Az önce bir video izledim.

Belki elli tane pislik, bir kadını şehrin meydanına getirmişler. Getirdikleri yerin hemen yanında bir duvar var. Duvara da kim olduklarını yazmışlar: Tanzimu’l-Kaideti’l-Cihad fî Bilâdi’ş-Şam Cephetü’n-Nusra(ti). Elkaide’nin Ortadoğu uzantısı En-Nusra’nın tam adı. Biladü’ş-Şam da Suriye kolu olduklarının işareti. Bu arada ellerine gâvur icadı(!) telefonları almış çekim yapmak için birbirini ezen başka pislikler…

Sonra yere zorla çöktürülen kadın

İğrenç adamlardan birinin yaptığı dinin en kutsallarından, yani ayet ve hadislerden oluşan kısa bir konuşma…

Daha düne kadar, Itri’nin muhteşem bestesiyle inançlı inançsız herkesin tüylerini diken diken eden kutsalımız, söylemeye doyamadığımız o güzelim kelime…

Bugün bu iğrenç adamların pis ağızlarından dökülürken deizmin, ateizmin ateşini harlatan odun haline dönüşen o sihirli sözcük

Ne yazık ki o konuşmanın sonunda o muhteşem kelime, hiç yakışmadığı pis ağızlardan yine dökülüyor.

Ve kadının kafasına gâvur icadı(!) tabancayla tek bir kurşun sıkılıyor.

Hayır hayır, bu kurşun kadına değil, doğrudan İslâmiyet’e sıkılıyor.

Sonrasında bir (insan diyemediğim) “bi şey” , terör örgütü Taliban’ın Afganistan’ı işgal etmesini sokakta lokum dağıtarak kutluyor, görüntüleri de Twitter hesabından “Taliban’a selam” notu ile paylaşıyor.

Hem de bizim ülkemizde…

***

Yok arkadaşlar yok!

Bu hafta benden başka bir konu beklemeyin.

Benim kanım dondu, aklım da durdu.

Düşünemiyorum ama tabii ki bazı konuları yine yazmamaya devam edeceğim.

Mesela “Burası yol geçen hanı değil” diyenlere, o kadının infaz edildiği ülkedeki El Nusra’nın merkezi olan Afganistan’dan kaçanların, zalimlere bir kurşun bile atmadan binlerce kilometreyi aştıktan sonra sınırlarımızdan nasıl geçtiklerini sormayacağım.

“Türkiye göçmen kampı, göçmen barınağı, göçmenlerin geçiş ve yuvalanma merkezi olamayacak, böyle de değerlendirilemeyecektir.” cümlesini söyleyenlere, “Bu sözünüze sonuna kadar katılıyorum.” diyeceğim ama “Eee, o zaman gereğini yapın.” demeyeceğim.

Hele hele, “O kadar ilginç ki sanki yol geçen hanı olan ülke Somali, sığınmacıların sayısı ülke nüfusunun %10’una ulaşmış ülke Katar… Bizde böylesi rezaletlerin zerresi bile gerçekleşemez!” cümlesini aklımdan bile geçirmeyeceğim.

***

Başta anlattığım görüntüleri de izledikten sonra ben ne yapacağıma karar verdim.

Ülkemizde enflasyonun düştüğüne, işsiz sayısının azaldığına, sık sık Merkez Bankası Başkanı değiştirmenin ekonominin yolunda gittiğinin en büyük işareti olduğuna, dünyanın ilk beş yüz şirketi ve kuruluşu arasında bir tek şirketimiz ve kuruluşumuzun olmamasına rağmen gelişmemizi bütün dünyanın kıskandığına inanacağım.

Hatta beş maske dağıtamama gibi bir garabetin bu ülkede gerçekleştiğini söyleyenlere bıyık altından güleceğim. Dahası dördüncü aşı yaptırma hakkı verip bir saat içinde geri almanın bir politik deha olduğunu da savunacağım. Bu geri almayı sorumluların muhteşem belagat örnekleriyle kamuoyuna açıklamalarını izlemenin zevkiyle dört köşe olacağım.

Bundan sonra hangi haber kanallarını izleyeceğime zaten karar verdim. Buyurun sizi de beklerim efendim.

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: İğrençten de Öte!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.