Dr. İbrahim KARAER

 

 

 

Isparta ili Senirkent ilçesine bağlı “Büyükkabaca Kasabası Tarihi” ile ilgili yazımızın dördüncü ve son bölümünde; kasabanın ekonomi tarihi ile ilgili belge ve bilgileri değerlendireceğiz.

 

Büyükkabaca Kasabasının Ekonomik Yapısı

 

Arazi Varlığı ve Kullanılışı

 

Büyükkabaca köyünün 1478 tarihinde 2.400 dönüm, 1501 tarihinde 2.300 dönüm, 1522 tarihinde 2.300 dönüm (Karacan, 2012: 33-40); H.1260 (M.1844/1845) tarihinde 10.402 dönüm araziye sahip olduğu görülmektedir. 1845 Tarihinde Kasabanın Arazi Varlığı ve Kullanılışı şöyledir:

 

Nadas Tarla                5.469 dönüm

Hububat Tarlası          4.566 dönüm

Bağ                             125,5 dönüm

Afyon Tarlası               61,5 dönüm

TOPLAM               10.402 dönümdür

 

1845 tarihinde Kabaca-i Kebir köyündeki 10.402 dönüm arazinin yüzde 45,7’si işlenmiştir. Köydeki hane reisleri 1 ile 350 dönüm arasında araziye sahiptir. Yüz on hane reisi 51 dönümden daha büyük tarım arazisine sahiptir.  Yedi hane reisi 1 ila 10 dönüm, otuz yedi hane reisi de 11 ile 50 dönüm arasında araziye sahiptir. Gül oğlu Hacı Ali köyde en fazla araziye sahip olan kişidir. Hacı Ali’nin 150 dönüm ekili, 200 dönüm nadas tarla, 3 dönüm bağ ve 2 dönüm afyon tarlası olmak üzere toplam 355 dönüm arazisi vardır. Çoban Abdülhalimoğlu Muhammed’in sadece bir dönüm bağı vardır. Hane reislerinden on biri hariç, tamamının toprak sahibi oldukları görülüyor. Üç hanenin geliri pederiyle, dört hanenin geliri de kardeşleriyle birlikte yazılmıştır. Hiç malı olmayan beş hane reisinden üçü fakir, ikisi asker, biri yaşlıdır. Bir hane reisinin de başkasının maiyetinde geçimini temin ettiği belirtilmiştir. Köyde hane başına düşen arazi miktarı 61,9 dönümdür. Arazinin yarıdan daha azı, yüzde 45,7’si işlenmiştir (Karaer, 2013: 45-46).

 

1845 tarihinde Kabaca-i Kebir köyünde 4.566 dönüm arazide tahıl üretimi yapılmıştır. Bağcılık yaygın olmakla birlikte bağ alanları 0,5 ile 3 dönüm arasında sınırlıdır. Yüz yirmi dört hane reisi bir bağa sahiptir. Köydeki bağların toplam miktarı 125,5 dönümdür. Bağlık alanlar, toplam tarım arazisinin yaklaşık yüzde birine tekabül etmektedir. Köydeki afyon ekim alanı 0,5 ile 2 dönüm arasında sınırlı olup, toplam afyon ekim alanı 61,5 dönümdür. Kabaca-i Kebir köyünde elli dokuz hanenin afyon tarımı yaptığı görülmektedir.

 

Büyükkabaca Kasabasının Gelirleri

 

XV. ve XVI. yüzyıllarda Yörükkabacalı köyünün aşar, ağnam, çift, nim çift, bennak, bad-ı heva gelirlerinin toplamı; 1478 tarihinde 6.685 akçe, 1501 tarihinde 7.429 akçe, 1523 tarihinde 7.810 akçe, 1568 tarihinde ise 10.941 akçedir. 1478 ve 1568 tarihlerinde Yörük Kabacalı köyünden alınan öşür ve vergilerin dökümleri aşağıda gösterilmiştir (Karaca, 2012: 180,312-313,317).

