Dr. İbrahim KARAER

 

 

Isparta ili Senirkent ilçesine bağlı “Büyükkabaca Kasabası Tarihi” konulu yazımızın ikinci bölümünde, Büyükkabaca kasabası tarihi ile ilgili belgeleri değerlendireceğiz.

 

Büyükkabaca Kasabası Tarihi Hakkında Belgeler

 

Yörükkabaca köyü ile ilgili 1478 tarihli TT30 numaralı tahrir defterindeki bilgiler şöyledir: Karye-i Yörükkabaca tımar Ali rubu / Mehmet ve Ali / Mahmut ve İbrahim ve Ali veledi Ahmed ve Üvez hacı / Halil ve Hacı Mehmet / gelir dörde bölünmüştür. Her dörtte bir hisse yukarıdaki gibi taksim edildikten sonra dörtte birlik hisseye sahip olan şahısların kendi aralarında dörtte bir hisseyi nasıl taksim edecekleri de yazılmıştır. Hemen altında köydeki 78 neferin isimleri, statüleri (48 nim çift, 24 bennak, 1 mücerred, 1 muhassıl, 2 pirifani, 1 imam) ve devamında gelir ve bu gelirin nelerden oluştuğu yazılmıştır (Karacan, 2012: 68-72).

 

1501 tarihli TT994 numaralı defterde tımar tevcihatı aynı şekilde yapılmıştır. Köyün nefer listesinde az farklılıklar vardır. Bazı şahıslar vefat ettiklerinden listede yoktur; bazıları da vergi yaşına geldiklerinden yeni ilaveler ve birkaç tane statü değişikliği olmuştur. 1478 tarihli defterde bennak olarak yazılan bazı şahıslar babaları öldüğünden yerine çift yazılmışlardır. Defterde 46 nimçift, 27 bennak, 3 mücerred, 2 muhassal, 1 kötürüm, 1 imam, 2 piri fani, 1 sipahizade, 2 meremetçi olmak üzere 85 nefer kayıtlıdır (Karacan, 2012: 72).

 

1521 (1522) tarihli TT121 numaralı defterdeki bilgiler ise şöyledir: Tımar tevcihatındaki bazı isimler değişmiş hisesesi oğluna verilmiştir. Nefer sayısı artmış ve 112 olmuştur, hane sayısı 85’tir. Bu defterdeki gelir toplamı 7.810 akçedir (Karacan, 2012: 72-73).

 

1568 tarihli defterde; 8 çift, 59 nim çift, 82 bennak, 111 mücerred ve 24 muaf olmak üzere toplam 284 nefer kayıtlıdır (Karaca, 2012: 189,191).

 

29 Zilhicce 1100 (14 Ekim 1689) tarihli belge; Uluborlu nahiyesi Kabacalu / Kabacalı nam karyeden İbrahim’e tımar tevcihine dair Anadolu Eyaleti mutasarrıfı Ömer Paşaya hitaben yazılan fermandır (COA AE.SESÜL.II 4-377). Bu bilgi Osmanlı Arşivi kataloğundan alınmıştır, belge görüntüsüne ulaşılamamıştır.

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan 17 Cemaziyel-ahir sene 1135 (25 Mart 1723) tarihli belgede; Uluborlu kazasına tabi Çaylak köyünün önündeki kuyu ile Sultan Süleyman zamanında Kabaca köyünde inşa ettirilen çeşmenin bir vakfa ait olması sebebiyle mütevellisi Süleyman’ın beratının düzetilerek yenilenmesi talep edilmiştir (Belge-1 COA AE.SMHD.I 152-11368). Bu belgede geçen “Sultan Süleyman Han tabe serahunun Kabaca nam karyede olan çeşmesi merhametine vakıf ve sarf olunur deyu defter-i hakanide mukayyed olub” cümlesinden; bu çeşmenin Kanuni Sultan Süleyman tarafından inşa ettirildiğini ve bu çeşmenin Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi olarak anıldığını söyleyebiliriz.

