Ali BADEMCİ
Gültekin Öztürk yakalandığı illetle 5-6 yıl mücadele etti ve sonunda yenik düştü; 1954 doğumlu olduğuna göre 63 yaşında hakkın rahmetine kavuştu! İyi bir ülkücü sağlam bir Türkçü idi! Ömrünü bu yolda harcadı, Tanrı’dan rahmet başta eşi ve kızı olmak üzere yakınlarına başsağlığı diliyoruz! Tesellimiz odur ki tertemiz bir geçmiş bıraktı! Ömrü boyunca hep “Tanrı Türk’ü Korusun” dedi! Güle güle Gültekin, yeni ve ebedi mekânında rahat uyu!
GÜLTEKİN ÖZTÜRK
Ülkücülüğün ilk kuşağının son dönemine mensup olan sevgili Gültekin Öztürk’ü evvelki gün Hakk’a uğurladık! Gültekin benim halâzâdemin torunudur; fakat dâvâ arkadaşlığımız akrabalığın çok üzerineydi! İlkokul dönemini pek hatırlamam; biz lisede iken o ortaokula başlamıştı! Bizim beldenin ilk ortakokul-lise öğrencisi olduğumdan, kıdemli şehirli olarak bir “Ağabeylik” durumumuz vardı ki, bir ömür boyunca bu istisna hâl devam etti! Öztürk âilesi bizim âilemize göre daha aristokrat ve şehir görmüş, yol yordam bilen insanlardı! Bizim âilede herkes çoban olmasına karşılık onlarda hiç çoban yoktur! Eniştemiz olan dedeleri Salih Ağa’nin bir iş yaptığını hatırlamıyorum; fakat soyadları farklı olan büyük amca “Usta Ali” beldenin yegâne nalbantıydı! Aile müsikişinas, kızlı erkekli sesleri güzel, aralarında “Cümbüş” gibi enstrüman kullanan da vardı! Bugüne kadar bu âilenin “Ezan Okuyuşu”ndan zevkli bir ezan dinlemedim! Halâ amcaoğulları “Alaettin Altıok” öyledir!
Bizim belde çok politize bir yerdir; bir salgın hastalık şeklinde tezahür eden siyaset şehirden gelmiş değildi; ülkenin ve toplumun şartlarından kendiliğinden oluşmuştu! Bizden önceki kuşaklar arasında bir hayli kavgalar da olmuş ama o zaman bayağı “Derebeylik” varmış! Gültekin’in âilesi komple CHP’li idi; “Kemalizm” onların âdeta yaşama felsefesiydi! Bizim çobanlar İsmet Paşa’yı sevmedikleri için DP’li olmuşlardır; İsmet Paşa “Değirmene gelen undan vergi alır,” derlerdi; dedem böyle bir eziyet gördüğü için, annemin babası olan dedem Kurt Muhammed’den hiç hazzetmezdi! Ama ne yapacaksın akraba olunduğu için bir kere kızlarını almışlardı; o da çalışmayı hiç sevmez, yatar kalkar “Atatürk” derdi!
Gültekin’in âilesi eskiden “Mıshane” dedikleri bugünkü ”Yunushan”dan gelmişler; fakat ilginçtir ki bu köy hâlâ Arapça konuşmasına rağmen onların şivesi bile çalmazdı! “Mıshane” Türkiye’de kalan “İdlip” toprağıdır; zaten “Öztürk” ve “Altıok” âileleri de fizik olarak güzellikleri ile “İdlip”in esas etnik yapısı “Kıpçak” olması gereklidir! Aristokratlık da buradan gelmektedir! Bizim âileler “Savranî”dir; fakat din adamlıkları yoktur; çünkü “Din”le iştigal edenler de bir iş yapmaz ve toprak işlemezler! Suriye’ye gelmeden önce Carablus ve Azerbaycan’da bir hayli mücadele etmişlerdir! “Şeyh Efendi” âilesi hem “Halvetî” hem de “Şafii”dir; fakat çobanlar “Halvetilik”i bilmediği gibi komple “Sünni-Hanefi”dir! Yani Şeyh ailesi, Yesevi’nin “Kübrevî” koluna mensup iken, bizim aşiretler “Maturidi” dir! İşte esas meslekleri sanaatkârlık olan “Öztürkler” inançlarda aşiretlerin durumundaydı; sulanan “Şeyhlik”ten de çobanlar gibi çok hoşlanmazlardı!
