinde olacağı beyanıyla kusur (eksik) bin yüz guruşun dahi tahsili hususu efendi-i mumaileyh tarafından bu kere ifade kılınmış mumaileyh meriyyül hatir zevattan olarak tesviye-i hususatı matlub ve mültezem bulunmuş olmakla sinin-i merkume hasılatından gayr-i ez teslim-i kusur kalan mezkur bin yüz guruşun dahi tamamen ve serian bit-tahsil efendi-i mumaileyh tarafına irsali hususuna mübaderet etmeğin siyakında şukka

Belge 4

Belge yer numarası: COA A.MKT 99-87-1

Tarih: 17 Zilkade 1263 (27 Ekim 1847)

Hamid Muhassılına

Uluborlu kazasına tabi Genceli nam karyede vaki Koyungözü Baba mezrasının rub’u hissesi ba-berat-ı ali dersaadette Murat Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendinin senevi olarak hisse-i mezkure hasılatı seneviyesi beş yüz guruşa baliğ olduğu mahallinden tahkik olunmuş ise de, elli sekiz ve elli dokuz senelerinin hasılatı Isparta vücuhundan Hacı Edhem zade Hacı Ali tarafından zapt ve ta’şir olunarak cüz’i bedel arae olunmasıyla hasılat-ı hakikiyenin tamamen ağayı merkumun bit-tahsil tarafına isbal hususatı mukaddemce salifüz-zikr canibine iş’ar kılınmış ise de, henüz bir gune cevabı vürud etmediğinden te’kidi bu kere dahi ifade kılınmış olmakla ve mumaileyh meriyyül hatir zevattan olarak tesviye-i hususatı matlub bulunmuş olmakla ol veçhile seneteyn-i mezkureteyne mahsuben mezraa-i merkum hasılatından efendi-i mumaileyh shisesine isabet eden bir akçesi ketm ve ihfa olunmayarak tamamen ve serian efedi-i mumaileyh tarafına irsali hususuna mübaderet etmeğin siyakında şukka

Belge 5

Belge yer numarası: COA A.MKT 77-94-3

Tarih: 18 Zilkade 1263 (28 Ekim 1847)

Rıfatlu Ağa

Uluborlu kazasına tabi Genceli nam karyede vaki Koyungözü Baba mezrasının rub hissesi (dörtte bir hissesi) ba-berat-ı ali Dersaadette Murad Molla Hankahı Postnişini Mehmet Murat Efendi uhdesinde olarak hisse-i mezkurun hasılat-ı seneviyesi beş yüz guruşa baliğ olduğu mahallinden tahkik olunmuş ise de elli sekiz ve elli dokuz seneleri hasılatı Isparta vücuhundan Hacı Edhem zade Hacı Ali Ağa tarafından zabt ve ta’şir olunarak cüz’i bedel irae olunmasıyla hasılat-ı hakikiyenin tamamen ağa-yı merkumdan bit-tahsil tarafına irsali hususu mukaddemce salifüzzikr canibine iş’ar kılınmış ise de henüz bir gune cevabı vürud etmediğinden te’kidi bu kere dahi ifade kılınmış ve efendi mumaileyh meriyyül hatir zevattan olarak tesviye-i hususatı matlub (talep etmek) ve mültezem (gerekli) bulunmuş olmakla ol-vechile seneteyn-i mezkureteyne mahsuben mezraa-i merkum hasılatından efendi mumaileyh hissesine isabet eden mebaliğin bir akçesi ketm ve ihfa olunmayarak tamamen ve serian bit-tahsil efendi mumaileyh tarafına irsali hususuna mübaderet etmeğin siyakında şukka tahrir ve tesyir kılındı.

Fi 18 Zilkade 1263 (28 Ekim 1847)

 

Belge 6

Belge yer numarası: COA A.MKT 222-90-2

Tarih: H.19 Şevval 1265 / M. 7 Eylül 1849

Hamid Kaymakamlığına

Tarikat-ı aliye-i nakşibendiyeden dersaadette Murat Molla Hangahı Şerifi Postnişini Şeyh Mehmet Arif Efendinin pederinden intikal eden Hamid sancağında Uluborlu kazasına tabi Genceli karyesinde vaki ba-berat-ı ali mutasarrıf olduğu Koyungözü Baba Zaviyesi mezraadarlığı rub’u hissesinin hasılatı beher sene liva-i mezbur kaymakamları tarafından ahz ve irsal olunmakta ise de altmış dört ve beş seneleri hasılatının henüz gönderilmediğinden seneteyn-i (iki yıllık) merkumeteynde hisse-i mezbureye isabet eden hasılat-ı esmaninin icab eden defteriyle beraber bu tarafa celbi ifade olunmuş bu keyfiyet umur-ı zaruriyeden olarak hüsn-i tesviyesi matlub bulunmuş olmakla ber-minval muharrer seneteyn merkumeteyn hasılat-ı esmaninin sabık-ı veçhile lazım gelen mahalden istihsaliyle defteriyle beraber leffen bu tarafa irsali mübaderet eylemeniz siyakında şukka