Belge 1

Belge yer numarası: COA AE.SMHD.I 152-11368

Tarih: 17 Cemaziyel-ahir sene 1135 (25 Mart 1723)

Özet: Uluborlu kazasına tabi Çaylak karyesinin önündeki kuyu ile Sultan Süleyman’ın Kabaca karyesinde inşa ettirdikleri çeşmenin bir vakfa ait olması sebebiyle mütevellisi Süleyman’ın beratının tashih ve tecdidi

Nişan-ı hümayun oldur ki

Rafi’i Süleyman arz-ı hal verüb Uluborlu kazasına tabi Çaylak nam karye önünde vaki Çaylak Kuyusunun vazife-i muayene ile mütevellisi olup zikr olunan Çaylak karyesi kuyu-i merkumenin vakfı olmakla kuyu hizmetinde ziyade kulları mahsul-i merkum ve Sultan Süleyman Han tabe serahunun Kabaca nam karyede olan çeşmesi merhametine vakıf ve sarf olunur deyu defter-i hakanide mukayyed olub lakin çeşme-i mezburun başka mütevellisi bulunan kuyu ile çeşmenin vakfı ikisi bir vakıf başka başka iki mütevelli olmağa vakf-ı mezburun tahammülü olmayub ancak tevliyet-i mezbur bundan akdem kendiye tevcih olunub Divan-ı hümayun tarafından berat verildikde Kabaca karyesinde olan çeşme dahi beratında tahrir ve tasrih lazım iken sehven tahrir olunmayub hariç kalmakla zikr olunan Çaylak karyesi ile Kabaca karyesinde vaki çeşme bir vakıf olmakla vakf-ı mezburun tevliyeti kendiye tevcih ve beratı tashih olunub sıhhati üzerine müceddeden yedine berat verilmesi babında inayet rica etmeğin defter-i hakani mucebince kuyu ve çeşmenin tevliyeti bir berat olunmak içün nişan-ı hümayun yazılmıştır. 17 Cemaziyel-ahir sene 1135 (25 Mart 1723)

Ferman saadetlü sultanımındır.

 

21 Zilkade 1142 (7 Haziran 1730) tarihli bir numaralı belge; Kabacalu köyünde 11.700 akçe tımara mutasarrıf Abdülmümin’den boşalan tımarın sancak mülazımlarından Osman’a verilmesine dair Hamid Miralayı Osman imzasıyla yazılan yazıdır (Belge-2 COA İE.AS 81-7324).

Belge 2

Belge yer numarası: COA İE.AS 81-7324

Tarih: 21 Zilkade 1142 (7 Haziran 1730)

Dergah-ı felek-medar ve bargah-ı gerdun-ı iktidar türabına arz-ı bende-i bi-miktar budur ki Hamid sancağında Uluborlu nahiyesinde Kabacalu nam karye ve gayriden on bir bin yedi yüz akçe tahvil tezkiresi ile mutasarrıf olan Abdülmümin’in tımarına rağbet olmayıp üzerine edası lazım gelen bedel-i muafiye akçesini vermeyip tımar-ı mezbur ol-vechile mahlul olmakla ba’is-i arz-ı ubudiyet sancak mülazımlarından Osman kullarına sadaka ve ihsan buyrulmak der-i devlet medara arz ve ilam olundu baki ferman der-i devlet-i medarındır

Bende-i el-Hac Osman Miralay Hamid

 

10 Recep 1146 (17 Aralık 1733) tarihli belge; Uluborlu nahiyesinde Kabacalı köyü ve gayrıdan zeamete mutasarrıf olan Süleyman’a Gölhisar nahiyesinden Yapılcan karyesinde Ahmet tahvilinde olan tımarın bervech-i mübadele ilhak ve uhdesinde bırakılması hakkındadır (COA AE.SMHD.I 10-659). Belge yıpranmış ve eksik olduğu için okunamamıştır. Bu bilgi, Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi kataloğundan alınmıştır.

 

13 Zilkade 1146 (17 Nisan 1734) tarihli iki numaralı belge; Uluborlu nahiyesine bağlı Yörükkabaca köyü ve gayriden zeamete mutasarrıf Mehmet’in Kızılbaş muharebesinde kaybolan beratının yenilenmesi hakkındadır (Belge-3 COA AE.SMHD.I 207-16353).

