Dr. İbrahim KARAER

 

 

ÖZET

Elperekzade (Orta) Cami, Isparta ili Senirkent ilçesinin önemli kültür varlıklarından biridir. XV. – XVI. yüzyıl vakıf eserlerinden olan bu cami, yenilenerek günümüze kadar intikal etmiştir. Bu yazımızda, Elperakzade Camisi Vakfı ile ilgili Osmanlı Arşivinden tespit ettiğimiz belgeler ile caminin banisi olduğu tahmin edilen Elperek Mustafa Dede ve türbesi hakkında bilgi verilmiştir. 

 

Elperek Mustafa Dede

 

Elperek Mustafa Dede, Senirkent’in kurucuları arasında sayılan dört kişiden biridir. Senirkent’in üç-dört kilometre doğusunda “Elperek” adını taşıyan arazi ve bu arazi içinde bir kuyu mevcuttur. Kemal Turfan’ın naklettiği bir rivayete göre; Senirkent ovası Türkler tarafından fethedildiğinde, Elperek Mustafa Dede adamları ile gelip yerleştiği mevkie “Elperek” ismi verilmiştir. Bu arazide bugün hiçbir yerleşme izine rastlanmaması, aşiretin burada kısa bir süre kaldığı ve bu süre içinde çadırlarda yaşadığı, sonra burasını terk ederek, Senirkent’teki su kaynaklarından birinin başına gelip yerleştiği tahmin ediliyor. Halk arasında yaşayan başka bir söylentiye göre, Elperek Dede, Elperek mevkiinde çadırında otururken, bir sabah gelininin çiğden ıslanmış çimenler üzerinde gusül ihtiyacını gidermek için yuvarlandığını görmüş. Bunun üzerine hemen atına binerek halen Dağ Çeşme’ye bağlanmış olan ve eskiden Hacı Abdullah Çeşmesine akan suyu bulmuş ve çadırını bu suyun önüne naklederek yerleşmiş. Bu arada kendi namı ile anılan Elperekzade Camisini yaptırmıştır (Turfan, 29 Mart 1975: 3).

 

Elperek Mustafa Dede, Şeyh Ahmet Veli ile çağdaş olup XIV. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. Elperekzade Camisinin adı, XV. ve XVI. yüzyıl belgelerinde “Senirkent Mescidi” olarak geçmektedir. Bu cami günümüzde Orta Cami veya Elperekzade Camisi olarak anılmaktadır. Bir rivayete göre; Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid (1389-1403), 1391 tarihinde Konya’dan Antalya’ya giderken Elperek Mustafa Dede’nin Senirkent’te inşa ettirdiği Orta Cami’ye (Elperekzade Camisine) 170 dönüm tarla, 10 dönüm bağ ve harman yeri vakfedilmesini irade buyurmuştur (Özev, 1976: 17). Bu rivayet, tarihi olaylarla da örtüşmektedir. Osmanlı kaynaklarında 1391 yılında Karamanoğlu’nun Hamid İline saldırması üzerine, Yıldırım Bayezid’in ordusunu toplayıp Bursa’dan hareketle önce Hamid İline yürüdüğü ve Hamidoğlullarına ait olan toprakları ele geçirdikten sonra, Teke İli (Antalya)’ni de fethedip, Konya önüne geldiği yazılıdır (Kofoğlu, 2006: 282-286). Yıldırım Bayezid, İkinci Anadolu Seferinde (1390-1391) önce Ankara’ya gelmiş, kışı burada geçirdikten sonra, 1391 yılında Ankara’dan Isparta’ya gelmiş, bundan sonra Antalya’ya gitmiştir. Teke’den tekrar Isparta’ya gelen Bayezid, doğuya doğru ilerleyerek Karaman Beyliği üzerine yürümüştür (Öztuna, 1964: 69-70).

 

Yıldırım Bayezid’in, bölgedeki bu hareketi esnasında Senirkent’ten geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Bayezid’in, şehzadeliği sırasında Uluborlu’da valilik yaptığı da söylenmektedir (Arundel, 2013: 86). Bize göre bu bilginin doğru olma ihtimali çok zayıftır. Hamideli, Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra, bir süre vilayet olarak idare edilmiştir. İkinci Murat’ın küçük şehzadesi Mustafa Çelebi’nin Hamideline vali olarak atandığı bilinmektedir (Dağlıoğlu, İkinci Kanun 1937: 482-484). Biz, Osmanlı yönetim sisteminde Uluborlu’nun vilayet olduğuna dair herhangi bir kayıt görmedik.