Belge 7

Belge yer numarası: COA A.MKT 222-90-1

Tarih: H.19 Şevval 1265 / M. 7 Eylül 1849

Meşayih-i tarikat-ı aliye-i nakşibendiyeden dersaadette Murat Molla Hankahında postnişin iken irtihal-i dar-ı beka eden Şeyh el-hac Mehmet Murat Efendinin Hamid sancağında Uluborlu kazasına tabi Genceli karyesinde vaki ba-berat-ı ali ve ber-vech-i evladiyet mutasarrıf olduğu rub’u hisse Koyungözü Baba Zaviyesi mezraadarlığı merhum mumaileyhin mahdumu hankah-ı mezkur postnişini Seyyid Mehmet Arif Efendiye intikal etmiş ve mezraadarlık mezkur mahsulatından beher sene hisse-i merkumeye isabet eden hasılat-ı esmani liva-i mezkur kaymakamı marifetiyle ahz ve istihsaliyle merhum mumaileyh tarafına irsal oluna gelmiş ise de el haleti hazihi altmış dört senesi hasılatı esmani vürud etmeyip altmış beş senesinin dahi irsali hulul eylemiş olmakla senevi merkumeye mahsuben hisse-i mezkureye isabet eden hasılat-ı esmani mumaileyh Arif Efendiye verilmek üzere bit-tahsil ber-sabık vaktiyle bu tarafa irsali hususuna havi liva-i mezkur kaymakamına hitaben bir kıta emirname-i sami testır ve ita buyrulmak babında emr ü ferman hazreti menlehül emrindir.

Bende Muhsin

Belge 8

Belge yer numarası: COA EV.d 15150

Tarih: Hicri 1269-1271 (1852-1855)

Kaza-i mezkurede Koyungözü Baba Zaviyesinin Zaviyedarı Arif ve Molla Hasan ve Şeyh Mehmet ile rü’yet olunan muhasebesidir. Hasılat:

1269 yılı                     800,

1270 yılı                     500,

1271 yılı                     900,

Toplam:                    2.200                

Mesarifat:                   600

Maaş ve muhasebe

harcı                            400

(Mevcut)                  1.200      

KAYNAKLAR

 

Arşiv Belgeleri

– Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi COA A.DVN-153-100-1, A.MKT 77-94-3, A.MKT 99-87-1, A.MKT-222-90-1, C.EV.190-9460-1, C.EV.507-25601-1, C.EV 523-26410-1, EV.d 10248, EV.d 15150

 

Kitap ve Makaleler

– Akdemir, M. Sadık (2005), “Osmanlı Arşiv Belgelerine göre Uluborlu’daki Vakıf Hizmetleri, Arayışlar İnsan Bilimleri Araştırmaları, yıl:7, sayı:13

– Böcüzade Süleyman Sami (2012), Isparta Tarihi, Isparta: Isparta Valiliği

– Erdem, Tahir (Temmuz 1935), “Hamitoğulları Tarihine Ait Yeni ve Önemli Bir Belge”. Ün Isparta Halkevi Mecmuası, yıl: 2, sayı: 16

– Isparta ve Çevresindeki Türbe ve Ziyaret Yerleri (2014), , Isparta: Isparta Valiliği

– Karaca, Behset (2012), XV. XVI. Yüzyıllarda Uluborlu, İstanbul:

– Karacan, Kadir (2012), Büyükkabaca ve Yöresi Tarihi, İstanbul: Büyükkabaca Belediyesi

– Karaer, İbrahim (2018), Senirkent İlçesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları, Isparta: Senirkent Yükseliş Birliği

– Koman, M. Mes’ud (Nisan-Mayıs 1942), “Hamid Beyin Adı Geçen Mühim Bir Vakfiye”, Ün Isparta Halkevi Mecmuası, yıl:9,  Sayı:97-98

– Şekercioğlu, Hüseyin (1989), Gelendost Tarihi, İstanbul:

– Yıldırım, Elif Ülkü (2006), Senirkent-Uluborlu Yöresi Halk Edebiyatı Mahsulleri Üzerine Bir Araştırma. Isparta: SDÜ Sosyal Bilimle Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi

– Yıldırım, Salih Zeki (2003), Tarihte Kabacalılar ve Kabaca Kasabası, Isparta: Tuğra Ofset Matbaası

Not: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: GENÇALİ KÖYÜNDEKİ KOYUNGÖZÜ BABA ZAVİYESİ VAKFI İLE İLGİLİ BELGELER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.