Belge 3

Belge yer numarası: COA AE.SMHD.I 207-16353 

Tarih: 13 Zilkade 1146 (17 Nisan 1734)

Devletlü saadetlü sultanım hazretleri sağ olsun

Bu kulları Hamid sancağının Uluborlu nahiyesinde Yörükkabaca karye ve gayriden yirmi iki bin akçe zeamete berat-ı ali ile mutasarrıf ve yedimde olan beratım Kızılbaş muharebesinde zayi olmakla devletlü sultanımdan mercudur ki defterhaneden derkenar üzerimde olduğu malum devletleri buyruldukta zayi olan beratım ihsan buyrulmak babında emr ü ferman devletlü saadetlü sultanım hazretlerinindir

Bende

Mehmet

 

10 Recep 1168 (22 Nisan 1755) tarihli üç numaralı belge; Uluborlu kazasına tabi Kabacalı köyü ve sair köylerden müteşekkil zeametin Osman’ın ölümünde oğulları Mustafa, Ali ve Mehmet’e tevcih edildiğine dairdir (Belge-4 COA AE.SMHD.I 54-3359).

Belge 4

Belge yer numarası: COA AE.SMHD.I 54-3359

Tarih: 10 Recep 1168 (22 Nisan 1755)

Devletlü saadetlü sultanım hazretleri sağ olsun

Hamid sancağında Uluborlu nahiyesinde Kabacalu karye ve gayrinde otuz bir bin akçe zeametin babamız Osman’ın fevtinden bundan mukaddem karındaşlarım Ali ve Ahmet ve Mustafa’ya bervech-i istizan tevcih  (..) diğer karındaşım Ali zeamet-i mezburda hissesini karındaşı Mustafa’ya kasr-ı yed ettikte yedimizde olan beratımız kalemde battalda hıfz olunup bu kulları yedimde berat olmayıp bi-berat olmakla merahim-i aliyelerinden mercudur ki defterhaneye derkenar olunup kaydım mucebince on iki bin beş yüz akçe buyrulmak babında emr ü ferman devletlü şevketlü sultanım hazretlerinindir

Bende

Mehmet Veled-i Osman

 

Yörükkabaca halkı, 1173 senesi Zilkade ayının başında (15 Haziran 1760) Akçakeçili Harabesi sınırındaki “Aşağıdağ” adlı dağdan iki yüz seneden fazla bir zamandan beri müştereken odun keserken, Senirkent köyünde iskan edilen adı geçen harabe ahalisinin “otlanmak vergisini biz veririz” diye odun toplamalarına engel oldukları gerekçesi ile şikayetçi olmuşlar ve bu konudaki anlaşmazlığın Defterhane-i Amire kayıtlarına göre hallini istemişlerdir. Büyükkabaca kasabasından Emekli İş Müfettişi Fazıl Ölmez ile yaptığımız görüşmede 1970’li yıllara kadar Kabaca halkının eşeklerle Garip dağından odun toplamaya gittiklerini çok iyi hatırladığını söylemiştir (Ölmez, 02.12.2021). Büyükkabaca köyüne 10 – 15 km. mesafesi olan Aşağı Dağ’dan Büyükkabaca köy halkının odun toplama geleneğinin uzun yıllar devam ettiği anlaşılıyor (Belge-5 COA AE SMST.III 29-2001-1-1).

 

Belge 5

Belge yer numarası: COA AE SMST.III 29-2001-1-1

Tarih: 1173 senesi Zilkade ayının başında (15 Haziran 1760)

