TRT, Avrupa kupası maçlarını evlerimizde rahatça seyredebilelim diye, yüzlerce kişiyi maçları izlemek için yurt dışına gönderdi. Bütün dertlerimizi, iç-dış sorunları, baskıları, Sedat Peker’i bile unuttuk. Millet parasıyla yurt dışında maç keyfi güzel olmalı. TRT yönetimi kitlelere en büyük afyonu yutturduğu için üstlerinden aferin almıştır. Halimizden memnunuz. Alan memnun, satan memnun. Peki, hem milleti eğlendirmek hem de dertlerini yok etmek mümkün mü? “Bu kadar adamı yurt dışına göndermeye ne gerek var, olmaz; bu parada yetimin hakkı var; yatırım yapılsın.” diyen biri çıkarsa neden olmasın? Tarık Buğra 1980’de Tercüman’da “Liderin Yükü” başlıklı bir yazı yazmıştı:

Sevgide büyürüz. Ama sevgi’nin insanı küçülttüğü de az görülmemiştir. İnsan sevmek, bağlanmak, hayran olmak ister: İnsan, güzel’i olduğu gibi, büyüklüğü, değeri ve değerliyi de arar; büyümek ve değerlendirmek için! Ne var ki, güzel gibi, güzellik gibi, tıpkı öyle olmasa da, berikiler de adamına göre değişiyor. İşte bütün mesele! Kimler ve toplumlar kimlere ve kalp değerlere bağlanmıştır! İnsanlığın dramına asıl bu açıdan bakmalıyız.

Sevilenin, değerli ve büyük görülenin -lider’in- yükü ağırdır; yanılanı ezer: Lider’in büyüklüğünde büyümek, değerinde değerlenmek isteyenler, seçimleri yanlış ise, ezilmeye, seçtiklerinin yüküne katlanmaya mahkûmdurlar. İnsanların, lider’lerine toz kondurtmak istemeyişlerine, hatta lider’lerine söz gelince analarına sövülmüş gibi olmalarına; asıl acısı da lider’lerinin işe yaramazlığı, palavracılığı, lâfebeliği, hatta iftiracılığı ve yalancılığı ortaya çıktıktan sonra bile ondan kopmayışlarına, üstelik sırf bu yüzden, bağlılıklarını kavgacılığa kadar vardırışlarına sebep bu ezilişe teselli arama kuruntusundan başka bir şey değildir. Bu hep böyle olmuş, şeyhinin sahtekârlığını veya boşluğunu anlayan müritlerden çoğu değil, pek azı gerçeğe dönmüş, geri kalanları kavgayı ve kendi kendini kandırmaya devamı seçmiştir. Böylelerinin topuna birden “çıkarcı”, “hain” veya “satılmış” damgasını vurmak insafsızlıktır; bunların pek çoğu yanılmış olmayı kendilerine yediremeyen, ters bir gururdan ileri gelir. Kendisini, gerçekten ve gerçeğin bizzat kendisine, daha önemlisi, Devlet’e kazandıracaklarından üstün tutan böyle bir gurur, bütün dünyada ve her zaman büyük dramlara sebep olmuş, refah ve huzuru ana sütü gibi hak eden toplumları büyük bunalımlara, hatta çöküntüye düşürmüştür.

Evet, lider’in yükü ağırdır; lider’in vebali onu seçen ve benimseyenlerin omuzlarındadır: İnsan yanılabilir, yanıltabilir, aldanabilir, aldatılabilir; ama lider’in lâfebeliği, işe yaramazlığı ve iftiracılığı, yalancılığı ortaya çıktıktan sonra da ona katlananlar, gurur’un bu en lânetlenmişinden sıyrılamayanlar, kasıtlılar ve çıkarcılar kadar vebal altındadır; Devlete ve millete karşı onlar kadar suçludur.

Bir anlayışa, bir görüşe, bir tüzüğe bağlanmak, ülkenin ve toplumun iyiliğini bu doğrultuda bulmak güzel şeydir. Bu güzellik de insanı bir lidere götürür: Lider’de büyümek, lider’in büyüklüğüne bağlanarak, dünyanın bu en büyük anonim şirketinde, yani bir parti veya görüşte bir gurur hisse senedi edinmek! Güzeldir bu. Ama, aksini de bir an bile unutmadan; yani lider’le ve görüşle birlikte küçülmenin ve topluma zararlı olmanın da önlenemeyeceğini unutmadan! Partililerin, özellikle de parti kurullarının, parti gruplarının hem kendi haysiyetleri, hem de ülke yararları bakımından baş görevidir bu. Onunla birlikte partinin ve partililerin de küçülüp çirkinleşmemesi için lider’in aralıksız olarak kontrolü ve her önemli olayda yeniden hükme bağlanması; sorguya çekilmesi!