 

Kemal Turfan, Orta Cami imam ve mütevellilerine verilen 1829 tarihli beratta geçen “merhum Bayezid Sultan zamanında mukayyed” ibaresi ile 19 Temmuz 1910 tarihli dilekçeye verilen cevapta geçen “merhum Sultan Bayezid Handan hükmü alişan olup” kayıtlarına istinaden; bu caminin XIV. yüzyıl sonlarında inşa edildiğini ve Elperek Mustafa Dede’nin bu tarihlerde yaşadığını belirtmiştir (Turfan, 14 Haziran 1975: 3).

 

Elperekzade Camisi (Orta Cami) Vakfı Hakkında Belgeler

 

Elperekzade camisinin adı XVI. yüzyıl kayıtlarında “Senirkent Köyü Mescidi”, XIX. yüzyıl belgelerinde ise “Erperekzade / Elperekzade Camii” olarak geçmektedir. Cami, bir vakıf eseri olduğuna göre; vakfın kurucusu Elperek Mustafa Dede olması gerekir. Veya Elperek Mustafa Dede adına kurulmuş olmalıdır. Ancak, bu vakıf ile ilgili belgelerde bu husus açık değildir. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Osmanlı Arşivinde yaptığımız araş­tırmalarda, Elperekzade Camisinin vakfiyesine ulaşamadık.

 

TT438 numaralı 1530 tarihli defterde, bu vakfın adı “Mescid-i karye-i Senirkent” olarak geçmekte olup, geliri 170 dönüm tarla ve 10 dönüm bağ olarak kaydedilmiştir. 1570-1571 tarihli vakıf defterinde Senirkent köyünde bir cami ve iki mescid kayıtlıdır. Cami-i Şerif an Karye-i Senirkent Vakfının 2.500 akçe, Mescid-i Senirkent Vakfının 4.550 akçe, Mescid-i der Karye-i Senirkent Vakfının 2.300 akçe hâsılı (geliri) olduğu görülmektedir (Karaca, 2012: 145).

 

Senirkent köyündeki Elperek Camisi Vakfı, H.1255-1260 (M.1839-1844) yıllarında 1.173 kuruş gelir sağlamıştır. Bu gelirden 71 kuruş muhasebe harcı ve maaş, 720 kuruş alışılmış masraflar çıktıktan sonra; mütevelli elinde 382 kuruş kalmıştır (COA EV.d-10248). Elperekzade Camisi Vakfının H.1262-1266 (M.1845-1850) tarihleri arasındaki beş yıllık hâsılı (geliri) 1.579 kuruştur (COA EV.d 12970). Vakfın geliri H.1269-1271 (M.1852-1855) yıllarında toplam 745 kuruş olmuştur. Bu gelirin 525 kuruşu masraflar, 30 kuruşu harç muhasebesi ve maaş için harcanmıştır (COA EV.d 15150). Elperekzade Camisi Vakfının 1863 yılında mütevellisi Murat ve Arif Efendiler, geliri 357 kuruş, gideri ise 603 kuruştur (Akdemir, 2005: 134). Elperek Cami-i Şerifi Vakfı R.1290 (M.1874-175)’da iki ferağ işleminden 38 kuruş gelir elde etmiştir (COA EV.d 23408).

 

Osmanlı Padişahı II. Mahmut tarafından Orta Cami Mütevellisine verilen Temmuz 1829 tarihli beratta; Uluborlu nahiyesine tabi Vakf-ı Mescid-i Senirkent 170 dönüm yer ve 10 dönüm bağ kadimden vakfı mescit olup, vakfiyet üzere tasarruf oluna geldiği merhum Bayezid Sultan Han zamanında mukayyed ve haliyen teftiş olunup nice kimesneler şehadet etmekliğin defteri cedide vakıf kayıt olunduğu belirtilmiştir (Turfan, 29 Mart 1975: 3).

