Dr. İbrahim KARAER

 

TÜRK OCAKLARININ ÜÇÜNCÜ FAALİYET DÖNEMİ (1949-1980)

Türk Ocakları, Hamdullah Suphi Tanrıöver’in İstanbul Horhor’daki Suphi Paşa Konağında 10 Mayıs 1949 tarihinde üçüncü defa açılmış; 1954 yılında Aksaray’daki binaya taşınmış, 17 Mayıs 1959 tarihinde toplanan Türk Ocakları Kurultayında alınan karar gereğince, genel merkez Ankara’ya nakledilmiş ve faaliyetlerini Ankara’daki tarihi binasında sürdürmüştür. Türk Ocakları ikinci dönemde olduğu gibi Bakanlar Kurulu’nun 15.05.1954 gün ve 413055 sayılı kararı ile amme menfaatine hadim (Kamu yararına çalışır) dernek olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde; Adana, Ankara, Araç/Kastamonu, Aydın, Bursa, Çorlu, Denizli, Erzurum, Hatay, İstanbul, İzmir, Kdz.Ereğlisi, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Mersin, Senirkent/Isparta, Tekirdağ ve Tokat’ta sınırlı sayıda şubeler açılmıştır.

Türk Ocaklarının üçüncü faaliyet dönemi, önceki ve sonraki dönemlere göre çok sönük geçmiştir. Türk Yurdu dergisi 1954 yılından itibaren yeniden yayınlanmaya başlamış, Ocak faaliyetleri yeniden hareketlenmiştir. 27 Mayıs 1960 İhtilalinden sonra Türk Ocakları Genel Başkanı Demokrat Parti Trabzon Milletvekili Prof. Dr. Osman Turan tutuklanmış, dolayısıyla Ocak faaliyetleri sarsıntıya uğramıştır. Necati Akder’in Genel Başkanlığı döneminde, Ocağa askeri vesayetin gölgesi düşmüştür. Kısa bir süre sonra Ankara ve taşradaki Ocaklarda faaliyetler hız kazanmış, ancak 1968 yılında başlayıp 12 Eylül 1980’e kadar devam eden üniversite gençliği arasındaki sağ-sol çatışmalarından Türk Ocakları da olumsuz etkilenmiştir. Hamdullah Suphi Tanrıöver, Prof. Dr. Osman Turan, Prof. Dr. Emin Bilgiç, Prof. Dr. Orhan Düzgüneş gibi toplumda tanınan ve takdir gören genel başkanlar ve zengin içerikle çıkan Türk Yurdu dergisi sayesinde Türk Ocakları bu dönemde de gençlerin ve aydınların ilgi odağı olmaya devam etmiştir. Ancak, İçişleri Bakanlığı tarafından 24.11.1970 tarihinde Türk Ocağı binasına el konulması sebebiyle faaliyetine apartman dairelerinde devam etmek zorunda kalmıştır. Bu durum Ocak faaliyetlerinin büsbütün aksamasına sebep olmuş ve 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Türkiye’deki diğer derneklerle birlikte Türk Ocaklarının da faaliyeti durdurulmuştur.

TÜRK OCAKLARININ DÖRDÜNCÜ FAALİYET DÖNEMİ (1986-  )

Türk Ocakları, 29 Mayıs 1986 tarihinde Başbakan Turgut Özal’ın katılımı ile Ankara’daki tarihi Türk Ocağı binasında görkemli bir açılış töreni ile dördüncü faaliyet dönemine başlamıştır. Prof. Dr. Orhan Düzgüneş’in başkanlığında 1986 yılında Ziraat Mühendisleri Birliği’nin iki küçük odasında faaliyete başlayan Türk Ocakları Genel Merkezi; 1990 yılında Esad Caddesindeki üç oda bir salondan müteşekkil apartman dairesine, 1994 yılında Fevzi Çakmak Sokağındaki bir apartmanın üst katında dört daireden oluşan mekâna taşınmıştır. İnşaatına 1995 yılında başlanan Balgat’taki Türk Ocakları Ek Hizmet Binası, 20 Temmuz 1997 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından törenle hizmete açılmıştır. Türk Ocakları Genel Merkezi halen kendi mülkü olan bu binada faaliyetlerine devam etmektedir. Günümüzde Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılan “Tarihi Türk Ocağı Binası” mülkiyetinin, Türk Ocakları Genel Merkezine iadesi için yapılan girişimlerden sonuç alınamamıştır.

