Hafta sonu… Sokağa çıkma yasağı da var. En çok yaptığım iş okumak. Ne bulursam okuyorum ama en önce belli başlı gazetelere bir göz atıyorum. Her cenahtan haberim olsun diye iktidar muhalefet ne varsa bakıyorum.

Milliyet de bunlardan biri… Cumartesi günü ekonomi sayfasında bir habere takıldı gözüm:

 

Artan gıda fiyatına erken uyarı sistemi!

Milliyet’in üç günlük bir yazı dizisiyle dikkat çektiği gıda fiyat artışları için toplanan Gıda Komitesi piyasada bir ‘Erken Uyarı Sistemi’ kurulması kararını aldı.[1]

Bu yazıyı okuyunca “Erken uyarı sistemi kurma kararı mı? Allah Allah! Bu sistemi daha önce kurmamış mıydı bunlar?” diye düşündüm ve hemen Google efendiye başvurdum. Neler buldum neler! Sizin için de özetledim.

Meğer söz edilen Gıda Komitesi yeni bir oluşum değilmiş. (Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi) 9 Aralık 2014 tarihinde kurulmuş, Komite’nin sekretaryası 27 Aralık 2016 tarihinde Merkez Bankasına devredilmiş.[2]

Bu komite sonra ne zaman toplanmış? Sizin için onu da buldum: 21 şubat 2017’de Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek başkanlığında toplanan Gıda Komitesi (Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi) yeni kararlar aldı. Toplantıdan sonra Merkez Bankası tarafından yapılan yazılı açıklamada oluşturulan “Erken Uyarı Sistemi”nden elde edilen sinyallerin değerlendirildiği ve kısa vadede sonuç üretecek, ürün bazlı tedbirlerin alınmasının karara bağlandığı ifade edildi.  Bir de 18 Ağustos 2017 tarihindeki Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi Toplantısı’nın basın duyurusu var ki alınan kararlar 10 numara, uygulama 0 (Yazıyla sıfır).[3]

Haydaa! Ne Gıda komitesi ne de Erken Uyarı Sistemi yeni değilmiş. Peki şu haber neyin nesi şimdi:

Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi dün akşam toplandı. Toplantıda 2021 beklentileri ele alındı. Toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel katıldı.

– Tarımsal ürünler ve gıda piyasalarındaki gelişmeler konusunda zamanlı kararlar almaya fayda sağlayacak bir Erken Uyarı Sistemi’nin oluşturulmasına ilişkin teknik altyapı çalışmaları Komiteye sunulmuş ve kurumlar arası iş birliğinin çerçevesi belirlenmiştir.[4]

Kafam karıştı. Böyle durumlarda hep yaptığım gibi Emekli Öğretmen’i aradım ve sordum:

— Hocam, nedir bu anlamıyorum. Daha önce kendilerinin kurduğu çalışma gruplarını tekrar kuruyor ve tekrar alt çalışma grupları oluşturuyorlar. Neler oluyor?

 

Emekli Öğretmen derin bir of çekti ve anlattı:

Bunda anlamayacak ne var? Sayın Cumhurbaşkanımız, Cuma namazı çıkışı gıda fiyatlarındaki artışla ilgili konuştu: “Vatandaşın bu noktada ezilmesine tahammül edemeyiz. Esnaflarıma sesleniyorum, eğer bu süreci böyle devam ettirecek olursanız çok ağır cezalar sizleri bulabilir. Yaptığınız işi hakkı ile yapın. Vatandaşlarımıza zulmetmeyin.” Şunları da ekledi: “Gerekirse her dükkâna kolluk kuvveti bile koyarız.”  Zaten birkaç gündür belli televizyon ve gazeteler zamları konuşmaya başlamıştı. Eee, yetkililer de hemen adımları attılar. Hafta sonu falan demediler. Yalnız küçük(!) bir eksiklikleri vardı. Bu kararları yıllar önce yine kendi hükümetleri almıştı. O kadar kusur kadı kızında bile bulunur!

Suçlu bulunmuştu işte. Derhal üzerine gitmek gerek. Kimdi onlar: Bakkallar, marketler, manavlar, sebze ve meyve komisyoncuları…

Tabii ki hükümetin yaptığı elektrik, doğalgaz, köprü, otoyol, vergi zamlarının hiçbir olumsuz etkisi yok bu zamlarda!

Vurmak lazım abalıya!

Bir şey daha söyleyeyim de öyle kapatayım telefonu: Sayın Cumhurbaşkanı iki yıl önce 26 Ocak’ta Gaziantep’te de şunları söylemişti: “Fiyatlar aracılar vasıtasıyla tırmandırılıyor. Burada belediyelere büyük görevler düşüyor. Bu tür fiyat artıranları hesaba çekmeniz lazım.”

O süreç sonunda patates ve soğan depoları, haller, toptancılar basılmıştı. Sanki bu ürünlerin depolanmadan yıl boyunca satılabilme ihtimali varmış gibi… Büyük şehirlerin meydanlarında tanzim satış çadırları oluşturulmuş, buradaki kuyruklara “Varlık kuyruğu bunlar!” bile denmişti.

İki yıl sonra geldiğimiz aşmada da aynen devam… Kahrolsun bakkallar, marketler, haller, toptancılar… Hatta sosyal medyada “BAZILARINA HER GÜN, ÜÇ TANESİNE ÜÇ GÜN GİTMEYİN!” çağrısıyla müthiş(!) ceza verip pahalılığın köküne kibrit suyu bile ekebiliriz.

Böyle deyip gitti Emekli Öğretmen.

O gidince dalıp gitmişim. Fonda da bir şarkı: Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler”

Sayın Cumhurbaşkanı, “Ahdim olsun ki; faizler, enflasyon ve cari açık düşecek.” dediğinde takvimler 7 Mayıs 2018’i gösteriyordu. “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” dediğinde takvimler 19 Haziran 2018’i gösteriyordu.

Yetkiyi verdik. Sanki o güne kadar kendisi iktidarda değilmiş gibi uğraşacağım dediği dolar o tarihte 4.74’tü, Bugün 7.20… 19 Mart 2018’de Ayçiçek yağı (5 L) 29.45 TL’ydi,[5] günümüzde en ucuzu 62.90 TL, en pahalısı 85.99 TL.[6]

Nasıl uğraştığını hep birlikte gördük. Bu uğraşmalara(!) rağmen başını alıp giden Ayçiçek yağı için de çözümü bulduk.

Nasıl mı?

PTT’ye Ayçiçek yağı sattıracağız.

 


[1] https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/artan-gida-fiyatina-erken-uyari-sistemi-6418772

[2] https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/

Para+Politikasi/Fiyat+Istikrari+ve+Enflasyon/Gida )

[3] https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Duyurular/Basin/2017/DUY2017-34

[4]https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/son-dakika-yuksek-gida-fiyatlarina-erken-uyari-sistemi-geliyor-6234108/

[5] https://tr.pinterest.com/pin/825425437933000399/

[6] https://www.cimri.com/arama?q=K%C4%B1rlang%C4%B1%C3%A7%20Ay%C3%A7i%C3

%A7ek%20Ya%C4%9F%C4%B1

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Kaybolan Yıllar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.