Der-i devlet mekine-i arz-ı dai-yi kemineleri budur ki medine-i Uluborlu kazasına tabi Yörükkabaca nam karye ahalileri Meclis-i Şer’a gelüp şöyle tazallum-ı hal ve takrir-i ma fi’l-(..) idüb kaza-i mezbura tabi Akkeçili harabesi hududunda vaki Aşağı Dağ demekle maruf cebel (..) en Nasu şürekau fi’s selas el mau ve’l kelau (Belgenin okunmasına katkı sağlayan Osman Nuri Mete’nin notu: Hz. İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: Rasululah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Suda, otta, ateşte. Bunlardan alınacak bedel de haramdır”) el-hatab hadis-i şerifi ma-sadakınca (doğruladığı üzere) iki yüz seneden mütecaviz eba ve an ceddi (babadan oğula) teşrik-i asliyye-i ilahiyye ile müşterek olduğumuz hatabı kat’ iderken (odununu keserken) harabe-i mezburun ahalisi sinin-i mezbureden (sinin: yıllar) kalkub kasaba-i mezbura tabi Senirkent nam karyede iskanı ve bizimle dağ-ı mezbureyi intifa iderlerken kadimde karye-i mezbur otlanmak avarızını biz veririz deyu ihtitabımıza (odun toplamamıza) mani olmalarıyla ahali-i merkum ile müdafaa-i şer’i olduğumuzda taraf-ı şer’-i enverden fetva-yı şerif mucebince enva’-i hatabda hatab kat’ etmemiz içün yedimize ita olunan huccet-i şer’iye mucebince hatab kat’ murad eylediğimizde hilaf-ı şer’-i şerif ve fetva ve mugayir-i kanun-ı münif ihtitabımıza mani gadr murad itmeleriyle yedimizde olan huccet-i şer’iyemiz başmuhasebeye kayıd ve mucebince bir kıt’a emr-i cihan muta sadaka ve ihsan buyrulmak ricasıyla evvelki vaki ilam idiver deyu ilhah (zorlama, üsteleme) itmeleriyle hal bast olunan minval üzere olduğu bu fakirin malumu olmağın bu müsted’alarına (dilekçe ile istenen) müsaade-i aliye ricasıyla ol ki vaki haldir bi’l iltimas paye-i serir-i alaya arz ve ilam olundu baki emr ü ferman hazreti menlehül emrindir. Fi gurreti şehri zilkade li-seneti selasin ve seb’in ve mieti ve elfin (1173 senesi Zilkade ayının başında) 15 Haziran 1760

El-Abdu’d-dai li-Devlei’l-aliyyet’il-Osmaniye

Mehmed Şükrü el-Kadi bi-medineti Uluborlu

 

18 Cemaziyel-evvel 1208 (22 Aralık 1793) tarihli beş numaralı belge; Uluborlu nahiyesine bağlı Yörükkabaca köyünde şehiden vefat eden Osman’dan boşalan tımarın mülazımlardan Seyyid Ali oğlu Mustafa’ya tevcihi hakkındadır (Belge-6 COA C.TZ 44-2184-3). Bu belgeden, Büyükkabaca köyündeki tımara tasarruf eden Osman’ın katıldığı Salgısu? savaşında şehit olduğunu öğreniyoruz.

Belge 6

Belge yer numarası: COA C.TZ 44-2184-3

Tarih: 18 Cemaziyel-evvel 1208 (22 Aralık 1793)

Dergah-ı felek-medar ve bargah-ı gerdun-ı iktidar türabına arz-ı bende-i bi-miktar budur ki Hamid sancağı Uluborlu nahiyesi Yörükkabaca nam karye ve gayrında on dört bin dokuz yüz seksen üç akçe tımarı bikaydı mir-i miran tezkiresiyle mutasarrıf olan Osman bundan akdem Salgısu muharebesinde bila-veled şehiden fevt olup tımarı mahlul ve hasılatı altı yüz guruşa baliğ ve kamil olup maba’d hâce-i divan-ı hümayundan Seyyid Mehmet Batlı? Efendi dairesinde Isparta’da (..) umum mahfillerinde isbat-ı vücut eden bais-i arz-ı ubudiyet veled-i Seyid Ali Kavalalı bundan akdem mülazemetle İsmail muharebesinde derdest-i giriftar badehu halas olduğu ve harb u darbe kadir ve bila erbab-ı istihkaktan idüğü liva-i mmezkur Keçiborlu nahiyesinde Kabaca nam karye ve gayrında yirmi beş bin sekiz yüz yetmiş dokuz akçe zeamete mutasarrıf teberdar Seyyid Ali ve nahiye-i (..) nam karye ve gayrında beşbin beş yüz yirmi üç akçe tımara mutasarrıf Mehmet ve sair-i tatbik (..) mazbut zu’ama ve erbab-ı tımar Mısri Paşa şehadetleriyle sabit ve zahir olmakla tımar-ı mezburu (..) Osman’ın bila-veled fevtinden istihkak-ı zahir olup esirlikten halas olan es-seyyid Mustafa veled-i Seyyid Ali kullarına ber-muceb şürut (..) buyrulmak ricasıyla bin iki yüz senesi mah-ı muharremin yirmi altıncı günü tarihiyle yazılmıştır ilam-ı arz olundu baki ferman hazreti menlehü’l-emrindir

Bende

İsmail Miralay Hamid

 

23 Ramazan 1226 (11 Ekim 1811) tarihli altı numaralı belge: Abdullah Paşa’nın mühürdarı İbrahim’in vefatıyla boşalan Hamid sancağı Uluborlu nahiyesi Kabacalı karyesindeki zeametinin çavuşluk gediğiyle birlikte oğlu Mehmet Arif’e tevcihi hakkındadır (Belge-7 COA HAT 1517-19).