 

Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması münasebetiyle yenilenen Elperekzade Camisi Vakfının imamı iki akçe vazife ile Mehmet Murat Hilmi ve Ali Rıza ve Mehmet Arif bin Şeyh Mehmet’in 9 Cemaziyel-ahir 1274 (25 Ocak 1858 tarihinden beri görevlendirildikleri anlaşılmaktadır (Belge 3).

 

Ali Rıza Çelebi ve Mehmet Murat Hilmi vefat ettiklerinden ve oğlu Tevfik mecruh ve ma’lul olduğundan, imamlık ve tevliyet hisseleri 27 Rabiul-ahir 1298 (29 Mart 1881) tarihli berat ile Mehmet Arif uhdesine verilmiştir. Mehmet Arif’in vefatıyla 31 Kanun-ı sani 1330 (13 Şubat 1915) tarihinde imamet ve tevliyet görevi yıllık 250 guruş karşılığında oğlu Mehmet Efendi’ye tevcih olunmuştur (Belge 4).

 

1813 tarihli 1 numaralı belgede; 1 Zilkade 1218 (12 Şubat 1804) tarihli berat ile ücretini bu cami vakfından almak üzere Cuma Vaizi olan Süleyman Efendinin elinde bulunan vaizlik beratı yandığından, yenisinin verilmesi için Dersaadet’e müracaat ettiği; akabinde Şeyhülislam Ahmet Esat Efendinin işaretleri mucibince beratın yenilendiğini öğreniyoruz  (COA, Cevdet Maarif, Nr.2557). 27 Cemaziyel-ahir 1253 (28 Eylül 1837) tarihli Erperekzade camisine hitabet tevcihi ile ilgili Uluborlu Hakimi tarafından hazırlanan 2 numaralı belgede; bu caminin “ashab-ı hayrattan Erperekzade nam sahibü’l hayratın bina eylediği” yazılıdır.  Erperekzade Cami-i şerifinde yirmi iki akçe vazife ile hitabet görevini yürüten Ali bin Ali halife ve Seyyid Hasan bin Ali halifelerden; Ali bin Ali halife hissesini kendi rızası ile torunu Hafız İsmail’e teslim etmiş; Seyyid Hasan dahi varisi olmadan vefat etmiş olduğundan anılan hitabetin Hafız İsmail’e tevcihi ita olunmuştur. Aynı belgeden hitabet hissesinin yarısına sahip olan Hasan bin Ali nam kişinin mutasarrıf olduğu görevi yirmi beş seneden beri terk edip Kahire’ye gittiği ve orada oturmakta iken vefat ettiği; adı geçenin oğlu var ise de ehil olmadığı ve köy halkının da, adı geçen hitabetin Hafız İsmail bin Süleyman üzerine tevcih buyrulmasını istedikleri belirtilerek berat-ı şerif-i alişan sadaka ve ihsan-ı hümayun buyrulmak niyazı babında arz ve ilan olunmuştur (COA HAT 1602-74-1).

 

Hafız İsmail Efendi, 2 Receb sene 1252 (13 Ekim 1836) tarihinde günlük 2 akçe, yıllık 200 guruş vazife ile Elperekzade Camisi hitabet görevine atanmıştır. Hafız İsmail Efendinin vefatıyla 29 Safer 1299 (20 Ocak 1882) tarihinde bu göreve oğlu Hacı Ali Efendi atanmıştır. Hacı Ali Ali Efendi, 2 Muharrem 1304 (1 Ekim 1886) tarihinde kendi rızasıyla görevi kardeşi Süleyman Efendiye bırakmıştır. Elperekzade Camisi Vakfı 6 Rabiul-ahir 1327 (27 Nisan 1909) tarihinde hazineye intikal etmiştir. Süleyman Efendinin vefatıyla 25 Şevval 1333 (5 Eylül 1915) oğlu Hasan Efendiye berat tevcih olunmuştur. Hasan vazifesine devam etmediğinden 12.02.1928 gün ve 128 sayılı karar ile görevine son verilmiştir. Hasan’dan açık olan hatiplik görevi 04.04.1928 tarih ve 213 sayılı karar ile Kamil’e tevcih edilmiştir (Belge 5).