 

1478 tarihinde

Hınta (Buğday) öşrü                 3.500 akçe

Şair (Arpa) öşrü                        1.447 akçe

Bağ öşrü                                      150 akçe

Resm-i ganem                              490 akçe

Resm-i zemin                                 30 akçe

Resm-i çit, nim çift v.b.               888 akçe

Bad-ı heva                                   180 akçe

TOPLAM                                 6.685 akçe

 

1568 tarihinde

Hınta (Buğday) öşrü                 6.800 akçe

Şair (arpa) öşrü                         2.100 akçe

Bağ öşrü                                      300 akçe

Bostan ve meyve öşrü                 122 akçe

Afyon öşrü                                  400 akçe

Kovan öşrü                                  100 akçe

Bad-ı heva                                   300 akçe

Resm-i zemin                              400 akçe

Resm-i çift, nim çift v.b.             319 akçe

TOPLAM                                 10.491 akçe

 

Büyükkabaca Köyünde Tarımsal Üretim

 

XV. ve XVI. yüzyıllarda Büyükkabaca köyünde ağırlıklı olarak tahıl üretimi yapıldığı görülmektedir. 1478 tarihinde Yörükkabacalu köyünden 70 müd buğday karşılığı olarak 3.500 akçe; 48 müd arpa karşılığı olarak da 1.447 akçe öşür alınmıştır. Yörük Kabacalu köyünün 1478 tarihinde ödediği buğday ve arpa öşründen, 1 müdün 20 kile, 1 kilenin de 25,7 kilogram olduğu hesabıyla (Karaca, 2012: 229); köyde 35.000 akçe değerinde 700 müd / 14.000 kile / 359.800kg buğday; 14.470 akçe değerinde 480 müd / 9.600 kile / 246.720 kg arpa üretimi yapıldığı anlaşılmaktadır.

 

1568 tarihinde Yörükkabacalu köyünden 85 müd buğday karşılığı olarak 6.800 akçe; 35 müd arpa karşılığı olarak da 2.100 akçe öşür alınmıştır (Karaca, 2012: 312-317). Bu bilgilerden 1568 tarihinde Yörük Kabacalu köyünde 850 müd / 17.000 kile / 436.900 kg buğday; 350 müd / 7.000 kile / 179.900 kg arpa üretildiği anlaşılmaktadır. Yörük Kabacalu köyünde 1568 tarihinde üretilen buğdayın değeri 68.000 akçe, arpanın değeri ise 21.000 akçedir.

 

Yörükkabacalu köyünde tahıl üretiminin yanı sıra afyon üretimi de yapılmıştır. Yörükkabacalu köyünden 1523 tarihinde 30 akçe, 1568 tarihinde 400 akçe afyon öşrü alındığı görülmektedir (Karaca, 2012: 235). 1568 tarihinde Uluborlu kazasındaki köylerden alınan afyon öşrü miktarlarına göre Yörükkabacalu köyü afyon üretiminde Yassıviran, Bisse, Abdülcebbar, Salganöyük ve Bozdurmuş köylerinden sonra altıncı sırada yer almıştır.

 

XV. ve XVI.  yüzyıllarda Büyükkabaca’da bağcılık önemli bir geçim kaynağıdır. Yörükkabacalu köyünden 1478 tarihinde 150 akçe, 1501 tarihinde 250 akçe, 1568 tarihinde 568 akçe bağ öşrü alınmıştır. 1478 tarihinde Uluborlu kazasında bağcılık yapılan köyler arasında Yörükkabacalu köyü; Senirkent, Karaarslan, İsaklar ve Abdülcebbar köylerinden sonra beşinci sırada yer almıştır. 1501, 1523 ve 1568 tarihli defterlerde de Büyükkabaca köyünde aynı önemde bağcılığın devam ettiği görülmektedir. 1568 tarihinde Yörükkabacalu köyünden 122 akçe bostan ve meyve öşrü alındığı görülmektedir (Karaca, 2012: 236-237,241).  Bu tarihte Yassıviran’dan 1.656 akçe, Senirkent’ten 500 akçe bostan ve meyve öşrü alındığına bakılırsa, Büyükkabaca köyündeki bostan ve meyve üretiminin sınırlı ölçüde yapıldığını söyleyebiliriz.

 

Büyükkabaca XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde 10.000 akçelik tımardır. 1729 (H.1142) yılında Abdülmümin’den boşalan 10.700 akçalık Kabaca-ı Kebir tımarı, Sancak Mülazımlarından Osman’a; Tımar Mutasarrıfı Osman’ın 1793 (H.1208) tarihinde şehit olması sebebiyle Seyyid Ali Oğlu Mustafa’ya verilmiştir (COA İE.AS-81-7324 ve C.TZ 44-2184).

