Ekim ayının son günü…

Vergi veren her kim varsa katkısının olduğu tek medya kuruluşunu izliyorum.

Keyfim yerinde…

Bu arada program saatini beklerken yeğenimin mesajıyla haberdar olduğum Bakan Yardımcısı Serdar Bey’in müthiş tweet dizisini okudum. 21 Kasım’da atılan bu tweetleri neden zamanında okumadım diye kendime kızdım. Beni en çok etkileyen de şu tweet oldu:

“Faiz düştükçe kurlar ciddi artıyor, satın alma kabiliyetimiz geriliyor, başta enerji olmak üzere hayat pahalanıyor, belirsizlikler artıyor vb. bin bir şikâyet ve eleştirilere rağmen Türkiye dünyada sanki… Yepyeni bir şeyi deniyor! Yepyeni bir risk alıyor! Yepyeni bir dönemeçte!”

Bu müthiş duygu ve gaz (!) yüklü mesajı okumayı bitirmiştim ki uzun süredir ortalıkta görünmeyen iç sesim “Cezam bitti mi?” dedi. “Ne cezası?” diye cevap verdim. “Hani, gözüme görünme, diye kovmuştun beni. Onu soruyorum.” dedi.

Ben ondan kurtulunca söylediğimi tamamen unutmuştum. Rahat da etmiştim. Şimdi gelir gelmez yine kovmayayım diye sordum. “Ne var yine?”

“Tüm tweet dizisini okudun mu? Bir de Sayın Bakan Yardımcısı, Maliye Bakanı’nın yardımcısı mı? Hem bu ülke Deneme Tahtası mı”

Bakın, yine geldi ve ortalığı karıştıracak. “Sana ne!” diye hemen kovdum onu. Giderken uzaktan bağırdı: “19 yıldır bulamamışlar da şimdi mi akıllarına gelmiş?”

“Oh gitti!” derken, kapıdan kovduğum iç sesim, bacadan kafasını uzattı:

Maliye Bakanı Lütfü Elvan istifa etti,  yerine yardımcısı geldi. Yalnız seni heyecanlandıran Turizm Bakanı yardımcısı değil. Hazine ve Maliye Bakanı Yardımcısı Nureddin Nebati… Bir de TÜİK’e göre enflasyon %21,31 olmuş. Yerseniz…”

Tövbe ya Rabbim! Ne güzel alfabenin ilk harfi olan kanalı izleme alışkanlığıyla rahatlamışken, üzerine hepimizin vergileriyle son derece tarafsız(!) yayınlar yapan kanalla rahatlığıma rahatlık eklerken şunun yaptığına bak!

Kesin, aklımdan geçenleri okuyor bu iç sesim. Dış güçlerin oyuncağı sanki! “Tarafsız mı dedin? Şu seyretmeyi beklediğin programın benzeri şimdiye kadar hangi muhalefet lideri için yapıldı da tarafsızlıktan söz ediyorsun?” sorusunu sorup kaçtı.

Neyse takmayayım kafama dedim ve izledim programı:

Ne güzel sorular soruluyor! Müthiş(!) tespitler yapılıyor. İnsan hiç gerilmiyor.

“Efendim, yorgun musunuz?”, “Efendim, neler yiyorsunuz?”,”Efendim müthişsiniz!”, “Size arz etmiş olayım!”

Ve cevaplar… Gözlerimi kapadım. Gurur duydum.

“Yeni anayasayla ilgili en geniş anlamda uzlaşı sağlamaya çalışıyoruz.” cümlesiyle ne kadar uzlaşmacı olduğunu anladım.

“Salgın sürecinde sağlanan destekler…” anlatılınca gözlerim doldu.

“Faiz yükünü yatırımların üzerinden kaldırırsak, rahatlama dönemine gireceğiz. Kur-Faiz-Enflasyon sarmalında yaşamayacağız, biz bu sarmaldan çıkacağız. ” deyince coştum.  Hele hele ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.’ müthiş(!) buluşunu vurgulayışı yok mu?”

Yeğenimi aradım. “İyi ki bu kanalları önerdin. Oh be! Ne güzelmiş ülkemiz!” dedim. “Dayı, bunu Ahmet Hakan bile öğrendi. Bak Reisimize neler demiş: “Ekonomi uzmanları faiz indirimi felaket olur diye feveran ettiler, ben de onlardan çok etkilenmiştim. Halbuki hakikaten faiz indi, enflasyon da iniyor, ekonomide de olumsuz bir tablo yok, hatta tam tersine…”

İşte budur diyerek yazımı noktalayacaktım. Yine o! Evet, bildiniz: Emekli Öğretmen!

“Sayın Cumhurbaşkanı konuştukça TL tarihinin en dip noktasına indi. An itibarıyla asgari ücrette Avrupa birincisi olduk ama Sondan Birinci!

Sanki yıllardan beri dünyanın en çok faizlerinden birini veren başka bir iktidar!

Dünyada “Ekonomisi, kim olduğu açıklanmayan dış güçlerin saldırısı altında olan tek ülkeyiz.”

Oysa açıklaması çok kolay ve tam da zamanı: 100 Dolar üstü tüm hesapları takip eden Merkez Bankası bir tuşa basıp ilan edebilir!

– Pekiii, Köşe Yazarı, sana soruyorum: Bu dolar hareketlerinde işlem yapanların listesini neden ilan etmiyorlar?  Bir de faizi neden hemen sıfıra indirmiyorlar? Her ikisinde de ellerinden tutan mı var?

– Valla ben bu topa girmem Emekli Öğretmen. Okuyucularıma sorar, kaçarım.

Kaynak: Günboyu

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Deneme tahtası

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.