Bir özürle başlamak istiyorum bu haftaki yazıma…

Geçen hafta “Emekli Öğretmen” aynen şunları yazmış:

“Bir saatlik asgari ücretin Almanya 14 dolar olduğunu, bizde ise sadece 1,5 Dolar olduğunu düşünmeyi beceremeyenler, isterlerse de “Orada benzin, meyve, sebze, yiyecek, giyecek bizden pahalı!” diye bas bas bağırabilir ya da aşağıda linkini verdiğim “Utanarak Yazıyorum” köşe yazısını okuyup bir şeyler öğrenebilirler.”[1]

Hata Emekli Öğretmen’in, özrü bana kalıyor.

Bu özür, rakamlarla ilgili… “Bir saatlik asgari ücret, Almanya’da 14 dolar, bizde ise Sadece 1,5 dolar” demiş. Bir de dipnotla belgelemiş.

İyi bir dostum, aynı zamanda dikkatli bir okurum, bana yazmış: “Türkiye’de net asgari ücret 1,5 dolar değil, “1doların altında“.

Keşke hata Alman asgari ücretinde olsaydı.

Tabii ya! Türkiye’de olduğumuzu Emekli Öğretmen bile unutmuş. Ben zaten unutmaktan yanayım bu kara günleri. O nedenle seyrettiğim kanalları değiştirdim. Benim eski kanalları izleyenler, doların değil yıllık, değil aylık, değil haftalık, değil günlük; saatlik değer kazandığını, daha doğrusu ne yazık ki TL’nin tarihinin en düşük seviyelerinde gezinip durduğunu çaresizce izliyorlar.

Emekli Öğretmen olmayınca ben de bugün saatlik asgari ücrete baktım. Bu yazının yazıldığı an itibarıyla “0,75 dolar.” Canım sıkıldı. Bu yetmiyor gibi bir de iç sesim çıktı:

Daha acı olan ne biliyor musun Köşe Yazarı?

Bir zamanlar Sayın Cumhurbaşkanımızın “milletin onuru” olarak nitelediği, asgari ücreti ilan ettiği gün alfabenin ilk harfi olan kanalda manşet olan “Türk lirasını yedirmeyeceğiz.” cümlesiyle anlattığı TL’miz, 14 Kasım’dan 14 Aralık’a kadar Taliban’ın hakim olduğu Afganistan parası Afganiyle, neredeyse Ortadoğu’daki Arap ülkeleri dahil tüm dünyanın boğmaya beğenemediği İran Riyali karşısında bile değer kaybetti.[2] [3]

Artık “dış güçler” saçmalaması da tarih oluyor yani.

Saçmalama diyorum çünkü öyle bir şey olsa 100 dolar üstündeki tüm işlemlerin bildirilmek zorunda olduğu Merkez Bankası şimdiye kadar yüzlerce defa ifşa ederdi.

Zaten “Türkiye’nin makro ekonomik göstergesinde hiçbir şekilde hiçbir sorun yok.” diyerek ekonomiye ne kadar hakim olduğunu bütün dünyaya ispat eden yeni Maliye Bakanımız, açıkça “Dışarıdan herhangi bir saldırı yok!” dedi.[4]

“İç sesim, iyi dinle! Cumhurbaşkanımız ne der, ben ona karışmam! Ben artık Alfabenin ilk harfi olan kanaldaki haberleri dinliyorum. Bak borsamız rekor üzerine rekor kırıyormuş. Uçuyormuş. Hiç bundan söz etmiyorsun.” [5]

“Biraz daha konuşsam, beni yine kovarsın. Borsa bugün de dip yaptı. Buna ne diyeceksin? Bir de TL bazında kırdığı rekorlara boş ver de sene başından beri dolar bazında ne kadar değer kaybetmiş ona bak sen.

Mesela, 9 Ocak 2021’de Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri dolar bazlı bakıldığında 268,3 milyar dolarla 2015’ten bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, Türk lirası bazlı bakıldığında 2 trilyon lira ile rekor seviyeleri test etmiş.[6]

10 Aralık 2021’de ise Borsa İstanbul’daki şirketlerin toplam piyasa değeri, saat 13.00 itibarıyla 2 trilyon 376 milyar TL ile rekor kırarken, 163,9 milyar dolara düşmüş.[7]

Yani 104,4 milyar dolar azalmış.

***

Biliyor musunuz dostlar! Bu defa iç sesimi kovamadım. Ne kadar kovarsam kovayım, gerçeklerden kaçamıyorum.

Çünkü pazara, markete alfabenin ilk harfi olan haber kanalı gitmiyor, ben gidiyorum.

Ne diyeyim?

Bizim, “ABD’de enflasyon 0’dan %7’ye çıkmış. Bu ne demek 7 kat artış. Bizde 10’lardan 20’ye çıkmış yani iki kat artış” diye karşılaştırma yapan eski başbakanımız hâlâ en itibarlı makamlardayken, Cumhurbaşkanımız “Çin Modeli” derken “Hayır, Türk Modeli” diyen ve herhangi bir ekonomi eğitimi olmayan Maliye Bakanımızın müthiş uyumlu tespitleri ortadayken, “Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber.” [8] itirafıyla ne yapıldığı aşikârken güzel bir cümleyi nasıl yazabilirim ki?..

Hele hele…

Türk liramızı yedirmeyeceğiz.” cümlesi ajanslara düşmüşken dolar 16 TL’yi geçtiyse, ilan edilen 4250 TL asgari ücretin neresine güzel bir haber olarak bakayım ki… Geçen yıl 384 dolar karşılığı iken şimdiden 182 dolara düşen bir asgari ücret…

Şimdi bizim yeğen yine arar ve “Avrupa’da en ucuz benzin bizde! Bir de muhteşem bir asgari ücret… Daha ne istiyorsun?” der. O aramadan ben yazayım:

Önemli olan “Bir asgari ücretle neyi, ne kadar alabildiğimizdir.”

Yeğenim, istersen sen hesap et, istersen hesap ettir. Bak bakalım benzin nerede ucuz? Ya da neyi istersen…

 

Kaynak: Günboyu

 


[1] www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/3281404-bakan-nebati-eve-boynu-bukuk-donemem->

[2] cuex.com/tr/try-irr>

[3] cuex.com/tr/try-afn>

[4] www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/3281404-bakan-nebati-eve-boynu-bukuk-donemem->

[5] bigpara.hurriyet.com.tr/borsa/haber/borsa-istanbul-2021e-hizli-basladi_ID1467531/>

[6] www.haberler.com/borsa-sirketlerinin-piyasa-degeri-14589476-haberi/>

[7] https://www.haberler.com/borsa-sirketlerinin-piyasa-degeri-14589476-haberi/

[8] www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/3281404-bakan-nebati-eve-boynu-bukuk-donemem->

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Bir özür ve sonrası…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.