İlginçtir ki sonradan “Savrani” toplum içinde iyice eriyen “Öztürkler” kesintisiz “Alkol” alan insanlardı! Öyle ki akşam alkol alan sabah ezanını en güzel “Türkî” yorumla ifâde ederdi! Bizlerden hemen hemen “Hacı” olan veya ibadet olarak “Hacc”ı bilen azdır; fakat onlar belli bir yaşa gelince bu ibadeti yaptıklarını kapılarının yeşile boyanmasından hatırlar gibiyim, ama doğru olduğundan da çok emin değilim! O sebeble Gültekin’in âilesine tam olarak “Türk Müslümanı” diyebiliriz; zaten bizim beldenin kurucusu Yesevi müritlerinden “Şeyh Abdurrahman Savrani”dir; hâlâ camii ve külliyesi ayaktadır ve kullanılmaktadır!
Gültekin’in lise yıllarını bir türlü hatırlayamadım; akrabaları Ticaret Lisesi’ne kaydolmuşlardı, sanıyorum o da öyledir veya Osmaniye’de halâları vardı belki de orada bitirmiştir! Benim “Ocak” başkanlığımda devamlı gelir ve faaliyetlere iştirak ederdi; ilginçtir ki “Militan” bir yapısı vardı; bir ağabey olarak ben de buna müsaade etmezdim! Fakat üniversitede böyle bir koruyan ve kollayanı olmadığı için öğrencilik hayatı pek eziyetli geçti! Bizim beldede Gültekin’in yakın akrabaları olan DP’li “Neşeli” âilesinin muktedir lideri “Memduh Efendi” yaşça hep benden büyük olan oğullarının ülkücülüğünü başıma kakmışdır; fakat Öztürk ve Altıok âilesinden hiç böyle bir şey görmedim! Halbuki hane olarak komşulukları bize daha yakındı! Gültekin herhalde liseden sonra Antakya’da bir dönem “Ocak” başkanlığı da yapmış ama o yıllarda İstanbul’da olduğum için hiç bilgi sahibi değilim!
Gültekin Dil Tarih Coğrafya Fakültesi “Tarih” bölümünü bitirdi; Taş Medrese” ızdırabının izlerini 2016’da hasta ziyaretine gittiğimde Aydın’da iyice öğrendim! Sayın Bahçeli’ye çok tutkundu; sanıyorum Ankara yıllarında bir hayli yakınlığı olmuştur! Babası Mehmet Öztürk, beldede adı yerine soyadı ile çağrıldı; toprağı bol olsun geçen senelerde ve bir hayli ileri yaşta Rahman’a kavuştu! Ağabeyi Uğur, Düziçi mezunu ilkokul öğretmeniydi; Gültekin sebebiyle soldan döndü; o da erken gitti! Kızkardeşlerini bilmem ama hayatta bir erkek kardeşinin kaldığını tahmin ediyorum!
Gültekin Öztürk yakalandığı illetle 5-6 yıl mücadele etti ve sonunda yenik düştü; 1954 doğumlu olduğuna göre 63 yaşında hakkın rahmetine kavuştu! İyi bir ülkücü sağlam bir Türkçü idi! Ömrünü bu yolda harcadı, Tanrı’dan rahmet başta eşi ve kızı olmak üzere yakınlarına başsağlığı diliyoruz! Tesellimiz odur ki tertemiz bir geçmiş bıraktı! Ömrü boyunca hep “Tanrı Türk’ü Korusun” dedi! Güle güle Gültekin, yeni ve ebedi mekânında rahat uyu!
Hoşçakalın.
Kaynak: https://www.ulkucukadro.com/2017/07/gultekin-ozturk/
Yorum bulunmamaktadır.