 

Kemal Turfan, bu cami ile ilgili Abdülaziz’in tuğrasını taşıyan Aralık 1863, II. Abdülhamid’in tuğrasını taşıyan 11 Mayıs 1881 tarihli iki berat ile Hamidabad Sancağı Mutasarrıflığına hitaben yazılmış 19 Temmuz 1910 tarihli dilekçe ve Isparta Evkaf Müdürlüğünün yazdığı yazılarda bu caminin imam, hatip ve mütevelli görevlerine merhum Murat Elperek’in dedelerinin atandığını; bu görev karşılığı camiye ait vakıf arazisinin gelirinden yararlandıkları ve bu hakkın öteden beri babadan oğula geçerek süre geldiğini belirtmiştir. Elperek (Orta) Caminin en son mütevelli ve imamlarından olan Mehmet Hamdi Efendi, Isparta Mutasarrıflığına verdiği 19 Temmuz 1910 tarihli dilekçe ile Elperek Cami-i Şerifi ile ilgili vakıf kayıtlarını istemiştir. Mehmet Hamdi Efendiye Hamid Sancağı Evkaf Müdürlüğünden 21 Temmuz 1910 tarihinde verilen cevapta; yukarıdaki kayıda ilave olarak “Kuyudata bilmüracaa vakfı mezburun defterhanesi sureti kaydında bilihrac balaya çıkarılmış ve ikiyüz elli tarihli kayıtta da vakf-ı harman yeri ücretinden hatip ve müezzine meşrut senevi kile-i asitani (İstanbul kilesi) mukayyed bulunduğu ve bundan başka bir kayıt ve malumata rastlanamadığı” belirtilmiştir (Turfan, 12 Nisan, 10 Mayıs 1975).

 

Elperekzade Camisi, XIX. yüzyılın sonlarında yıkılarak yerine 1878 yılında yeni bir cami inşa edilmiştir. 1878 yılında inşa edilen bu caminin planı dikdörtgen şeklindedir. Duvarlar klasik harabeler­den getirilmiş kesme taş, çamur harçlı, çamur sıvalı veya derzleri kısmen kireç sıvalıdır. Kapı ve pencereler ahşap lentoludur. Üstü toprak damla örtülüdür. Ön kısmın sağında bir müezzin odası, solunda tabutluk ve köşedeki çeşmenin su hazinesi bulunmaktadır. İçi: Muntazam yontulmuş kalın ahşap kirişler üstüne mertekler sıralanmış, bunun üstü toprakla örtülmüştür. Mihrap dairevi kemerli basit bir niştir. 30.07.1955 tarihli Vakıf Eser Fişinde 1878 tarihinde yapılan Elperekzade Camisinin tarihi eser olmakla birlikte, hiçbir mimari özelliği olmadığı belirtilmiştir. Bu yapı, 1957 yılında ömrünü tamamladığı gerekçesiyle yıkılmış, Elperek Camisi Yaptırma ve Yaşatma Derneğinin öncülüğünde halkın katkıları ile bugünkü cami inşa edilmiştir (Vakıflar Genel Müdürlüğü Sanat ve Yapı İşleri Daire Başkanlığı Arşivi).

 

Elperek Mustafa Dede Türbesi

 

Elperek Mustafa Dede, Orta Mahallede Orta Caminin yaklaşık 25-30 metre güneydoğusunda bulunan kendi adı ile anılan türbede medfundur. Türbe, 3×3 metre ebadında, dış duvarları seramik kaplı, üstü kubbeli beto­narme bir yapıdır. Türbenin giriş kapısı batı cephesindedir. Türbenin içinde bir sanduka olup, yanında birkaç kişinin namaz kılabileceği bir boşluk bulunmaktadır. Türbe, 1995 yılında yaşanan sel felaketinden sonra onarılmıştır. Sel felaketinde türbe ve çevresindeki evler zarar görmemiştir. Halk arasında Elperek Mustafa Dede’nin, sel felaketinde çevredeki evleri koruduğuna inanılmaktadır. Kişiler bunu, Elperek Dede’nin bir kerameti olarak düşünmektedir. Elperek Mustafa Dede’nin kerametlerinden biri de hastalıklara şifa olmasıdır. Mustafa Dedenin keramet sahibi bir zat olduğuna inanan­lar, günümüzde bu türbeyi ziyaret etmektedir. Türbe ziyaretinden şifa bulanlar, dilekleri kabul olanlar; tavuk, horoz gibi küçükbaş hayvanları; pilav, pişi, şeker gibi yiyecekleri burada adak olarak dağıtmaktadır (Isparta ve Çevresindeki Türbe ve Ziyaret Yerleri: 2014: 157-158).