 

H.1260 (M.1844/1845) tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterinde kayıtlı a’şâr vergisinden, o yıllarda Senirkent ve köylerindeki tahıl üretimi hakkında bilgi ediniyoruz. 1845 tarihinde Kabaca-i Kebir köyünde 12.570 kile (323.049 kg) buğday, 10.510 kile (270,107 kg) arpa ve 20 kile (514 kg) burçak olmak üzere toplam 23.100 kile (593.670 kg) tahıl üretilmiştir. Kabaca-i Kebir, Senirkent köyleri arasında 31.820 kile (817.774 kg) tahıl üretilen Senirkent’in ardından ikinci sırada yer almıştır.

 

H.1260 (M.1844/1845) tarihli sayıma göre Kabaca-i Kebir köyünün gelirleri şöyle hesaplanmıştır:

Tahıl gelirleri                          138.231 kuruş

Ticaret vb. gelirler                  84.281 kuruş

Hayvan gelirleri                      26.150 kuruş

Afyon geliri                              11.070 kuruş

Bağ gelirleri                                4.518 kuruş

Arı Kovanı                                    159 kuruş

TOPLAM                               264.409 kuruş

 

Kabaca-i Kebir köyündeki toplam gelirin yarıdan fazlası yüzde 52,2’si tahıl üretiminden elde edilmiştir. Tarımsal üretimin ekonomideki payı yüzde 58,1, hayvancılığın payı yaklaşık yüzde 10’dur. Ticaret ve benzeri faaliyetlerden elde edilen gelirin oranı yüzde 31,8’dir. Köyde hane başı ortalama yıllık gelir miktarı 1.573,8 kuruştur. Senirkent köyleri arasında hane başına düşen gelir miktarı bakımından Kabaca-i Kebir köyü, Gençali ve Uluğbey’den sonra üçüncü sırada yer almıştır (Karaer, 2013: 69).

 

Isparta Tarihi yazarı Böcüzade Süleyman Sami, 1910’lu yıllarda Senirkent, İlegöp ve Kabacalar üzümlerinin kurutularak dışarıya ihraç edildiğinden söz etmiştir (Böcüzade, 2012: 73).

 

Günümüzde kasaba ekonomisi tarıma dayalıdır. Özellikle sulu tarım ile meyvecilik ileri düzeyde ve modern yöntemlerle yapılmaktadır. Kasabada, elma, vişne, kiraz, üzüm, kayısı, şeftali, armut ve badem üretilmektedir. Üretilen meyveler yurt içi ve yurt dışı piyasalara pazarlanmaktadır. Ancak, çiftçi pazarlamadan kaynaklanan birtakım sorunlar yaşamaktadır. Kasabada tahıl üretimi gerilemiştir. Afyon (haşhaş), nohut, fasulye ve badem üretimi de azalmıştır.

 

Büyükkabaca Köyünde Hayvancılık

 

XV. ve XVI. yüzyıllarda Büyükkabaca köyünde hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu anlaşılmaktadır. Uluborlu kazasında hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı köyler arasında Büyükkabaca köyü ön sıralarda yer almıştır. Yörükkabacalu köyü 1478 tarihinde ödediği 490 akçe resm-i ganem (hayvan vergisi) ile diğer köyler arasında birinci sırada yer almıştır. 1501 tarihinde ise 550 akçe resm-i ağnam vergisi ödemiş ve diğer köyler arasında 4. sırada yer almıştır. 1523 tarihinde Yörükkabacalu köyünden alınan hayvan vergisi 123 akçeye düşmüştür (Karaca, 2012: 245). Bu tarihte, Uluborlu kazasındaki diğer köylerden alınan hayvan vergilerinde de büyük düşüş görülmektedir.

 

XVI. yüzyılda Uluborlu kazasında arıcılığın yaygın olarak yapıldığı köylerden birisi de Yörükkabacalu köyüdür. 1568 tarihinde Yassıviran 200 akçe, Abdülcebbar 180 akçe, Dere 130 akçe, İleyler 120 akçe, Yörükkabacalu köyü 100 akçe bal öşrü ödemişlerdir (Karaca, 2012: 248). Büyükkbaca köyü, Uluborlu kazasında bal üretiminde beşinci sırada yer almıştır.