“Türk Ocaklarının kamu yararına çalışır” bir dernek olduğuna dair 1954 tarihli Bakanlar Kurulu kararı günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Ayrıca Bakanlar Kurulunun 10.03.2000 tarih ve 2000/1430 sayılı kararıyla Türk Ocakları “uluslararası dernek” statüsünü kazanmış; Almanya, KKTC, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan’da şube açmasına izin verilmiştir. Türk Ocakları günümüzde yurt içinde 95, yurt dışında 4 (Azerbaycan Türk Ocağı-Bakü, Dortmund/Almanya Şubesi, Kuzey Makedonya Şubesi, Stuttgart/Almanya Şubesi) olmak üzere toplam 99 şubesiyle hizmet vermektedir.

Türk Ocaklarının dördüncü faaliyet döneminde şubelerin üniversite bulunan yerlerde açılması, entelektüel bir zemin oluşturulması ve fikri çalışmalara ağırlık verilmesi esası benimsenmiştir. 1986’dan günümüze Türk Ocaklarının şube sayısı ve faali­yetlerinde istikrarlı bir artış gözlenmektedir. 2012 yılında faal Ocak sayısı 78’e, 2022’de 99’a ulaşmıştır. Ocağın kuruluşun­daki dünya Türklüğü fikri, bu dönemde daha açık bir şekilde ifade edilmiş; 1990 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetleri ve Türk toplulukları ile karşılıklı ilişkiler geliştirilmiştir.

Türk Ocakları, 1912-1931 döneminde olduğu gibi, son dönemde de millî kültürün geliştirilmesi, millî birlik ve toplum yapısının sağlamlaştırılması amacıyla konferanslar, sergiler, geziler düzenlemiş; kitap ve broşürler yayımlamış, Türk Yurdu dergisi 1987 yılından itibaren düzenli olarak yayınlanmıştır. Değişik alanlarda hizmeti görülen başarılı kişilere Türk Ocağına ve Türk milliyetçiliğine emek verenlerin adına “Türk Ocağı Armağanları” verilmeye başlanmıştır. Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı. 1988 yılında kurulmuş, Türk dünyasından gelen öğrencilere burslar verilmiş, her konuda yardım eli uzatılmıştır. Türk Yurdu okulları açılmış 1996 yılından itibaren “kurban kampanyası” düzenlenerek Ocak­lıların bağışladığı kurbanlar, Türk dünyasının çeşitli bölgelerinde kesilerek etleri o bölgenin insanlarına dağıtılmıştır. Türk Ocakları Genel Merkezi öncülüğünde, bağımsız Türk Cumhuriyetleri, Türk devlet ve topluluklarından yüzlerce gencin bir araya gelmesini sağlayan “Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayları” düzenlenmiştir. Bu dönemde dikkat çeken en önemli faaliyet Türk Ocakları Genel Merkezinin Türk Yurdu dergisini yaklaşık 35 yıldır kesintisiz olarak yayınlamış olmasıdır. Türk Yurdu dergisinin yanı sıra, genel merkez ve şubeler tarafından çok sayıda kitap, dergi ve gazete yayınlanmıştır. Türk Ocaklarını tanıtmak ve faaliyetlerini daha geniş kitlelere yaymak maksadıyla internet ortamında web sayfaları oluşturulmuştur.

Türk Ocakları dördüncü dönemde, iki yılda bir toplanan Türk Ocakları Kurultaylarına sunulan faaliyet raporlarını, kitap halinde yayınlamaktadır. Bu kitaplar; Türk Ocakları Genel Merkez faaliyetleri, şube faaliyetleri, gelir ve giderleri, basın toplantıları, basın bildirileri, genelgeler, Türk Dünyasındaki gelişmeler vb. önemli yazışmalardan oluşmakta; hacimleri 500-600 sayfayı bulan bu raporlar, Türk Ocaklarının faaliyet yoğunluğunu en ince ayrıntısına kadar ortaya koymaktadır.

