Dr. İbrahim KARAER

 

Özet: XIX. yüzyıl yazışmalarından Hamid sancağı Uluborlu kazası Yassıviran (Yassıören) köyünde Tıflı Mustafa Paşa diğer adıyla Seydi (Seydim) Zaviyesinin varlığından haberdar oluyoruz. Tıflı Mustafa Paşa Zaviyesi hakkında elimizde yeterli bilgi olmadığı gibi, günümüzde Yassıören köyünde bu zaviye ile ilgili herhangi bir kalıntı da yoktur. Vakfın kurucusu olduğunu tahmin ettiğimiz Tıflı Mustafa Paşa hakkında da bilgi sahibi değiliz.

Tıflı Mustafa Paşa (Seydi) Zaviyesi İle İlgili Belgeler

Derviş Mehmet Arif, H. 16 Rabiul-evvel sene 1272 (26 Kasım 1855) tarihinde Yassıviran köyünde bulunan Tıflı Mustafa Paşa diğer adı Seydi (Seydim) Zaviyesinde boş olan zaviyedarlık görevinin kendisine verilmesini talep etmiştir (Belge-1 COA C.EV 524-26478-4).

H. 2 Şaban sene 1272 (8 Nisan 1856) tarihli belgede; Tıflı Mustafa Paşa Zaviyesi zaviyedarı es-Seyyid Abdurrahman Nafiz Paşanın vefatıyla boşalan zaviyedarlık görevi, adı geçenin oğulları olmasına rağmen mahallinde zaviyedarlık görevini yapamayacakları anlaşılmış, bu görevi layıkıyla yapabilecek Derviş Mehmet Arif zaviyedar olarak atanmıştır.

Belgenin içeriğinden Tıflı Mustafa Paşa Zaviyesi zaviyedarı es-Seyyid Abdurrahman Nazım Paşa ve oğullarının Yassıviran köyünde ikamet etmedikleri anlaşılmaktadır. Abdurrahman Nazım Paşa, 1838 yılında ilk Maliye Nazırı oldu. 1839 yılında görevinden alındı, Kütahya’ya sürüldü, iki yıl sonra vezirlik görevi iade edildi, 1850 yılında vefat etti. Abdurrahman Nazım Paşa, Kütahya’da sürgün iken, Tıflı Mustafa Paşa (Seydim) Zaviyesi zaviyedarlık görevi kendisine verilmiş olabilir.  

Belgede dikkati çeken başka bir husus, zaviyedarın günlük bir akçe olan zaviyedarlık ücretini Eğirdir’deki Seydim Paşa Zaviyesi Vakfından almış olmasıdır. Bu bilgiden, Yassıviran köyündeki Tıflı Mustafa Paşa Zaviyesi ile Eğirdir’deki Seydim Paşa Zaviyesi arasında bir bağ olduğu anlaşılıyor. Bundan dolayıdır ki Yassıviran köyündeki Tıflı Mustafa Paşa Zaviyesi, “Seydi (Seydim) Zaviyesi” olarak adlandırılmış olmalıdır. 1530 tarihli 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinde, Eğirdir’de “Seyyidim” adlı bir mescid ve zaviye kayıtlıdır (1993: 67) (Belge-2 COA C.EV 524-26478-5).

Gani Baba Tekkesi

Yassıören köyünde faaliyet gösteren Gani Baba Tekkesinin günümüze ulaşan kalıntısı yoktur. Ancak Irmakbaşı yolundan Köseler Mezarlığına giden bir sokakta Gani Baba’nın adı yaşamaktadır. İsmet Baş’a göre; bu sokağın ulaştığı Köseler Mezarlığının girişinde çok yaşlı karadut ağaçları ve işlenmiş taşlardan yapılmış bir yapının yıkıntıları görülmektedir. Büyük ihtimalle Gani Baba’nın Tekkesi burasıydı (Baş, Eylül 2002: 7).

