Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Mezunları Birliği

1. Öncelikle görüşmeyeli, buluşmayalı epey zaman olmuş, birbirimizi özlemiştik. Okuldan mezun olduktan sonra hayat gailesine daldık. Bir işe girdik. Evlendik, çocuklarımız, hatta torunlarımız oldu. Bazılarımız emekli oldular. Geçmişte zor günleri birlikte yaşayan, çok güzel duygu ve düşünceleri paylaşan insanlar olarak, geriye dönüp baktığımızda, hayatın hay huyu içinde, dostlarımızı,
arkadaşlarımızı ihmal ettiğimizi gördük. Bu eksikliği her arkadaşımızın yüreğinin bir köşesinde hissettiğini düşündüğümüz için buluşuyoruz.

2. Uzun süredir görüşmediğimiz arkadaşlarımızın birçoğunun, toplumda önemli görevler üstlendiğini ve başarılar kazandığını, bir kısmının da kaderin cilvesine maruz kalıp çeşitli sıkıntılara düştüğünü haber aldık. Töremiz gereği, dostlarımızın iyi, kötü günlerini, başarı ve mutluluğunu, sıkıntılarını paylaşmak,
ihtiyaçlarımızı gidermek için, çocuklarımızı ve ailelerimizi tanıştırmak için, birbirimizin tecrübelerinden yararlanmak, çalışmalarımızı desteklemek. ilgilerimizi, meraklarımızı, gezip gördüklerimizi, eserlerimizi, paylaşmak için buluşuyoruz.

3. DTCF gibi Cumhuriyet Türkiye’sinin en önde gelen kurumlarından birine mensup olduğumuz halde, bir mensubiyet duygusunun, Dil Tarihlilik Şuurunun oluşmadığını gördük. Tecrübelerimizden gelecek nesilleri yararlandırmak, Buzdağının görünmeyen kısmının varlığına dikkat çekmek, bu şuurla, hayatının
yalnız baharında değil, yazında, sonbaharında ve hatta kışında da milletine hizmette ön sıralarda yürümek için buluşuyoruz.

4. Milletimizin oturduğu bu coğrafyanın olağanüstü özelliklerinden dolayı başka devletlerin iştahını kabarttığını, bu yüzden arkası kesilmeyen haince planlarla boğuşmak zorunda kaldığımızı, gençlik yıllarımızda bu planlarının gafilce kurbanı olarak birbirimizle boğuşturulduğumuzu artık daha iyi biliyoruz.
Bundan böyle, bölünmeden, parçalanmadan gücümüzü yalnızca milletimizin bu coğrafyada ve dünyada sonsuza kadar yaşaması için birleştirmek üzere buluşuyoruz.

5. Türkiye’nin Türk Dünyasıyla yeniden buluştuğu ve Cengiz Aytmatov’ un deyimiyle “Türk Ronesansı” nın doğması gerektiği altın fırsatlar asrında, milletimizi tarih sahnesinden ebediyen silinmesi için toplu bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. AB, ABD-İsrail-İngiliz, Ermeni-Rum, Rus-Çin.. güçlerinin, Türkiye söz konusu olduğunda birleştiklerini, askeri, siyasi ve kültürel bakımdan çökertme saldırıları içinde bulunduklarını biliyoruz. Buna karşılık
Türkiye’yi idare edenlerin gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde olduğunu anlıyoruz. Kültür hayatımız, eğitimimiz, sağlığımız felç olmuş durumdadır. Dış politikamız, ekonomimiz, siyasetimiz, tarımımız tamamen yabancıların kontrolüne geçmiştir. Şehit kanlarıyla alınan Kıbrıs’ın durumu ortadadır. Ele geçirdikleri büyük şirketler vasıtasıyla Türk Borsasıyla dilediklerince oynadıkları, çıkarılacak olan Yerel Yönetim Yasasıyla Türkiye eyaletlere böldükleri, yönetim
yetkisini kendi kurdukları sivil toplum kuruluşlarına ve satın aldıkları şirketlere verecekleri yetmiyormuş gibi, çıkarılacak maden yasalarıyla 60 bin maden ruhsatı yoluyla da Türkiye toprakları parsel parsel satın alacaklardır. Türkiye, göz göre göre ayağımızın altından kayıp gitmektedir. Birbirimizin bu konularla ilgili duygu, düşünce ve projelerini öğrenmek ve bunu yaymak için buluşuyoruz.

6. “Türk Basını ecnebi muhipler cemiyetine dönüşmüştür. Her türlü azınlık, gemi azıya almış, Türk vatanında, Türklerden daha fazla söz hakkına sahip duruma gelmiştir. Bayrak, Alfabe, Dil, Din… ne kadar değerimiz varsa değiştirilmek üzeredir. Misyoner kuruluşlar, patrikhane ülkemizde cirit atmaktadır. Türk Milleti ise sahipsizdir. Güvenip seçtikleri ya beceriksiz, ya da hain çıkmaktadır. Sivil
toplum kuruluşları son derece yetersizdir. Türk Milleti teşkilatsızdır. Bu şartlarda milletimizin istikbali yine milletin azim ve kararına bağlıdır. Milletimizin uğradığı bu felaketten kurtuluşu için azmini sağlamak ve doğru kararlara ulaşmasını temin etmek gerekmektedir. Bu da ancak güçlü sivil toplum kuruluşlarıyla
mümkündür.” diye düşünüyor, Türkiye’nin en güçlü sosyal ve kültürel sivil toplum kuruluşlarından birini oluşturmak için buluşuyoruz.

Bu gerekçeler yeter de artardı bile. Bir araya gelmek için daha fazla bekleyemezdik. Sizi aradık. Kabul ettiğinizi sevinçle gördük. Çok uzaklardan da olsa davetimize icabet ettiğiniz, çalışmalarımıza katıldığınız ve bizi desteklediğiniz için teşekkür ederim. Sağ olunuz.

Arslan Küçükyıldız
DTCF BİRLİK Yürütme Kurulu Üyesi

(Bu metin Salih Akça Başkanımızın desteğiyle 15 Kasım 2003 tarihinde yaptığımız ilk genel buluşma için basılan ve orada dağıtılan kitapçığımızda yer alan metindir.)

http://arslanevi.blogspot.com/
Do you like Arslan KÜÇÜKYILDIZ's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Neden Buluşuyoruz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.