Türk Ocakları Merkez Heyeti Binası ve Türk Ocağı Kütüphanesi

Türk Ocaklarının 10 Nisan 1931 tarihinde kendini feshetmesinden sonra Türk Ocakları Merkez Heyeti binası demirbaş eşyası, mefruşatı ve 40.000 ciltlik kütüphanesi ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisine devredilmiştir. Bu bina, 1932-1951 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisinin kültür şubesi olarak faaliyet gösteren Halkevlerine tahsis edilmiştir. Bu dönemde Türk Ocağı Kütüphanesi, “Halkevleri Kütüphanesi” adıyla hizmet vermiştir. Türk Ocaklarının 1949 yılında yeniden açılması sebebiyle 15.12.1952 gün ve 3/16030 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla tarihi Türk Ocağı binasının kullanma hakkı Türk Ocaklarına verilmiş; 1 Mart 1953 tarihinde Maliye Bakanlığından teslim alınarak 16 Ocak 1954 tarihinde düzenlenen muhteşem bir törenle hizmete açılmıştır. Açılış törenine Başbakan Adnan Menderes ve TBMM Meclisi Başkanı Refik Koraltan da katılmıştır. Bina 1953-1959 yıllarında Ankara Türk Ocağı, 1959-1970 yıllarında Türk Ocakları Genel Merkezi olarak kullanılmış; bina içindeki Türk Ocağı Kütüphanesi, öğrencilerin ve halkın hizmetine açık tutulmuştur. Emniyet kuvvetleri 24.11.1970 tarihinde arama yapmak bahanesiyle binaya el koymuş; 12 Mart 1971 Muhtırası ile işbaşına gelen hükümet 26.07.1971 gün ve 7/2852 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile binanın Türk Ocağına tahsis kararını kaldırmış, demirbaş eşyası ve mefruşatı ile birlikte Milli Savunma Bakanlığına vermiştir. 1972 yılında Milli Eğitim Bakanlığına, 1975 yılında da Kültür Bakanlığına devredilen bina; 1980 yılında Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmete açılmış ve halen müze olarak kullanılmaktadır. Bina içindeki Türk Ocağı kütüphanesine ait kitaplar, 1971 yılında Milli Kütüphanede bir depoya kaldırılarak koruma altına alınmıştır. Bu kitaplar, 1990’lı yıllarda Türk Ocakları Genel Merkez yönetiminin oluru alınarak, Milli Kütüphane koleksiyonu ile birleştirilmiştir.

Türk Ocakları Arşivi

Türk Ocaklarının 1912-1980 yıllarına ait kendi arşivi kayıptır. Meşrutiyet döneminde açılan İstanbul Türk Ocağı ve diğer Ocaklarla ilgili Osmanlı Arşivindeki belge sayısı yok denecek kadar azdır. Osmanlı Arşivinde, Cumhuriyetin ilk yıllarında faaliyet gösteren Türk Ocakları ile ilgili sınırlı sayıda belge mevcuttur. Meşrutiyet dönemine ait belgelerin, savaş ortamında zayi olması normaldir. Ancak 1922-1980 dönemine ait Türk Ocaklarının kendi arşivine ulaşılamamış olması düşündürücüdür. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Cumhuriyet Arşivinde de Türk Ocakları ile ilgili sınırlı sayıda belge mevcuttur. Bu belgeler genellikle Türk Ocaklarına bina tahsisi ve satışı, Türk Ocaklarının kapatılmasından sonra alacak ve borçlarının tasfiyesiyle ilgilidir.

Türk Ocakları Yönetiminde Şeffaflık

Türk Ocakları Türklüğün aleyhinde olmayan bütün düşüncelere ve Türklüğe ihanet etmeyen kurum ve kişilere kapılarını açmış; onlara söz hakkı tanımıştır. Yerli, yabancı, erkek kadın, yaşlı, genç, çocuk herkes Türk Ocakları kürsülerinde, musiki konserlerinde ve müsamerelerde kendine yer bulmuştur. Türk Ocakları kurultayları ve şube kongrelerinde, delege ve üyelerin düşüncelerini serbestçe ifade ettiğine, yönetimlerin eksik ve hatalı icraatlarının eleştirildiğine; yönetim ve denetim kurullarının delegelerin hür iradeleriyle seçildiğine tanıklık ediyoruz. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde iktidar partilerinin iradelerine boyun eğilmediği, bu tavrın 1931 yılında Türk Ocaklarının kapanmasında etkili olduğu görülüyor. Türk Ocakları kurultay tutanakları, şube kongreleri ile ilgili Türk Yurdu dergisi ve diğer basın organlarında yayınlanan haberler, bu şeffaflığı bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.

Türk Ocakları yönetimlerinin şeffaflığı sayesinde, derneğin düşünce yapısı, olaylar karşısındaki duruşu hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Cumhuriyetin ilk yıllarında toplanan Türk Ocakları Kurultaylarına ait tutanaklar ile 1986’dan günümüze Türk Ocaklarının kurultay raporlarının kitap halinde yayınlanması; Türk Yurdu dergisi ve basında Türk Ocakları ile ilgili haberlere geniş yer verilmiş olması; bu kurumları daha yakından tanımamıza imkan sağlamıştır. Maalesef 1949 yılından sonra Türk Ocakları kurultay tutanakları yayınlanmamış, basında çok az haber yer almıştır. 1971 yılında Türk Yurdu dergisinin kapanmasıyla birlikte Türk Ocakları hakkında bilgi edinme imkanı kalmamıştır.