Belge 7

Belge yer numarası: COA HAT 1517-19

Tarih: 23 Ramazan 1226 (11 Ekim 1811)

İhsan-ı hümayunum olmuştur

Arz-ı bende-i bi-miktar oldur ki derkenarda mestur elli bir bin altı yüz otuz bir akçe zeamete mutasarrıf Mehmet Arif kulları emektar ve mahal ü müstehak olmakla zeametine mahlul Çavuşluk Gedüği ilhak buyrulmak babında inayet ricasına arz-ı hal ve mezkur mukaddem kargüzar ve müstakim ve perhizkar ehl-i arz ve rütbedar ve hürmetkar sahib-i emektar ve sefer ü hazarda din ve devlet-i aliyeye sadakat ve istikamet ile hizmet memulü olunur tahminen yaşında olup şeref-efzay sudur olan hatt-ı hümayun şevketmakrun şürut üzere gedükli olmağa istihkakı olduğunu Çavuşbaşı vekili Ağa kulları ilam ve muayyen olan bin guruş olan mirisi dahi teslim-i hazine-i amire eylediğine mahallinden mühür suret ruznamçe verilmekle balası ihsan-ı hümayunum olmuştur ve bu hatt-ı hümayun-u inayet makrunlarıyla tezyin buyrulmak babında emr ü ferman şevketlü kerametlü mehabetlü kudretlü velinimetim efendim padişahımındır.

 

Uluborlu kazasına tabi Kabacayörük köyü ile Senirkent köyü halkı arasında anlaşmazlık konusu olan Akorbaz Dağı yaylaklarıyla ilgili 29 Zilhicce 1300 (31 Ekim 1883) tarihli yedi numaralı belgede; Senirkent halkının elindeki hüccetin geçersiz olduğuna, Yörükkabaca halkının elindeki hüccetin geçerli olduğuna karar verilmiştir (Belge-8 COA C.ML 531-21789).

Belge 8

Belge yer numarası: COA C.ML 531-21789

Tarih: 29 Zilhicce 1300 (31 Ekim 1883)

Hülasa-i meal-i nezleri budur ki

Uluborlu kazasına tabi Yörükkabaca nam karye ahalisinin davarlarını yayladıkları otundan suyundan intifa ede geldikleri cebel Akorbaz nam yaylaklar içün yine kaza-i mezbura tabi Senirkent nam karye ahalisi biz dahi “Fenare? Yaylacık demekle maruf yaylağımızdır” deyu niza edip ve iki tarafa hamiyet verilip ve tarafeyn-i hamiyetleri (..) Senirkent ahalisi Kabaca ahalisinin hıfz ettirdikleri hücceti defterhaneden terkin ettirüb kendi sıhhatleri mucebince emr-i şerif verüb bade Kabaca karyesi ahalisi dahi Asitane-i saadete gelüb (..) davaları Rumeli Kazaskerine havale olunmakla Kabaca ahalisinin mukaddema Defterhane-i amirede hıfz ettirüb bade terkin olunan hüccetleri meşru ve Senirkent ahalisinin dahi bir tarikiyle  Defterhaneye kayıt ettirdikleri hüccet-i ihticaca salih olmadığı ilamı mucebince Kabaca ahalisinin dahi bin yüz on yedi Cemaziyel-evvelinde emri şerifi olup lakin Senirkent ahalisinin hıfz ettikleri hüccet Defterhaneden terkin olunmayup ala-hal kalub ve Kabaca ahalisinin hıfz ettirdikleri hüccet defterhaneden ihraç olunduğu defter emini arzı mucebince Kabaca ahalisinin hüccetleri defterhaneden ihraç olunmazdan evvel yedlerine verilen surete itibar olunmayub mukaddema Senirkent ahalisinin yedlerinde olan emr-i şerif ve hüccet mucebince amel olunmak üzere mezkur Senirkent ahalisinin dahi emr-i şerifi olup Kabaca nam karye ahalisi dahi mukaddema Defterhenede hıfz olunub bade ihraç olunan hüccetleri Kazıasker-i sabık Yahya Efendi imza ve Rumili Kazıaskeri Abdullah Efendi dahi hüccet-i mezkur meşru olduğunu ilam eyledikte Senirkent ahalisinin hilafı fiha ısrar eyledikleri emr-i şerife itibar olunmayub Hamtosi mezbure Isparta Kadısı sabık emr-i şer ile görülüp ahvallerini kıyas verilmek içün Anadolu Kazıaskeri Mahmut Efendi i’lamı  mucebince bin yüz on sekiz Rabiul-ahirinde Kabaca karyesi ahalisi yedlerine emr-i şerif verilmiş olduğundan Senirkent karye ahalisinin yedlerinde olan hüccet-i şer’iye bin yüz on beş senesinde Defterhane-i amirede hıfz olunduğu mestur ve mukayyid bulunub ve Kabaca nam karye ahalisinin niza olunan yaylak hasılası içün hıfz ettirdikleri hüccetDefterhane-i Amireden ihraç olunduğu defter emini arz etmekle yedlerinde olan