Şahinler Tekkesi

Yassıören köyü Yukarı Mahallede bugünkü kahvenin yerinde eskiden Şahinler Tekkesi denilen bir yapının mevcut olduğu söylenmektedir.

İsmet Baş, “Yassıören’deki Dinsel Yapılar” başlıklı yazısında; Bedevi Dede, Araplar Tekkesi gibi tekke ve zaviyelerin varlığından söz etmiş, ancak bunlar hakkında ayrıntılı bilgi vermemiştir.

Yassıviran Köyündeki Muallimhane Vakfı

Yassıören köyündeki cami, mescid ve zaviye vakıflarının yanı sıra bir de muallimhane vakfı vardı. Muallimhane, bugünkü Öğretmen Okulu karşılığında bir kelimedir. 1544 ve 1570-71 tarihli evkaf defterlerinde Uluborlu kazasında on adet Muallimhane Vakfı kayıtlıdır. Bu vakıflardan Tatar Ali (Yassıviran), Ali Hace (B.Kabaca), Aydın ve Senirkent muallimhaneleri Senirkent köyünde diğerleri de Uluborlu şehir merkezinde bulunmakta idi. Senirkent köyünde iki muallimhane vakfı olması dikkat çekmektedir. Bu tarihlerde Senirkent’ten daha büyük köy olan Yassıviran köyünde 5.000 akçe geliri olan bir muallimhane vakfı olmasına rağmen, Senirkent köyünde 4.000 ve 16.000 akçe geliri olan iki muallimhane vakfı bulunmaktaydı (Karaca, 2012: 121-122,134-135).

H. 1252-1264 (M.1836-1848) tarihli evkaf defterindeki “Yasıviran’da Camii Şerif ve Muallimhane Vakfı” kaydından, Yassıören köyündeki Muallimhane Vakfının, daha sonra cami vakfı ile birleştirilmiş olduğunu görüyoruz. XVIII. ve XIX. yüzyıl belgelerinde Yassıviran ve Senirkent köylerindeki muallimhane vakıfları ile ilgili başka bir kayda rastlamadık. Bu durum, Osmanlı Devletinde XVI. yüzyıldan sonra eğitimin gerilediğine güzel bir örnektir.

Sonuç

Üç bölüm halinde devam eden “Yassıviran Köyündeki Zaviyeler” başlıklı dizi yazımızda; XVI. yüzyıldan itibaren Yassıviran köyünde faaliyet gösteren zaviyeler/tekkelerle ilgili bilgi vermeye çalıştık. Osmanlı Arşiv belgelerinde XVI. yüzyıldan itibaren adlarına rastladığımız “Şeyh Kargın Baba Zaviyesi” ve “Zekeriya Dede/Baba Zaviyesi” ile ilgili günümüzde herhangi bir kalıntı yoktur. Ancak bu iki zaviyenin kurucusu oldukları veya adlarına vakıf kurulan zatlarla ilgili Yassıören Aşağı Mahallede “Şeyh Kargın Baba” ve Yassören köyünün kuzey-doğusunda Ayazmana mesirelik alanında “Zekeriya Sultan” türbeleri bulunmaktadır.

1855 ve 1856 yıllarında zaviyedar ataması ile ilgili yazışmalardan Yassıviran köyünde “Tıflı Mustafa Paşa” veya “Seydi (Seydim)” Zaviyesi olarak adlandırılan üçüncü bir zaviyenin varlığını öğrendik. Ancak İsmet Baş’ın sözünü ettiği Gani Baba Tekkesi, Şahinler Tekkesi, Bedevi Dede ve Araplar Tekkesi gibi tekkelerle ilgili belgelere erişemedik.

Senirkent ilçesi ve Yassıören köyü için önemli kültür varlığı olan bu zaviyelerin hatıraları yaşatılmalı, gelecek kuşaklara korunmuş olarak daha iyi şartlarda aktarılmalıdır. Kültür varlıklarımızla ilgili bugüne kadar yapılan araştırmalar maalesef yetersizdir. Bu eksikliği gidermek için yaptığımız çalışmaları destekleyici gayret de yoktur. Biz üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. 