 

H.1260 (M.1844/1845) tarihli Uluborlu kazası temettuat defterine göre; Kabaca-i Kebir köyünde 478 sağman keçi, 70 yoz keçi, toplam 548 keçi, 461 oğlak; 2.735 sağman koyun, 921 yoz koyun, toplam 3.656 koyun, 2.311 kuzu; 167 sağman inek, 89 buzağı, 46 düğe; 266 öküz, 64 tosun; 17 katır, 30 at, 31 kısrak, 23 tay; 221 merkep, 56 sıpa mevcuttur. Ayrıca köyde 34 camus, 11 camus yavrusu, 35 arı kovanı mevcut olup, vergiye tabi hayvan gelirleri yaklaşık 26.150 kuruştur (Karaer, 2013: 58-59).

 

Kabaca-i Kebir köyünde hayvancılıkla geçinen hanelerin sayısı sınırlıdır. Köyde 548 keçi mevcut olup, hane başına düşen keçi sayısı 3,2’dir. Otuzdan fazla keçiye sahip sadece üç hane vardır. Bu hanelerden biri 300 keçiye sahiptir. Köydeki koyun sayısı 3.656 olup, hane başına 21,7 koyun düşmektedir. Otuzdan fazla koyuna sahip hane sayısı 27’dir. Elliden fazla koyuna sahip hane sayısı 16 olup, bunlardan iki tanesi 200’ün üzerinde koyuna sahiptir. Köyde elliden fazla koyun ve keçiye sahip olan hane sayısı nüfusun yaklaşık yüzde10’nuna tekabül etmektedir. Senirkent ve köylerinde 1845 yılında toplam 10.316 koyun, 6.237 kuzu mevcuttur. Hane başına düşen koyun sayısı 10,6’dır. Senirkent’in köyleri arasında en fazla koyun Kabaca-i Kebir köyünde bulunmaktadır. 3.756 koyun ile Kabaca-i Kebir birinci, 2.918 koyun ile Senirkent ikinci, 2.171 koyun ile İlegüp üçüncüdür.

 

Kabaca-i Kebir köyünün büyükbaş hayvan bakımından zengin olduğu söylenebilir. Kabaca-i Kebir köyünde yüz on bir hanede 213 adet inek ve düğenin mevcut olduğu görülmektedir. Köydeki hane başına düşen inek/düğe sayısı 1,2’dir. On yedi hanede camus bulunmaktadır. Senirkent ve köylerinde 691 inek ve düğe vardır. Hane başına düşen inek ve düğe sayısı 0,71’dir. Senirkent’in köyleri arasında en fazla inek/düğe Kabaca-i Kebir köyünde bulunmaktadır. 213 inek/düğe ile Kabaca-i Kebir birinci, 144 inek/düğe ile Yassıviran ikinci, 122 inek/düğe ile Senirkent üçüncüdür.

 

Kabaca-i Kebir köyünde çiftçilik ve yük taşımakta kullanılan hayvan sayısı şöyledir: Yüz sekiz hanede 330 öküz ve tosun mevcut olup, hane başına düşen öküz/tosun sayısı 1,9’dur. Kabaca-i Kebir köyünde 12 hanede 17 katır, 50 hanede 61 beygir ve kısrak; 129 hanede 221 merkep mevcut olup, hane başına düşen merkep sayısı 1,3’dür. Köyde toprağın işlenmesinde ve yük taşımada ihtiyaç duyulan öküz, at ve merkep gibi hayvanların yeterince varlığı anlaşılıyor. Kabaca-i Kebir köyü, Senirkent’in köyleri arasında hane başına düşen Öküz/tosun sayısı bakımından birinci, merkep, beygir ve kısrak sayısı bakımından ikinci sırada yer almıştır.

 

1840’lı yıllarda Kabaca-i Kebir köyünde sınırlı sayıda da olsa arıcılık yapıldığı görülmektedir. Köydeki on üç hanede 35 arı kovanı mevcuttur.

 

Böcüzade Süleyman Sami, 1910’lu yıllarda yazdığı “Isparta Tarihi” adlı eserinde; “Büyükkabaca köyü halkının ziraatçı ve koyuncu olduklarını; bazen yakında bulunan Genceli av mahallinde balık avlayıp, o çevrede ve Isparta’da sattıklarını; kıl ve yün karışık iplerden küçük kilim, çul, çuval ve heybe dokuduklarından söz etmiştir (Böcüzade, 2012: 73).