2.sayfa

surete amel itibar olunmayıp bundan sonra yine niza’ı ve bir tarikle mukaddem ve muahhar tarih ile emr ısrar ederler ise mukaddema sadır olan emr-i şerif mucebince davaları ol tarafa istima olunmayub yaylaklarına taarruz ve dava sadedinde olanlar Divan-ı Hümayunda mürafa’a olmak üzere Asitane-i saadete Osman Çavuş mübaşeretiyle bin yüz yirmi senesi muharreminin evahirinde (21 Nisan 1708) emr-i şerif verilmiş

 

***

 

1830 ve 1840 yıllarına ait Uluborlu Kazası Nüfus Defterleri ile H. 1260 (1844/1845) tarihli Uluborlu Kazası Temettuat (Vergi) Defteri; Uluborlu ve Senirkent ilçeleri için önemli arşiv kaynaklarıdır. Kadir Karacan, Büyükkabaca ve Senirkent ile ilgili nüfus kayıtlarını “Büyükkabaca Tarihi II” adı ile 2014 yılında yayınlanmıştır.

 

Kadir Karacan, 2012 yılında yayınlanan “Büyükkabaca ve Yöresi Tarihi” adlı eserinde; yukarıda sözünü ettiğimiz Uluborlu Kazası Temettuat Defterinden büyük ölçüde yararlanmıştır. Biz de 2013 yılında yayınlanan “Senirkent’in Sosyal ve Ekonomik Tarihi” adlı eserimizde bu kaynağı esas almıştık. İleride yeri geldikçe bu kaynaklara atıf yapacağız.

 

Büyükkabaca Köyünde Belediye Teşkilatı Kurulması

 

Büyükkabaca köyünde ilk defa 21 Mayıs 1917 tarihinde belediye teş­kilatı kurulması kararlaştırılmıştır. Uluborlu kazası idare heyetinin imzaladığı 29 Mart 1333 (1917) tarihli Isparta Sancağı Mutasarrıflığına yazılan yazıda, kaza mülha­katından Kabaca-i Kebir köyünün büyüklüğü ve 400 haneye yaklaşan nüfusu sebebiyle adı geçen köyde belediye teşkiline ihtiyaç duyul­duğu belirtilmiştir (Belge-9 COA DH.UMVM 87-11-1).

Belge 9

Belge yer numarası: COA DH.UMVM 87-11-1

Tarih: 28 Mart sene 1333

Isparta Sancağı Kaymakamlığı Canib-i Alisine

Saadetlü Efendim Hazretleri

Uluborlu kazası mülhakatından Kabaca-i Kebir karyesi dört yüz haneye karib olması ve böyle kalabalık bir köyün mahsulatına ika-ı hasar olunmak ve tanzifata riayet olunmamak gibi emsali ahval içün mensub olup  nahiyeye ve merkez kazaya müracaattaki meşkülat-ı adide umur-ı iraiye ve zatiyelerini (..) ve tatil ve tehire bais bulunması hasebiyle bir belediye teşkiline ihtiyaç hasıl etmekte olduğu karye-i merkume halkının maruz kaldığı enva-ı müşkülata çare-saz olmak üzere ol-babdaki müsaade-i mahsus dairesinde karye-i mezkurede belediye teşkiline müsaade-i celile-i mutasarrifileri maruzdur ol-babda irade efendimiz hazretlerinindir 28 Mart sene 1333

