40 yıldır dünyanın 20 büyük ekonomisi listesindeyiz
16.lıkla 20.cilik arasında gidip geliriz.
Kişi başına 10 bin dolar civarına takıldık kaldık.
Şimdi kişi başına gelirde tekrar on binden aşağıya indik.
Niye böyle oluyor?
Çünkü liyakat ve ehliyet aramıyoruz.
Yardakçı ve bizim adam seçiyoruz.
40 yıldır böyle diyemiyorum, şimdiki kadar hiç olmadı.
Sıkı durun ve lütfen düşünün!
Şimdi 20. sıradayız.
40 yıl sonra sıralamada daha geriye düşme tehlikesi kapıda.
İlk yirmiden de düşmek üzereyiz.
Merak eden okur, araştırır ve ne dediğimi anlar.
Kafamızı iki elimiz arasına alıp düşünelim diye söylüyorum.
Gündemi, günler boyu “sen militansın, hayır o militan, sen daha militansın…” olan bir siyaset diline mahkûm olmak felakettir.
Ülkenin başındakiler nasıl böyle bir sözden meded umarak ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışırlar?
Hangi sorumluluk duygusu kaybı buna yol açar?
Hangi düşünce, hangi darlık, hangi amaç?
İktidar hırsı ve “bizim adam” darlığı işte buraya getirir.
İktidardakinin bizim adam tercihi batırır.
Muhalefettekinin bizim adamı da ona böyle yardım eder.
El birliğiyle memleketi yalanlar üzerine yalanlara batırmak ancak böyle olurdu.
Oldu.
Dünyanın nereye gittiğine bakınız!
Her yıl yayınlanan verilere bakınız!
Türkiye, böyle giderse iki yıl içinde, 40 yıldır içinde bulunduğu dünyanın en büyük 20 ekonomisi listesinden düşecek.
Çünkü, kör kavgayla, bizim adamlarla, düşük zekalarla, inşaatla, ham fındık fıstıkla o sırayı da koruyamadık.
40 yılın sonunda buraya geldik.
Çünkü, bilime, kültüre, akla, fikre, sanata önem vermiyoruz.
Seviye bunun için yerlerde sürünüyor.
BAM TELİ
Düzen gözeten yapılarda, nerede ve nereye olursa olsun, “adam” seçiminde ehliyet ve liyakat aranır.
Şu veya bu mensubiyet etiketi ölçü değildir.
Bir de “bizim adam” tercihi var ki…
“Bizim adam” seçimi ruhunu kaybetmiş ülkelerde ve yapılarda olur.
Yalnız emir eri ve tetikçi ararlar.
Bu tavrın ahlâkı yoktur ve tabiati bozmasından anlarız ki yaradılışa terstir.
Ölçüler hoyratça ortadan kaldırılır.
İyiler kenara itilir, hak gözetilmez ve -Hak saklasın!- batırır.
“Gidiş nereye? Niye bu haldeyiz?” diyorsak bir de bu cümleler etrafında düşünmeye mecburuz.
Yorum bulunmamaktadır.