 

Sonuç

 

Senirkent’in kurucularından olduğu rivayet edilen Elperek Mustafa Dede, XIV. yüzyılın sonlarında Senirkent’e gelip yerleşmiş ve kendi adına Elperekzade camisini inşa ettirmiştir. Elperek Mustafa Dede, “Elperekzade Camisinin yaklaşık 50 metre güneydoğusunda bulunan türbede medfundur. Elperek Mustafa Dede tarafından veya daha sonra onun adına Elperekzade Camisi Vakfı kurulmuştur. Bu vakıf ile ilgili belgelerle XIX. yüzyıldan itibaren karşılıyoruz. 1878 yılında yeniden inşa edilen Elperekzade Camisi, 1955 yılında yıkılarak günümüzdeki cami inşa edilmiştir. Bu cami, Orta Mahallede bulunduğu için “Orta Cami” olarak da adlandırılmaktadır.

 

BELGELER

Belge 1

Belge yer numarası: COA C.MF 52-2557-1

Tarih: H.1228 (M.1813)

Medine-i Uluborlu kazasına tabi Senirkent karyesindeki vaki Erperek zade Cami-i Şerifi vakfından almak üzere vazife-i muayene ile Cuma vaizi olan ulemadan işbu raf-i tevki-i rafi’üş-şanı hakani Süleyman zide salahahu divan-ı hümayunuma arzıhal edüb yedinde olan beratı (..) muhterik (yanmış) olmakla kaydı mucebince zayiden yedine müceddeden berat-ı alişanım verilmek babında istid’a-yı inayet ve vech-i meşrut üzere defterde mestur ve mukayyed bulunmağın ber-vechi istid’a zayiden berat-ı ali şanım ita olunmak üzere a’lemu’l-ulemai’l-mutebahhirin efdalu’l-fudelai’l muteverri’in bilfiil şeyhü’l-islam Mevlana Ahmed Esad edame Allahü teala fezailehu işaret etmekle işareti mucebince zayiden beratı verilmek fermanım olmağın hakkında mezid-i inayet-i şahanem zuhura getürüb bin iki yüz on sekiz sene-i zilkadesinin gurresi günü (Şubat/Mart 1804) tarihiyle muverrah verilen ruus-ı hümayunum mucebince bu berat-ı hümayunu verdim ve buyurdum ki mezbur ulemadan Süleyman zide salahahu varub kemakan Cuma vaizi olup eda-yı hizmet eyledikten sonra bundan evvel vazife-i muayenesine ne veçhile mutasarrıf olagelmiş ise yine ol veçhile vazife-i muayenesine vakf-ı mezbur mahsulünden mütevellisi olanlarından alub mutasarrıf ola şöyle bileler alamet-i şerife itimat kılalar / semane ışrune mieteyn ve elf H.1228 (M.1813)

Belge 2

Belge yer numarası: COA HAT 1602-74-1

Tarih: 27 Cemaziyelahir 1253 (28 Eylül 1837)

Maruz-ı bendeleridir ki

Nezaret-i evkaf-ı hümayun mülhak-ı evkafından Uluborlu kazası muzafatından Senirkent nam karyesinde Erperek zade cami-i şerifi vakfından almak üzere yirmi iki akçe vazife ile hitabet cihetle mutasarrıfları Ali ve Seyyid Hasan halifelerden Ali Halife refika hissesini rızasıyla erbab-ı liyaketten hafidi (torunu) Hafız İsmail halifeye ferağ ve kasr-ı yed (el çekme) ve yedinde olan beratı teslim ve red etmiş ve seyyid Hasan dahi müddet-i vefireden beri diyar-ı aherde olarak bu defa vefat eylemiş olduğundan bahisle cihet-i mezkurun merkumanın (anılanlar, anılan iki kişi) kasr-ı yed mahlullerinden merkum Hafız İsmail halifeye tevcihini kaza-i mezbur (..) savb-ı çakeriye hali buyrulan işbu ilamında inha eder cihet-i mezkurun yirmi iki akçe vazifeyle el-yevm merkumanın indilerinde olduğu derkenardan müsteban olmakla bu suretle cihet-i mezkur merkumanın kasr-ı yed ve mahlullerinden ber-muceb-i nizam bi’n nefs bila-kusur eda-yı hidmet  sarf etmek ve terkin tekasül ider ise ref’inden ahere verilmek şartıyla merkuma ba-hatt-ı şerif-i şevket-redif-i şahane ve yazı-yı hümayun tevcih ve mutasarrıf nısf-ı hissenin atik beratı kaleminde hıfz olunarak müceddeden yerine beratı ita olunmak babında emr ü ferman hazreti menlehü’l emrindir