Uluborlu Kaymakamı             Kadı    Tahrirat Katibi            Mal Müdürü Vekili    Aza     Aza

 

Uluborlu Kaza Meclisinin Kabaca-i Kebir köyünde belediye teşkiliyle ilgili teklifi, Isparta Mutasarrıflığı tarafından Konya Valiliğine iletilmiştir. Konya Valiliği, Kabaca-i Kebir köyünde belediye kurulması hakkındaki mazbatayı 9 Mayıs 1333 (1917) tarihinde Dahi­liye Nezaretine intikal ettirmiştir (Belge-10 COA DH.UMVM 87-11-3);

Belge 10

Belge yer numarası: COA DH.UMVM 87-11-3

Konya Vilayeti Mektub-ı Kalemi

Numara: 287

Tarih: 17 Recep sene 1335 / 9 Mayıs 1333

Dahiliye Nezareti Celilesi Canib-i Aliyyesine

Maruz-ı çaker-keminelerdir

Uluborlu kazasının Kabaca-i kebir karyesinde belediye teşkiline dair Isparta mutasarrıflığından gönderilen mazbata leffen arz ve takdim kılınmıştır ol-babda emr ü ferman hazreti veliyyül emrindir 17 Recep sene 1335 / 9 Mayıs 1333

Vali

 

Dahiliye Nezareti, Konya Vilayetine 21 Mayıs 1333 (1917) tari­hli yazıyla Kabaca-i Kebir köyünde belediye teşkilinin uygun görüldüğünü bildirmiştir (Belge-11 COA DH.UMVM 87-11-5).

 

Belge 11

Belge yer numarası: COA DH.UMVM 87-11-5

Dahiliye Nezareti Umur-ı Mahalliye-i Vilayat Müdüriyeti

Konya Vilayet-i Aliyesine

Tarih: 21 / 5/ 1333

6 Mayıs 1333 tarihli 286 numaralı tahrirat-ı aliyeleri cevaptır. Uluborlu kazası mülhakatından Kabaca-i Kebir karyesinin cesameti ve nüfusun kesreti hasebiyle belediye teşkiline elverişli olduğu anlaşıldığından karye-i mezkurede belediye teşkili muvafık görülmüştür efendim 21 / 5 /1333

 

1917 yılında kurulmasına onay verilen Kabaca-i Kebir Belediyesinin savaş ortamında faaliyete geçip geçmediği, faaliyete geçmiş ise, kaç yıl faaliyet gösterdiği hakkında şimdilik elimizde bilgi mevcut değil.

 

Büyükkabaca köyünde 27 Aralık 1952 tarih ve 25702 sayılı kararla ikinci defa belediye teşkilatı kurulmuştur. 24.11.1952 tarih ve 52/268,270 sayılı Danıştay Genel Kurulu’nun Büyükkabaca köyünde belediye kurulması kararı oybirliği ile alınmıştır (CCA 30-11-1-0 /235-37-14).

 

1953 yılında yapılan seçimlerde; Büyükkabaca Belediye Meclisi azalıklarına Karşı Mahalle­den Ahmet Doğan, Durmuş Temurçin, Abdullah Aras; Aşağı Mahalleden İsmail Köse, Ali Karacan, Ahmet Önal, Veli Selçuk; Dere Mahalleden Hasan Aşık, Mehmet Erdoğan, Mustafa Uz, Ali Osman Özdemir seçilmişler; Belediye Başkanlığına kura ile Hasan Aşık seçilmiş, Ahmet Önal muhasip, Ahmet Doğan katip olarak görevlendirilmiştir. Belediye binası olarak Hamzaların oda, evlerden hasır toplanarak düzenlenmiş ve ilk çalışmalar burada yapılmıştır (Büyükkabaca, Haziran 2002).