Dördüncü faaliyet döneminde; Türk Yurdu dergisinde düzenli olarak Türk Dünyasından ve Türk Ocaklarından haberler yer almış; iki yılda bir toplanan Türk Ocakları Kurultaylarına sunulan faaliyet raporları yayımlanmıştır. Kurultay ra­porları; genel merkez ve şubelerin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir. Mesela; 14 Nisan 2012 tari­hinde toplanan 42. Olağan Büyük Kurultay Raporunda; ku­rultay gündemi, Genel Başkan Nuri Gürgür’ün Kurultayı açış konuşması, Ocakların dün­yadaki ve Tür­kiye’deki siyasi gelişmelere bakışı; merkez yö­netim kurulu çalışmaları, Türk Ocakla­rının 100. yıl programı, merkez yönetim kurulu­nun düzenlediği ocakbaşı sohbetleri, yemekli top­lantılar, televizyon programları, ziyaretler; kitap, broşür, Türk Yurdu ve internet yayınları; Türk Ocağı armağanları ve bölge toplantıları hakkında bilgi verilmiştir. Aynı raporda; Hars Heyeti, Danışma Kurulu, Hanımlar Kurulu, Sanat Edebiyat Kurulu, Gençlik Kurulu ve Aka­demik Çalışma Grubunun faaliyetleri anlatılmıştır. Denetim Kurulu raporu, 2010-2011 mali raporu ve bilânço, tahmini bütçe, gayri­menkuller ve şube faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi yer almıştır. Raporda; basın açıklamalarının yanı sıra yapılan yazışma­lara yer verilmesi, Ocak faaliyetlerindeki şeffaflığın göster­gesidir.  Savaş, ihmal veya kasıt sebebiyle yaklaşık 70 yıllık arşivini kaybeden bir kurumun, yeni dönemde arşivlik bilgilerini kamuoyu ile paylaşması takdire şayandır. Türk Ocakları bu tutumuyla sivil toplum kuruluşlarına örnek olmuştur.     

Sonuç 

Kuruluşundan itibaren bütün Türkler arasında milli bilincin geliştirilmesi; Türk kültürünün ortaya çıkarılması, dil ve kültür birliğinin sağlanması için çalışan Türk Ocakları, savunduğu fikirlerin hayata geçtiğine şahitlik eden nadir kuruluşlardan birisidir. Osmanlı Devletinin külleri arasından milliyet fikrini esas alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş; 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Rusya Federasyonuna bağlı özerk Türk Cumhuriyetleri, Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu’da başka devletlerin sınırları içinde yaşayan Türkler; günümüzde Türk kardeşleriyle daha yakın temas halindedir. Türk devletleri arasında ilişkilerin geliştirilmesi için, her geçen gün yeni adımlar atılmakta, kardeş eller birbiriyle buluşmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı, bu buluşmanın en son örneğidir.  Bu muhteşem tablo, Türk Ocaklarının savunduğu fikirlerin ne kadar gerçekçi olduğunun bir göstergesi olup, Türk Ocakları için haklı bir övünç kaynağıdır. Dünya Türklüğünün birbirlerini tanımaları, kaynaşmaları, dayanışmaları için düne göre daha çok imkana sahibiz. Toplum ruhunun canlı tutulmasında Türk Ocakları gibi milli kuruluşlara dün olduğu gibi, bugün de ihtiyaç vardır ve yarınlarda da ihtiyaç olacaktır. Türk milleti, Ocağını sonsuza kadar yaşatmalıdır.

KAYNAKLAR

– Ağaoğlu, Ahmet (1 Mayıs 1330), “Türkler İçinde Milli Hareket”, Türk Yurdu

Akçura, Yusuf (1976), Üç Tarz-ı Siyaset: Ankara: Türk Tarih Kurumu

– Bayur, Yusuf Hikmet (1983), Türk İnkılabı Tarihi, c.II, Kısım IV, Ankara: Türk tarih Kurumu

– Birinci, Ali, Matbuat Aleminde Birkaç Adım. İstanbul, 1992

– Çavdar, Tevfik (2001), Talat Paşa: Bir Örgüt Ustasının Yaşamöyküsü. Ankara:

– Gökalp Ziya (1330), Kızılelma, İstanbul: Akkurum Matbaası

– Gökalp Ziya (1334), Yeni Hayat, İstanbul: Evkaf-ı İslamiye Matbaası

– Gökalp Ziya (1339), Türkçülüğün Esasları, Ankara: Matbuat ve İstihbarat Matbaası

– Gökalp Ziya (1339), “Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak”, Türk Yurdu, sayı:11 (Mart 1329), sayı: 12 (21 Mart 1329), sayı: 15 (2 Mayıs 1329

– Gültepe, Necati, Turan: Turancılık Tarihinin Kaynakları. İstanbul, 1999.