 

1914 yılında yayımlanan Konya Vilayeti Salnamesinde; Kabacalar (Büyükkabaca) köyünde 22 beygir, 200 merkep, 2 katır, 410 sığır, 4 manda, 15 deve, 4.951 koyun, 65 kıl keçisi ve 1.509 tiftik keçisinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Bu tarihte, Uluborlu kazası köyleri içinde koyun ve tiftik keçisi bakımından Kabacalar köyü birinci sırada yer almıştır. Büyükkabaca köyü, 1914 yılında Uluborlu kazasına bağlı köyler arasında deve sayısı bakımında üçüncü, sığır sayısı bakımından dördüncü sırada yer almıştır.

 

Senirkent Belediyesi arşivinde bulunan 1980 yılına ait bir belgede; Esendere (Büyükkabaca) kasabasında 30 at, 45 katır, 253 merkep, 1.301 sığır, 14.485 koyun, 584 keçi ve 5.074 kanatlı hayvan olduğu görülmektedir. Büyükkabaca kasabası, Senirkent köyleri arasında 1980 tarihinde merkep, koyun ve kanatlı sayısı bakımından birinci; sığır sayısı bakımından ikinci; katır sayısı bakımından üçüncü sırada yer almıştır.

 

1985 yılından önce Senirkent ilçesinin Eğridir gölü kenarındaki Büyükkabaca, Gençali ve Akkeçili yerleşmeleri için balıkçılık önemli bir geçim kaynağı idi. Ancak kerevit ölümleri sebebiyle 1985 yılından itibaren balıkçılık önemini yitirmiştir.

 

Günümüzde Büyükkabaca kasabasındaki hayvan sayısı hakkında elimizde bilgi mevcut değil. Sulu tarıma geçilmesinden sonra meyveciliğin geliştiği, tahıl ve hayvan yemi bitkilerinin üretiminin azalmasından dolayı hayvancılığın gerilediği söylenmektedir.

 

Büyükkabaca Kasabasında Sanayi

Son yıllarda Büyükkabaca kasabasında sanayi büyük bir gelişme gös­termiştir. Özellikle halk arasında “Pat-pat” olarak adlandırılan motorlu taşıma araçlarının üretim merkezi olan Büyükkabaca’da traktör, lombardini ve pancar motorlarının bakım ve tamiratları yapılmakta, ayrıca yedek parça kolaylığı sağlanmaktadır. Römork yapımına da başlanmıştır. Kasabadaki sanayi dükkanlarında 2 oto lastikçi, 3 oto elektrikcisi, 6 kay­nak ve pat pat imalathanesi, 3 traktör tamirhanesi, 2 kamyon tamircisi, 5 demir doğramacı, 1 benzinli araç tamircisi, 5 marangoz olmak üzere toplam 27 işyeri vardır (http://buyukkabaca.tr.cx/ 15.10.2014)

Elma Enleme ve Boylama Tesisi

 

2005 yılında, Büyükkabacalı işadamı Mustafa Gül ve Ortağı Ali Eroğlu tarafından Güler Soğuk Hava Deposunda, “Elma Enleme Boylama Tesisi” kurulmuştur. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı kırsal kalkınma yatı­rımlarını destekleme kapsamında gerçekleşen bu tesiste; 40 metre uzunlu­ğunda saatte 5 ton elma işleme kapasiteli, 15 tane çıkış bandı vardır. Burada toplam 40 işçi çalışmaktadır. Güler Soğuk Hava Deposu 7 bin 500 metrekare kapalı alan üzerine kurulmuş olup, bunun 2 bin tonluk kısmı atmosfer kontrollü odalardan oluşmaktadır.

 

Günümüzde Büyükkabaca Kasabası

 

Büyükkabaca kasabasında 1956 yılında Sağlık Evi, 1986 yılında Sağlık Ocağı açılmış; 1967 yılının kasım ayında elektriğe kavuşmuştur (Senirkent Postası, 11 Kasım 1967). 2000 yılında kasa­bada; Belediye, PTT, Sağlık Ocağı, Ziraat Bankası gibi kurumların yanı sıra 12 bakkal, 10 kahvehane, 5 berber, 1 terzi, 3 tuhafiye 1 fırın, 7 motor tamir­cisi, 3 elektrikçi, 1 eczane, 1 tekel bayii, 3 kasap, 1 sıhhi tesisatçı, 3 petrol bayii, 38 nakliyeci, 2 kafeterya bulunmaktadır (Çetin, 2002: 124). Kasabadaki Ziraat Bankası 2002 yılında kapanmıştır.