 

Büyükkabaca Adının Esendere Olarak Değiştirilmesi

 

Büyükkabaca Belediye Meclisi, 15.02.1974 günlü toplantısında “belediyelerinin adının komşu belediyelerce küçümsenmekte olduğundan ‘Esendere’ olarak değiştirilmesini kararlaştırılmış” ve bu karar İl İdare Kurulunun 10.04.1974 tarihli toplantısında aynen benimsenmiştir. Danıştay da bu değişiklik teklifini, 04.10.1974 tarihinde oy birliğiyle onaylamıştır (Belge-13 CCA 30-18-1-2/323-75-2).

Belge 13

Belge yer numarası: CCA 30-18-1-2/323-75-2

Büyükkabaca Belediyesinin adı, 6 Aralık 1974 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Esendere olarak değiştirilmiştir (CCA 30-18-1-2/323-75-2).

 

 Esendere Adının, Büyükkabaca Olarak Değiştirilmesi

 

Kasabanın adı Esendere olarak değiştirildikten on yıl sonra Esendere Belediye Meclisi “05.06.1984 günlü toplantısında; belde adının kuruluşundan beri Büyükkabaca olduğu, resmi kayıtlarda, tapu, nüfus daireleriyle İller Bankası ve Mahalli İdarelerde adının Büyükkabaca olarak geçtiği, yazışmalarda ve haberleşmelerde çeşitli aksaklıklara ve yanlışlıklara neden olduğu, beldede hala eski adının kullanıldığı ileri sürülerek Esendere adının ‘Büyükkabaca’ olarak değiştirilmesi kararlaştırılmış; bu karar, 3.07.1980 tarihinde İl İdare Kurulu tarafından uygun görülmüş; 21.09.1984 tarihinde Danıştay tarafından onaylanmış ve Bakanlar Kurulunun 22.11 1984 tarih ve 84/8804 kararıyla kabul edilmiştir (Belge-15 CCA 30-18-1-2 /521-291-4).

 

Belge 15 

Belge yer numarası: CCA 30-18-1-2 /521-291-4).

 

Büyükkabaca Belediye Başkanları

 

Büyükkabaca Belediyesinde kuruluşundan 31 Mart 2019 tarihine kadar 11 seçilmiş, olağanüstü dönemlerde 6 görevlendirilmiş olmak üzere toplam 17 belediye başkanı görev yapmıştır. Belediye başkanlarından bazılarının iki, bir tanesinin de üç dönem belediye başkanlığı yaptığı görülmektedir.

 

Hasan Aşık (1953-1959), Osman Bardak (1959-1960) yıllarında Büyükkabaca Belediye Başkanı olarak görev yapmışlardır. 27 Mayıs 1960 İhtilalinden sonra (1960-1963) yılları arasında sırasıyla; Öğretmen Hasan Ünlü ve kasa­ba halkından Mehmet Yıldırım Büyükkabaca Belediye Başkanı olarak görevlendirilmişlerdir. 1963 yılında yapılan mahalli seçimlerde Halil Kocagöz (1963-1968), Osman Bardak (1968-1973), Mehmet Erdoğan (1973-1977), M. Niyazi Uzun (1977-1980) Büyükkabaca Belediye Başkanı olarak seçilmişlerdir. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra 25 Mart 1984 tarihine kadar sırasıyla; Zabıta Memuru Yaşar Bardak, Emekli Astsubay Ahmet Özer, Halil Belhan, Fen Memuru H. Hüseyin Dalkurt; Büyükkabaca Belediye Başkanı olarak görev yapmışlardır. Salih Zeki Yıldırım, tayinle görevlendirilen belediye başkanları arasında Ali Aras’ın adını zikretmiş, ancak görev yaptığı dönem hakkında bilgi vermemiştir (Yıldırım, 2003: 121). 1984 yılı ve daha sonra yapılan mahalli seçimlerde; Bolat Gevrek (1984-1999) tarihleri arasında üç dönem, Hüseyin Selçuk (1999-2004), Mehmet Ali Kocagöz (2004-2009), Ali İhsan Temurçin (2009-2019) iki dönem, Mustafa Durmuş 31 Mart 2019 tarihinde Büyükkabaca Belediye Başkanı seçilmişlerdir.

NOT: Bu yazı, 7 Mayıs 2023 tarihinde https://ibrahimkaraer32.wordpress.com, www.dtcfbirlik.com, www.edebiyatdefteri.com, facebook ve twiter hesabımdan yayımlanmıştır.

Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

Ankara, 7 Mayıs 2023

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: BÜYÜKKABACA KASABASI TARİHİ – 2

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.