– Güneş, Günver (Eylül 2002), “Aydın Türk Ocağı (1923-1931)”, Türk Yurdu, sayı: 181

– Güneş, Günver – Müslime Güneş (Şubat 2011), “Türk Ocakları ve Harf İnkılâbı”, Türk Yurdu, sayı: 281

– Güneş, Günver (Ekim 2011), “Türk Ocaklarının Manisa’da Kuruluşu ve Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Faaliyetleri” Türk Yurdu, sayı: 290

– Hakimiyet-i Milliye, 25 Mart 1931

– İngiliz Gizli Servisi M15’e Göre Turanlılar ve Pan-Turanizm / çevirenler: Gonca Bayraktar – Şenol Durgun. İstanbul, 1999.

– Karaer, İbrahim, Türk Ocakları (1912-1931), Ankara: Türk Yurdu neşriyatı, 1992.

– Karaer, İbrahim – Yücel Hacaloğlu, Türk Ocaklarının Genel Merkez Olarak Kullandığı Mekanlar (1912-2013), Ankara: Türk Ocakları Ankara Şubesi, 2013.

– Karaer, İbrahim –Rahim Erişti – Ahmet Ceylan, Dünden Bugüne Başbakanlık 1920-2004, Ankara: Başbakanlık Basımevi, 2004.

– Sarınay, Yusuf (2005), Türk Milliyetçiliğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocakları, İstanbul: Ötüken Neşriyat

– Savaş, Metin (Ocak 2023), “Aydınlanmacı Türk Kadınları ve Türk Ocakları Tarihindeki İlk Aşk”, Türk Yurdu, yıl: 112, sayı: 425

– Taneri, Aydın (1981), Türk Devlet Geleneği, Ankara:

– Tanrıöver, Hamdullh Suphi (1339), Yeni Mecmua, sayı: 67

– Tekin, Turan, İstabul: Türk Yurdu Kütüphanesi, 1330

– Turan, (Eylül 1328), Sayı: 1

– “Türk Ocağı 1330, 1331, 1332 Seneleri Mesarifat ve Varidat Cetvelleri”, Türk Yurdu, c.XIV, sayı: 9, 30 Haziran 1334

-Türk Ocağı Esas Nizamı, İstanbul: 1334

– Türk Ocağı Esas Nizamı, İstanbul: 1339

– “Türk Ocağı İdare Rap oru”, Türk Yurdu, c.XIV, sayı: 9, 30 Haziran 1334

– “Türk Ocağı Kongresi”, Türk Yurdu, c.XIV, sayı: 10,11, 15 Temmuz, Ağustos 1334

– Türk Ocağı Nizamname-i Esas ve Dahiliyesi, İstanbul: Tanin Matbaası, 1328

– Türk Ocağı, Tarihçe, Mefkure, Program, Tüzük, Ankara: Türk Ocağı Umumi Merkez Heyeti, 1969.

– Türk Ocağı Yasası, Ankara: Yenigün Matbaası, 1924.

– Türk Ocakları 1340 Senesi Umumi Kongre Zabıtları Ankara; Yeni Gün Matbaası, 1341.

– Türk Ocakları 1927 Senesi Dördüncü Kurultay Zabıtları, Ankara: 1928

– Türk Ocakları Mesai Programı (1926), İstanbul: Osmaniye Matbaası

– Türk Ocakları Tüzüğü 2019/ turkocaklari.0rg.tr /12.01.2023

– Türk Ocakları Yasası, İstanbul: Suhulet Matbaası, 1927

– Türk Ocakları 100 Yaşında 1912-2012: Türk Ocakları 42. Olağan Büyük Kurultay Raporu (14 Nisan 2012) / haz. Meriç Coşkun. Ankara: Türk Ocakları Genel Merkezi, 2012, 647 s. (Türk Yurdu yayınları nu.97. Kurultay dizisi; 13)

– Türk Yurdu, 98 (1331)

  

Dr. İbrahim KARAER

e-mail: [email protected]

 

Yorum bulunmamaktadır.
Konu: CUMHURİYETİN 100. YILINDA TÜRK OCAKLARI (1912-2023) – 4

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.