Der-i devlet mekine arz-ı dai-yi kemineleridir ki medine-i Uluborlu kazası muzafatından Senirkent nam karyede vaki ashab-ı hayrattan Erperekzade nam sahibü’l hayratın bina eylediği cami-i şerifde yevmi bir akçe vazife-i muayene ile ba-berat-ı şerif-i alişan nısf-ı hitabet cihetine mutasarrıf olan Ali bin Ali nam halife mutasarrıf olduğu nısfı hitabet-i mezkuru vazife-i muayenesi ile merkum Ali bin Ali’nin torunu Hafız İsmail bin Süleyman üzerine tevcih buyrulmak babında kasr-ı yed idüb yedinde olan berat-ı şerif-i alişanını inde’ş şer’-i merkumun torunu Hafız İsmail bin Süleyman nam kimesneye teslim-i berat idüb merkum Ali halifenin kasr-ı yedinden torunu Hafız İsmail üzerine vazife-i muayyenesiyle tevcih ve yedine müceddeden berat-ı şerif-i alişan sadaka ve ihsan ve yine cami-i şerifde yevmi bir akçe vazife-i muayyenesiyle ba-berat-ı şerif-i alişanın nısfı hitabet cihetine mutasarrıf olan Hasan bin Ali nam kimesne mutasarrıf olduğu hitabet-i mezkureyi yirmi beş seneden beri terk idüb Mısır-ı Kahire’de sakin iken fevt olup müteveffa-yı merkumun (..) oğlu var ise de na-ehil olup bu taraflara gelmek mülahazası dahi olmadığından müteveffa-yı merkumun mahlulünden ve oğlu Ali’nin dahi hitabet-i mezkuru adem-i rağbetinden hitabet-i mezkuru kasr-ı yed olan Hafız İsmail üzerine tevcih buyrulması karye-i mezkur ahlileri iltimas itmeğin vazife-i muayeneleri ile gerek kasr-ı yed ve gerek müteveffanın mahlulünden oğlu Ali’nin adem-i rağbetinden ikisini merkum Hafız İsmail bin Süleyman üzerine tevcihi  ve müceddeden berat-ı şerif-i alişan sadaka ve ihsan-ı hümayun buyrulmak niyazı babında ol ki vaki’ül-hal hasbeten lillahil-melikil-müteal bil-is’af baye-i serir-alaya arz ve i’ilam olundu baki emr hazreti menlehü’l emrindir. Hurrie fil yevmis-sabi işrine min şehri cemaziyelahir

Sene isna ve hamsin ve miteyn ve elf / 27 Cemaziyelahir 1253 (28 Eylül 1837)

El-abdu’d-dai li’d-devleti’l-Osmaniyyeti

Hafız Ahmet el müvella hilafeti-medineti Uluborlu

Belge 3

Belge yer numarası: COA EV.BRT 186-4

Tarih: 3 Ramazan sene 1280 (11 Şubat 1864) 