KAYNAKLAR

– Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi CCA 030.18.01.02.323-75-2

Arıkan, Zeki (1988), XV. ve XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, İzmir: Ege Üniversitesi

– Aydın, Şevket (Mart 1939), Isparta’da 1938-1939 Yılı Kültür Durumu, Ün Isparta Halkevi Mecmu­ası, (3). 5 (60)

– Bardak, Muharrem (Ağustos 2009), Başöğretmen Abdullah Ünal, Senirkent Yükseliş, Ağustos 2009.

– Böcüzade Süleyman Sami (2012), Isparta Tarihi. Isparta: Isparta Valiliği

– Büyükkabaca Belediye Bülteni, Haz. 2002. http://senirkent.blogcu/com/etiket/esendere

– Büyükkabaca / http://buyukkabaca.tr.cx/ 15.10.2014)

– Çetin, Turhan (2002), Gençali Ovası ve Çevresindeki Doğal Ortam Şartları İle Beşeri ve Ekonomik Faaliyetler Arasındaki İlişkiler, Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

– French, David (1988), Roman Roads and Milestones of Asia Minor / Küçük Asya’daki Roma Yolları ve Miltaşları Fasikül 2, I. Bölüm. Ankara, British Institue of Arhaeology at Ankara:

– Kabacalı / https://tr.m.wikipedia.org.>wiki>kabaçalı / 25.07.2016

– Karaca, Behset (2012), XV. ve XVI. Yüzyıllarda Uluborlu Kazası. Isparta:

– Karacan, Kadir (2012), Büyükkabaca ve Yöresi Tarihi, İstanbul: Büyükkabaca Belediyesi

– Karacan, Kadir (2014), Osmanlı İmparatorluğundan Bu Yana Resmi Nüfus Kayıtlarına Göre Büyükkabaca tarihi II, İstanbul: Büyükkabaca Belediyesi

– Karaer, İbrahim (2011), Dünden Bugüne Senirkent (1182-2010), Ankara: Senirkent Kültür ve Yardımlaşma Derneği

– Karaer, İbrahim (2013),  Senirkent’in Sosyal ve Ekonomik Tarihi, Isparta: Senirkent BelediyesiA

– Karaer, İbrahim (2018), Senirkent İlçesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları, Isparta: Senirkent Yükseliş Vakfı

– Ölmez, Fazıl (02.12.2021), Büyükkabaca Kasabası Halkından Emekli İş Müfettişi Fazıl Ölmez İle 2 Aralık 2021 Tarihinde Yapılan Görüşme.

– Özsait; Mehmet (2009), Isparta ve Burdur 2009 Yılı Yüzey Araştırmaları Raporu

– Özsait, Mehmet, Guy Labarre, Murat Arık, İlhan Güceren (25.03.2014), “Apollonia Mordiaion Territoriumu’ndan Yeni Yazıtlar”, ADALYA Suna- İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Yıllığı. http://www.akmedadalya.com/ozet 25.03.2014

– SDÜ Büyükkabaca Beldesinde Bölüm Açacak, http://www.ispartahs.gov.tr/ 26.03.2014

– Senirkent Postası, 11 Kasım 1967

Sterret, Sitlington (1888), The Wolfe Expedition to Asia Minor, Boston, 1888, vol.3.

Şekercioğlu, Hüseyin, (2003), “Büyükkabca Tarihine Bir Bakış” / Salih Zeki Yıldırım, Tarihte Kabacalılar ve Büyükkabaca, Isparta:

– Şenel, Oğuz (2013), Ammuriye (Uluborlu) Müdafaanamesi, Ankara:

– Tokmak, Durmuş (05.10.2009), “Kasabamıza Asırlar Öncesi Gelen, Dağlarına ve Ovalarına Adlarını Veren Türkmenler”, Büyükkabaca Belediye Bülteni, 2000. http://buyukkabaca.tr 05.10.2009.

– Yıldırım, Elif Ülkü (2006), Senirkent-Uluborlu Yöresi Halk Edebiyatı Mahsulleri Üzerine Bir Araştırma, Isparta: SDÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi

– Yıldırım, Salih Zeki (2003), Tarihte Kabacalılar ve Büyükkabaca, Isparta:

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

Ankara, 16 Mayıs 2023

 

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: BÜYÜKKABACA KASABASI TARİHİ – 4

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.