Kurban Bayramı yaklaştı ya! Herkes hesap kitap içinde tabii… Yok yok tahmin ettiğiniz konudan yani kurban kesmekten söz etmeyeceğim ama bugün size ilginç bir hikâyem var.

Beni bir okurum aradı. “Sizden rica etsem, bizim evde yaşadığımızı yazar mısınız? Belki sesimizi bir duyan olur.” dedi ve anlattı.

***

Varsayalım ki İstanbul Fatih’te oturuyorsunuz. Kurban Bayramı’nı Aydın’daki aile büyüklerinizle birlikte geçireceksiniz. Onlar da torunlarını özlemişler, dört gözle yolunuzu bekliyorlar.

Ailece arabanıza biniyorsunuz, kemerlerinizi bağlıyorsunuz ve yola çıkmayı planlıyorsunuz.

Gözlerinizi kapayıp sanal yolculuğunuzu yapıyorsunuz.

Avrasya Tüneli’nden geçiyorsunuz, 46 TL ödeme HGS’nizden kesiliyor. Devam ediyorsunuz. TEM otoyoluna giriyorsunuz, bayram nedeniyle ücretsiz. Sonra Osmangazi Köprüsü’nü geçer geçmez 147,50 TL’yi teslim ediyorsunuz. Oradan çıkınca ara vermeden girdiğiniz otobanda Bursa Kuzey’e kadar 48 TL ödemek zorundasınız. Oradan da İzmir’e kadar ödeyeceğiniz para 171,50 TL. Ve Aydın otoyolu, o da ne ücretsiz

Toplam 413 TL… Yaklaşık 350 TL de yakıt… Hadi küsuratları atalım. Sonuç, 750 TL gidiş, 750 TL de dönüş; al sana 1500 TL

Yol boyunca yiyip içeceklerinizi nasılsa evden ayarlarsınız. Evden gelenler sanki bedavaymış gibi…

Sonra gözünüzü açıp çocuklarınızı çağırıyorsunuz yanınıza:

─ Bu bayram dedelerinizi, babaanne ve anneannenizi, dayılarınızı göremeyeceksiniz yavrum!

─ Neden?

Hesabı bir daha yapıyorsunuz onlarla birlikte. “Bütçemiz bu parayı kaldırmaz.” diyorsunuz. Kızınız, gözleri dolu dolu sesleniyor:

─ Ama baba/anne! “Kurban Bayramı’nda yap-işlet-devret projeleri hariç, Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda bulunan otoyollar ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçişlerde ücret alınmayacak.” şeklinde bir açıklama okudum ben.

─ Doğru kızım! Ancak lütfen “yap-işlet-devret projeleri hariç” açıklamasını unutma!

─ O da ne demek!

─ Yetkililerin “Beş kuruş para harcamadan yaptık!” dedikleri ama dünyanın hiçbir yerinde olmayan ölçüde geçiş parası ödediğimiz yerler demek!.. Geçmesek bile taahhüt edilen araç sayısı farkını devletin kasasından, hem de dolar olarak ödediğimiz yerler demek!..

─ Peki, mesela Almanya, Belçika, Hollanda, Japonya ve Amerika’da otoyollar ve köprüler için herhangi ek bir ücret ödeniyor mu?

─ Bazılarında alınıyor yavrum ama bir yolculuk boyunca asgari ücretin neredeyse yarısını alan bir tek ülke dünyada yok… Biliyorsun dayın Belçika’da yaşıyor. O anlatmıştı ya bize, unuttun mu? Saydığın ülkelerin hepsine gitmiş o, bazılarında sadece ağır vasıtalardan, bazılarında transit geçiş yapan yabancı arabalardan para alınıyormuş. Bizdeki gibi asgari ücretin yarısına yakın para hiçbirinde alınmıyormuş. Hatta hiçbir ülkede bizdeki asgari ücretin yarısı olan 150 Euro alınan yol bile yokmuş. Dahası geçilen yollar da Türkiye’dekilerden kötü değil.

─ O zaman, bu ülkeler bizi neden kıskanıyor?

─ Nasıl yani? Kıskanıyorlar mıymış?

─ Hani büyüklerimiz demişti ya! Haberlerde duymuştum. Batı bizi, yollarımızdan, köprülerimizden, tünellerimizden dolayı kıskanıyormuş!

***

İşte böyle sayın yazar” dedi okurum. “Şu iç sesinize bir sorun bakalım o neler söyleyecek?”

─ Valla onu çağıramam, kusura bakma! Şu sıralar bana “Unutma Unutturma” diye sürekli, tank- palet, uçak, yüz yirmi sekiz milyar dolar, sekiz yüz elli milyon dolar, üçlü beşli maaşlar, dezenfektan satışları ve daha bir sürü şey sayıp duruyor ve kafamın etini yiyor. Bir de bunları soramam. Ama senin için YouTube’a sorabilirim; bir de okurlarıma:

Ne dersiniz, dünya bizi kıskanıyor mudur?

Kaynak: Günboyu

Contributor
Do you like Ercan ÇALIŞKAN's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Dünya bizi kıskanıyor (mu?)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.