1277 senesi Zilhicce-i şerifinin 11.günü (20 Haziran 1861) taht-ı ali-i necip Osmani üzere cülus-ı hümayun-ı meymenet-makrun-ı mülükane vaki olup (Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması münasebetiyle) umuma tecdid-i berevat olunmak kaide-i mer’iyye-i aliye-i saltanat-ı seniyeden olduğuna binaen nezaret-i evkaf-ı hümayun-ı mülükaneme mülhak evkaftan Uluborlu kazasında Senirkent karyesinde vaki Erperek (Elperek) zade cami-i şerifi vakfının imamı iki akçe vazife ile tevliyet ciheti mutasarrıfları işbu rafiden tevki’-i refi’üş-şan-ı hakani  Mehmet Murat Hilmi ve Ali Rıza ve Mehmet Arif bin Şeyh Mehmet zide kadr-i humun yedlerinde olan atik beratı bi’t-takdim tecdidi rica olunduktan naşi kuyuda müracaat olundukta cihet-i mezkure iki yüz yetmiş dört senesi Cemaziyel-ahirin 9.günü (25 Ocak 1858) tarihiyle makam-ı ileyhimin iştirak üzerlerinde olduğu tebeyyün eylemiş olduğundan kuyud-ı atik beratı mucebince tecdiden berat-ı şerifim ita olunmak babında sadır olan ferman-ı alişanım veçhile tecdiden bu berat-ı hümayunumu verdim ve buyurdum ki mumaileyhim üslub-ı sabık üzere cihet-i mezkureye vazife-i mezbur vesile-i iştirak mutasarrıflar olup işbu berat-ı alişanıma mugayir tasarruflarına  müdahale olunmaya şöyle bileler alamet-i terkimine itimad kılalar tahrir fi elyevm e’s-salisü min şehr ü Recebü’l-mürecceb, sene semanine ve mieteyn ve elf / 3 Ramazan sene 1280 (11 Şubat 1864).

 

Belge 4

Belge yer numarası: Defter nu. 2364, sıra numarası: 740 (148-80-632)

Nev’i cihat: Tevliyet ve imamet

Vezaif ü muhassasat esami-i mutasarrifat: Yevmi iki akçe ile tevliyet ve vazife-i muayene ile imamettir/ imamındır. Senevi 250 guruş

Mehmet Murat Çelebi ve Ali Rıza ve Mehmet Arif (..) Şeyh Mehmet

Tevcih tarihi: fi 9 Cemaziyel-ahir sene 1274 (25 Ocak 1858) ve fi 19 Şaban 1274 (4 Nisan 1858)

Vakf-ı ismiyle hayrat-ı müberranın mahal ve mevki’i:  Evkaf-ı mazbutadan Uluborlu kazasında Senirkent karyesinde Elperekzade Cami-i Şerifi Vakfı

Atik esas defteri: Askeri-yi Evvel Rabi’ 716/717

Vukuat ve mülahazat: Mumaileyhümadan Ali Rıza Çelebi ve mumaileyh Mehmet Murat Hilmi ve oğlu Tevfik’i terk ederek fevt ve mumaileyh Mehmet Murat Hilmi dahi bi’l-ikrar fevt olup mezbur Tevfik mecruh ve ma’lul olduğu beyanıyla müteveffat-ı mumaileyhümadan birer sülüs hisseleri mahlullerinden karındaşları ve müşteri-i mezbur Mehmet Arif uhdesinde olan hisseleri almak müstakilen ba-ferman-ı ali tevcih 27 Rabiul-ahir 1298 (29 Mart 1881)

Hülasa 36/ 622

Mumaileyhin vuku-ı vefatına vakf-ı mezkurun vakfiyesi mukayyed ve şürutunun malum olmasına binaen zabt ve tevliyet-i mezkurenin terkin-i kaydıyla imamet ciheti müteveffayı mumaileyhin mahlulünden oğlu Mehmet Efendi 31 Kanun-ı sani 1330 (13 Şubat 1915) tarihinde ba-işaret-i aliyye nezaret-i penahi senevi iki yüz elli guruş vazife-i mahsusanın derciyle beratı ve mezkur-ı tevliyet terkini hakkında 6 Rabiul-evvel 1333 (22 Ocak 1915) ve 8 Şubat 1330 (21 Şubat 1915) tarihinde muhasebat müdüriyet-i umumiyesine ilm u haber kılınmıştır.

