Ne zaman gündemi takibe kalksam, Türk dünyasının en önemli sorunu ne ise o karşıma çıkıveriyor. Ben de gündemin başka bütün konularını bırakıp, hayati gündem maddesine yoğunlaşıyorum. Bugünlerde bana göre en önemli sorun Afganistan. Türkiye’ye gelecek milyonlarca göçmen madalyonun bir yüzü. Büyük yıkım yapacağı kesin. Bir de gelemeyenlerin yaşayacağı Taliban soykırımı var. Müslüman kılığındaki bu ABD haydutlarının yapmayacağı vahşet yok. Şimdiden halkın gözü önünde adam kurban etmeye başladılar. Şimdi Afganistan ile ilgili “bir okuyucu” mektubu paylaşacağım. Sorduğu soruları, gidişin yönünü çok açık bir şekilde açıkladığı için, çok önemli buldum:

“Aşağıda Cumhurbaşkanımızın Afganistan beyanatından alınmış iki paragraf vardır. Siyaset özürlü olanlarca da iyi anlaşılması için birkaç sorunun cevaplanması gerekmektedir. Onlar, niyet okumayı dünya liderliğinin nasıl bir şey olduğunu iyi bildikleri için bu soruların cevaplanması da yandaşlara düşer tabii.

“…Daha sonra tekrar bu emperyalist güçler malum Afganistan’a girdi, 20 yılı aşkın zamandır oradalar. Biz de bu emperyalist güçler karşısında Afgan kardeşlerimizin yanında yer aldık. Orada onlarla beraber öncelikli olarak da Kabil Havaalanı’nın korunmasını, bunun yanında insani noktada Afgan halkına her türlü desteği verme mücadelemizi sürdürdük“.

Soru-1 Türkiye hangi emperyalist güce karşı Afgan kardeşlerimizin yanında yer almıştır. Bu güce karşı hangi mücadele verilmiştir? Bu mücadelede karşı tarafa ne kadar kayıp/zarar verdirilmiştir?

Soru- 2 Afganistan’a giren ve 20 yıl kalan emperyalist güçlere ABD dahil midir?

“Şimdi yeni bir dönem var. 3 ana otorite burada görülüyor. NATO, Amerika ve Türkiye. Amerika çekilme kararını verdi, ama Kabil Havaalanı bizim tarafımızdan zaten 20 yıldır işletiliyor, bundan sonra da işletilmesini istedi. Biz şu anda buna olumlu bakıyoruz. Ama olumlu bakarken tabii Amerika’ya bizim bazı şartlarımız var. Nedir bunlar? Bir, diplomatik ilişkilerde Amerika bizim yanımızda yer alacak. İki, lojistik noktasında imkanlarını bizim için seferber edecek, lojistik anlamda hangi gücü varsa bunları Türkiye’ye devredecek. Bir diğeri de tabii burada bu süreç içerisinde mali ve idari noktalarda çok ciddi sıkıntılar olacak, bu konuda da gerekli desteği Türkiye’ye verecek“.

Soru-3 Bizden havaalanını bundan sonra da işletmenizi isteyen kimdir/ devletse hangi devlettir?

Soru-4 Bu devlet veya kişinin bizden böyle bir şey isteme cesareti/hakkı nereden kaynaklanmaktadır? NOT: Birinci, ikinci ve üçüncü sorunun cevabı ABD ise beşinci soruya geçiniz. Değil ise biz yanılmışız (hep siz yanılacak değilsiniz ya) der özür dileriz.

Soru-5 “Mali ve idari noktalarda çok ciddi sıkıntılar olacak, bu konuda da (ABD ) gerekli desteği Türkiye’ye verecek.” ise:

  • Para karşılığı, ikinci soruda belirtilen emperyalist devletin isteğini yerine getirmiş mi olacağız?
  • Amerika dediklerinizi yapmazsa biz politikamızı değiştirecek miyiz? Değiştirirsek “Şimdi yeni bir dönem var. 3 ana otorite burada görülüyor. NATO, Amerika ve Türkiye.” cümlesindeki 3 ana otoriteden biri olma iddiamızın altı boşalmayacak mı?”

Okuyucularımın soruları can alıcı sorular. Ne yazık ki bu sorulara cevabım yok. Eğer bu sorulara benim bir cevabım var diyen olursa onu da köşemde konuk etmeye hazırım.

Atalar her halde doğru söylerler: “Güneş balçıkla sıvanmaz.” İngilizlerin Hindistan’dan getirip Türklerin başına bela ettiği göçmen Peştunlar, Güney Türkistanı Afganistan batağına çevirdi. Türk kanaat önderleri ve aydınlar yok edilince meydan Puştlara kaldı. Onları da şimdi ABD idare ediyor, tamam. Peki biz ne yapıyoruz? Binlerce yıllık Türk yurdunda ABD’nin kurduğu oyunun neresindeyiz?

Kaynak: Günboyu

http://arslanevi.blogspot.com/
Contributor
Do you like Arslan KÜÇÜKYILDIZ's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Afganistan beyanatı ve sorular

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.