Hâlbuki dil öğretmek başka, başka bir dille yaygın eğitim-öğretim vermek başkadır. Tekrar edeyim, bu ancak sömürgelerde ve üçüncü sınıf ülkelerde olur. Bir değil, birden fazla dil öğrenmek bugünün dünyasında şarttır. Bunun yolu millî eğitimde ön sırayı İngilizce’ye, yabancı dile vermek değildir. Yabancı dil öğretmek şart, yabancı dille eğitim-öğretim ihanettir. Bu kadar ağırdır. Bunu ısrarla konuşmak lazımdır. Türk çocukları yalnız Türkçe ile eğitilmelidirler.
Sosyal medya aynadır. Bakıyorum, on kişiden sekizi hikâyelerinde pazartesi demiyor, “Monday” diyor.
Gerçi hikâye veya öykü de demiyor, “story” diyor. Bayram, doğum günü ve benzeri kutlamalarda “happy..” ile başlayan tabirler, cümleler kullanılıyor. Bununla kalınmıyor, derdini anlatmak için illa bir Frenkçe kelime ve kavram arıyor. Türk çocuklarının Türkçe karşısındaki tavrında bunların etkisi üzerinde durmak lazımdır. Yabancı dille eğitim-öğretim, Türklüğü ve Türkçe’yi değersizleştirmektir. Buradan her türlü değersizlik ve dolayısıyla yenilgi çıkar.
Kendimize güvenimiz, kendimize saygımız, kendimizi sevmemiz Türkçe’den başlar. Türk çocuğu Türkçe ile yetişir.
Yorum bulunmamaktadır.