Bu yeğen var ya bu yeğen… Tabii ki benim yeğenden söz ediyorum. Beni öldürecek. Yine erkenden aradı beni geçen sabah.
– Müjde! Müjde!
Bir yandan uyku sersemliğini üzerimden atmaya çalışıyorum, bir yandan acep neyin müjdesi diye düşünüyorum. Tam “Benim gibi birine bu işkence yapılır mı sabah sabah?” diye basacağım fırçayı, “Ya gerçekten bir müjdeyse!” cümlesi takıldı aklıma. Sakin bir sesle ne müjdesi olduğunu sordum:
– Sayın Cumhurbaşkanımız, pahalılığın çözümünü buldu.
– Yani sonunda o da kabul etti yani pahalılığı.
– Evet ama onun suçu yok ki?
– Allah Allah, kim suçluymuş o zaman?
– Kim olacak? Marketler, zincir marketler!..
Şimdi tam yeri aslında. “Ben tıp mensubu değilim benim alanım ekonomi.” diyen kimdi peki diye sorsam, o da bana soracak “Kimdi?” diye… “‘Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim ben. Şu anda devletin başında kim var?‘ cümlelerini kim kurduysa o!” desem, “Kim?” diyecek en iyisi vazgeçeyim. Başka türlü anlatayım, bakalım anlayacak mı?
– Anladım! Marketlerde satılan malların girdilerinde hiç değişiklik olmamış, mesela meyve ve sebzelerde %100’ü geçen gübre fiyatı zamları, zirai ilaç zamları olmamış, fabrika üretimi ürünlerde elektrik, doğalgaz fiyatları hiç değişmemiş, bütün ürünleri etkileyen benzin ve mazot fiyatları yerinde saymış; bu hain marketler durdukları yerde fahiş fiyatları patlatmış öyle mi? Vay hainler!
─ Benim aklım o kadarına ermiyor be dayı! Onlar sebep olmuş işte ama yakında dünyanın kaç bucak olduğunu görecekler.
─ Nasıl yani?
─ Cumhurbaşkanımız, Tarım Kredi Kooperatifleri’nin marketinden alışveriş yaptı. Orada fiyatlar gayet uygunmuş; bunlardan bin tane daha açacaklarmış. O zincir marketlere günlerini gösterecekler sonunda.
─ İyi de Sayın Cumhurbaşkanımız aynı marketin başka şubesini iki yıl önce de gezmiş, o zaman da bu marketlerin sayısını artıracağız, demişti.
***
Son cümlemi söyledikten sonra telefonu kapatıverdim. Ben sayın Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsam bu fikri getireni derhal kovardım. Bu fikrin, 2019’daki o meşhur “varlık kuyrukları“ndan farkı ne ki? Hani kış günlerinde insanları patates, soğan kuyruğuna sokmuşlardı, bu ürünlerin depolarını basmışlardı. Üreticiler “Patates, soğan tarladan sökülünce hemen satılmaz. Vişne, kiraz değil bu. Depolanır, bir süreç içinde satılır.” dedilerse de sözlerini dinletememişlerdi ama kararı alıp uygulayanlar, yerel seçimlerde esaslı bir tokat yemişlerdi. Şimdi de market raflarını denetliyorlar.
Birisi bunlara demiyor mu hiç? Aynı deneyden farklı sonuç çıkmaz kardeşim!
***
Sabah sabah içim şişti. En iyisi biraz sosyal medyada dolaşıp rahatlayayım dedim. Hay demez olaydım. WhatsApp’tan Emekli Öğretmen döşenmiş yine.
Bu, “1000 kadar market yapılması talimatı” bana neyi hatırlattı biliyor musun? Hayır, senin aklına geldiği gibi “varlık kuyrukları” kararını değil; “PTT Kargo’yla bedava maske dağıtacağız.” kararını… Birisi buna çıkıp ‘1000 market demek, ülke çapında 90 bin kişiye bir market açmak demek. Sen o markette değil ucuza satsan, bedava versen bile fiyatları kontrol edemezsin.’ demiyor mu ki?
Dahası Sayın Cumhurbaşkanı, “Son derece uygun.” dediği bu marketin iki yıl önce aynı marketi gezdiği zamana göre ne kadar çok zam yaptığının da farkında değil. Mesela bu sene fırsat ürünü olan ayçiçek yağı 68,90, diğeri 69,90 TL; iki yıl önce aynı ürün 35,90 TL’ymiş. İki yıl önce 99 TL olan zeytinyağı, bu defa 197 TL olmuş. 200 ml. Kutu süt iki yılda 1 TL’den 1,85 TL’ye çıkmış. Mandalina 2 TL’den indirimli 3, 45 TL’ye uçuvermiş. İndirim öncesi 4,95 TL’ymiş. Ya salkım domates? 2,90’TL’den 10,90 TL’ye füze gibi yükselmiş. Hem de bu fiyatlar diğer marketlerden hiç de ucuz değil.
Dikkatini çekerim Köşe Yazarı! Aynı marketten söz ediyoruz. İki yıl içinde zam için koşmayan ürün yok.
Bir de unutmadan, büyük şehirlerdeki asgari ücretliler, 1002 TL tutan ürünlerin günlük yüzde birini bile evine götüremiyor artık.
Kaynak: Günboyu
Yorum bulunmamaktadır.