TÜİK ağustos enflasyonunu açıkladı.

Epeydir aklıma takılıyordu. Nedir bu kurum diye aklıma takılıyordu. Sonunda geldiğim nokta şu: TÜİK deyip geçmeyelim, ülkemizdeki aklınıza gelebilecek tüm konulardaki istatistiki bilgilerin üretildiği yer orasıymış. Aslında tüm devletlerin bu şekilde istatistik kurumları varmış. Bu kurumlar iki ayrı grupta toplanabilirmiş:

  1. Güvenilir olanlar
  2. Güvenilmez olanlar

Güvenilir olanlar, istatistikleri hiçbir baskı altında kalmadan üretenlermiş. Bunlar bağımsız çalışırlarmış. Hükümetleri veya başka bir kurum onları etkileyemezmiş. Bu kurumların bulunduğu ülkeler de gelişmiş ülkelermiş. Güvenilmeyenleri ise hükümetleri yönetirmiş.

Bizimkini mi soruyorsunuz? Yok kardeşim, ben o topa girmem. Bu soruyu ne size, ne Emekli Öğretmen’e, ne de iç sesime sordururum. Herkes kendi araştırsın ama ben yine de sizin için bir araştırma yapacağım. Birileri diyor ki bu kurumun enflasyon açıklamalarına inanma oranı %6’ymış; yani inanmayanların oranı %94. Bu ne menem bir iş? Bir türlü aklım almıyor. İşte bu nedenle şimdi Emekli Öğretmen’in akademisyen öğrencisini arayıp soracağım.

***

─ Buyurun Sayın Köşe Yazarı…

Bu akademisyen de telefonu böyle açmıyor mu? Kendimi bir şey sanıyorum. Sanki araştırmacı gazeteciyim!

─ Sizin alanınız ekonomi değil mi?

─ Onun alanı ekonomi ise benim değil!

─ Anlayamadım Sayın Akademisyen?

─ Boş ver takıldım sadece! Ne soracaktınız?

─ Sorum şu: TÜİK için söylediklerine inanmayanların oranı %94 diyorlar. Böyle bir şey mümkün mü?

─ Şimdi size WhatsApp’tan bir bilgi notu göndereceğim. Anlayana kadar kaç kere okumanız gerekiyorsa o kadar okuyun.

***

Enflasyon sepetinde 2021 değişikliğiyle 415 madde var, bir yıl önce 418 madde vardı. Hepsinin fiyat artışı enflasyonu tek tek farklı etkiliyor. Enflasyon bu ürünlerin ağırlık oranlarına göre hesaplanıyor

Mesela uzatmadan örnekleyelim: zeytinyağı fiyatlarının artması veya eksilmesi sepeti 0,2802 oranında etkiliyor, dolmalık biberin etkileme oranı ise 0,0509… Bunlara %50 zam gelse hepimizin mutfağını her hafta etkiler ama yıllık enflasyona etkisi devede kulak gibi kalır. Mesela TÜİK’in mal sepetinde ağırlığı en yüksek 3’üncü ve 4’üncü ürün sırasıyla benzinli ve dizel otomobiller. Bu iki malın sepetteki toplam ağırlığı yüzde 7,2. Etkisini soruyorsanız, devenin ayağı, kulağı falan değil bizatihi gövdesi. Buraya gelen indirim veya zam listede deprem oluşturur.

Daha iyi anlayalım diye şu örneği de vereyim: 2020 yılında yaklaşık 800 bin araç satılmış. Yani biber, zeytinyağı gibi ürünler 80 milyonu her gün, otomobil satışları 800 bin kişiyi senede bir gün etkilemiş.

Tesadüf bu ya, 2021 Ağustos’unda gıda, elektrik, doğalgaz zamlanırken aracın ÖTV’si düşürülüveriyor. Yani araçların enflasyona etkisi eksi oluyor.

Ve bingo! TÜİK’e göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Ağustos ayında yıllık yüzde 19,25, aylık yüzde 1,12 artıyor ve yeni bir faiz artışına gerek kalmıyor.

Şimdi, senin mutfağın için harcadıklarının fiyat artışı, geçen yıla göre %19,25 ise sen TÜİK’e inananlar grubuna girebilirsin.

Bir de tıkla Google’a! Önce ülkemizdeki üretici fiyat endeksine bak, onun yıllık yüzde 45,52 olduğunu göreceksin. TÜFE’nin de yıllık yüzde 19,25 olduğunu yazmıştım. Tabii bu rakamlar TÜİK rakamları… Aralarındaki farka dikkat et.

Gelelim zurnanın zırt dediği yere!

Şimdi Google’da şu araştırmayı yap: Dünyanın herhangi bir ülkesinde TÜFE-ÜFE arasındaki fark bu kadar çok oluyor mu, bizdeki kadar uzun sürüyor mu?

Araştırma sonucun, “Birçok var.” çıkıyorsa, sana verilen oran yanlıştır. Tam tersi çıkıyorsa… Onu da sen bul!

***

Eee, sonuç ne?” dediğinizi duyar gibiyim. “Dostlar, herkes kendi araştırmasını kendisi yapsın. Beni bu işlere karıştırmayın.”

Kaynak: Günboyu

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Herkes kendi araştırsın!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.