2468

30/7367

Belge 5

Belge yer numarası: Defter nu. 2365, sıra numarası: 43 (148-150-1191)

Nev’i cihat: Hitabet

Vezaif ü muhassasat-ı esami-i mutasarrifat: Yevmi 2 akçe, senevi 200 guruş, Hafız İsmail Efendi

Tevcih tarihi: 2 Receb sene 1252 (13 Ekim 1836)

Vakfı ismiyle hayrat ve müberranın mahal ve mevki’i: Uluborlu kazası muzafatından Senirkent karyesinde Elperekzade Cami-i Şerifi

Atik esas defteri: Asker-i Anadolu sani 932

Vukuat ve mülahazat: Mumaileyhin fevtiyle mahlulünden oğlu Hacı Ali Efendi uhdesine ba-hatt-ı hümayun tevcih fi 29 Safer 1299 (20 Ocak 1882)

Arz 152

Mumaileyh Hacı Ali Efendinin rızasıyla ferağ kasr-ı yedinde karındaşı Süleyman Efendiye ba-hatt-ı hümayun tevcih fi 2 Muharrem 1304 (1 Ekim 1886)

Arz 237/6157

Vakf-ı mezkurun hazineden zabtıyla mezkur senevi iki yüz guruş vazife-i tahsis hakkında fi 6 Rabiul-ahir sene 1327 (27 Nisan 1909) ve 8 Şubat 1330 (21Şubat 1915) tarihinde muhasebat müdüriyeti aliyesine ilm ü haber kılınmıştır

30/7267

Mumaileyh Süleyman Efendinin vefatıyla mahlulünden oğlu Hasan Efendiye ba-hatt-ı hümayun tevcih olunmuştur fi 25 Şevval 1333 (5 Eylül 1915)

Arz 1169

Latin harfleri ile: Hasan vazifesine devam etmediğinden 12.02.1928 gün ve 128 sayılı karar ile görevine son verilmiştir 213/58.

Hasan’dan açık olan hatiplik 04.04.1928 tarih ve 213 sayılı karar ile Kamil’e tevcih edilmiştir 468/58. 

KAYNAKLAR 

Arşiv Belgeleri:

– Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi: Cevdet Maarif Nr.2557, EV.BRT 186-4,

EV.d-10248, EV.d 12970, EV.d 15150, EV.d 23408, HAT 1602-74-1

 

Vakıflar Genel Müdürlüğü Sanat ve Yapı İşleri Daire Başkanlığı Arşivi 

Kitaplar ve Makaleler

– Akdemir, M. Sadık (2005),  “Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Uluborlu’daki Vakıf Hizmetleri”, Arayışlar İnsan Bilimleri araştırmaları, yıl:7, sayı:13.

– Arundel, F.V.J. (2013), Anadolu’da Keşifler / yay. haz. Ramazan Topraklı, Ankara: smih Ofset

– Dağlıoğlu, Hikmet Turhan Dağlıoğlu (İkinci Kanun 1937),  “Hamideli Mutasarrıf ve Mütesellimleri”, Ün Isparta Halkevi Mecmuası, 3 (34).

– Isparta ve Çevresindeki Türbe ve Ziyaret Yerleri (2014), Isparta: Isparta Valiliği

– Karaca, Behset (2012), XV. ve XVI. Yüzyıllarda Uluborlu Kazası, Isparta:

– Karaer, İbrahim (2018), Senirkent İlçesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları, Isparta: Senirkent Yükseliş Vakfı

– Kofoğlu, Sait (2006), Hamidoğulları Beyliği, Ankara: Türk Tarih Kurumu

– Özev, Hasan (1976), Senirkent ve Çevresinde Batıl Halk İnançları, Ankara: A.Ü. İlahiyat Fakültesi Bitirme Tezi

– Öztuna, Yılmaz (1964), Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi, İstanbul:

– Turfan,  Kemal (29 Mart 1975), “Senirkent Tarihi”, Senirkent Postası, yıl:8, sayı: 204.

– Turfan, Kemal (12 Nisan 1975), “Senirkent Tarihi”, Senirkent Postası, sayı: 205.

-Turfan, Kemal, (10 Mayıs 1975), “Senirkent Tarihi”, Senirkent Postası, sayı: 207.

– Turfan, Kemal (14 Haziran 1975), Senirkent Tarihi”, Senirkent Postası, sayı: 209.

– Turfan, Kemal, “Senirkent Tarihi”, Senirkent yukselis.com./17.05.2010

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: ELPEREK MUSTAFA DEDE VE ELPEREKZADE CAMİSİ VAKFI HAKKINDA BELGELER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.