Asıl konuya girmeden baştan ve açık bir biçimde ifade edeyim: Bu ormanları yakanlar, her kim ya da kimlerse hepsi aynı lağım çukurunda benim için… Bu vatana en büyük kötülükleri yapan PKK veya onun örgütlediği Ateşin Çocukları İnisiyatifi veya fırsat bu fırsat deyip rant peşinde koşan çakallar her ne kimlikte ve vasıfta olursa olsun, ormanlarımızı yakanların hepsini lanetliyorum.

Aynı zamanda yoldan geçerken orman tarafına cam türü çöp atanlara, pikniklerde yaktıkları ateşi söndürmeden defolup gidenlere de hayatım boyunca yaptığım bedduaların binlerce katını gönderiyorum.

Bir de rant için o güzelim dünyaya kıyanlar var ya… İşte onlara şerefsizliğin en üst noktasında olduklarını haykırıyorum. Sadece ormanlar yanmadı, nice canlar gitti, artık bir daha eski haline gelemeyecek ekolojik denge alt üst oldu. İçimiz acıyor içimiz… Bu arada, bu yangın sürecinde canını feda edenlere, kaçamayıp canını verenlere rahmet diliyorum. Şehit Şahin’in şahsında bu yangının söndürülmesi, yangından zarar görenlere yardım edilmesi için cansiperane çalışan, gecesini gündüzüne katanlara da minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.

***

Ama…

Bir yandan benim yeğenim “Aman dayı, dikkat et! Emniyet kin ve nefret pompalayanlara karşı harekete geçildi” açıklamasını yaptı,”yazarken ölçüyü kaçırma!” diyor.

Bir yandan bazı okurlarım, “Sizi kandırmışlar, hedef şaşırtıyorsunuz.”diyor.

Bazı okurlarım da “Büyük plan var, büyük plan. Avrupa bize düşman, Osmanlı’ya yaptıklarını bize de yapacaklar. Sen büyük resmi göremiyorsun!” diyor.

Birileri de Sayın Cumhurbaşkanını kastederek “Tayyip düşmanlığı yüzünden gerçekleri göremiyorsunuz.” diyor.

Hele bir tanesi çok zoruma giden bir eleştiri yaptı: “Bilerek veya bilmeyerek PKK sempatizanlarının gündem saptırmasına destek vermişsiniz.”

Ve benzeri eleştiriler gelince oturup düşündüm, neleri yazmayacağım diye:

***

Mesela, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘Yurt içi terörist sayısı 340 seviyesinin altına düşmüştür. Bu kış sahadan hiç çıkmayacağız. Yurt içinde PKK’nın defteri, önümüzdeki yıl bu tarihlere ulaştığımızda kapatılacaktır.'” demişti. Bakanlık sayısı 340’ın altına düşen teröristleri kontrolden mi kaçırdı. Ormanları PKK militanları yaktı diyen yetkililerin ifadesi beni bu sonuca götürdü. Onlar yaktıysa İçişleri Bakanlığı görevini yapamamıştır. O zaman da yetkililer gereğini yapıp istifa etmelidir.” diye yazmayacağım.

Mesela, “Gerçi 27 Mayıs 2019’da Jandarma Genel Komutanlığında düzenlediği basın toplantısında ‘2020’de yurt içindeki terörist sayısını sıfırlayacağız’ da demişti; 2020’yi geçtik, 2021’de bile temizlenmedi. Demek ki görevinizi yapmamışsınız.” diye de yazmayacağım.

Mesela, “13 Temmuz’da Orman Bakanımızın, Türkiye gazetesine verdiği demeçte, ‘Çakmak yaksalar haberimiz oluyor, yangına müdahalede lider ülkeyiz.’ Dediğini” de yazmayacağım.

Hele hele “Yangınların Manavgat’tan başladığını, korkunç biçimde yayıldığını bu yangınların büyük bölümünün Muğla ilinde çıktığını, Muğla Orman Bölge Müdürlüğüne de daha önce Milas Belediyesi’nde mezbaha sorumluluğu ve nikah memurluğu görevlerinde bulunmuş olan, yerel seçim öncesinde CeHaPe’den istifa edip AK Parti’ye geçmek gibi muhteşem bir kariyere sahip olan birinin, istifadan kısa bir süre sonra Orman Bölge Müdürlüğüne getirilmiş olmasını da kaleme almayacağım.

THK’ye ait yangın söndürme uçakları 4 milyon dolarlık bakımları yapılmadığı için hangarda yatarken Türkiye’nin Somali’ye 30 milyon dolar hibe vermesini öngören kararın Resmi Gazete’de yayımlandığını, bu parayla tam 6 tane yangın söndürme uçağı alınabileceğini; ikide bir yapılan “onlar helikopterden daha az su alıyor, manevraları da sınırlı” açıklamalarına çocukların bile güldüğünü, helikopterler uçmasın diyen kimse olmadığını, uçaklar boş boş duracağına az ya da çok suyla bu yangın söndürmeye gitmesinin hiçbir mazeretinin olmadığını değil yazmak düşünmeyeceğim bile.

Şunu yazmamı da beklemeyin benden: “Orman yangınlarında ocağı sönen gariban köylümüze kredi verilecek ama Somali’ye 30 milyon dolar hibe edilecek. Hibe edecek paramız varsa, kendi köylümüze neden kredi de hibe değil?

***

Yazmayacağım şeyler daha çok… Şimdilik bunlar yeter. Zaten bu hafta Emekli Öğretmen’e de iç sesime de sıkı sıkı “Ortalığı karıştırmayın!” diye tembih ettim.

Ben bunları veya benzerlerini yazarsam, dün, hayatımın hiçbir safhasında sempati veya hoşgörü cümlesi kurmadığım PKK’yı kastederek ‘seni bilerek veya bilmeyerek kandırmış‘ diyenler yarın neler neler demezler.

Bugün “Büyük plan var, büyük plan. Avrupa bize düşman, Osmanlı’ya yaptıklarını bize de yapacaklar. Sen büyük resmi göremiyorsun!” diyenlerin -Emekli Öğretmen’in DTCF mezunu, onun yakın dostu Üniversite Hocası’nın tarihçi olduğunu bilmedikleri için- yarın “Beka” düşmanı olarak görmeyecekleri ne malum?

Bir de yeğenimin “Aman dayı, dikkat!” uyarısı da var.

Yok kardeşim yok! Ben bunları yazmam ama siz ne düşünürsünüz, ona karışmam.

Kaynak: Günboyu

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Ben bunları yazmam

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.