Toros yangınları, Karadeniz’deki seller… Bunlar çok büyük felaketler. Üzerinde ciddi olarak çalışılıp bilimsel araştırmalar yapılması gereken konular. Unutulmaması ve ders alınması gereken birçok yönü var. Uzak geçmişi unuttuğumuz gibi daha dün olanları da çabucak unutuveriyoruz. Konumuz felaket karşısında insanımızın hali. Yetkililer gerekli tedbirleri almamış tamam ama vatandaş ne durumda?

Azdavay ve Bozkurt‘taki selden sonra üç video görüntüsü seyrettim. İkisi felaketten hemen sonra, diğeri epey sonra internete düşmüştü. İlki Azdavay Gültepe köyünde yıkılan köprünün başında, yıkılma anlarında, aralarında çocukların da olduğu birkaç kişiden biri tarafından, ikincisi Bozkurt’ta sele kapılan arabasında, belki de ölüme giderken çekim yapan vatandaş tarafından, üçüncüsü de selin başlangıcında Bozkurta on üç kilometre uzaklıktaki Koşmapınar köyünün Gürpınar mahallesinden bir vatandaş tarafından cep telefonlarıyla çekilmiş görüntüler.

Bozkurt’taki sel felaketiyle ilgili başkaca görüntüleri ve sözünü ettiğim üç görüntüyü dikkatle seyredenler bana katılacaklardır. Hatırlarsınız, KKTC’de bir Rum, sınırdaki Türk Bayrağını indirmeye yeltenmiş ve gereken cevabı tek kurşunla almıştı. İşte o karışıklıkta, kalabalıkta bir simitçi “simit, ayran” diye bağırıyormuş. Bozkurt’ta nehir yatağı taşmak üzere iken bile bazı insanlar böyle bir felaket yokmuş gibi, her şey doğal akışındaymış gibi hareket ediyor, işine gücüne bakıyor veya köprü başından, dere kenarlarından, evlerinin pencerelerinden görüntü çekmeye çalışıyordu. Felaketin geldiğini görmüyorlardı. Onlar için işin eğlence yönü önemliydi. Genel olarak baktığımızda vatandaşlarımız, herhangi bir olayda, olayın kendileri veya başkaları için bir tehlike oluşturup oluşturmayacağını düşünmek ve kişisel olarak alabilecekleri tedbirleri uygulamak yerine işin seyircisi olmakta, örneğin arabası içinde selde sürüklenirken çekimini yapmakta, hatta bunu canlı olarak yayınlamaktadır. Felaket doğrudan kendisini ilgilendirmeye başlayana kadar (düşman tarlanın kıyısına gelene kadar) ilgilenmiyor, tedbir almıyor. Buna rağmen “Off şuraya bak, aman Allahım, eyvah eyvah, Allahım bu nedir?” gibi ifadelerle sanki ilgileniyormuş gibi davranıyor. Bu arada çocuklar ve kadınlar tarafından uyarılsa da aldırış etmiyor. Ne zaman felaketin kendisine doğrudan zarar vereceğini görürse kıpırdamaya başlıyor. “Lan arabaları çekin” demeye başlıyor. Ama faydası yok, köprü göçmüştür O ana kadar etrafından “ne yapsak, haber versek mi?” diyenlere kulak asmıyor. Hatta “AFAD’a mı haber versek?” diyenlere “AFAD’ın bu saatten sonra yapabileceği bir şey yok” diyor. Yani kendisi tedbir almadığı gibi belki de alınabilecek tedbirlerin de önünü kesiyor. Hem kel, hem fodul.  “Kendisi tedbir almıyor, başkalarının da tedbir almasının önüne geçiyor!” dedik. Bundan daha vahimi de var: Genel bir bilinç oluşmadığı için “Bu sel Bozkurt’u vurur, tedbir alınması için yetkilileri arayayım. Yakınlarımı arayıp haber vereyim, annemi babamı uyarayım” demiyor. Bu cehalettir, kendini düşünüp milleti düşünmemektir. Millet bilincinin çözülmesidir.

Felaketler öyle birdenbire ortaya çıkmaz. Habercileri vardır. Bunlara bakılması gerekir. Buna göre insanımızın eğitilmesi gerekir. Yangın, sel ve depremde, gaz saldırısında, savaşta sadece kurtarma birliklerinin ve özel kuvvetlerin değil, bütün bir milletin ne yapacağını bilmesi gerekir. Türk milleti bilinci olmazsa, tarlasına kadar gelen düşmanı da göremez. Bilinçli olursa telefonla canlı yayın yapacağına itfaiyeyi, belediyeyi, polisi arar, belki sonra yayın aklına gelir. Gürpınar görüntülerinin altına şöyle bir yorum yapılmıştı: “Bu çekimleri yapanlar çekim yapacaklarına, yetkililere seli haber verselerdi, dedem yaşıyor olacaktı”

Özetle, Türk milleti afetlere, saydığım tehlikelere açık, çünkü cahil bırakılmış. Uyaranları da dikkate almıyor. Tedbir almıyor. Yetkililere haber vermiyor. Felaketler doğal olsun olmasın, Türk milleti bilinçli hale getirilmelidir. Türk, kardeşinin parmağının ucuna diken batsa yerinden fırlayıp yardıma koşar, çekim yapmaz! Sel karşısında neysek, genel durumumuz da budur.

Kaynak: Günboyu

http://arslanevi.blogspot.com/
Contributor
Do you like Arslan KÜÇÜKYILDIZ's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Ölüme giderken çekim yapma hali

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.