Yeni öğrendim; Kıbrıs Harekâtı emri 15 Temmuz 1974’te verilmiş. “Demokrasi ve Millî Birlik Günü” 15 Temmuz’un beşinci yıl dönümünü yaşadık. Belki dikkatinizde olan küçük ama önemli beş şeyi, yarınlar için hatırlatacağım.

İlki E. Koramiral Atilla Kıyat’tan zehir gibi bir durum tespiti: “Dünyada hiçbir ülke, tarihinin en karanlık ve gerek sivil gerekse de asker yöneticileri için utanılacak bir günü milli bayram olarak kutlamaz!” Bugünün Millî Bayram gibi takdim edilmesine bizce güzel bir cevap. Şapkamızı önümüze koyup, nerede hata yaptık da ihanet bu kadar güçlendi, “Evlatlarımızın beyinlerini nasıl yıkadılar?” diye düşünmemiz gereken bir zaman dilimindeyiz. Taliban, Afganistan’da Türk ileri gelenlerini halkın önünde, koyun gibi kıtır kıtır keserken (Görüntüleri gördüm, insanlığımdan utandım), kadınlarımızın ırzına geçmeye hazırlanırken, ya ABD’nin eline geçseydik, ne olurdu diye akletmeyecek miyiz?

İkincisi: Türk milleti, Türkiye’yi ABD adına ele geçirmek için yapılan FETÖ darbesine bütün unsurlarıyla karşı durdu ve hainleri püskürterek teslim aldı. Her kesimden insan darbeye karşı göğsünü siper etti. Yüzlerce şehidimiz var. Allah onlardan razı olsun. Televizyonlarda boy gösteren kahramanların büyük bir kısmı olanları doğru anlatamıyor. Nedeni, görüşülen kişilerin iyi seçilememiş olması. Sanki bayrağını alıp koşanlar tek bir merkezin insanları imiş gibi takdim ediliyor. Hâlbuki öyle değil. Biliyoruz. Orada kimler yoktu ki? HDP’liler hariç her partiden, her cinsten insan vardı. Onlar bugün yok sayılmaktadır. Ekranlarda onları görmüyoruz. Hâlbuki esas onların gösterilmesi gerekirdi. Değişik kesimlerin ekranlara yansıtılması milli birlik duygusunu müthiş bir şekilde güçlendirirdi. Hilal Kaplan’ın TRT‘si dahil bütün kanallarca değerlendirilebilecek bu müthiş fırsat bu yıl da kaçırılmıştır. Bayrağa sarılmış bir ayyaşın mermilere karşı yürüdüğünü göz önüne getirin, yürümüştü.

Üçüncüsü: O gece ve günde herkes meydanlara aktı, direndi, ama çatışmaların göbeğinde de birileri vardı ve bu asker millet, bu adsız kişilerin yönlendirmesiyle hareket etti. Kendini görünmez kılan, doğal bir durum diyerek yaptıklarını anlatmaktan kaçınan bu yol göstericiler kimlerdi? O gece her kesimden galeyana gelerek bendinden taşan Türk milletini, meydanlardaki, Genelkurmay’daki… halkı, “sınırlı da olsa” etkili bir şekilde kim yönlendirdi? Özel Kuvvetler miydi? Bilgimiz yok, zorlanıyoruz belki. Ama gördüğümüz ve duyduğumuz şeyler var ve buna göre direnişi sevk ve idare edenler vardı. Kendiliğinden orada önder oldular. Kimse onlara görev vermeden. Bunlar, birliklerini her şeye rağmen doğru yönlendiren görev başındaki, bir kısmı kendilerine komplo düzenlenerek görevden alınmış Atatürk’ün askeri subayları ve Atatürk’ün fikrî takipçileri Ülkücülerdi.

Dördüncüsü: 15 Temmuz, İngiliz yardımı ile ABD’ce tezgâhlanıp, içteki bütün ihanet şebekeleri ve bölücülerin desteğiyle, FETÖ tarafından yapılan bir “ABD’nin Türkiye’yi ele geçirme darbesi‘”dir. Bunu sokaktaki herkes bilir ve söylerken, Türkiye adına konuşanların ABD’ye, İngilizlere tek kelime etmemesi, düşündürücüdür. 24 Nisanlarda “Bu yıl ne diyecek?” diye ağzına bakılan ABD, 15 Temmuzlarda da bizden bir söz duysaydı. Mesela ona “Darbeci kaba kuvvet” deseydik, ölür müydük?

Beşincisi: 15 Temmuz, yok edilmek istenen Türk milletinin diriliş mücadelesidir. Ben böyle düşünüyorum. Anılması, hatırlatılması, düşündürtülmesi gerekir. Ama sözde FETÖ ile mücadele yapanların, açık FETÖCÜ, bölücü, devletine “seri katil”, “soykırımcı” diyenleri taltif edilmesini, ballı görevlere getirilmesini nereye koyalım? Bu, en hafif ifadeyle samimiyetsizliktir. Dünyanın hiçbir yerinde, hainlerin devlete bu kadar sızmasına izin verilmez. Bizde bu sızmaya çanak tutan, destekleyen, orduya, idareye, TRT’ye… girerek hâkim duruma gelmesine geçit verenler hâlâ iktidardalar. En küçük bir sorumluluğun dahi idamla suçlanması gerekirken, sebep olanlar sanki sorumlu başkaları imiş gibi davranıyor; hâlâ Hilal Kaplan gibi FETÖ’cü ve bölücüleri göreve getirmeye devam ediyorlar. Yazıklar olsun.

Son söz: Türk milleti, böyle derin uyuduğun sürece, daha nice 15 Temmuz ihanetleri görecek, daha nice ihaneti anlatmaktan uzak gösteriler, konuşmalar duyacak, suya sabuna dokunmayan belgeseller seyredeceksin. Kem aletle kemâlat olmaz. Allah, ihaneti ve desteklemeye devam edenleri görebilme feraseti versin.

Kaynak: Günboyu

http://arslanevi.blogspot.com/
Contributor
Do you like Arslan KÜÇÜKYILDIZ's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: 15 Temmuz için

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.