BELGELER

Belge 1

Belge yer nu: COA C.EV 524-26478-4

Tarih: H. 16 Rabiul-evvel sene 1272 (26 Kasım 1855)

Hamid sancağında Uluborlu kazasına tabi Yassıviran karyesinde kain Tıflı Mustafa Paşa nam-ı diğer Seydi Zaviyesi zaviyedarlığı mahlül olduğuna binaen merahim-i aliyelerinden mercudur ki Evkaf-ı Hümayun Hazine-i celilesinden mahsusu olup merbut tezkerede muharrer derkenarda gösterilen bedel-i mukeyyedi ile zaviyedarlık-ı mezkurun bu kulları uhdesine ihalesiyle bir kıta berat-ı ali itası hususunda emr ü ferman hazreti veliyü’l emrindir fi 16 Rabiul-evvel sene 1272 (26 Kasım 1855)

Bende

Derviş Mehmet Arif

Belge 2

Belge yer nu: COA C.EV 524-26478-5

Tarih: H. 2 Şaban sene 1272 (8 Nisan 1856)

Belge özeti: Yassıviran köyünde Tıflı Mustafa Paşa diğer adıyla Seydi Zaviyesi Vakfı Zaviyedarlık tevcihi

Maruz-ı çaker-kemineleridir ki

İşbu arz-ı hal ve merbutu varaka derkenarlar natık olduğu üzere Nezaret-i Evkaf-ı Hümayun mülhak evkaftan Eğirdir’de Seydim Paşa Zaviyesi evkafından almak üzere yevmi bir akçe vazife ile zaviyedar vazife-i muayene ile tevliyet cihetleri es-Seyyid Abdurrahman Nafiz Paşanın uhdesinde iken mukaddema irtihal-i vukuuna mebni mahlül olmuş ve bu makule hayrat-ı mevcut vakıfların tevliyet-i zaviyedarlık mutasarrıflarından hal-i vukuunda ehil ve erbab evladı olduğu halde onlar olmadığı taktirde aher erbabına tevcihi iktizayı nizamından olup gerçi müteveffayı müşarünileyhin dahi kebir mahdumları var ise de zi-rütbe olarak mahallinde itam-ı taam misillü meşrut olan hizmetlerini rü’yet edebilecekleri cihetle onlara tevcihi şürut ve usul-i mer’iyeye gayri muvafık görünmüş olduğundan ciheteyn-i mezkur tebeyyün müteveffayı müşarünileyhin mahlulünden hizmetlerini rü’yet edecek mütehakkik olan Derviş Mehmet Arif uhdesine sahife-pira-yı sutur olan işaret-i aliyye-i hazreti fetva-penahi mucebince bi’t-tevcih şürutu derciyle kılındı iktiza (..) berat-ı şerifin ve varidat-ı evkaf defterlerine ve senedat odasına ilm ü haberlerinin itası içün rü’usu hümayunun tasdiri babında emr ü ferman hazreti veliyyül emrindir fi 2 Şaban sene 1272 (8 Nisan 1856)

KAYNAKLAR

– Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi (COA): C.EV 524-26478

– Akdemir, M. Sadık (2005), “Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Uluborlu’daki Vakıf Hizmetleri”, Arayışlar İnsan Bilimleri Araştırmaları, yıl:7, sayı:13

– Baş, İsmet (Eylül 2002), “Yassıören’deki Dinsel Yapılar”, Yassıören İlköğretim Okulu Dergisi, yıl: 1, sayı: 4

– 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937 / 1530), (1993), Ankara: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,

NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: YASSIÖREN (YASSIVİRAN) KÖYÜNDEKİ ZAVİYELER 3: TIFLI MUSTAFA PAŞA VEYA SEYDİ (SEYDİM) ZAVİYESİ İLE İLGİLİ BELGELER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.