Bir fikir, bir görüş, bir anlayış ve bunların liderleri için duyulan sevgide, bağlılıkta büyümek, değerlenmek, üstünleşmek! Ve aynı yolda küçülmek, kötüleşmek, çirkinleşmek! Cennet’in de, Cehennem’in de, bir ölçüde yeryüzünde olduğuna inananlar için Sırat Köprüsü işte budur! Bu köprüden gururlarını -kör inatlarını- kurban edenler geçebilecektir; maskesi düşen liderin yükünü omuzlayanlar değil!”

Tarık Buğra nur içinde yatsın. “Futbol gerçeklerimizi, sorunlarımızı görmemizi ve çözüm bulmamızı engellemesin; yöneticilerimiz de halkı uyutarak değil uyandırarak da hizmet edebilirler.” diyecektim.

Kaynak: Günboyu

http://arslanevi.blogspot.com/
Contributor
Do you like Arslan KÜÇÜKYILDIZ's articles? Follow on social!
Yorum bulunmamaktadır.
Konu: Liderin Yükü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

‘Ortak Değerimiz Atatürk’ bildirisine destek ver

Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve

Ortak Değerimiz Atatürk

ATATÜRK! TÜRK MİLLETİ SANA MİNNETTARDIR

Her millet, sahip olduğu değerlerle geleceğini inşa eder. Geleceğin harcı olan değerlerine sahip çıkan milletler, geçmişten ders çıkararak, gelecekte aynı hataların tekrar edilmemesi için millî bir hafıza oluşturur. Bu hafızanın en önemli değeri, Millî Mücadele’nin lideri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e periyodik olarak uzun zamandır yapılan saldırılarla karşı karşıyayız. Bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da hem protokolün hem de milletimizin gözü önünde gerçekleşmiştir.

Bilindiği gibi bir esaret belgesi olan Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan Mustafa Kemal Atatürk, bir savaş ve diplomasi kahramanı olarak, Fatih’in emaneti İstanbul’umuzu, başta Ayasofya olmak üzere, camileri ve tarihî eserleriyle yeniden milletimize kazandırmıştır. Yine Trakya ve Batı Anadolu’yu Yunanistan; Doğu Anadolu’yu da Ermenistan olmaktan kurtarmış, ezanımızı susturmamış, Misak-ı millî sınırları içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 3 Mart 1924’te, halkı aydınlatma, İslam’ın Kur’an’a göre yaşanmasını sağlama, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütme, ibadet yerlerini yönetme görevlerini yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Ayrıca Kur’an’ın tefsiri görevi Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır’a verilmiş ve “Hak Dini Kur’an Dili” böylece ortaya çıkmıştır. Kur’an’ın Türkçe tefsiriyle Türkler, dinini öz kaynağından, kendi dillerinden okumaya ve öğrenmeye başlamışlardır.

Hâl böyleyken son yıllarda Millî Mücadele’mizin millî ve manevi mimarı Mustafa Kemal Atatürk, maalesef periyodik saldırılara maruz kalmaktadır. Bir millete sinsice düşmanlık etmenin yollarından biri, o milletin kahramanlarını itibarsızlaştırmaktır. Bunun en kolay yolu ise dinimizi kirli emellerine alet etmektir.

Son olarak Ayasofya’daki icazet töreninde bir imam Ayasofya’yı kastederek; anlatım bozukluklarıyla dolu “…Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze hâline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir!… Yarabb’i bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma!” gibi suç oluşturan ifadeler kullanmış ve haklı olarak bu söylem halkımızda büyük bir infiale yol açmıştır.

Atatürk, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin planlarını bozan bir lider olup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkemizin en başta gelen birleştirici ve bütünleştirici unsurudur. Mustafa Kemal Atatürk’e üstü kapalı yapılan bu saldırı aslında onun silah arkadaşlarına, Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Cumhuriyet’imize yöneliktir. Atatürk’e yapılan ve yapılacak olan saldırıların nihai hedefi Türk milletidir, Türk devletidir. Bu bakımdan bu ve benzeri saldırıların hedefinin Türk devleti ve milleti olduğu konusunda halkımızı uyarmayı, vatanını ve milletini seven bir grup olarak görev addederiz.

Hedeflerine ulaşmak için geçmişte de bazı cahil kimseleri kullananlar, bugün de aynı yöntemlerle hareket etmektedir. Bu son saldırının kaynağının da aynı güçler olduğu şüphesizdir. Millî ve manevi değerlerimize, başta Atatürk olmak üzere Türk büyüklerine, her türlü tarihî mirasımıza yönelik saldırılar nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin, millî birliğimizi asla bozamayacaktır. Aşağıda imzaları bulunan DTCF Birlik üyeleri ve Türk aydınları olarak bu çirkin ve kötü niyetli ifadeleri şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

DTCF Birlik Üyeleri

**İmza: **

Bildiriyi paylaşarak destek verebilirsiniz:

 

En çok beğenilenler

Giriş

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.